27 Şubat 2020 07:08

Depremin vurduğu Van'da halk diken üstünde: Önlem için ölmemiz mi gerekiyor?

İran depreminden etkilenen Van'da halk barınma sorunu yaşıyor. Kış ortasında çadırlarda kalan yurttaşlar, "önlem alınması için ölmemiz mi gerekiyor?" diyerek isyan ediyor.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Depremde ev ve ahırları artık kullanılamaz hale gelen Saray ilçesine bağlı birçok mahalle barınma sıkıntısı çekiyor. Yeni bir deprem olması durumunda mahallenin tamamının yıkılacağını söyleyen mahalle halkı, "Önlem alınması için hepimizin ölmemesi mi gerekiyor?" diye sordu.

İran'ın Hoy kenti merkezli yaşanan depremde Van'ın Saray ilçesine bağlı birçok yerleşim yeri de etkilendi. Özellikle İran sınırının sıfır noktasında bulunan Koçbaşı ve Örenburç mahallelerinde çok sayıda ev ve ahır kullanılamaz hale gelirken, yurttaşlar çatlayan evlerine giremediği için geceyi dışarıda geçiriyor. Yaşanacak herhangi bir depremde evlerin tamamının yıkılacağına ve büyük can kayıplarının olacağını söyleyen yurttaşlar devletin derhal önlem alması gerektiğini ifade etti. 70 haneli mahalleye sadece 30 çadırın verildiğini söyleyen yurttaşlar, her gün yaşanan artçı depremlerden dolayı evlerine giremediklerini ve geceyi çadırsız geçirdiklerini Mezopotamya Ajansından Adnan Bilen ve Yunus Duman'a anlattı.

70 HANEYE 30 KÜÇÜK ÇADIR

Yaşadıklarını anlatan yurttaşlardan Saim Özbilir, "Depremden sonra perişan olduk. Deprem bize hiç bir şey bırakmadı. Evimiz yıkılmış durumda. Bize verilen küçük ve soğuk çadırlarda kalıyoruz. Depremin üçüncü günü çadır geldi o zamana kadar çocuklar soğukta dışarıda kalıyorlardı. Bu köyde 70 haneyiz fakat 30 aileye çadır verdiler. Diğerleri ise çadırsız kaldı. Bana çadır verdiler ama ya abim ve komşularım ne yapacak? Bu durumu kabul etmiyor derhal mahalleye yetecek kadar çadır istiyoruz" dedi.

"ÇADIRLARI BURAYA ATIP GİTTİLER"

Her gün neredeyse 5 kez artçı deprem yaşadıklarını anlatan depremzedelerden Farız Fidan, "Evimize girmeye korkuyoruz. Ne yazık ki bize gönderilen çadırlar yetmiyor. Koyunlarımızı koyacak yer bulamıyoruz. Geceleri köyümüz çok soğuk oluyor. Çadırlar mevsimlik olduğu için de içerisinde dayanamıyoruz. Çok zor durumdayız. Eğer durum böyle devam ederse 20 güne kalmaz bütün köy hastalanır. Köy halkı yoksul bir halktır. Çadırları buraya atıp gittiler ve kendi başımızın çaresine bakmamızı istediler. Sanki bize dünyayı vermişler gibi davranıyorlar" diye konuştu.

"SESİMİZİ KİMSE DUYMUYOR, PERİŞAN DURUMDAYIZ"

Tek taleplerinin barınacak bir çadır olduğunu ifade eden Halil Özgür ise, "Onlardan ne ekmek istiyoruz ne de çay.  Eşim bir aydır doğum yapmış ama bize verdikleri çadırda soğuktan duramıyoruz. Geceleri hava sıcaklığının eksileri bulduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Ben koyunlarıma mı sahip çıkayım, çocuklarımın kafasını sokacak yer mi arayayım bilemedim? Köyün yarısına çadır verilmedi. Neredeyse çadır için köy bir birine girecek. Sesimizi kimse duymuyor ve perişan bir durumdayız. Tüm köyün evleri kerpiç olduğu için artçı bir depremde evler yıkılıyor. Ne yapacağımızı bilemez bir haldeyiz" ifadelerini kullandı.

"ÖNLEM İÇİN ÖLMEMİZ Mİ GEREKİYOR?"

Depremden üç gün sonra kendilerine çadır verildiğini anlatan Aydın Fidan da "Evimiz yıkıldı ve aile olarak koyunlar için hazırladığımız çadırda kalıyorduk. İnsanların yarısına çadır verilmediği için perişan durumdalar. Bize sahip çıkmaları için ölmemiz mi gerek? Elazığ depremi gibi hepimizin enkaz altında kalması mı gerekiyor? Öyle bir hal almış ki insanlar internetten deprem bölgelerinde Kürtler mi yoksa Türkler mi yaşıyor gibi bir durumun içerisine giriyor. Bu çok acı bir durum" dedi.

8 KİŞİLİK BİR AİLE KÜÇÜK BİR ÇADIRDA KALIYOR

Evleri kullanılmaz hale gelen bir bölümü yıkılan 8 kişilik Demiral ailesi de kendilerine verilen küçük bir çadırda kalıyor. Anne Safiye Demiral, çadırlarda çok üşüdüklerini söyledi. Maddi durumlarının çok kötü olduğunu belirten Demiral, yetkililerin bir an önce seslerini duymasını ve kendilerine yardım etmesini istedi. Baba Halil Demiral da, "Maddi imkanımız olmadığı için evimizi yapamıyoruz. 8 kişilik bir aileyiz ve yardıma muhtacız. Bir aylık bir bebeğim var. Evimiz yıkıldığı için sabaha kadar bebeği kucağıma alarak ısıttım. Çadır geç geldiği için çok üşüdük. Bize verilen çadırlar çok küçük ve aile olarak yerleşemiyoruz" diye konuştu.

(HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Gazeteci Hakkı Boltan: Gazetecilik notlarıma “örgütsel doküman” diyerek el konuldu

SONRAKİ HABER

Genel-İş İzmir 2 No'lu Şubesi temsilciler kurulunda İzmir’deki direnişler gündemde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...