Dersim’in tapusu: Sey Qaji
Sey Qaji (Seyit Gazi) kimdir, bize hakkında bilgi verir misiniz?
Sey Qaji 1860-1936 yılları arasında yaşamış olan Dersim saz şairlerinin en ünlüsü ve de piridir. Gözlerinden ama kör olan şair kısa mısralı mani ve uzun mısralı kılamları ile yaşadığı Tanzimat, İttihat ve Cumhuriyet dönemlerinin tanığı ve manzum tarihçisidir.
Şair, mani ve kılamlarında hangi temaları işlemektedir?
Sey Qaji’nin manileri kısa ama didaktiktir. Çarpıcı ve özlü mana yüklüdürler. Kılamları ise uzun mısralı ve betimleyicidir. Şairin toplumsal ve tarihi olaylara bakışı ve duruşu çok önemlidir. O yaşadığı dönemin kırsal ilişkilerini ve çelişkilerini (anti-feodal), Anadolu’nun emperyalist işgale uğramasını (anti-emperyalist), aşiretlerin kör kardeş kavgaları ve talanlarını kritik ederek dizelerine taşımış. Aşk ve doğa betimlemeleri, aydınlanma ve ikrar, toplumsal değerler, çevre ve ekolojiye dair mısraların yaratıcısıdır. Selçuklu ve Osmanlı rejimlerinin zulümlerine dair tarih ve mitolojiye maniler ile göndermede bulunmuştur.
1936’da vefat etmesine rağmen Cumhuriyet devletinin Dersim’e dair saldırı hazırlıklarını şair öngörüsü ile sezer ve 1938 katliamının gelişini de uyarı mahiyetli birçok manileri ile dile getirmiştir. İş hayatı, emek, kadınlar, Koçuşağı ve Koçgiri direnişleri ve daha pek çok konulara ve temalara dair kılam ve maniler icra etmiştir.
Sey Qaji’nin dizelerinde Dersim ve Anadolu’nun toplum ve tabiat gerçeği dile gelir. Yitik bir dil ve kültürün şairi olarak mısraları özellikle Dersim toplumsal değerlerinin kodu, şifresidir.
Tunceli Üniversitesi’nin Dersim konulu Uluslararası Sempozyumuna sunduğum Sey Qaji konulu bildirim sonrası Oturum başkanı Doç. Dr. Mehmet Çelik şairi şu kısa ama özlü ifade ile tanımlamıştı: ‘Shakespeare için İngiltere’nin tapusudur’deniliyor. ‘Sey Qaji de Dersim’in tapusudur’. Sey Qaji, Çanakkale Savaşı, kısaca Dogu ve Batı cephelerinde işgale uğrayan Anadolu’nun kurtuluş savaşını manzum ile en iyi anlatan üç şairden biridir: Sey Qaji, Mehmet Akif Ersoy ve Nazım Hikmet…
BELLEKTEN EDEBİYATA ÖNEMLİ BİR KAZANIM
Dersim şairi Sey Qaji’ye dair araştırma ve kitap çalışmanız nasıl başladı? Ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
30 yıllık bir alan çalışmasının bir ürünüdür. 1982’de kaynak kişilerle ilk röportajımı yaptım. Cunta yıllarıydı. Yasaklar hüküm sürüyordu. Ulaştığım kaynak kişiler bilgi vermekten korkuyorlardı ve konuşamıyorlardı. Derleme için malzeme toplamak bir yana malzeme taşımak ve muhafaza etmek büyük suçtu. Derleme araçları (ses ve görüntü) kaba ve taşınma zorluğu olan aletlerdi. Ama uzun soluklu ve gizli yaptığım bir alan çalışması sonucunda 544 sayfalık bir eser ortaya koyabildim: ‘Dizeleriyle tarihe tanık Dersim şairi SEY QAJİ’. Bu eser pek çok sosyal bilim dalları için, Dersim ve Anadolu mukayeseli halk kültürü için referans kitabıdır. Bu çalışmanın kaynak kişilerinin yüzde 90’ı bugün hayatta değildir. 56 yıl gezgin üretken ozan ve seyit olarak icra yapan Sey Qaji’nin eserlerinin en az yüzde 80’ni kayıt dışı kaldığından kaybolmuştur. Geride 145 mani ve 31 kadar kılamı kalmıştır. Eğer tarafımdan bu çalışmalar yapılmamış olsa idi sairden bize sadece 10 kadar mani ve 14 kadar kılamı intikal edecekti. Yazar Sennur Sezer’in pek yerinde söylediği şu belirleme çok doğrudur: “Daimi Cengiz, Sey Qaji’yi belleğin kısa tarihinden edebiyat tarihine kazandırdı.”
Kitabınızda gelecekte Sey Qaji’ye dair projelerinizden söz ediyorsunuz. Nedir bu projeler?
Kitap sonrası Sey Qaji’in anıt mezarı, belgesel film, heykeli ve eserlerinin özellikle edebi ve müzikal tahlillerine dair analitik bir çalışma düşünüyorum. Bu projeleri şairin ailesi ile dayanışma içinde zamana yayarak gerçekleştireceğiz. Hatta daha ileriki zamanda ve uygun koşullarda şair adına vakıf, orkestra ve de adını Dersim’deki üniversiteye bağlı kurulacak konservatuar ya da folklor ve edebiyat enstitülerine vermek için de Dersim aydınları ve halkının desteğini de alarak bu projeleri gerçekleştireceğiz. (İstanbul/EVRENSEL)
‘TEK MEYVEDEN BAHÇE OLMAZ’
Sey Qaji’nin yaşadığı dönem ile şimdiki zamanı kıyaslarsanız yöre kültürü için ne gibi değişimler olmuştur?
Zalimane işleyen bir asimilasyon çarkından sonra kültürümüzden arta kalan pek az numune… Yok edilen dil, edebiyat, kimlik değerleri, folklorik, etnografik ve arkeolojik vb. değerler. Yunanistan’a göçen Rum kökenli Yorgo Baba’nın dediği: ‘Tek meyve ağacı ile bahçe olmaz. Bir bahçede ayva, erik ve elma ağacı da olmalı’. Anadolu’yu diğer kültürlerlerin meyvelerinden ayıklayarak tek meyve bahçesine dönüştürdüler. Bu Ulus-devlet adına yapılan katliamdı.
Sey Qaji’nin ozan arkadaşı Wakıle adlı kadın şairimiz hakkında ciltlerce kıtap yazılacak kültürümüze dair asimilasyonu ve asimilasyon araçlarını dört mısralık mani ile dile getirmiş:
Ra u welağ ike koti kowune ma
Mektevi ke koti dewune ma
Radon u teyipi ke koti çewune ma
Mileti wayıri ki ho vira kerdi
Sayiri ki ho vira kerdi
Yol-yolak dağlarımıza
Okullar köylerimize
Radyo ve teyipler evlerimize girdikten sonra
Millet şairlerini de, kutsal değerlerini de unuttu.
Kuşkusuz kadın şairimiz Wakıle ulaşım, eğitim kurum ve araçlarına karşı değildir. O araçların bir kültürü yok etme amaçlı kullanımına karşıdır.
Evrensel'i Takip Et