24 Aralık 2019 09:43

Sezai Temelli: 12 Eylül dönemini ve 90’ları adeta yeniden hortlattılar

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli: Bu sisteme, bu iktidara son verme zamanı gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen bu sistem sürdürülebilir değildir.

Fotoğraf: MA

Paylaş

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, parti meclisi toplantısında gündemi değerlendirdi. Temelli, AKP İktidarının yönetemedikçe şiddeti araç olarak kullandığına dikkat çekerek, “Ülkede 12 Eylül dönemini ve 90’ları adeta yeniden hortlattılar, her yerde işkence var. Sadece kayyum rejiminde anayasa 38 kez ihlal edildi” dedi.

Büyük kongre öncesinde HDP, son PM toplantısını parti genel merkezinde yaptı. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Türkiye gündemini değerlendirerek sıkça tartışılan işkence iddialarına ve AKP İktidarının projelerine ilişkin konuştu. Temelli, anayasal devlet kavramının ortadan kaldırılarak hukukun yok edildiğine değindi ve sadece kayyum döneminde anayasanın 38 kez ihlal edildiğini söyledi.

Türkiye’nin geçmişinde birçok katliam yaşandığını Maraş Katliamı ve Hayata Dönüş Operasyonu’yla cezaevinde hayatını kaybedenleri geçtiğimiz hafta andıklarını Roboski’nin ise yaklaştığını ifade eden HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, “Her güne bir katliam anar olduk. O yüzden yüzleşmeye ve hakikatle karşılaşamaya ihtiyacımız var. Bu iktidar tarihten cımbızla çektiği katliamları örnek alıyor. Bu böyle gitmez, bu iktidara son verme zamanı gelmiştir” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sürdürülebilir olmadığına ve Türkiye’nin halklarına, kültürüne, tarihine, yaşam biçimine aykırı olduğunu söyleyen Temelli, “Bu sistem savaş ve şiddet politikası ile halk düşmanlığından, Kürt düşmanlığından besleniyor. Bir buçuk yıl içerisinde toplumsal, siyasi, iktisadi barış kalmadığı gibi bu umudu da yok ettiler. Kabinenin bütün üyeleri adeta halka topluma savaş açmış durumda. Bir İçişleri Bakanı var ki adeta evlere şenlik. İçişleri Bakanı, güvenlik meselesinden daha çok sürekli düşmanlığı empoze eden bir bakandır ve bakan demeye bin şahit lazım. Kendi suçlarını örtbas etmek için yalan ve saldırı üzerinden hareket eden bir kabine üyesidir”diye konuştu.

‘AKP İKTİDARI 12 EYLÜL’Ü VE 90’LARI YENİDEN HORTLATTI’

AKP iktidarının yönetemediğini ve yönetemedikçe de şiddeti yagane araç haline getirdiğini söyleyen Temelli, “Ülkede 12 Eylül dönemini ve 90’ları adeta yeniden hortlattılar, her yerde işkence var. Geçen günlerde MA’dan Ruken Demir ve Jinnews’den Melike Aydın Şakran Cezaevi’ne girerken ciddi bir işkenceye maruz kaldı. ‘İşkenceye sıfır tolerans’ diyen bu bakana hatırlatmak istiyorum. Türkiye’nin her yerinde çıplak aramadan, şiddete ve dövmeye kadar işkenceler belgelerle ortadadır. Ankara Barosu’nun yanında birçok hazırlanan raporda işkenceleri görmek mümkün ama bütün bunların üstü örtülüyor. İşkenceciler korunmaya devam ediyor. Cezaevlerinde her türlü hak ihlali yaşanıyor. Bu iktidar dönemeinde işkence sistematik hale gelmiştir. En son 65 yaşındaki Emine Aslan’ı hiçbir suçu olmamasına rağmen hastalıktan cezaevinde kaybettik. Haksız hukuksuz yere cezaevinde tutulan tüm arkadaşlarımızın biran önce serbest bırakılması gerekiyor”diye konuştu.

‘SADECE KAYYUMLA ANAYASA 38 KEZ İHLAL EDİLDİ’

Türkiye’de anayasal devlet adına bir şeyin kalmadığını ve hukukun yok edildiğine dikkat çeken Temelli, “İktidar devletin şiddet tekelini elinde tutarak topluma savaş açmış durumda ve bu girdabının içine bütün Türkiye’yi sürüklemektedir. Sıkıştıkça Kürtlere, devrimcilere, sosyalistlere emekçilere, kadınlara, doğaya saldırmaya devam ediyorlar, kendilerine bakmayıp herkesi  ‘FETÖ’cülükle suçluyorlar”dedi.

Art arda çoğunluğu HDP’li belediyelere atanan kayyumlara de değinen Temelli, “Sadece kayyum rejiminde anayasa 38 kez ihlal edildi. Anayasanın bu denli açıkca ihlal edildiği süreçte Yargıtay cumhuriyet başsavcısı neden resen harekete geçmiyor? Bu da ayrıca merak konusudur. Buradan savcıya çağrı yaparak göreve davet ediyorum”ifadelerini kullandı.

‘HİÇBİR BİLİM İNSANI SİPARİŞLE ÇALIŞMAZ’

En son Sur’a da kayyumu da “Rançı, yıkımcı zihniyet” olarak tanımlayan Temelli, “Tıpkı Hasakeyf gibi aynı felaketi şimdi Sur bekliyor, Kanal İstanbul Projesi’yle İstanbul bekliyor”dedi. Kanal İstanbul projesinin de bir rant projesi olduğunu söyleyen Temelli, “O denli sıkışmış durumdalar ki ülkeyi parsel parsel yok Katar’a, yok Çin’e pazarlıyorlar. Bunu, öyle kayyumların hırsızlığı gibi fıstıkla yapacak halleri yok. Büyük projelerle, üçüncü köprü ile üçüncü hava limanı ile şimdi de Kanal İstanbul ile yapıyorlar”dedi. Başlangıçta 25 milyar dolar ile ötesinde de 50 -60 milyar dolarlık rant alanı oluşturulduğunu söyleyen Temelli, “Bunu vicdanlarına sığdırıyorlar, çünkü hayata bakışları öyle. Yaşamı sadece kendi ömürleriyle sınırlı kabul ediyorlar. Kendilerinden sonraki yılları düşünmüyorlar. İstanbul’un Marmara’nın yok olmasıyla ya da ekolojik yıkımla ilgilenmiyorlar. 13 bin sayfalık bir ÇED raporu yaptırmışlar, ‘200 bilim insanı çalıştı’ diyorlar. Hiçbir bilim İnsanı siparişle çalışmaz. Bilim insanına siparişle rapor yaptırıyorsanız zaten orada bilim yoktur. Siz bilim insanlarına kulak vermek istiyorsanız Türkiye de bağımsız doğanın halkın hakkını savunan bilim insanları var gider onlara sorarsınız. Sipariş verdiğiniz bilim insanları dışında bu kanala olumlu yaklaşan kimse yokken hiç mi şüphelenmiyorsunuz”diye konuştu.

“İDLİB İÇİN DÜNYAYI TEHDİT EDİYOR LİBYA İÇİN ‘VAZGEÇEMEYECEĞİMİZ BİR ALAN’ DİYOR”

AKP İktidarının amacının İstanbul’u ya da  Türkiye’nin başka bir yerini düşünmek olmadığını belirten  Temelli şöyle devam etti; “Dertleri günü kurtarmak, iktidarda kalabilmek ve suçlarını örtbas edebilmek. Hangi yola başvururlarsa başvursunlar kral çıplak. İşte ekonomik kriz ortada. O denli müdehale etmelerine, halkın kaynaklarını o denli çarçur etmelerine rağmen döviz yükselmeye devam ediyor. Ekonomik, toplumsal ve döviz krizi sarmalı devam ediyor. Buna dair çözüm üretemiyorlar bu akılla bir de bütçe hazırladılar. Bu bütçe, krizleri derinleştirecek bir savaş bütçesidir. Siyaseten kitlenmiş noktadalar ve Suriye meselesinden hiç ders alamamış gibi şimdi de Libya için aynı senaryoyu önümüze getiriyorlar. Cumhurbaşkanı İdlib’den gelecek 80 bin kişilik göç dalgası için dünyayı tehdit ederken Libya için ise ‘Vazgeçemeyeceğimiz bir alan’ diyor. Tüm bunları durdurabilmek adına bu sistemden kurtulmamız gerekiyor.”

Bu süreçte erken seçim çağrısı yaptıklarını belirten Temelli, “Bu, sadece basit bir seçim talebi değil, Türkiye halklarının bir arada yaşama idaresine, demokratik cumhuriyeti var edebilecek bir anlayışa uygun demokratik anayasaya ve laik bir Cumhuriyete ihtiyacı talebi. Erken seçim kaçınılmaz ama o sürece kadar yapacaklarımız var. Politik toplumsal örgütlenme sürecinin inşa edilmesi önemli görevlerimizden biridir. Konferansa ve büyük kongremize gidiyoruz. Bu, sadece HDP’nin yeniden örgütlenme süreci olmayacak, büyüyen ve genişleyen toplumu örgütleyen Türkiye halklarıyla, emekçileriyle, kadınlarla birlikte Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu dönüştüren demokratik Cumhuriyeti ve onurlu barışa sahip çıkan bir dönüşüm süreci olacaktır. Yerel demokrasiyle güçlendirilmiş parlamenter bir sistemi, çoğulcu demokratik, laik bir parlamenter sistemini hep birlikte var edeceğiz. Gelin Türkiye’yi bu ceberrut iktidardan hep birlikte kurtulalım”diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İş arkadaşıyla yapılan telefon görüşmesi “haksız tahrik” gerekçesi sayıldı

SONRAKİ HABER

Selçuk Mızraklı’nın yargılanacağı davanın ilk duruşması bugün

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa