18 Aralık 2019 10:58

TMMOB Diyarbakır Şube: Tüm kenti surlara sahip çıkmaya çağırıyoruz

TMMOB Diyarbakır Şubesi, surların önce çatışmalı süreçten sonra da bakımsızlıktan tahrip ve yok olmasına dair açıklama yaptı. Aynı anlarda Surp Sarkis Ermeni Kilisesi’nin ise bir kolonu yıkıldı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

TMMOB Diyarbakır Şubesi, son günlerde basında yer alan surlardan alınan taşların ve yıktırılan tarihi evlerin malzemelerinin satılmasıyla ilgili basın açıklaması düzenledi. Şube binasında düzenlenen açıklamayı TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Doğan Hatun okudu. Son 4 yılda binlerce yıllık tarihe sahip Sur kentinin ve bütünen coğrafyanın kötülük gördüğünü belirten Hatun, “Özellikle kentsel sit alanı olan Sur ilçemizde tarihi, tescilli yüzlerce yapı, tanklarla toplarla dövüldü ve sonrasında da alana giren ilgili ve ilgisiz kurumlar tarafından yıktırıldı. Sur’u Toledo yapma macerası da başlamış oldu” dedi.

Açıklamanın yapıldığı anlarda ise Sur’da bulunan ve taşları çalınan Surp Sarkis Ermeni Kilisesi’nin kemerinde bulunan kolonlardan biri yıkıldı. Kilisenin duvarına ise "Dikkat, bu yapı tehlike arz etmektedir" tabelası asıldı.

"SURLAR TARİHİNİN EN BÜYÜK İHANETİNİ YAŞADI"

Sur ilçesinde yeni yapılar için Ankara’dan getirilen Sur’a yabancı yandaş mimarlarca Sur’un tarihi dokusuna uygun olmayan projeler yapıldığını vurgulayan Hatun, “Yine aynı şekilde dışarıdan yandaş firmalar ve şahıslara bu yapım ihaleleri verildi. Projelerin uygulanmasıyla birlikte Sur mimarisine, Sur’un tarihi dokusu ile alakası olmayan bazalt makyajlı cezaevi tipinde beton yapılar ortaya çıktı. Yaptıklarını ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Ve şu an Sur’un bu bölgesi büyük bir enkaz yığını şeklinde ortada durmaktadır. Tüm itirazlarımıza rağmen kültürel değerlerimize Ankara merkezli yıkım operasyonlarıyla Sur kenti tarihinin en büyük ihanetini yaşadı” diye konuştu.

"CEZASIZLIK DURUMU İNSANLARI SUÇLARA YÖNLENDİRMİŞTİR"

Yani hukuk mücadelesinin de cezasızlık ile sonuçlandığını ve bu cezasızlık durumunun artık kanıksanmış olduğunu dile getiren Hatun, “Ağır tonajlı iş makinelerinin yıkım için kentsel sit alanı Sur'a girişine izin verenlere karşı dava açtığımızda, sorumlulara vaktinde ceza verilseydi, ağır tonajlı beton bloklar ve güvenlik kulübeleri Sur içine yerleştirilmezdi. Aykırı bir biçimde hazırlanan koruma amaçlı imar planı değişikliklerine itiraz ettiğimizde değişiklik iptal edilseydi, Keçi burcuna tuvalet yapılmasına cesaret edilemezdi ve bedendeki o pislik orada halen durmazdı. Sur içerisinde aykırı mimari proje uygulandığı zaman itiraz ettiğimizde karar iptal edilseydi, usulsüzce yapı ruhsatı alınmasına cüret edilemezdi. Fiskaya’da millet bahçesi yapmak amacıyla surlara zarar verenlere vaktinde ceza verilseydi, surlardan taşların sökülüp satılması trajedisi bugün yaşanmazdı.Görüldüğü üzere cezasızlık durumu bazılarını suç işlemeye teşvik ettirmiş ve bazılarını da yeni suçlara yönlendirmiştir” dedi.

"BU SÜRECİ YARATANLAR DA SUÇLUDU"

Son günlerde basında yer alan surlardan taşların sökülüp satılması ve yıktırılan tarihi evlerin malzemelerinin traktörlerle satılmasının yıkım sürecinin sonucu olduğunu unutmamak gerektiğini ifade eden Hatun, “Tarihi Sur yıkımı sonrası bu değerli yapı elemanlarının bulunduğu moloz alanına basın dahi kimsenin alınmamasına rağmen birilerinin sanki kendi başına bu taşları sattığı algısı doğru değildir. Yani suçlu sadece gözaltına alınan iki kişi değildir. Bu süreci yaratanlarda en az o kadar suçludurlar. Sur’daki bu yıkımı gerçekleştirenler bellidirler, illa suçlu aranacaksa suçlular yerlerinde oturmaktadırlar, Yargının bu noktada devreye girmesini bekliyoruz” dedi.

Devletin ve iktidarların kendi dönemsel tarihleri için insanlığın ortak miraslarını ve kendilerinden önceki tarihi kolay bir biçimde harcayabilmekte olduğunu söyleyen Hatun, “Şu anda da benzer anlayışlarla surlara yaklaşıldığı görülmektedir. Yani tarih bir kez daha tekerrür etmiştir. Tüm bu anlatılardan da görülüyor ki tarih kültürel değerlere yaklaşımı daima not etmiştir. Eğer ki tarihe değerli bir iz bırakmak istiyorsak kültürel tarihi değerlerimizi korumamız gerekmektedir. Bu değerler bir kurumun veya bazı kişilerin korunmasına bırakılacak kadar önemsiz değillerdir. Bundandır ki tüm kenti surlara sahip çıkmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

ÇELTİK KİLİSESİ’NİN KOLONLARINDAN BİRİ YIKILDI

Bilim insanları ve uzmanlar bir yandan uyarılarda bulunmaya devam ederken diğer yandan Sur’da bulunan Surp Sarkis Ermeni Kilisesi’nin (Çeltik Kilisesi) kolonlarından biri yıkıldı.

Evrensel'de geçtiğimiz ay yayınlanan haberde önlem alınması gerektiği belirtilmiş, Diyarbakır Mimarlar Odası Şube Başkanı Şerefhan Aydın aksi halde kilisenin yıkılabileceğine dair uyarıda bulunmuştu. Yıkımla karşı karşıya olan Kilise duvarlarının bir kısmından taşları sökülüp çalınmıştı.

Tahribatın sürdüğü Kilisede en son kilisenin kemerinde bulunan kolonlardan biri, kolonun altındaki taşların sökülmesi sonucu yıkıldı. Kilisenin girişi kapılarından birine güvenlik önlemi gerekçesi ile bant çekilirken duvarına ise “Dikkat, bu yapı tehlike arz etmektedir” tabelası asılmış durumda.

(Diyarbakır/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Mardin'de gözaltına alınan 6 kişinin gözaltı süresi uzatıldı, 5 kişi serbest

SONRAKİ HABER

Aliağa Demir Çelik'te iş kazası: Bir işçi ağır yaralandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...