21 Nisan 2019 23:45

Bir seçimi daha atlatmaya çalışırken

Bayraklı Yamanlar Mahalle Muhtarı Kemal Aydın: Demokrasiye, halkların kardeşliğine, adalete inanan bir muhtar olarak halkların yanında yer alacağım.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Kemal AYDIN
İzmir Bayraklı Yamanlar Mahallesi Muhtarı

Bir seçimi daha atlatmaya çalışırken daha da gerileyip, gerildik. Oysa Cumhuriyet’le yönetilen demokratik hukuk devletlerinde olması gereken tam da tersi. Nedir bu hırs, bu doyumsuzluk. Bir büyüğümüzün dediği gibi “İnsan ne denli az isterse o kadar mutlu olur...” Öyle ya bir insanın hayattan devasa beklentisi nedir ki şu kısacık yaşamda? Demek ki devasa bir doyumsuzluk var ve bu da hiç mi hiç bitmiyor. Sonuç işte geldiğimiz durum.

Ben az buçuk aklımla ülkemizde devlet ayağı üzerinden tarafsız, hilesiz, hurdasız  iki makam var diye biliyorum, birincisi devletin en alt birimi, halkın görmeyen gözü, duymayan kulağı, uzanamayan eli, yani devletin ilk basamağı muhtar! Ben de hasbelkader bir beş yılını bitirip ömrümüz yeterse ikinci beş yıla başlayan ve hiçbir kişiye, hiçbir parti amblemine, hiçbir sponsora dayanmadan, arkasına hiçbir gücü almadan kendi çabası ve mücadelesiyle kendisini kabul ettirebilmiş, seçilerek görev verilmiş bir muhtarım... Tabii ki olması gereken de bu değil mi? En ilkeli duruş tarafsızlık, neye göre mahallesinde yaşayan tüm halklara göre. Sana oy verenlere ayrı davranacaksın, vermeyenlere ayrı. Hiç yakışır mı, etik olur mu?

Tüm mesele empati kurabilmek, kendini başkasının, yani ötekileştirilen, itilen, adam yerine konmayan, terörist görülen, başkalaştırılanların yerine koyabilmek… Oy verenlerin evlerinin önünü temizlettirip, asfalt attırıyor, yardım gönderiyor, onlara ayrıcalık tanınıyorsa, ne düşünürsün, aklına ne gelir, nasıl bakarsın devletin, demokrasinin, mahallede halkının temsilcisi olan muhtarına... Sadece mahalle muhtarından başlamak yeterli ülkemizin geldiği durumu anlamak için.

Ve devletin tarafsız olması gereken en üst makamı Cumhurbaşkanlığı. Taraf olmak gerek tabi, Sayın Cumhurbaşkanımız da demişti, “Taraf olmayan bertaraf olur” diye. Tabi ki taraf olacağız amma kimden yana? Ezilenden, ötekileştirilenden, mazlumdan ve çaresizden yana olacağız. İşte bunun için 20 binden fazla nüfuslu bir mahallede 10 bine yakın kişinin yardımla geçindiği ve çaresiz kaldığı yerde taraf olmak gerek. Açlığı, işsizliği, kepenk kapatan esnafı, ev kirasını ödeyemeyen aileyi, çocuğuna okul kıyafeti alamayan babayı, bakkala borcundan dolayı yolunu değiştiren aileyi, elektriği kesildiği için, çocuklarına kahvaltı yaptıramadığı için muhtarlığın kapısında sıkılarak bekleyen başını yere eğip yutkunarak yardım isteyen anneden yana taraf olmak gerek... İlkelerime ve kültürüme sadık kalarak her ne olursa olsun, istekleri dışında memleketlerinden göç edip mahallemize gelen, ortak yaşam alanlarını kullandığımız, daha iyi yaşamak, çocuklarını daha iyi okullarda okutmak için kent kültüründen en asgari faydalanan, ekonomik çaresizliğinden dolayı hayatını yaşayamayan -ki ben de onlardan birisiyim- ve ülkemizde demokrasiye, halkların kardeşliğine, adalete ve hukuk devleti ilkelerine inanan bir muhtar olarak her zaman halkların yanında yer alacağım…

ÖNCEKİ HABER

Cam işçileri: Tabandan baskı olmazsa bu böyle sürer gider

SONRAKİ HABER

Patronları kurtaracak ekonomik paket!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...