15 Aralık 2019 01:30

Hamallık, köftecilik, kasiyerlik her şey var: Üniversiteli işsize bir tek gelecek yok

Üniversiteli genç işsiz sayısı 1 milyona dayandı. Peki işsizlik rakamların arkasındaki hayatlar bize ne söylüyor, işsiz üniversiteliler ne yaşıyor, ne yapıyor?

İş kuyruğundaki gençler | Fotoğraf: DHA (Arşiv)

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

“İstanbul Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun oldum. Matbaacılık, köftecilik, hamallık, madencilik, fırın işçiliği, çamaşırcılık gibi işlerden çalıştım. Son olarak Gine’ye geldim, burada çalışıyorum.”

“Makine Mühendisliği okudum. 6 aydır iş arıyorum, bu arada KYK borcu ödemelerim de başladı, daha doğrusu ödeyememelerim. Ana borç 15 bin lira. Aylık 380 liralık ödemeler faizle katlanarak büyüyor...”

“Başkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunuyum. Çok iyi bir CV ile bir kafede 1 ay çalıştım, bir yurtta yöneticilik yaptım, şimdi babamla birlikte organik ürünler sattığımız bir dükkanımız var.”

Bu sözler sırasıyla Bilge Kaya, Deniz Aksakal ve Bahar Tekin’e ait... Onlar işsiz, uzun süre iş arayan ya da okuduğu bölümde iş bulamayınca çareyi başka alanlarda hatta bazen başka ülkelerde arayan yüz binlerce gençten sadece üçü! Resmi rakamların üniversite mezunu işsiz sayısının cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdığını söylüyor: 15-34 yaş arasında genç işsiz sayısı 2 milyon 801 bin. Üstelik iş bulma süresi artık 1 yılı aşıyor. İş bulanlar için ise durum çok iç açıcı değil. Birçok mezun iş bulduğunda ancak asgari ücret kadar kazanabiliyor. Ödenemeyen ve üstüne faiz binen KYK borçları da cabası.

İşsizlik rakamların arkasındaki hayatlar bize ne söylüyor?, İşsiz kalan üniversiteliler neler yaşıyor, ne yapıyor?, Bilge Kaya, Deniz Aksakal ve Bahar Tekin’in hikayeleri üzerinden bu sorulara yanıt aramaya çalıştık... Dr. Murat Kubilay ile ise hem rakamları hem de rakamların bize ne anlattığını yorumladı. Üniversiteli işsizlik gerçeğine mercek tutmaya onun rakam analizleriyle başlayalım!

"ÜNİVERSİTELİ GENÇ İŞSİZ SAYISI 1 MİLYONA DAYANDI"

Ekonomist Dr. Murat Kubilay, en az 2 yıllık üniversite eğitimi görmüş kişilerde işsizlik oranın yüzde 20.5 olduğunun altını çizerek çarpıcı veriler sıralıyor: “2015 yılından bu yana üniversiteli işsizlik oranında yüzde 3 artış var. Fakat bu gerçek resmi ortaya koymuyor çünkü asıl artış üniversite mezunu kişi oranında değil, sayısında. 2014 yılı başında 15-34 yaş arasında 395 bin üniversite mezunu işsizmiş. Son açıklanan 2019 yılı ağustos ayı verisinde ise bu sayı 957 bine çıkmış.”

Genç işsizler arasında iş arama süresi 1 yılı geçti. Uzayan iş arama sürelerine değinen Kubilay, işsizliğin anlık bir durum olmadığının altını çiziyor: “Gittikçe psikolojik sorunlara neden olan bir süreç bu. Hele bir de yüz binlerce kişide gerçekleştiğinde sosyolojik daha anlaşılır bir ifadeyle halk sorunu haline geliyor. İşsizliğin süresi uzadıkça durum bunalıma dönüşüyor. Son açıklanan İŞKUR verilerine göre 15-34 yaş grubunda 2018 kasım ayında 1 yıldan uzun süredir iş arayan genç sayısı 97 binken 2019 kasım ayında 464 bine çıkmış. Her geçen ay var olan tasarruflar tükeniyor; tüketici kredileri ile kredi kartları hayatta kalabilmek için zorla tercih ediliyor.”

"BORÇLAR, KRİZİ SOSYAL BUHRANA DÖNÜŞTÜRÜYOR"

Kubilay, krizi sosyal bir buhrana dönüştüren bir başka faktörün borçlar olduğunun altını çiziyor. Üniversiteliler için mezun işsiz ve borçlu tanımlamasını kullandıklarına dikkat çeken Kubilay, “KYK, MEB ve YÖK bu konuda kaç kişinin ödeyemediği, hacze takıldığı ya da toplamda borç miktarının ne kadar olduğuna ilişkin veri paylaşmıyor. Fakat kesin olan şu; sadece 2019 yılı itibarıyla 1 milyon 156 bin öğrenci kredi almaya başlamış. Sizce böyle bir ekonomik zorluk içinde kaçı mezun olduğunda ödeme gücüne sahip olacak? İşsizlik had safhada, iş bulunduğunda ücretler asgari ücrete bile ancak ulaşıyor ve ötesi yaşanan finansal istikrarsızlıklardan ötürü faiz oranları yüksek, yani her geçen gün geri ödeme taksitleri artıyor.”

"SADECE EN ZENGİN YÜZDE 1 İÇİN KÖTÜ GERİDE KALDI"

Kubilay iktidarın ‘En kötüsü geride kaldı’ söylemine ilişkin ise “Bir uluslararası finans uzmanı olarak katılmadığımı söyleyebilirim ama belki yanılıyorumdur” dedikten sonra düşüncelerini şöyle sıraladı: “Varsayalım ki geride kaldı!  Son 10 yılda, geçtiğimiz yıl hariç, her yıl iş gücüne 600 bin yeni insan katıldı. Yani mevcut çalışanlar işsiz kalmasa bile her yıl binlerce kişiye iş bulmak gerek. Üstelik iş bulmak sorunun yalnızca bir kısmı. Ücretler, KYK borçları gibi kısımlar ne olacak? Daha da ötesi iş güvencesi, iş güvenliği, iş yerinde kötü muamele, zam alamama, terfi olamama ve belki de maddi zayıflığınızdan faydalanılarak yapılan tacizler. İşte böyle bir ortamda kriz belki geride kalmıştır; fakat gençlere ve işsizlere değil, ancak yüzde 1’lik en varlıklı kesim adına geride kalmıştır.”

İDDİA: İŞ BEĞENMİYORLAR, GERÇEK: NE İŞ BULDUYSAM YAPTIM

Bilge Kaya, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun. Okulu bitirdikten sonra bir süre iş arıyor, olmayınca da üniversite hayatı boyunca çalıştığı yayıncılık sektöründe bir iş buluyor, bir yayınevinde. Burada bir buçuk yıl çalışıyor, bu arada Isparta’da yüksek lisansa başlıyor... İş yerinde sorunlar başlayınca da işten ayrılıyor ve yeni bir işsizlik dönemi başlıyor.

“28 yaşında işsiz biri olarak ailemin yanına Isparta’ya döndüm” diye anlatıyor bu süreci. Bu arada KPSS deneniyor, o da olmuyor... Sonuçta başka seçenek kalmayınca Isparta’da yayıncılık-kitapçılık yapmaya karar veriyor. Açıyor da dükkanı ve bu kararın ona maliyeti 130 bin liralık borç oluyor. Borçları ödeyebilmek için seyyar köftecilik dönemi başlıyor, bayağı da iyi gidiyor bu iş. Bir arkadaşıyla kitapçıyı köfteciye çevirmeyi düşünüyorlar... Arkadaşının bazı sorunları nedeniyle o da olmuyor. Sonuçta diyor Bilge, “Evin doğal gaz saatinin söküldüğü gün ben dükkanı kapatmaya karar verdim.”

Sonrası mı... Amele pazarı. Hani ‘İş var ama beğenmiyorlar’ deniyor ya, Bilge amele pazarında ne iş bulduysa yapıyor: Hamallık, inşaat işçiliği, bahçıvanlık, tarla işi...

"BİR ASGARİ ÜCRETLE BAŞLA DA SONRASINA BAKARIZ"

Bir süre böyle devam ediyor, ama güvenceli bir iş bulma arayışları da sürüyor. Ve sonuçta bir tanıdığın yönlendirmesiyle Isparta’ya 140 kilometre, en yakın yerleşim yerine de 60 kilometre mesafedeki bir maden ocağı ile anlaşıyor.

Anlaşmaya göre günde 12 saat çalışma karşılığında iki asgari ücret kadar maaş alacak da öyle de olmuyor... İş arayan hemen her üniversite mezununun karşılaştığı o cümle karşısına dikiliveriyor: ‘Bir asgari ücretle başla da sonrasına bakarız’.  

Ne yapayım diye kara kara düşünürken memleketi Uşak’ta, bu arada en son 4 yaşında gitmiş, bir arkadaşını arayıp düşüyor Uşak yollarına... Orada da günlük işler sonra 6 ay fırın işçiliği, sonra yeniden İstanbul yolları... Daha önce yaptığı yayıncılık işine geri dönüp bir matbaada çalışıyor bir süre... Bu arada aklınıza gelecek gelmeyecek pek çok ek iş deniyor, derdi en azından borçları kapatmak... Bir otel çamaşırhanesinde 2 ay hamallıktan sonra, ki ‘En iyi orada kazanıyordum’ diyor bu dönem için, artık Türkiye’ye dair umudu tükeniyor...

Bu arada benim burada saymadığım başka bin türlü iş, bin türlü dert var! ‘Türkiye’ye dair umudumu kaybettim’ diye anlatıyor bu dönemini ve bir vesile ile önüne gelen iş teklifini kabul edip düşüyor Gine yollarına... Şimdi Gine’de bir Türk şirketinde yöneticilik yapıyor.

Bitirirken üniversite mezunlarının, ‘Eğer bir dayısı yoksa’ kamuda işe girmesinin imkansız olduğunun altını çiziyor: “Benim okulumdan mezun olup hiçbir vasfı olmayanlar o dayıları sayesinde yönetici şimdi orada burada...”

"AYLIK 380 LİRALIK KREDİ ÖDEMESİ, HER AY BİRİKİYOR"

Deniz Aksakal ise 27 yaşında... Makine mühendisliği mezunu. ‘Çocukluk hayalim’ dediği bölümü bitirileli çok olmamış. Daha 6 aylık mezun.

6 aydır da harıl harıl iş arıyor. “Üniversite hayatım boyunca kendimi geliştirdim, dil öğrendim, farklı programlar öğrendim ama” diyor.

“Ama iş yok” 30’a yakın iş başvurusunun çoğundan dönüş bile alamadığını söylüyor biraz kızarak: “Yani maile ya maile bile dönmüyorlar... Öyle olunca da umut kırıklıkları oluyor.”

Bu başvurulardan yalnızca üçü ile görüşmeye gidebildiğini söyleyip ekliyor:

“Heyecanla gittiğim ilk iş görüşmemde, ki iş ilanında ‘Yetiştirilmek üzere makina mühendisi aranıyor’, diyorlardı. Rutin sohbetin ardından ‘Aaa sizin de iş tecrübeniz yokmuş’ dediler. Şaka mı diye düşündüm, ‘Yetiştirilmek üzereydi ya’ dedim ama... Nafile... Bu arada maaş olarak da AGİ ile birlikte 2 bin 20 lira veriyorlar... Düşünün asgari ücret bile değil.”

"BURCUN NE DİYE SORAN DA OLDU"

Görüşmelerden birinde ise kendisine ‘burcun ne’ diye sorduklarını söylüyor Deniz. Sonra da ekliyor: “Çok şaşırdım tabii. İş ilanlarında her şey yapabilmenizi bekliyorlar ama maaşa gelince öyle olmuyor. Mesela görüşmelerde konu maaşa geldiğinde genellikle ‘Ben sevmiyorum bu maaş işlerini konuşan kişileri’ diyebiliyorlar. Hele ki yeni mezunsanız ‘Sen başla çalışmaya, sonrasına bakarız’ gibi bir yaklaşım oluyor.”

Biraz daha kendi alanında iş bakmaya devam edecek Deniz ama daha fazla uzarsa mecbur başka alanlara da yöneleceğini söylüyor: “Zaten 6 aydır işsizim. Son baktığımda okurken kullandığım kredi borcu 15 bin liraydı. Aylık da 380 lira ödemesi var. Daha hiçbirini ödeyemedim, birikiyor... Faiziyle üstelik...”

İşsizlik psikolojik sorunları da beraberinde getiriyor ya, işte son yaşanan intiharlarla da bu daha görünür oldu. Deniz diyor ki “Benim gibi birçok genç işsiz var. Yani olay benim eksikliğimden kaynaklanmıyor. Rakamlar bunun toplumsal bir sorun olduğunu gösteriyor. Kimsenin sorunundan kaynaklanmıyor. Benim suçum değil.”

"ÇOK İYİ BİR CV İLE KAFEDE İŞE BAŞLADIM..."

Bahar Tekin, Başkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunu. Taa lise yıllarından bölüm ile ilgili hayal kurmaya başladığını söylüyor Bahar. Okul bittikten sonra, 2012’de, hazırlanılan KPSS Gezi eylemleri sürecine denk gelince sınavda istediğini çok alamıyor: “Üstüne ülkede olanları, kadrolaşmaları gördüm. Bunları gördüğümde idealimden vazgeçmeye başladım. Liyakat, hak falan yok” diyor.

Okul süreci çeşitli kurslara, etkinliklere katıldığını söylüyor Bahar ve ekliyor: “Sağlam bir CV’m vardı. O sağlam CV ile bir kafeye başvurdum. CV’mi çok beğendiler ve çağırdılar. Orada 1 ay çalıştım” diyor. Devam eden süreçte 15-20 iş başvurusunda bulunduğunu söylüyor Bahar, hemen hepsinden dönüş bile alamamış. Bu süreçte babasının arkadaşının vesilesi ile bir hemşehri derneğinin yurdunda yöneticilik de yapmış. Sonrası yine işsizlik...

Şöyle özetliyor Bahar yaşadığı süreci: “Kendi işsizlik sürecimdeki iş arama girişimlerim ve dahilindeki talihsizlikleri şöyle anlatayım: Online olarak yaptığım başvurularda halihazırdaki açık pozisyonlar için ya toy bulundum (malum tecrübe şartı), ya da CV’mle doğrudan yaptığım görüşmelerde ilgili pozisyon için fazla kalifiye bulundum; bu sebeple de ya reddedildim ya da işlerine geldiği gibi sömürmek/kullanmak istediler.”

Bütün bu hikayenin sonu Bahar’ın babası ile organik ürünler sattıkları bir dükkan açması oluyor. 

ÖNCEKİ HABER

Trabzon’da acil serviste görevli doktor hasta saldırısına uğradı

SONRAKİ HABER

Samsun’da Evrensel ile dayanışma gecesi: Amaçları yıldırmak ama başaramayacaklar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...