20 Şubat 2019 10:37

MEB ve YÖK’ün cinsiyet eşitliği projelerinden vazgeçmesine tepki

Eğitim Sen: Bakan Selçuk eğer bu politikaların uygulanmasında söz ve karar hakkı yoksa bunu kamuoyuyla paylaşmalı, bir adım atmalı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

MEB ve YÖK’ün Akit ve benzeri çevrelerin hedef göstermesinin ardından toplumsal cinsiyet eşitliği projelerinden vazgeçtiğini açıklamasına Eğitim Sen tepki gösterdi. Eğitim Sen Kadın Sekreteri Derya Yulcu, MEB’in Bakan’ın “Toplumsal cinsiyete duyarlı okul projesini hayata geçireceğiz” açıklamasına rağmen projeyi sahiplenme cesareti gösteremediğini ve toplumsal cinsiyet eşitliğinden vazgeçtiğini söyledi. Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan da “Bakan Selçuk eğer bu politikaların uygulanmasında söz ve karar hakkı yoksa bunu kamuoyuyla paylaşmalı, bir adım atmalı” dedi.

Eğitim Sen, Akit ve benzeri çevrelerin hedef göstermesinin ardından önce MEB’in ardından YÖK’ün  “Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” projelerini sonlandırmalarına ilişkin açıklama yaptı. Eğitim Sen Genel Merkezi’nde yapılan açıklamaya KESK ve bağlı sendikaların kadın yöneticileri de katıldı. Açıklamayı yapan Eğitim Sen Kadın Sekreteri Derya Yulcu, toplumsal cinsiyet eşitliğinin yıllardır kadınların yürüttükleri mücadelenin sonucunda hükümetin gündemine girdiğini ve kadın mücadelesiyle adım atmak zorunda kaldığını belirtti. Yulcu, “YÖK bünyesinde böyle bir komisyonun oluşturulması da Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi’nin hazırlanarak tüm yükseköğretim kurumlarına gönderilmesi de demokratik bir siyasi iradenin kendiliğinden oluşturduğu bir tutum değil,  yürütülen kadın mücadelesinin kazanımıdır. Bu mücadele sayesinde, YÖK bünyesindeki çalışmalar hiç gündemde yokken Türkiye’deki kadın akademisyenler, öncü üniversiteler bünyesinde tutum belgesindeki eşitlikçi anlayışın ötesine uzanan çalışmalar yapmış, dersler açmış, araştırmalar yapmış, merkezler kurmuşlar, gelecek nesillerin toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılıklardan ve eşitsizliklerden daha az etkilenmeleri adına saygın ve güçlü bir mücadele yürütmüşlerdir” şeklinde konuştu.

“DUYARLI VATANDAŞ’ MEKANİZMASI İLE POLİTİKALAR BELİRLENİYOR”

“Duyarlı vatandaşlar” adı verilen, kim olduğu belli olmayan ve MEB ve YÖK’ü kendi politik çizgisinde harekete zorlayan bir kesim olduğunu belirten Yulcu, “Bu vesayet mekanizması okullarda, üniversitelerde yürütülen teknik faaliyetler ve projelerle ilgili MEB’ in ve YÖK’ ün politikalarını belirleyen aktörler haline gelmiştir” dedi.

BAKANIN AÇIKLAMASINA RAĞMEN SAHİPLENİLMEDİ

Yulcu, MEB tarafından 162 pilot okulda yürütülerek tamamlanan ve uygulama aşamasına geçilecek  “Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi”nin Bakan Ziya Selçuk’un bir TV programında ‘Toplumsal cinsiyete duyarlı okul projesini hayata geçireceğiz’ açıklamasından sadece iki gün sonra iptal edildiğini belirtti. Yulcu, MEB’in bu projeyi bakanın açıklamasına rağmen sahiplenme cesareti gösteremediğini ve toplumsal cinsiyet eşitliğinden vazgeçtiğini ifade etti. 

“TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SARAÇ İLE BAŞLAMADI Kİ SONA ERSİN”

MEB’in ardından YÖK’ün de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projesinden vazgeçtiğini, YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın, toplumsal cinsiyet kavramının Türkiye’nin toplumsal değerleri ve kabulleriyle mütenasip olmadığı savunusunu hatırlatan Yulcu, “Kadınların ve LGBTİ’lerin hak arama mücadeleleri çok ciddi bir egemenlik/hegemonya tehdidi olarak algılanıyor. Açıkça bilinmelidir ki Türkiye’de yaşamın her alanında ve akademide yürütülen toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarının ve kurumsallaşmanın gelişimi Yekta Saraç ile başlamadığı gibi; kendisinin tek bir açıklamasıyla da sona ermeyecektir!” dedi. Yulcu, kısa süre önce Yükseköğretim Kurulu web sayfasından kaldırılan belgenin dayanaklarını ve ilkelerini kamuoyuna duyuracaklarını ve yaygınlaştıracaklarını vurguladı.

BAKAN SELÇUK NEDEN ADIM ATMIYOR?

Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan da Akit’in hedef almasının ardından Bakan Selçuk’un açıklamalarının iki gün arayla Bakanlık tarafından yalanlandığına dikkat çekti. Aydoğan, bütün eğitim politikalarını belirleyen bir vesayet mekanizmasına dikkat çekerek,  bu mekanizmanın 24 Haziran sonrası daha güçlü ve belirleyici olduğunu söyledi. 24 Haziran sonrası KHK ile Eğitim Öğretim Polikaları Kurulu oluşturulduğunu ve bütün eğitim politikalarının buradan belirlendiğini belirten Aydoğan, “Bakan Selçuk eğer bu politikaların uygulanmasında söz ve karar hakkı yoksa neden bu yanlış politikalar karşısında adım atmıyor? Toplumsal cinsiyet eşitliği noktasında eğer buna gücü yetmiyorsa da bunu kamuoyuyla paylaşmalı, bir adım atmalı” dedi. 

Aydoğan, eğitimciler ve akademisyenler olarak toplumsal cinsiyet odaklı derslere devam edeceklerini belirterek, “Bunu bize kimse vermedi, kadınların mücadelesiyle adım atmak zorunda kaldılar, bu mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi. 

AKİT HEDEF GÖSTERİYOR HÜKÜMET ADIM ATIYOR

KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy da kadınlara yönelik kazanımların hedef alınması ve saldırı haberlerinin arkasından Akit gazetesinin çıktığına dikkat çekerek ardından da hükümetin bu doğrultuda adımlar attığını söyledi. AKP’nin kadınlara yönelik ikircikli bir politika izlediğini belirten Atasoy, “Bir yandan kadınları güçlendiren politikalardan bahsediliyor diğer yandan kadın kazanımlarını hedef alan gerici politikalar izliyor. Aslında kadınları yok sayan bir politika izliyor ve sadece bunu maniple ediyor. Yeni rejimle saldırılar katmerleşti. AKP’nin tosladığı tek alan kadınlar oldu bugüne kadar. Kadınlar OHAL koşullarında bile geri adım attırdı. Kadınlar yeni rejime kazanımlarını heba etmeyecek. Mücadelemiz sürecek” dedi. 

Eğitim Sen’in Tutum belgesi kapsamında, Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarının toplumsal cinsiyet eşitliğini hayata geçirebilmeleri için yapılması gereken önerilerinden bazılarını ise şöyle:

  • Toplumsal cinsiyet eşitliği dersini zorunlu veya seçmeli ders olarak müfredata eklemek;
  • Her yarıyıl toplumsal cinsiyet eşitliği konusuyla ilgili öğrenci katılımlı bir bilimsel etkinlik düzenlemek;
  • Kadınlar için güvenli üniversiteler yaratmak. Bunun için güvenliği sağlayıcı aydınlatma, ulaşımı sağlama, yurtların uzak yerlere yapılmaması gibi önlemler almak. Kreşler açmak ve emzirme odaları tahsis etmek;
  • Üniversitelerde kurulmuş ve kurulacak olan kadın araştırmaları merkezlerinin ve benzeri birimlerin mekânsal koşullarını geliştirmek ve kaynak sağlamak;
  • Kadın akademisyenlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesine katkıda bulunacak çalışmalar yapmak;
  • Karar mekanizmalarına atamalarda toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetmek;
  • Toplumsal cinsiyetle ilgili lisansüstü düzeyde çalışmalar yapılmasını teşvik etmek; 
  • Hizmet içi eğitim programlarında toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimine yer vermek;
  • Cinsel taciz ve cinsel saldırıya hiçbir şekilde müsamaha gösterilmeyeceğini açıkça belirtmek. Bunu politika belgesi hazırlayarak, stratejik planlarına dâhil ederek ve üniversitenin ilkeleri arasına alarak yapmak;
  • Toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili hazırlanan kitaplarda ve açılacak derslerde cinsel taciz ve cinsel saldırıya ilişkin konulara yer verilmesini sağlamak. (Ankara/EVRENSEL)
ÖNCEKİ HABER

‘Kadınlar ortak sorunları için birleşmeli’

SONRAKİ HABER

Finlandiya’da ‘pedofil avı’ çağrısı yapan örgüte soruşturma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa