28 Ocak 2020 10:50

Kimin bilimi, neye karar verecek?

"Burjuva sınıfı bilimi kendi tekelinde kullanırken sınıfsal çıkarları doğrultusunda yaptığı çarpıtmalarla da insanlığın gelişimine ket vurur. "

Paylaş

Geçen haftalarda Ekrem İmamoğlu ve Nagehan Alçı arasında Kanal İstanbul projesinin yapımına kim karar vermeli tartışması gündem yaratır cinstendi. Ekrem İmamoğlu bu projeye destek veren bir tane bile bilim adamı bulmadığını ve projelere bilim insanlarının karar vermesi gerektiğini söylerken, Nagehan Alçı iktidarların seçimle elde ettikleri meşrutiyetten bahseden taraftaydı.

AKP hükümetinin güncel politikalarının gerici çizgisinin akademik çalışmalara ve o çalışmalara verilen değere de yansıdığı görülmekte. Bu algı Ekrem İmamoğlu’nun bilimin karar vericiliğine dair olumlu sözleriyle birleşince özellikle de üniversiteli gençler tarafından büyük destek aldı.

AKP’NİN TUTUMU

Bu tartışmanın “bırakalım bilim insanları karar versin” tutumundan ziyade bilimin niteliğine yönelik yürütülmesi gerekmektedir. AKP hükümetinin bilime olan tutumunu eleştirmeye geçmeden önce genel yaklaşımlarını bir kez daha vurgulamakta fayda var. Gerek görülmeyen veya içi boşaltılarak hazırlanan her ÇED raporuyla doğanın talanını; asgari ücret belirlerken olan tutumu, yasakladığı grevler ve belirlediği vergilerle sömürüsünü sermayedarlar için garanti altına alan iktidar, burjuva sınıfının temsilcisi olduğu için bu yaklaşımı sergiler. Peki, bu tarz iktidarları fevri şekilde adım atmakla, akla ve bilime hiç başvurmadan hareket etmekle suçlamak ne kadar doğru bir sonuç doğurur? Zaten onun görevi hem siyasal iktidarını hem de mevcut kapitalist üretim ilişkilerini ayakta tutmak değil midir? Bunu ister bilimi kullanarak ister başka biçimlerde yapmış olsun, bu amaçla hareket eden birinin bilimi kullanıp kullanmadığı temel tartışma zemini olabilir mi?

AKP hükümetlerinin akademik bilgiden ne ölçüde ve ne şekliyle faydalandığı tabi ki de onun gerici çizgisiyle bağlantılıdır. Dinciliği ve milliyetçiliği ön plana çıkartan bir siyasi çizgiyle yürütülen burjuva temsilciliği yine kendi gibi kapitalist emellere sahip olsa da daha demokrat bir siyasi hatta faaliyet yürüten temsilcilere göre bilime ve bu alandan yükselen itirazlara daha düşük bir tahammülde refleks gösterebilir. Yine aynı kıyaslamada bilimin kullanımındaki tarz bile göze çarpar. Buna en güzel örnek AKP hükümetinin, bilimi başına yerli ibaresi konulmuş öldürme aletleri üretimine indirgemiş olan tutumudur.

BİLİM KİMİN TEKELİNDE?

Bilime bu şekliyle başvurulması veya onu baskılanıyor oluşu, özellikle bu gidişata karşı olan gençler arasında, bir “zekâ” sorunu olarak tanımlanabilmekte. Burada itiraza tabii olan nokta ise üretilen bilimsel bilginin temel şiarının sermayedarların gelir katalizörü olarak kullanılmasıdır. Rant uğruna kentleri zora sokan kentsel dönüşümler, doğal alanlara hançer gibi saplanan enerji tesisleri, maden alanları veya bunun gibi diğer örnekler. Yani temel eksiklik bilgi birikimini kullanılıp kullanılmadığı değil, birikimin hangi amaca hizmet ettiğidir. O yüzden bir diğer popüler tartışma konusu olan Celal Şengör’ün kanal projesine dair görüşlerini onun vasfından ziyade sınıfsal kimliğiyle değerlendirmek gerekir.

Bilimin halkın sorunlarını çözmede yetersiz kaldığı ve sadece kâr amacı güttüğü kadarıyla var olma durumu bilimsellikten uzak olma ile ilişkilendirebiliriz. Bu şekliyle Ekrem İmamoğlu’nun “bırakalım bilim insanları karar versin” çıkışı yoğun bir destek bulmakta. Fakat yukarıda bahsedildiği gibi asıl soru yozlaşmış şekliyle bilimin ne kadar kullanıldığı mı yoksa bilimin kapitalist sistemde arzu edildiği şekliyle karar verici niteliğinden uzakta bulunması mı temel kaygımız olmalıdır?

BİLİMİ KURTARALIM

“Maddi üretim araçlarını elinde bulunduran sınıf, bu sayede aynı zamanda zihinsel üretim araçlarının da üzerinde denetim kurar.”* der Marx. Burjuva sınıfı bilimi kendi tekelinde kullanırken sınıfsal çıkarları doğrultusunda yaptığı çarpıtmalarla da insanlığın gelişimine ket vurur. Üniversiteleri ve akademisyenleri fonladığı projelere çeker, denetimi altına alır ve karşıt görüşleri bu araçlardan uzaklaştırmaya çalışır. İnsanlığın gelişimi ve toplumun yararına bu araçları kullanmak, daha özgür ve adil bir gelecek inşa etmek için bu araçları sermayedarların tekelinden kurtarmak gerekmektedir.

*Karl Marx, Alman İdeolojisi (KOR)

ÖNCEKİ HABER

Bakanlardan deprem bölgesi Elazığ'a uydu kent vaadi!

SONRAKİ HABER

HDP'den kanun teklifi: Malatya ve Elazığ afet bölgesi ilan edilsin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa