08 Ocak 2020 00:30

Keleşoğlu: Emperyalist müdahaleye karşı Irak’taki aktörlerin anlaşmaları gerekiyor

Akademisyen Erhan Keleşoğlu, ABD’nin İranlı Komutan Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Komutanlarından Ebu Mehdi el Mühendis’i öldürmesini ve sonrasını değerlendirdi.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

ABD’nin İranlı Komutan Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Komutanlarından Ebu Mehdi el Mühendis’i Bağdat’ta öldürmesinin yankısı sürüyor. Gelişmeleri Ortadoğu’yu takip eden ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümündeki görevinden Kanun Hükmünde Kararnameyle ile ihraç edilen Akademisyen Erhan Keleşoğlu ile konuştuk. Keleşoğlu, Emperyalist müdahalenin derinleştiği Irak’ta tek çıkış yolunun ülkedeki aktörlerin birbirleriyle anlaşmaları olduğunu ifade ederek “yerli halklar arasında bu denli hasmane tutumlar olduğunda emperyalist müdahaleler de kolaylaşıyor” dedi.

"İRAN’IN NÜFUZUNUN ARTMASIYLA GERİLİM YÜKSELDİ"

ABD-İran geriliminin 1979’taki İran İslam Devrimine kadar giden tarihi bir süreç olduğunu hatırlatan Erhan Keleşoğlu, yakın dönemdeki gelişmelerle ilgili de şunları söyledi: “2000’li yılların ortasından itibaren ve Arap isyanları döneminde İran’ın bölgedeki nüfuzunun artışına ve buna mukabil olarak, ABD ile İran arasındaki gerilimin yükselişine tanıklık ettik. ABD, İsrail ve Suudi Arabistan özellikle İran’ın Ortadoğu’daki; Irak, Suriye, Lübnan ve Körfez bölgesindeki, hatta Yemen’deki nüfuzunun artışına karşı bir dengeleme hatta çevreleme siyaseti gütmeye çabaladılar. Bugünkü gerilimin arkasında yatan neden bu.”

"HALK HAREKETİNİN TEPKİSİ ABD’NİN BEKLEDİĞİNİN TERSİ OLDU"

Kasım Süleymani’ye yönelik operasyonu 2003’te işgal ettiği Irak’ta gerçekleştirmeyi, ABD’nin kendisi açısından daha kolay olduğu için tercih ettiğine dikkat çeken Keleşoğlu, suikastla verilmek istenen mesaj konusunda şu değerlendirmede bulundu: “Irak’ta geçen sonbaharın başından beri halk hareketliliği gözleniyor. Bu hareketin temel taleplerinden bir tanesi de İran’ın Irak’a müdahalesinin sınırlandırılmasıydı. Ve ilginçtir ki bu talepler önemli oranda Şii kesimden, özellikle Şii gençlikten geliyordu. Amerikalılar bu hareketliliğe oynamak istemiş olabilirler. ‘İran rejiminin belini kırıyoruz, çekilmesini sağlayacağız’, gibi… Ama bu tam tersi etki yaratan bir operasyon oldu. Amerikan karşıtlığında birleştiler. Bu, Amerika’nın Irak’ın içişlerine müdahale etmesine karşı büyük bir öfkeye dönüştü. Zaten Irak’taki halk hareketi başından beri, “Ne Amerika ne İran” diyordu. Irak milliyetçisi bir hareketten söz ediyoruz.”

"SUİKAST ABD’NİN ZAFİYETİNİ DE GÖSTERDİ"

Kasım Süleymani’nin vurulmasının neden tercih edildiği sorumuza ise Keleşoğlu’nun yanıtı şöyle oldu: “Süleymani, İran’ın nüfuzunun artırmak için vekilleri aracılığıyla yürütmekte olduğu operasyonların başındaki adamdı. Böylesine sembolik bir ismi vurmak, esas itibarıyla bölgede İran’a, onun vekillerine ve onlarla ittifak içiresinde olabilecek güçlere karşı bir güç gösterisi… Bu aynı zamanda ABD’nin zafiyetinin bir göstergesi. Zor aygıtı, askeri güç dışında elinde fazla bir araç kalmadığının da göstergesi.”

ABD’nin Süleymani’yi öldürmesinin ardından toplanan Irak Meclisi yabancı güçlerin ülkeden çıkarılması tasarısını kabul edilmesine ilişkin Keleşoğlu şu değerlendirmelerde bulundu: “Irak’ta sokakta halk hareketi var. Ve bunun Irak siyaseti üzerinden yaratmış olduğu dinamikler var. Irak milliyetçiliğini öne çıkartan dinamikler bunlar. Dikkat ederseniz meclisteki toplantıya, Sünni ve Kürtler katılmadılar. Ancak şunun da altını çizmekte fayda var: Sünnilerin ve Kürtlerin ABD’den yana taraf olacağı anlamına gelmiyor. Daha çok temkinli bir pozisyon almakta fayda gördüler. Karar, meclisin doğrudan uygulayacağı bir karar değil. Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi süren protestolar sonrasında istifa etmek zorunda kalmıştı. Vekaleten yürütülen bir başbakanlık var. Dolayısıyla hükümetin siyasal gücü de sınırlı. Bakıp göreceğiz.”

Emperyalist müdahalenin derinleştiği Irak’ta tek çıkış yolunun Irak’taki aktörlerin birbirleriyle anlaşmaları olduğuna dikkat çeken Akademisyen Erhan Keleşoğlu, “Bütün bölge için de bu böyle. Yani halkların kendi aralarındaki itilafları asgari düzeyde anlaşarak çözmeleri, emperyalist müdahalelerin önü almak için tek yol gibi görünüyor. Yerli halklar kendi aralarında bu denli hasmane tavırlar olurlarsa emperyalist müdahaleler de kolaylaşıyor” değerlendirmesinde bulundu.

"ABD’NİN ORTADOĞU POLİTİKASINA DAİR CİDDİ TARTIŞMALAR VAR"

ABD Savunma Bakanlığından üst düzey bir yöneticin Irak’la ilgili mektubun sızdırılması “ABD askerlerini çekiyor” tartışması yarattı. Keleşoğlu, “Bu mektuba göre ABD askerlerinin Irak’tan çekileceğine söylüyor… İlk başta Washington’dan mektubun doğru olduğuna dair görüşler yayınlandı. Sonrasında Savunma Bakanlığı (Pentagon) Basın Sözcüsü, ABD’nin Irak’taki varlığında bir değişiklik olmayacağını açıkladı. Yine ABD Savunma Bakanı Mark Esper de böyle bir açıklamada bulundu” diyerek şöyle devam etti: “Bu mektubun aynı zamanda bir taslak olduğu söyleniyor. Taslak olsa dahi Amerikan’ın karar alma mekanizmasında bir çatlak var. Bir görüş ayrılığı var. Bu Ortadoğu politikasında Suriye özelinde ortaya çıkmıştı. Suriye’deki tartışmalar sırasında da Amerikan merkez müesses nizamı içerisinden sızmalar ve karışıklıklar olmuştu. Yani Amerika’nın Ortadoğu politikasına dair müesses nizamında anlaşılan o ki, çok ciddi tartışmalar var” diye konuştu.

"IRAK’TA ŞİİLER ABD’YE KARŞI BİRLEŞTİ"

Irak’ın Şiilerin çoğunlukta olduğu bir ülke olduğunu hatırlatan Erhan Keleşoğlu devamla şunları söyledi: “Irak’ta halk hareketinin de büyük oranda bu Şii nüfusa dayandığını görüyoruz. Talepler belliydi. Yolsuzluğun azaltılması, sekter siyasal yapının dağıtılması ve daha demokratik, Irak vatandaşlığına dayalı bir siyasal yapının inşa edilmesi. Yani 2003’ten sonra Amerikaların kurmuş olduğu siyasal mimarinin tamamıyla değiştirilmesine dair talepler söz konusuydu. Amerika’nın oluşturmuş olduğu siyasi mimari yapının başarısız kaldığını görüyoruz. Uluslararası güçlerin dış desteğiyle ki buna İran’ı da katmak gerekiyor. Irak’ta işler mutabakatla yürütülüyor. Amerika’nın Kasım Süleymani suikastı bu mutabakatın ortadan kalkmasına neden oluyor. Irak milliyetçisi olsalar da Şiilerin duygularına karşı bir taarruz olarak algılanıyor. Amerika’nın bu harekatı Irak milliyetçiliğini kazanma, kendi yanına çekme dolayısıyla Iraklı Şiileri de kendi yanına çekme hedefiyle planlandıysa tam tersi bir sonuç yarattı. Şiileri birleştirdi. Mecliste siyasal Şii gruplar esas itibarıyla buna karşı tek yumruk olarak hareket ettiler. Amerikan saldırısı karşısında birleştiler.”

ÖNCEKİ HABER

Kafasına reklam panosu düşen yurttaş yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

Almanya'da belediye başkanı, aşırı sağcıların saldırıları yüzünden istifa etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...