15 Şubat 2019 13:09

Tahmin edilemeyecek şeyler yaşanırken…

Pazar fiyatlarının durulmadığı şu günlerde, ekonomik krizi babası pazarcı olan lise 3. sınıf öğrencisi arkadaşımızdan duymaya ne dersiniz?

Paylaş

Serpil ÖZDEMİR
Esenyurt/İstanbul

Pazar fiyatlarının durulmadığı şu günlerde, ekonomik krizi babası pazarcı olan lise 3. sınıf öğrencisi arkadaşımızdan duymaya ne dersiniz?

Öncelikle krizi, ailene bağlı bir eksende değerlendirmeni isteyeceğim senden. Geçiminizi nasıl sağlarsınız? Krizden öncesini ve şu anı dikkate alarak yaşadıklarını anlatabilir misin?

En büyük değişiklik babamın işe çıkamaması. Benim babam pazarcı. Halden mal alır ve o fiyata kendi kârını ekleyerek kazancını elde eder. Yani haldeki ürünler pazardan daha ucuzdur. Ancak babam şu sıralar halden bile mal alamıyor. Bir pazarcının halden mal alamaması tahmin edilemeyecek bir şeyken biz bunu yaşıyoruz. Diyeceğim şu ki pazarcılar bile halden mal alamazken, tüketicinin pazardan ne ölçüde alışveriş yapması beklenebilir ki?

SEÇİMİN SİYASİ EYLEM OLMADIĞI YERDE…

Şu sıralar, hatta pardon en başından beri hükümet kriz olmadığını belirtip duruyor. Ama ne başbakanın ne de ekonomi bakanının çıkıp da pazardaki ya da haldeki fiyatlara bir bakayım dediğini hiç sanmıyorum. Zira aynı başbakan geçenlerde seçimin siyasi bir eylem olmadığını söylemişken bunu beklemiyorum da.

Bütün bunlardan sonra bir de genel olarak ülke çapında ekonomik krizin halkı, işçiyi, emekçiyi ve patronları nasıl etkilediğine dair düşüncelerini alacağım senden.

Halkı da benim ailemi etkilediğinden daha az kötü etkilediğini söyleyemem elbette. Patronları bile çok kötü etkileyen bir ekonomik kriz. Mesela geliri eskisi gibi olmayınca patronlar çareyi işçi çıkartmakta buldular. Kapanan fabrikalar oldu bu süreçte. İsmini sıkça duyduğumuz bazı büyük firmalar bile konkordato ilan ettiler. Halk zaten hiç olmadığı kadar fakirleşti. Gençlerin durumu ayrı. Kâğıt pahalılığı zirvede.

ÖNCE VARLIĞINI KABUL ETMEK GEREK

Peki bunların karşısında hükümetin politikalarını nasıl değerlendiriyorsun?

Bir şey üzerine politika geliştirmek ve onunla mücadele etmek için önce onun varlığını kabul etmek gerekir. Krizin varlığını sindiremeyen ve bu konudan yakınan insanları “kriz çığırtkanı” olarak niteleyen bir iktidarın bu konudaki “yapısal reformlarını” elbette beğenmiyor ve yanlış buluyorum. Çünkü sorunların çözülmesi adına yol aramaktan daha çok ekonomik krizin daha derinleşeceği bir uçuruma götürmekteler bizi. Halkın derdine kimsenin baktığı yok. Bir beka sorunu(!) almış başını gidiyor.

Son olarak da, sence bu ekonomik krizi yaratan ve yükünü kaldıranlar kimlerdir?

Her zaman olduğu gibi krizi yaratan patronlar ki yine her zaman olduğu gibi krizin faturası işçiye, emekçiye bununla birlikte gençliğe ödetilmeye çalışılıyor. Kemer sıkmanın sıkça empoze edildiği şu günlerde bilmemiz gereken bir şey var ki, o da şudur: Asıl kemer sıkması gereken bizler değiliz.

ÖNCEKİ HABER

“Varsayalım ki öğrenciler bir iktisat kongresi düzenliyor”

SONRAKİ HABER

Mücadeleye sarılmaktan başka çaremiz yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...