01 Şubat 2020 02:20
Son Güncellenme Tarihi: 01 Şubat 2020 03:33

Beklenen İstanbul depremi: Milyonları mucize mi kurtaracak?

İBB ve AFAD raporlarına göre olası İstanbul depreminde yaklaşık 50 bin bina yıkılacak. Milyonlar risk altında. Lakin önlem yok! İMO İstanbul Şube Başkanı Suna, ‘Deprem öncesine odaklanmalı" dedi.

Fotoğraf: Meltem Akyol

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Manisa Akhisar’dan sonra Elazığ’da yaşanan depremler en çok Marmara’da yaşayan, dahası İstanbul’da yaşayanları tedirgin etti. Son 10 gündür depremle yatıp depremle kalkıyoruz desek yeridir. Ve hemen herkesin aklında Marmara’daki olası büyük deprem var.

Ülkenin kalbi İstanbul, adeta kalbini tutmuş şiddetli depremi bekliyor. Resmi verilere göre depremde yıkılması beklenen en az 50 bin hasarlı bina var. 50 bin daire değil, 50 bin bina... Yani milyonlarca insanın hayatı söz konusu olan!

Yaşanan depremlerde enkaz altındakilere müdahale konusunda düne göre mesafe katedildiği aşikar. Bu alandaki becerinin gelişmesi enkaz altından gelen mucize kurtuluş haberleri geleceğe umutlu bakmamızı sağlar mı?

Deprem öncesi alınmış bir önlem var mı? ‘Depreme hazır mıyız?​’ Dahası ‘İstanbul depreme hazır mı?​’

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna bu soruların yanıtının ‘evet’ olmadığını acı rakamlarla anlattı.

İSTANBUL’DA 50 BİN BİNA YIKILACAK

1999 depreminin Türkiye için bir milat olduğunu söyleyen Suna, depremden sonra Deprem Konseyinin kurulduğunu, bir stratejik plan hazırlandığını ve deprem şurası yapıldığını hatırlatıyor. Suna gelinen aşamayı ise şöyle anlatıyor: “Peki ne oldu? Ulusal Deprem Konseyi 2007’de lağvedildi, Deprem Şurası kararları da raflarda duruyor. Deprem için hazırlanan mastır planın yaprakları bile açılmadı. 2000’lerin başında 496 olan deprem toplanma alanı sayısı 77’ye indi, deprem toplanma alanları Akasya, Torun Center, Star City Outlet Center, Ağaoğlu My City vs. oldu. Acil kaçış yolları olarak belirlenen alanlar ise İSPARK.”

Peki İstanbul’daki binalar ne durumda? Suna, AFAD ve İBB verileri üzerinden yanıtlıyor sorumuzu. Rakamlar korkutucu: “AFAD1 milyon 250 bin konut üzerinden 7.5’lik bir deprem senaryosu çıkardı, buna göre -küsuratları atarak söylüyorum- 44 bin bina yıkılacak, 251 bina ağır hasar alacak, 208 bina orta hasar alacak. İBB 1 milyon 166 bin konut üzerinden 7.5’lik bir deprem senaryosu çıkardı, yıkılacak bina sayısı 51 bin. Bu de demek, İstanbul’da 48-50 bin bina yıkılacak.” 

750 BİN KAÇAK YAPI VAR

Rakamlarla devam edelim. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kartal’daki Yeşilyurt Apartmanı çöktükten sonra konuşmuş, ‘Türkiye’de 7 milyona yakın bina riskli’ demişti. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ise Türkiye’de bulunan 20 milyon binanın yüzde 60’ı ruhsatsız ya da iskansız olduğunu açıklamıştı. İstanbul’da 1 buçuk milyon bina olduğunu varsayarsak en iyimser rakamla 750 bin bina kaçak-ruhsatsız-iskansız. 

“Kaçak-iskansız yapı; mühendislik hizmeti almamış, denetimsiz ve gözetimden uzak yapılmış, her türlü riske açık bina” demek diyen Suna, Kartal’da çöken Yeşilyurt Apartmanı’nı örnek gösteriyor: “5 kat izni vardı, 8 kat yapılmıştı, kolonlarına müdahale edilmişti, Elazığ’daki Mavi Göl Apartmanı’nın kolonlarına müdahale edildiği gibi.”

Üstelik 2018’de çıkarılan imar barışı uygulaması denetimsizliği artırdı. Yeşilyurt Apartmanı’nın imar barışı için başvurduğunu hatırlatan Nusret Suna, “İmar barışı mal sahibinin beyanına göre yapılıyor. Yani mal sahibi ‘Benim binam deprem güvenliklidir’ dediğinde yapı kayıt belgesini alabiliyor. Bu mantıkla Yeşilyurt Apartmanı çökmeseydi yapı kayıt belgesi (iskan) alacaktı” diyor.

SUNA, MADDE MADDE YAPILACAKLARI ANLATTI

Türkiye’de deprem tartışması, hep arama-kurtarma çalışmaları üzerinden yapılıyor, yani biz hep deprem oluktan sonrası konuşuyoruz. Bu duruma tepki gösteriyor Suna: “Eleştirdiğimiz zaman bozuluyorlar ama, biz söyleyelim. Elazığ’da deprem oldu, 72 bina yıkıldı, bunlardan 5-10 tanesi yüksek katlıydı. Bu her yüksek binanın enkazı önünde 10 kişi olduğunu varsayalım, 3 vardiya çalışmış olsunlar, bir bina için 30 kişi. İlk 72 saat çok önemli, altın saatler diyoruz değil mi?

İstanbul için düşünelim, 30 bin bina çökse 900 bin kurtarma elemanına ihtiyaç var demek. Var mı bu, yok, olsa deprem olduktan sonra 900 bin kişiyi getirip koordine edebilir misiniz, hayır.” 

Yapılacakları sıralıyor Suna:

  • Önce yapı envanteri çıkarılacak, yıkılacak 50 bin bina tespit edilecek ve o binaları yıkacağız. Yerine de yenileri yapılacak. 
  •  İkinci aşamada ağır hasar alacak binalar sıralanacak, bu binaların güçlendirilmeleri ekonomik mi değil mi diye bakılacak, değilse onlar da yıkılacak, ekonomikse güçlendirilecek.
  • Orta hasarlılar içinde üçüncü aşamada aynı işlem yapılacak. Bizim riski azaltmamız lazım. Ki hasar az olsun ve biz deprem anında her binaya yetişebilelim.
  • Evet 99’dan bu yana 20 sene geçti, evet bu büyük bir kayıp, buradan ümitsizliğe kapılmadan, çok da geçirmeden harekete geçmeliyiz.

RANT MI, VATANDAŞIN CAN GÜVENLİĞİ Mİ?

Deprem gündemi ile birlikte birazcık gündemden düşse de son dönemlerin en tartışmalı konusu Kanal İstanbul. İtiraz edenler Kanal İstanbul’un maliyeti ile Türkiye’nin depreme dayanıklı hale getirilebileceğini söylüyor. Suna’ya da soruyoruz: “Yöneticilerin şunu düşünmesi lazım rant mı, vatandaşı can güvenliği mi? 75 milyar TL deniyor, kendi raporlarında bile 120 milyar TL geçiyor ya, neyse. Eğer o kadar paramız varsa deprem kuşağındaki kentlerimiz deprem güvenlikli hale gelebilir bu parayla. Yeter ki siyasi irade istesin.”

FİKİRTEPE: RANT’A AÇILAN İLK KAPI

İstanbul’da riskli alan ilan edilerek kentsel dönüşüm başlayan Fikirtepe’de 2011’de başlayan kentsel dönüşüm adeta kentsel kaosa dönüştü. Birçok firmanın dahil olduğu süreç boyunca bazı binalar tamamlandı, bazıları yarım kaldı. Anlaşma imzalanan bazı inşaat firmaları ortadan kayboldu bazılarında ise evler yıkıldı ancak yerine inşaata bile başlanmadı.

Bölgede bulunan binalar kötü durumda, ha bugün ha yarın yıkılacak diye kimse çivi çakamıyor, gidebilecek durumda olanlar şehrin başka yerlerine taşınmış, başka yerde kira veremeyecek olanlar ise kalmış. Boşalan güvencesiz evlere de mülteciler yerleşmiş.

DURUMU OLANLAR TAŞINDI, OLMAYANLAR KALDI

Elazığ depremi sonrası gittiğimiz Fikirtepe’deyiz, vatandaşlarla konuşuyoruz. Talip Dursun, 58 yaşında. Doğup büyüdüğü Fikirtepe’den 2 gün önce çoluk çocuğu da alıp taşınmış: “Sağımızda inşaat var, solumuzda inşaat var, yıkım oldukça bütün pislikleri evlerimizin içine girdi. Her taraf fare kaynıyor, rutubetten durulmuyor. Evler iyice bakımsız kaldı. Kiraya çıkmayalım diye direndik ama artık yaşanmaz oldu burası”.

Fikirtepe'de yaşayan Talip Dursun adlı yurttaş

Bir başka evi gösteriyor, onlar da taşınmış. Önünde durduğumuz evi gösteriyor, Beşiktaş’taki patlamada yaşamını yitiren bir polis memurunun evi burası: “Komiserim Beşiktaş patlamasında vefat etmişti. O da burada, evin halini görüyorsunuz. Durumu olanlar buradan taşındı, durumu olmayanlar kalıyor işte boş olan evlere de Suriyeliler, Afganlar falan geldi oturuyor.”

Beşiktaş’taki patlamada yaşamını yitiren bir polis memurunun Fikirtepe'deki evi

YILDIRIM "15 GÜNDE ÇÖZECEĞİZ" DEDİ KAÇ 15 GÜN GEÇTİ...

Anlaşmayı imzaladıkları firma 7 yıldır tek bir adım atmamış. Çalmadığı kapı kalmamış, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına liste hazırlayıp dilekçe vermiş, anlatmış her şeyi madde madde. Ama bir yanıt alamamış. 31 Mart seçimlerinde AKP’nin Adayı Binali Yıldırım bölgeye gelince de gidip anlatmışlar dertlerini: “Binali Yıldırım da söz verdi ‘15 gün içinde Fikirtepe’nin sorununu çözeceğiz’ dedi. Bak kaç 15 gün geçti”. Elazığ depremi sonrası karar vermiş biraz da taşınmaya: “Görüyorsun evlerin halini. Deprem olsa buralar hep gitti yani. Tabut olur insana.”

HANGİ PARAYLA TAŞINALIM?

Biz sohbet ederken komşusu geliyor, adı Fatma, Fatma Şenli. Hastaneden geliyormuş, nedenini soruyoruz, anlatıyor: “Eşim akciğer kanseri, ciğerdeki kitle büyümüş yatıyor hastanede. Onun yanındaydım.”

Ev kayınpederinden kendilerine miras kalmış, dökülüyor desek yeridir. 

Onlar da kentsel dönüşüm için imzayı atmış ama yıllardır gelen giden yok.

Eve davet ediyor, giriyoruz, her yer rutubet içinde: “İki kere badana yaptırdım ama her taraf yine aynı öyle oldu.” Duvarları gösteriyor “Burada oturulmaz ama hangi parayla taşınacağız” diyor. 

Fikirtepe'de yaşayan Fatma Şenli adlı yurttaş

"KİRAYI VEREMEYİNCE BURAYA TAŞINDIK"

Mahalleye geri dönenler de var. İlyas da bunlardan biri. Eşinin ailesininmiş ev, 5 yıldır da boşmuş. Kentsel dönüşüm olacak diye kiraya da vermemişler. Ama süreç uzayınca İlyaslar taşınmaya karar vermiş: “Eşim ailesi ile burada oturuyordu, işte bu kentsel dönüşüm olunca taşındılar. Ev boştu, ekonomi kötüleşti, kira veremez hale geldik, taşındık. 2 ay oldu, ben inşaatçıyım, biraz tadilat yaptım, girdik” diyor.

"DEPREM OLUNCA HATIRLIYOR SONRA..."

Zafer ise işlerin başından yanlış gittiğini söylüyor: “Yasası-kanunu olmayan, rantçılara yol açılan bir ortam oldu. Burada gördüğün herkes mağdur.” Ve ekliyor: “Deprem olduğunda herkes çıkıyor konuşuyor, devlet başkanı, belediye başkanı ‘Tamam bu iş bitti, hallediyoruz’ diyor. Sonra bir sonraki depreme kadar herkes her şeyi unutuyor...”

Fikirtepe'de kentsel dönüşüm kapsamında olan evlerden biri.

"ALLAH KORUSUN DEPREM OLSA..."

Selahattin Cansız ise herhangi bir müteahhitle anlaşamayanlardan: Bu devletin hatası. Burada devlet güvencesi verilecekti, kimsenin hakkı yenmeden olacaktı bu iş. Şimdi bak kaldı böyle”.

Fikirtepe'de yaşayan Selahattin Cansız adlı yurttaş

İstanbul’da yaşanan korku burada belki daha fazla yaşanıyor: “Buradan Göztepe’ye kadar ki binalar yaklaşık 50-60 senelik. Yani Allah korusun bir deprem olsa hiçbiri dayanmaz. Devlet burayı kendisi afet riski altındaki alan ilan etti, ee niye el atmıyorlar şimdi?​” 

"DEVLET BİZİ RANTÇILARIN ELİNE BIRAKTI"

Sezai Kolbaş ise 7 yıl önce dönüşüm için bir müteahhitle anlaşıp imza atmış. Ama o günden bugüne bir arpa boyu yol alınmamış. “O müteahhit alıp diğerine satıyor, o bir başkasına. İlk anlaşmayı yaptığımızdan beri 6-7 firma değişti. Olan kime oldu bize, kim yaptı, devlet-hükümet.”

Fikirtepe'deki kentsel dönüşüm bölgesinde yer alan eski ve düşük katlı binalar ile hemen arkalarında yükselen rezidans.

Müteahhitle anlaşıp, imza atmayanlara tepki var, hatta mahallenin bir bölümü sürecin tamamlanmamasında imza atmayanları suçluyor. “İnsanlar hakkında fazlasını istediği için mi ilerlemiyor süreç” diye soruyorum. “Bak şimdi, ben demiyorum ki bana 1000 metrekare daire ver, benim hakkım neyse onu ver. Benim hakkım 50 metreyse bana 50 metre vereceksin, niye 30 metre vermeye çalışıyorsun. Kentsel dönüşüm diye bizi müteahhitlerin, rantçıların eline bıraktılar” oluyor yanıtı.

ÖNCEKİ HABER

İspanyol STK, Akdeniz'de kurtardığı 363 mülteci için güvenli liman arıyor

SONRAKİ HABER

Mızraklı hakkında jet mütalaa: Yoksullukla mücadele çalışmasından ‘örgüt’ çıkardılar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa