29 Kasım 2019 13:35

NATO’da çelişkiler derinleşiyor, tartışmalar bölünme senaryolarını güçlendiriyor

3-4 Aralık'ta 70. kuruluş yılını kutlamaya hazırlanan NATO’da çelişkiler hızla derinleşiyor. Zirve öncesi tartışmalar bölünme senaryolarını güçlendiriyor.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

İngiltere’nin başkenti Londra 3-4 Aralık tarihleri arasında NATO zirvesine ev sahipliği yapacak. Zirve öncesi yapılan tartışmalar son yılların en tartışmalı zirvelerinden biri olacağını gösteriyor. Kuruluşunun 70. yılını kutlayacak olan NATO’da üye ülkelerin çıkarlarındaki farklılıklar, çelişkileri bugüne kadar eşine az rastlanan şekilde derinleştiriyor.

Bugüne kadar asıl olarak ABD’nin sözünün geçtiği NATO’da, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yaptığı itirazlar dünya basınında yoğun bir şekilde tartışıldı ve bundan sonra da tartışılmaya devam edilecek gibi görünüyor. Nitekim daha önce NATO’nun “beyin ölümü”nün gerçekleştiğini söyleyen Macron, dün de NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile yaptığı görüşmeden sonra düzenlenen ortak basın toplantısında “Demir perde düştü, soğuk savaş bitti. Yeni bir dönem var. Avrupa’da barış ve istikrarın sağlanması için Rusya ile stratejik diyaloğa geçilmesi gerekiyor” dedi.

MACRON: RUSYA VE ÇİN DÜŞMAN DEĞİL

Gelecekte Rusya ile daha yakın bir işbirliği içinde olunması gerektiğini söyleyen bu nedenle de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmeler yapan Macron, Rusya’ya yaklaşım konusunda ABD’den farklı düşünüyor. Aynı toplantıda Macron açıkça şunları söylüyor: "Rusya ve Çin ortak düşmanımız değil, bu açık. Hepimizin ortak düşmanı terör grupları ve terörizm. Fransa’nın Sahel’deki angajmanı da bu çerçevededir. Kimlerin terörist grup olduğunu tanımlamak gerekir.”

Türkiye’nin tek başına karar alıp Suriye’ye askeri operasyon düzenlemesini de eleştiren Macron, bu konuda Ankara’ya bir desteğin verilmeyeceğinin mesajını da açıkça verdi.

TERÖR YENİDEN TANIMLANSIN

Macron, “Terörist grupların yeniden tanımlanması gerektiği” yönündeki açıklamasına en sert tepkinin Türkiye’den gelmesi, Ankara ile Paris arasında taban tabana zıt görüşlerin olduğu anlamına geliyor. ABD’nin Kuzey Suriye’de PYD/YPJ’ye dair açıklamaları da göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin bir kez daha elindeki “terör kartı”yla NATO ülkelerini sıkıştırmaya çalışacağı anlaşılıyor. ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington’a bir süre önce düzenlediği ziyaret sırasında bu konudaki tutumunu değiştirmeye yanaşmamıştı ve her iki tarafla da çalışabileceklerini vurgulamıştı.

Fransa’nın “terör tanımlaması”nda da PYD/YPG’nin “terörist” ilan edilmesi bulunmadığı için, Türkiye’nin NATO zirvesinde üye ülkeleri sıkıştırmak için yoğun bir çaba içinde olacağı anlaşılıyor. Zira, NATO "Barış Pınarı" harekatını açıkça mahkum etmiş ve destek vermemişti. Bunun üzerine Türkiye’nin zirvede şartları zorlayacağı da yapılan açıklamalarda anlaşılıyor. NATO’nun Baltık ülkeleri ve Polonya’yı savunmak üzere hazırladığı planı veto edebileceğinin mesajını veren Türkiye, şart olarak PYD/YPG’nin NATO tarafından “terör örgütü” görülmesini koştu.

PYD/YPJ TÜRKİYE İÇİN BİR KALDIRAÇ MI?

Türkiye’nin bu şartının NATO’nun Baltık ülkelerindeki planlarını durdurması beklenmiyor. Süddeutsche Zeitung’dan Christiane Schlötzer, dün yazdığı yazıda bunu “NATO içerisindeki çatışmanın dışa vurması” şeklinde tanımladı. En önemlisi de bunun arkasında Rusya’nın olduğu yönündeki eleştiriler her geçen gün biraz daha yükselecek. PYD/YPG’nin terör örgütü olarak tanımlamasına karşılık Rusya’nın NATO tarafından batıdan çevrelemesini engelleme, aynı zamanda Türkiye-Rusya yakınlaşmasının devamı olarak görülebilir. Doğrudan NATO’nun Rusya’yı çevrelemesine itiraz etmeyen Türkiye, böylece PYD/YPG’yi bir kaldıraç olarak kullanıyor.

“Terör tanımlaması”nda iki zıt kutup gibi görünen Türkiye ve Fransa, Rusya’ya yaklaşım konusunda ise birbirine daha yakın görünüyor. Her iki ülke de Rusya ile ilişkilere Soğuk Savaş denklemi içinde bakılmasına karşı görünüyor.

FRANSA’NIN NATO’DAN ÇEKİLME TECRÜBESİ VAR

NATO’nun 70. kuruluş yıl dönümünde farklı nedenler ve çıkarlar daha fazla öne çıkıyor ve itirazlar daha yüksek perdeden ifade ediliyor. Bunun başının Fransa tarafından çekilmesi ise elbette tesadüf değil. ABD ile Fransa arasında geçmişte de NATO içinde sert tartışmalar yaşandı. Bu tartışmalar çerçevesinde, Fransa 1 Temmuz 1966’da NATO’nun askeri kanadından ayrıldı. 2009’da ise eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin öncülüğünde NATO’nun askeri kanadına geri dönülmüştü. Ve bu kapsamda NATO kararıyla Libya, Fransa ve İngiltere tarafından bombalanarak işgal edilmişti.

Ayrı bir AB ordusu kurmanın peşinde olan Fransa’nın, NATO içindeki çelişkileri derinleştirerek gelecekte benzer adımlar atabileceğini gösteriyor. Bu konuda kader birliği yaptığı Almanya ile tam bir görüş birliği sağlanabilmiş değil. Macron, NATO’nun “beyin ölümü”nün gerçekleştiğini söylerken, Merkel NATO’ya ABD kadar bütçe ayıracaklarını açıkladı.

NATO içindeki tartışmalar ve çelişkilerin AB’ye de doğrudan yansıyacağı, dolayısıyla AB’nin geleceğini de yakından etkileyeceği bugünden görünüyor.

ÖNCEKİ HABER

HDP Deputy Chair Başaran: If the Government had the claimed evidence, they would go on a publication blitz with it

SONRAKİ HABER

Doç. Dr. Behlül Özkan: Dış politika sorunlarını artık tartışamıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa