30 Ekim 2019 13:31

İzmir’de Aile Bakanlığına bağlı sığınmaevinin kadınları sokağa attığı iddia edildi

İzmir Buca’da bir konukevinde kalan ikisi hamile dört kadının sokağa atıldığı iddia edildi. Kadınlar, şiddet riski altında olduklarını, şu anda güvensiz ve geçici bir yerde kaldıklarını söyledi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Paylaş

İzmir Buca’da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı olarak çalışan bir kadın konukevinde kalan ikisi hamile 4 kadın, “izinsiz dışarı çıktıkları gerekçesiyle” sokağa atıldıklarını söylüyor. Ekmek ve Gül’ün görüştüğü kadınlar, gerekçe “izinsiz çıkmak” olarak gösterilse de asıl nedenin konukevindeki kötü koşullara itiraz etmeleri olduğunu dile getiriyor. Kadınlar, Bakanlığa bağlı bu konukevindeki yaşam koşullarına ilişkin birçok çarpıcı iddiada bulunuyorlar.

"SIĞINDIĞIM DEVLET BENİ SOKAĞA ATTI"

Konukevinden atılan ve hamile olan H.A. yaşananları şöyle anlatıyor: 24 Ekim - 27 Ekim tarihleri arasında kuruma verdiği başka bir adreste kalmak için izin aldı ve kurumdan çıktı. Ancak döndüğünde nöbetçi amir ve güvenlik görevlileri tarafından içeri alınmadı. Gerekçe olarak H.A.’nın izin listesinde adının olmaması gösterildi. H.A. duruma itiraz ettiğinde konukevinin nöbetçi amirinin “ŞÖNİM merkez seni alır, oraya git, seni içeri alamam” tepkisiyle karşılaştı. Şikayet için Buca Karakoluna giden genç kadına, karakol amiri “ŞÖNİM’i aradık ama sizi bu gece alamazlarmış, yarın gündüz gidip oradan öğrenin ne olduğunu” diyerek işlem başlatmadı.

H.A, “Ben hamileyim ve sığındığım devlet beni sokağa atıyor. Peşimde beni öldürmeye çalışan eski sevgilim var. Ben şimdi ne yapayım, nerede kalayım? Gidebileceğim hiçbir yer yok” diyor.

İki buçuk aydır sığınmaevinde kaldığını belirten H.A,“Bizlere orada halı bile yıkattırıyorlar, hamile halimizle yerleri siliyoruz. İçtiği ilaçlardan dolayı zar zor ayakta duran kadınlara bile iş yaptırıyorlar. Sürekli baskı yapıp, bizleri aşağılıyorlar. Ben tüm bunlara rağmen orada kalıyordum. Şimdi beni sokağa atıyorlar, bu resmen ‘git öl’ demek. Her gün bu kadar çok kadın öldürülürken ben kendimi nasıl güvende hissedebilirim?​” diye soruyor.

"ŞÖNİM’DEN EVE DÖNME BASKISI GÖRDÜM"

İzin dilekçesi olmadığı gerekçesiyle kuruma alınmayan bir diğer kadın da M.Ü, 36 yaşında ve üç çocuğu var. M.Ü “M.Ü. “Gidecek kalacak güvenli bir yerim olmadığı için sığınma evinde kalıyorum. Ben kaynımın tacizlerine maruz kalıyordum, kayın pederim biliyordu ama iki kardeşin arasını açma diye susturdu beni, ben de Şiddet Önleme ve İzleme Merkezine (ŞÖNİM) gittim. Eşimden boşandım fakat orada eve tekrar dönmemiz için o kadar çok baskı yapıldı ki ben de dayanamadım. Gidecek bir yerim de olmadığı için eski eşimin evine dönmek zorunda kaldım. Eski kaynımın ve eski eşimin tecavüzüne maruz kaldım. ŞÖNİM yaptığı baskılarla beni bunların içine attı. Ben defalarca kez intihara kalkıştım, günlerce yoğun bakımda yattım ama o adam elini kolunu sallayarak sokaklarda geziyor." diyor. Konukevinin koşullarına ilişkin çarpıcı iddialarda bulunuyor:

“Kadın konukevi sözde ama çok kötü koşullarda kalıyoruz. Kurum böceklerle dolu, bize hiç insan muamelesi yapılmıyor. Yerleri sildiğimiz suyla dolaplarımızı silmemizi istiyorlar. Bir derdimizi söylemek için sosyal servistekilerin yanlarına gittiğimizde bizleri tenezzül edip de dinlemiyorlar bile. El hareketleriyle gönderiyorlar. Ben ağır ilaçlar kullanıyorum, ayakta zor duruyorum ama bize temizlik yaptırıyorlar. Geçen gün dengemi kaybetmişim, merdivenlerden düştüm. Her yerim morluklar içinde kaldı.”

Konukevindeki koşullara dair valiliğe de şikayette bulunduğunu iddia eden M.Ü. hiçbir iyileştirmenin yapılmadığını söyledi. “Şimdi geçici olarak bir yerde kalıyoruz ama hala gidecek bir yerimiz yok. Gidebileceğimiz tek yer ŞÖNİM, fakat emniyetteki komiser benim önümde aradı ama orası da kabul etmedi. Orada yaşananlara sessiz kalmadığımız için, valiliğe şikayet ettiğimiz için atıldık” diyor.

Son olarak M.Ü. şiddet gören ya da sığınmaevinde kalan kadınların güçlenmesi için devlete daha çok iş düştüğünü, sadece sığınmaevi açmakla sorunun çözülmeyeceğini ifade ediyor.

"GECEYİ SOKAKTA GEÇİRDİK"

K.E. de konukevinden atılan bir diğer kadın. Şu an hamile olan K.E. “Ailem beni şu an görse öldürür” diyor... “Ağabeylerimden kaçtım ama burada da zorlandım. Sığınmaevinde kadınlara çocuklarının yanında hakaret ediyorlar. Orada yaşanan bu olaylara sessiz kalamazdım. Arkadaşım M.Ü, kuruma alınmayınca ben de onu gece sokakta yalnız bırakmamak için çıktım. Bize ‘siz de çıkarsanız tekrar gelemezsiniz’ dediler ama arkadaşımı yalnız bırakamazdım. O gece arkadaşımız M.Ü’yü sokakta yalnız bırakmadığımız için şimdi kuruma alınmıyoruz ve tüm hayati tehlikeme ve hamile olmama rağmen geceyi sokakta geçirdim” diye anlatıyor yaşananları.

Sığınmaevinde kimi çalışanların tutumunun onurlarını zedelediğini ifade eden K.E, “Servis olduğu halde hastalandığımızda hastaneye bile götürmüyorlar, bir de dalga geçer gibi ‘Paranız var mı buraya dönecek’ diye soruyorlar. Yemekler çok kötü, ben hamileyim ama 19.00’dan sonra ekmeği bile kaldırıyorlar, bir parça bile ekmek vermiyorlar. Başka bir hamile arkadaşımız geçen gece canı salça çekti, dolapta salça olduğu halde vermediler. Sabaha kadar dolapta olan salça için ağladı. Bizim canımıza artık tak etti, biz de çözüm olarak valiliğe şikayet ettik. Ve biz o şikayet yüzünden atıldık” diyor.

"DEVLETİN KURUMUNU DEVLETE ŞİKAYET EDEMEZSİN" DİYE TERSLENDİK

P.Z, ise “Bizler keyfi olarak orada kalmıyoruz hepimiz can derdindeyiz. Orada da kimsenin hayrına kalmıyoruz. O kurumlar vergilerle açılıyor, bizler her şeye vergi ödüyoruz devlet bize bakmak zorunda” diye tepki gösteriyor.

Sokakta kaldıkları geceyi ise şöyle anlatıyor P.Z, “Biz arkadaşımızın içeri alınmasını istediğimizde o gece sorumlu olan kurum amiri polisleri çağırdı, gelen polisler bizi tehdit etti ‘Burada toplantı yaparsanız, sorun çıkarırsanız hepinizi gözaltına alırım’ dediler. Orada olan tüm kadınlar tepki gösterince ‘Devletin kurumunu devlete şikayet edemezsin sen’ diye bizi terslediler.”

“O kurumda olan servisten biz faydalanamıyoruz çocuklarımızın okula gitmesi için bile vermiyorlar. Geçenlerde bir arkadaşımız ayağındaki alçıyı çıkarmak zorunda kaldı çocuğunu okula götürmek için. Biz bunun hesabını sorduğumuzda ‘kurum servisi niye var’ dediğimizde ‘para yok kemer sıkmamız gerek’ diyorlar. Ben tüm bu sorunları oradaki sorumluya söyledim. Beni dinlemeyince valiliğe gideceğimi söyledim ‘istediğin yere git’ diye beni kovdu. Biz de dilekçeler hazırlayıp valinin yanına gittik. Valiliğe verdiğimiz dilekçeden sonra bizler koşullar düzelir diye beklerken daha da sertleştiler. Yemekten sonra bize çay kahve için sıcak su veriyorlardı, onu 21.00 ile sınırladılar.”

“DEVLETE SIĞINDIM AMA DEVLET BENİ ÇOCUĞUMLA SOKAĞA ATTI”

P.Z,, kurumda ayrımcılık gördüğünü de iddia ediyor: “Sosyal servistekiler beni çağırıp ‘Sen Diyarbakır'dan gelmişsin, ortalığı karıştırmaya mı geldin?​’ diye sorular yöneltti. Şikayet üzerine ŞÖNİM ve valilikten denetime geldiler, biz hepimiz toplantı odasına gittik. ŞÖNİM adına gelen kadın, bizim hiçbirimizin konuşmasına müsaade etmedi. ‘Siz burada isyan başlatmışsınız, burası otel değil, devlet kurumu, işinize geliyorsa kalırsınız işinize gelmiyorsa kapı orada’ dedi. Orada tartışma ortamı oldu biz de kapıya çıkıp eylem yapacağımızı söyleyince valilikten gelen yetkili bizi dinleyeceğini söyledi. Hepimiz şikayetlerimizi dile getirdik. Sonrasında bize iyileştirme olarak güvenliğin oraya bir buzdolabı koydular, içine ikişer tane meyve bırakıyorduk, sabah kalktığımızda ‘Çürüdü’ diye çöpe atmış oluyorlardı. Ben yıllarca erkek şiddetine feodal zihniyete karşı mücadele ettim. 2 çocuğum var psikopat bir kocadan kaçtım, devlete sığındım ama devlet beni çocuğumla sokağa attı.”

“REVİR BİT ŞAMPUANINI PARAYLA VERİYOR”

“O kadar pis koşullarda kalıyoruz hepimiz bitliyiz” diyen P.Z,. son olarak, “Biz revire şikayete gittik, bize 35-40 liraya bit şampuanı satıyorlar. Bakanlar, milletvekilleri hatta cumhurbaşkanı o kadar maaş alırken bize bit şampuanı verecek kadar da mı parası yok bu devletin! Böcekler için ilaçlama bile yapmıyorlar. Onların maaşında hep artış olurken bizlerin canlarından, sağlığından kemer sıkılıyor sadece. Bizler yüzey temizleyiciyle halıları yıkıyoruz. Gece 12’de işten geliyorum ama saatlerce temizlik yapıyoruz” iddiasında bulunuyor.

Öte yandan bugün sığınmaevinde halen kalmakta olan bir başka kadına ise sığınmaevinden atılan kadınlarla görüştüğü için hakkında disiplin süreci başlatıldığı ve iki gün içerisinde kendisinin de sığınmaeviyle ilişiğinin kesileceğine dair uyarıldığı iddialar arasında.

İDDİALAR YALANLANDI

Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İzmir İl Müdürü Nesim Tanğlay'a sığınmaevi ile ilgili iddiaları sorduk. Müdür Tanğlay, konuyla ilgili soruşturmanın sürdüğünü ve bakanlık onayı olmadan açıklama yapamayacaklarını belirterek, kısaca iddiaların aksine kadınların izinleri olmadığı için ilişkilerinin kesildiğini ve bu konuda yönetmeliklerin açık ve net olduğunu söyledi. Orada yaşayan ve yaşayacak olan tüm kadınların güvenliğini düşünerek hareket etmek zorunda olduklarını belirten Tanğlay, “Kadınlar mağdur edilmemek adına ŞÖNİM'e yönlendirilmiş ancak başvuru yapmamışlar” dedi.

Şikayet nedeniyle baskı yapıldığı iddialarını yalanlayan Tanğlay, incelemelerinin sürdüğünü, 4 kadının şiddetle ilgili riskleri olmadığını da iddia etti.

BEKEV’DEN AÇIKLAMA: İDDİALAR ARAŞTIRILSIN, DENETİM YAPILSIN!

Olayın olduğu gecenin sabahından itibaren kadınları yalnız bırakmadıklarını söyleyen ve süreci takip eden Buca Evka 1 Kadın Dayanışma Derneği (BEKEV) Başkanı Nefise Selçuk, “İkisi hamile dört kadının üstelik de ölümle tehdit edilen kadınların hangi gerekçeyle olursa olsun gecenin bir yarısı kapı önüne konması kabul edilemez. Başvurdukları her yerden geri çevrilmeleri çok tedirgin edici. Koruma tedbirleri altındayken bile katledilen kadınlar oldu bu ülkede. Bu nedenle çok kaygılıyız. Bu açıdan Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığını göreve çağırıyoruz. Kadınların mağduriyetleri acilen giderilmeli” dedi. “Sığınmaevleri, şiddet gören kadınlar için hayati öneme sahip” diyen Selçuk, “Sığınmaevlerinin varlığını çok önemsiyoruz ve sayılarının da artırılmasını istiyoruz. Ve biliyoruz ki birçok kadın bu sayede ölümden kurtuluyor. Ancak kadınların Buca sığınmaeviyle ilgili çok ciddi iddiaları var. Bu nedenle bu iddialara tatmin edici bir cevap verilmesini ve sığınmaevinin ayrıca denetime alınmasını talep ediyoruz. Bu sürecin takipçisi olacağız. Bu iddialar mutlaka araştırılmalı ” diye konuştu.

Kadınların şuan geçici, güvenli olmayan evlerde kaldığını ifade eden Selçuk, “Gelin hep birlikte kız kardeşlerimize sahip çıkalım.Yeniden güvenli bir yere yerleştirilene kadar hep birlikte mücadele edelim” diyerek tüm kadın örgütlerine dayanışma çağrısı yaptı.

-Güvenlikleri gerekçesiyle kadınların isimlerinin baş harflerini değiştirilmiştir.

(EKMEK VE GÜL)

ÖNCEKİ HABER

Academic Alphan Telek: The world is in an era of transformation and the system is cracking

SONRAKİ HABER

Cezaevinden çıkan gazeteci Oktay: Dayanışmanın büyütülmesi gerekiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa