29 Haziran 2019 13:26

Bir kavram: Devlet

Sosyalizmin kavramlarını incelediğimiz kuram sayfamızın bu sayısında devlet kavramını inceleyeceğiz

Çizim: Nikolai Shukov

Paylaş

 

Sosyalizmin kavramlarını incelediğimiz kuram sayfamızın bu sayısında devlet kavramını inceleyeceğiz

DEVLET NEDİR?

Burjuvazi, egemen kıldığı anlayışla devlet toplumun genelinin çıkarlarını koruyan kurum olarak kanıksatmıştır. Buna göre devlet düzeni sağlar, bireylerin çıkarlarını gözetir ve toplumsal adaleti gerçekleştirir. Yani devletsiz bir toplum düşünülemez.

Oysa devlet toplumun değil, egemen sınıfların çıkarlarını koruyan bir baskı aygıtıdır, başka deyişle devlet bir sınıf diktatörlüğüdür. Özel mülkiyet, toplumun sınıflara bölünmüşlüğü ve devletler tarihsel olarak birbirine paralel ortaya çıkmıştır. Nitekim başlangıçta sınıflar da devlet de yoktu. Ama üretim araçları gelişip ihtiyaçtan fazlası üretilmeye başlandığında özel mülkiyet ve sınıf farklılıklarının nüveleri de görünmeye başlandı. Önce savaş esirleriyle başlayan köleleştirme ev içi köleliğe kadar uzandığında, toplumun tabakalaşması giderek derinleşiyor ve toplum çıkarları zıt sınıflara bölünüyordu. Devlet egemen sınıfın sömürü ve baskısını gerçekleştirmesinin bir aracıydı artık.

Engels devlet hakkında şöyle der: “Toplumun içinden doğan fakat kendisini toplumun üzerinde konumlandıran ve giderek ona yabancılaşan bu güç devlettir” (Lenin, devlet ve devrim. s, 16-27). Yani devlet, sınıflar arasındaki uzlaşmaz çelişkilerden doğan ve giderek toplumun kendisinden uzaklaşan bir aygıttır.

KAPİTALİST DEVLET

Her üretim biçimi gibi, kapitalizmin de kendine özgü bir devlet yapısı vardır. Bu devlet de burjuvazinin işçi sınıfı üzerindeki diktatörlüğüdür. Burjuvazi, feodalizmi tasfiye ederken siyasal egemenliği de eline geçirmiştir. Büyük imparatorluklar yıkılmış, yerine parlamenter cumhuriyetler kurulmuştur. Feodal imparatorlukların parçalanmışlığı, kapitalizmin özü olan serbest ticareti engellerken, ulus devletler bunun için en uygun zemini sağlamıştır. Burjuvazi krallıklardan devraldığı devleti, piyasa ve sermayeye uygun hale getirmiş, eskinin tüm araçlarını yeni devlete göre dizayn edip kullanmıştır. Yasaları, yargısı, polisi, bürokrasisiyle devletin her kurumu özel mülkiyetin ve ticaret özgürlüğünün korunması üzerinedir.

Tarihte üniter devletlerden başkanlık sistemlerine, meşruti monarşilerden teokratik rejimlere kadar görünüşte birbirinden ayrılan çok çeşitli devlet biçimleri ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan devlet biçimlerinin yapıları itibari ile faşizm de burjuva egemenliğinin iki yüzünden biridir. Ancak faşist diktatörlükler ve burjuva demokratik cumhuriyetler olmak üzere bütün kapitalist devletler, hatta farklı biçimlerde ortaya çıksalar da, özünde burjuva diktatörlükleridir.

SOSYALİST DEVLET

İşçi sınıfının devrimi ve burjuva devlet aygıtının ortadan kaldırılması ile ortaya yeni tipte bir “devlet” çıkmaktadır. Bu devlet birçok özelliğiyle tarihteki bütün devletlerden ayrılır. İlk başta, bütün üretim biçimleri bir öncekinin içinden doğup gelişirken ve siyasal devrim sürecin sonu olurken, sosyalizm için durum böyle değildir. Çünkü sosyalist üretim ilişkileri kapitalizmin içinden doğamaz. Siyasal devrim, sosyalist üretimi inşa etmek için başlangıç olmak zorundadır.

Sosyalist devletin bir başka özelliği, tarihte ilk kez olarak sömürülenlerin iktidarı olmasıdır. Bütün devrimler bir sömürücü sınıfı alaşağı edip bir başkasını iktidara taşırken, sosyalist devrim sömürücü sınıfları iktidardan uzaklaştırmış ve tarihte ilk kez sömürülen yığınları iktidara taşımıştır. Sosyalist devlet de aynı burjuva devletler gibi çok çeşitli biçimler alabilir. Ancak sosyalist devletin de özü işçi sınıfının burjuvazi üzerindeki egemenliği, yani proletarya diktatörlüğüdür.

Sosyalizmde halk meclislerinde örgütlenen emekçiler, üretim ve dağıtımı, devlet işlerini kendileri planlarlar. Tabana yayılan bu demokrasi anlayışında, kendileri hakkındaki kararları kendileri alan emekçiler, bu kararların uygulanmasını da kimseyi beklemeden doğrudan kendileri gerçekleştirir. Yani yasama ve yürütme, doğrudan işçi sınıfı ve emekçilerin eline geçmiştir artık.

Sosyalizmde üretim araçları, kamu adına devletin elinde bulunur. Devlet sınıfsız bir toplumun inşası adına belirli özel koşullar dışında büyük ulusal üretim araçlarının özel mülkiyetine izin vermez. Sosyalist devlet, aynı zamanda ulusal ekonomiyi planlar. Kapitalizmin anarşik üretim karakterinin aksine sosyalizmde üretim devlet tarafından planlanır ve kontrol edilir.

DEVLETİN SÖNÜMLENMESİ VE KOMÜNİST TOPLUM

Sosyalist devlet, daha ilk elden kendi sonunun başlangıcıdır. Çünkü bu devlet, sınıfları, özel mülkiyeti ve dolayısıyla devlet kurumunu ortadan kaldırmak işini kendine görev edinmiş bir sınıfın devletidir. Sosyalizmin inşasında ilerledikçe, sınıf farklılıkları silinecek, üretim tüm toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeye erişecek, binlerce yıldır devletin yaptığı karmaşıklaştırılmış ve toplumdan ayrıştırılmış tüm kamu işleri, sosyalizmde günlük hayatın sıradan bir akışı haline getirilecek ve devlet de böylece “sönümlenecektir.” İşbölümü, kafa-kol emeği ayrımı ortadan kalkacak, böylece insanlığın gerçek üretici potansiyeli açığa çıkacaktır. Uzun bir süreçte inşa edilen komünist ilişkiler toplumun düzenini “herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre” ilkesince düzenlediğinde insanlık sınıfsız, sömürüsüz ve dolayısıyla devletsiz bir topluma kavuşacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Türkiye’nin minyatürü üniversiteler

SONRAKİ HABER

Kaleminin gücü halktan gelen şair

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...