01 Eylül 2019 05:46
Son Güncellenme Tarihi: 01 Eylül 2019 11:40

İstanbul'da Dünya Barış Günü mitingi: Demokrasiyi ve barışı birlikte savunacağız

İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Kartal Meydanı’nda binlerce kişinin katılımıyla miting düzenledi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla İstanbul Kartal’da miting düzenledi. “Savaşa karşı barış, kayyuma karşı halk iradesi” sloganıyla düzenlenen mitinge binlerce kişi katıldı. 

İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin, Kartal Meydanı’nda düzenlediği 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingi on binlerce kişinin katılımıyla başladı. Diyarbakır, Mardin ve Van’a atanan kayyumları protesto etmek için “Kayyumlara karşı halkın iradesi” ve “Savaşa karşı barış” şiarlarıyla gerçekleştirilen mitinge, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve sivili toplum örgütü temsilcisi katıldı. 

"DEMOKRASİYİ VE BARIŞI BİRLİKTE SAVUNACAĞIZ"

Polisler tarafından ablukaya alınan meydana iki yerden girişler yapıldı. Ablukaya rağmen bazı yurttaşlar sabah erken saatlerinde itibaren miting alanında yerini aldı. Binlerce kişi ise Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nin önünde bir araya gelerek, alana yürüyüşle giriş yaptı. Kortejde, "Savaşa karşı barış, kayyumlara karşı halk iradesi", "Ortadoğu'da barış, Türkiye’de demokrasi", "Kayyum barışa darbedir", "Erkek şiddetine, savaş aklına hayır", "Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz", "Kadın cinayetlerine, kayyuma ve doğa katliamına karşı omuz omuza", "Savaş bir halk sağlığı sorunudur, hekimler barış istiyor", "Emeğimiz ve demokrasiyi savunmak için barış şart" pankartları açıldı. "Demokrasiyi ve barışı birlikte savunacağız" sloganları atıldı.

Mitingle simgeleşen beyaz tülbentleriyle Barış Anneleri, HDP ve CHP milletvekilleri, DİSK, KESK, TTB, TMMOB, HDP, HDK, EMEP, ESP, Halkevleri, SGDF ve Cumartesi Anneleri'nin  de aralarında olduğu çok sayıda parti, sendika, emek ve meslek örgütü ve kadın örgütleri katıldı.

Miting, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına gerçekleştirilen 1 dakikalık saygı duruşu ve tertip komitesinin selamlamasıyla başladı.

"AKP-MHP İKTİDARI ÖMRÜNÜ SAVAŞ POLİTİKALARIYLA UZATMAYA ÇABALIYOR"

1 Eylül Tertip Komitesi adına konuşan Atilla Özdoğan, AKP-MHP iktidarının miadını doldurduğunu belirteren "Ancak, ömrünü baskı, yasak ve savaş politikaları ile uzatmaya çabalamaktadır. Ülkemizin gerçek sahipleri ve geleceğin temsilcileri emek ve demokrasi güçleri olarak, 31 Mart ve 23 Haziran'da gösterdiğimiz tek adam yönetimine karşı ortak demokrasi mücadelemizi daha da ilerden, daha da güçlü sürdüreceğiz. Oyumuza, irademize, ortak yaşama ve kardeşliğe sahip çıkacağız. Barış ve demokrasiye, gerçekten emperyalizme karşı mücadeleyle ulaşılabilir. Ülkemizde ve bölgede barışın teminatı da, gerçek bir yurtseverliğin göstergesi de, Ortadoğu'ya emperyalist müdahaleye, bölgenin yağma ve talanına, içerde halklar ve emekçiler arasında ayrışma ve düşmanlık körükleyen siyasi anlayışı sürdüren tek adam yönetimine karşı mücadeleden geçer" diye konuştu.

AHMET TÜRK'ÜN MESAJI OKUNDU

Ardından, yerine kayyum atanan Mardin'in seçilmiş Büyükşehir Belediye BaşkanI Ahmet Türk’ün mesajı okundu. Türk, mesajında şunları ifade etti:

"Bugün çok istememe rağmen hakkımdaki davalar nedeniyle imza vermem gerektiği için aranızda bulunamıyorum. Bugün barış mücadelesi için alanlarda olan her birimiz biliyoruz ki barış adaletle, eşitlikle özgürlükle gelecek. İradesine sahip çıkan kayyumlara teslim etmeyen halkın kararlılığı inadı, örgütlü duruşu ve mücadelesi ile gelecek. Hem ülkemizde hem bölgemizde çatışma ve savaşa karşı barışı örgütleyeceğiz. Bu vesile ile 1 Eylül dünya barış günü hepimize kutlu olsun."

Ardından Gölge Kültür'ün seslendirdiği ezgiler ile miting devam etti.

"BU KARANLIKTAN HEP BİRLİKTE ÇIKACAĞIZ"

Ortak basın metnini sanatçı Orhan Alkaya ile Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı okudu.

Açıklamada, "AKP-Erdoğan iktidarının 'milli güvenlik' adına uyguladığı savaşçı ve yayılmacı politikalar, ülkemizi, Suriye'de, Doğu Akdeniz'de ve Ortadoğu'nun tamamında emperyalistler arası paylaşım mücadelesinin bir parçası haline getirdi. Milli güvenliği beka meselesi olarak gösteren AKP ve Erdoğan iktidarı, Suriye'de ve bölgede Kürt halkının kazanımlarını bir tehdit olarak görmekte, bunun üzerinden yürüttüğü milliyetçi, savaş ve çatışma yanlısı politikaları ile muhalefeti ve tüm toplumsal kesimleri susturmaya, yedeklemeye, ayrıştırmaya ve hizaya çekmeye uğraşıyor. Ekonomik ve siyasi olarak sıkışan iktidar, savaş ve çatışma siyasetini tek adam rejimini sürdürmenin vazgeçilmez bir aracı olarak uyguluyor" denildi.

Bölgede ve ülkemizde savaşın ve silahların sesinin, yoksulluğun, açlığın, işsizliğin, mülteci dramının ve kadın cinayetlerinin sesini bastırdığı belirtilen açıklamanın devamında şunlar söylendi:

"Ülkenin gündemindeki ekonomik kriz arka plana atılarak, işsizlik ve sefaletin boyutu küçümsenmektedir. Bir merminin fiyatını tartıştırmakta, asgari ücretli, işçi ve kamu emekçilerinin sefalete mahkum edilmesi adeta meşrulaştırılmaktadır. Kadın cinayetleri giderek politik bir mahiyet kazanmıştır. Hükümet, işçilere ve kamu emekçilerine toplu pazarlık görüşmelerinde, yandaş ve sarı sendikalarla işbirliği içinde sefalet ücretini dayatmaktadır. AKP'nin, savaş ve sömürü politikaları, ülkemizin tarihi ve doğal çevresini, Kaz Dağları, Murat Dağı, Hasankeyf, Munzur, Artvin ve Kütahya'da altın arama amacıyla, ülkenin zenginlik kaynakları emperyalist güçlere peşkeş çekilmekte, yağmalattırılmaktadır."

Demokratik siyaset yapan seçilmişlere, barış çağrısı yapan akademisyenlere, KHK ile hukuksuz olarak ihraç edilmiş aydınlar ve seçilmişlerin haklarının gasbının da bu yönetimin olağan, hak, hukuk, adalet tanımaz politikalarının bir diğer yönü olduğu vurgulanan açıklamada şunlar ifade edildi:

"AKP-MHP iktidarı; 31 Mart- 23 Haziran seçimlerini kaybetmesinin faturasını, 3 büyük kentin belediyesine kayyum atayarak HDP'ye ve kendilerine oy vermeyen Kürtlere kesmiştir. Şimdi ise cepheyi daha da genişleterek seçimle kaybettiklerini, politik manevralarla geri almak istemektedir. Biliyoruz ki, bu yapılan sadece Diyarbakır, Mardin, Van halkının değil, hepimizin iradesine, seçme ve seçilme hakkına yönelik bir saldırıdır. Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyum atanmasını tek adam rejiminin karakterini atlayarak izah edemeyiz. Halkın irade gasbı olan bu politika, bu yönetim tarzını meşrulaştırmaya hizmet etmektedir. AKP kendi içindeki bölünme ve yeni parti kurma çabalarını da bertaraf etmek için herkesi AKP'nin bekası için hizaya sokma çabasındadır."

Açıklamada son olarak şunlar ifade edildi:

"Şüphesiz muhalefetin kayyum atamalarına karşı tutumunu 'sert sözlerle' tepki göstermeye indirgemesi, Erdoğan ve ekibini cesaretlendirmekte, İstanbul'a da göz kırpmakta, parmak sallamaktadır. Ülkemizin gerçek sahipleri ve geleceğin temsilcileri emek ve demokrasi güçleri olarak, 31 Mart ve 23 Haziranda gösterdiğimiz tek adam yönetimine karşı ortak demokrasi mücadelemizi daha da ilerden, daha da güçlü sürdüreceğiz. Oyumuza, irademize, ortak yaşama ve kardeşliğe sahip çıkacağız. Barış ve demokrasiye, gerçekten emperyalizme karşı mücadeleyle ulaşılabilir. Bugün İstanbul'da ki emek, meslek örgütleri, sendikalar, siyasi partiler ve kurumlar, demokratik kitle örgütleri ve yöre derneklerinin bir araya gelmesiyle oluşan İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri olarak buradayız. Bu birlikteliğimizi önümüzdeki günlerde, yüreği emekten, barıştan, demokrasiden yana atan herkesle el ele, omuz omuza, yan yana gelerek, genişleterek sürdüreceğiz. Biliyoruz ki bu saldırıları hep birlikte olursak püskürtebiliriz. İnanıyoruz ki bu karanlıktan hep birlikte çıkacağız."

Miting, MKM Müzik Grubunun sahne almasıyla son buldu.

ÖNCEKİ HABER

Diyarbakır Barosu: Halkların barış hakkını savunmaya devam edeceğiz

SONRAKİ HABER

A Milli Erkek Basketbol Takımı Dünya Kupası'na galibiyetle başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...