26 Mart 2019 23:30

Çekilin, Godot gelmiyor, biz gidiyoruz! 

Üstelik bizim Godotların muhteşem gelecek hedeflerinin gölgesinde!  

Kaynak: Max Pixel

Paylaş

II. Dünya Savaşı sonrası Avrupası’nın var olma sorunlarıyla bunalan kişilerinin geleceğini kimliği belirsiz kurtarıcıya bağlamasının anlatıldığı ünlü bir tiyatro oyunu var: “Godot’yu Beklerken” Oyundaki karakterler, Godot isimli birini bekler ağacın altında oturup.  

Sımsıkıya sarıldıkları hiçlik yüzünden hayatlarının geri kalanını sonu gelmeyen bir bekleyiş içinde geçirmeye kendilerini mahkûm etmiş iki insan çıkar karşımıza Becket’in ünlü oyununda. 

“2023’ü bekleyin, hedefimiz 2071” iddiaları ile muhteşem geleceğin ekonomik kriz koşullarında beklenmesi, gerçekleşmesi beklenen muhteşemliğin duraklarının tanzim noktalarına çıktığı zaman dilimindeyiz biz de. “Beklemeyin bize oy verin” diyenlerin ise işsizliğin, dışa bağımlılığın, ekonomik krizin çözümünden en az 2071 hayalleri kadar uzak olduğu ise çok açık.  

Ülke siyasetinin giderek bu iki klik arasına sıkışması beraberinde, milyonlarca gencin sorunlarının çözümü için birleşebileceği olanaklardan yoksun kılındığı koşulları da getiriyor.  

Hal böyle olunca, “Godot’yu bekleme” durumu günümüzde, Türkiye’de de her bir gencin yaşamında vücut buluyor. Ancak son dönemde beklentiden daha ziyade bir “beklentisizlik” görünümü ile kendini dışa vuruyor. Özellikle son 4 yılda gerçekleşen iki genel, bir cumhurbaşkanlığı ve bir referandum seçimleri ülke açısından kritik dönemlere ve dönemeçlere işaret etmişti.  

TEMEL SORUMLULUK 

Bu seçimlerin sonuçları, Türkiye gençliğinin en temel hak ve taleplerine asgari düzeyde de olsa cevap vermek bir yana mevcut sorunları daha da derinleştiren koşulları beraberinde getirdi. Önümüzdeki pazar günü gerçekleşecek yerel seçimler de tıpkı genel seçimler gibi farklı toplumsal sınıflar arasındaki çelişkilerin, çıkar çatışmaları ve taleplerin yön verdiği demokrasi mücadelesinin bir alanı ve kendisini partilerin öne çıktığı bir mücadele arenası olarak dışa vurur. Biri uzun yıllardır iktidarda olan diğeri ise gittikçe, itiraz ettiğini söylediği tek adam tek parti siteminin alternatif parçası haline gelerek ona benzemeye başlayan iki burjuva odağın egemen olduğu koşullarda bir seçim dönemi geçirdik.*  

Bu mevcut egemen koşullar, son iki seçimde şaibeli sonuçlar ile birleşince seçimlere dair “beklentisiz olma” eğilimi oldukça anlaşılır. Ancak bu eğilimin toplumsal yaşam ve ülkenin gidişatına dair bir tutuma dönüşmesinin önüne geçmek temel bir zorunluluk haline gelmektedir. İki burjuva odağın egemen olduğu mevcut koşullar aynı zamanda milyonlarca gencin temel talepleri için mücadelelerini ilerletecek, geri çekilmeye izin vermeyecek bir politikayı örgütlemeyi temel sorumluluk haline getirmektedir. Ki bu yalnızca seçim dönemlerine indirgenemeyecek, gençliğin mücadelesinin her alanında kendini dayatan bir sorumluluktur. 

SORUNLARI ÇÖZMEDEN BEKLER YALNIZCA  

Oyundaki Gogo ve Didi’nin bir takım sorunları vardır; birinin şapkası kafasına batar, ötekinin botları ayağını acıtır. Ama ne şapkayı çıkarıp atabilir ne ayakları bottan kurtarabilirler. Kendileri dışında olan ama kendilerini etkileyerek birer parçaları haline gelmiş bu sorunları çözmeden beklerler yalnızca, rahatsız bir biçimde. Çünkü kurtarıcılarının gelmesini beklemeyi iş edinmişlerdir. 

Ülke iyiye gidecek diye beklerken bir anda işsiz kalıvermek, ekonomi düzelecek diye beklerken geçinemez hale gelmek, sınavlardan geçip üniversiteye gitmeyi beklerken lisenin kapanması, kariyerinde yükselen bir yönetici olmayı beklerken elde onlarca sertifika ile şirket kapısında kalakalmak, dış güçlerin oyunlarını bozmayı beklerken tamamen dışa bağımlı bir ülke haline gelmiş olmak… Türkiye gençliği için ne kadar da tanıdık bir liste! 

SPOILER: “VAZGEÇMİYORUZ” 

Bugün gençliğin içinde olduğu tablonun arka planı gençliğin ucuz emek sömürüsüne ve emperyalist savaş politikalarına dayanıyor ancak bu arka planı değiştirecek programa sahip olmayan taraflar arasında sıkışmayı reddetmekten başka çıkar yol yok. Yoksa bu liste uzayıp gidecek. Üstelik bizim Godotların muhteşem gelecek hedeflerinin gölgesinde!  

Godot’yu beklemenin, giderek mücadelede edilgen hale gelme ve inisiyatifsiz bir tutum almaya zorlamasını reddetmek üzere harekete geçme zamanı. Çok kabaca zaten bu kapitalist emperyalist sistemden beklenti içine girmenin anlamsız olacağını söylemek yetmez. Bu beklentisizlik halinin mücadele eğilimi ile birleşmesi gerekir. Türkiye gençliği kafasına batan şapkayı da ayağına dar gelen botu da çıkarıp atmak zorundadır. Geri çekilmiyoruz demenin, bizim de kendi seçeneğimiz var, geleceğimizden vazgeçmiyoruz demenin pek çok yolu var. Her bir gencin “vazgeçmeme” eyleminin diğerlerininkiyle birleşmesi gerek.  

Kendi seçeneğine sarılmayanlar, Godot’u beklemek zorunda kalmıştır hep. Ki bu beklenti gençlerin başına çok işler açmıştır. Beklemek zorunda olmadığımız gerçeği ile inisiyatifi alalım, “Çekilin, Godot gelmiyor biz gidiyoruz” diyelim! Martın sonu mevsimsel olarak bahar toplumsal olarak mücadele zamanı!  

1 Mayıs’ı, işçi sınıfının yani gerçek kurtarıcı toplumsal sınıfın birlik mücadele ve dayanışma gününü şimdiden en genç en dinamik biçimiyle örgütlemek üzere yola çıkalım. Bir lisede, bir fakültede, bir semtte, bir işyerinde… Her adımımızı, her sözümüzü, her etkinliğimizi birlikte söylemenin, birlikte tartışmanın ve birlikte harekete geçmenin olanağı olarak değerlendirelim. Kendi seçeneğimize; eşit ve özgür bir gelecek mücadelesine sarılalım ve güçlendirelim.  

Spoiler: Oyunun sonunda Godot gelmiyor. 

*https://teoriveeylem.net/2019/03/yerel-secimlere-giderken-2/ 

 

ÖNCEKİ HABER

“Beka” yalanı için her kılıf mübah

SONRAKİ HABER

Kastamonu | 31 Mart 2019 yerel seçim sonuçları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...