29 Ocak 2019 04:43
Son Güncellenme Tarihi: 30 Ocak 2019 04:49

Marketler "riske girmiyor": Biber ve patlıcan satmayacaklar

Erdoğan'ın yüksek fiyatlardan sorumlu tuttuğu marketler, "Riske girmemek için" biber, patlıcan satmayacak, sıranın kabakta olduğu konuşuluyor.

Fotoğraf: Hande Nayman/DHA

Paylaş

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yüksek meyve sebze fiyatlarından sorumlu tuttuğu ve "tefecilik" ve "ülkeye ihanet"le suçladığı marketler "riske girmemek için" biber ve patlıcan satmama kararı aldı. Veto listesinde kabağın da olduğu belirtiliyor.

Hürriyet’ten Salim Uzun’un haberine göre Antalya Yaş Meyve ve Sebze Komisyoncuları Derneği Başkanı Nevzat Akcan, “Patlıcan ve biberin kilosu halde bile 9-10 TL’ye ulaştı. Bu şartlarda markette 20 TL’ye satılması lazım. Kimse böyle bir risk almak istemiyor” dedi.

"KISITLAMA YENİ BİRÇOK ÜRÜNE YANSIYABİLİR"

Akcan, “Market müdürleri, bağlı bulundukları genel müdürlüklerle yaptıkları yazışmaları bizimle paylaşarak fiyatı astronomik olarak artan sebze ve meyveleri satın almayacaklarını duyurdu. Biz de yeni karara göre planlamamızı yaptık. Marketler tüketici ve ilgili bakanlıklarla karşı karşıya gelmek istemiyor. Patlıcan ve biberin kilosu halde bile 9-10 TL’ye ulaştı. Bu şartlarda bu ürün markete girerse 20 TL’ye satılması lazım. Kimse şu ortamda böyle bir risk almak istemiyor. O yüzden kısıtlamanın yeni birçok ürüne yansımasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

"FİYATLARI ASTRONOMİK YÜKSELEN ÜRÜNLERİN SATIŞI DURDURULDU"

Bazı zincir marketlerin şube müdürleri ise “Merkez yönetimlerden gelen yazı üzerine yeni bir planlama yapıldı. Plana göre fiyatları astronomik olarak yükselen ürünlerin satışını durdurduk. Bu uygulama ne kadar devam edecek ve biber, patlıcan dışında hangi ürünleri kapsama alacak şu an için bilemiyoruz” şeklinde konuştu.

"BİBER, PATLICAN GİBİ MALİYETİ YÜKSEK ÜRÜNLER SATILMAYACAK"

Türkiye Perakendeciler Federasyonu’nun (TPF) Başkanı Mustafa Altunbilek de şunları söyledi: “Biber ve patlıcan gibi maliyetleri yüksek olan ürünleri satmama kararı verdik. Ancak her şubemiz için bu karar geçerli değil. Alım gücü düşük olan bölgelerdeki marketlerimizde bu ürünler olmayacak. Kış aylarında seralardan gelen bazı ürünlerin fiyatları 15-20 TL’yi buluyor. Maliyet yüksekliğinden dolayı bu kadar artan fiyatlarla satış yapmak yerine böyle bir karar verdik. Ancak tüketici talebinin olduğu market şubelerinden bu ürünler satılacak.”

SIRA KABAKTA

Posta'nın haberine göre halde kilosu 5 TL, marketlerde 10 TL olan kabak da fiyatı yükselmesi halinde vetolu sebzeler arasına katılabilir.

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Erdoğan son olarak Antep'teki konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Marketlere bakıyoruz. Çarşı pazarda marketlerde fiyatlar üreticiden alındıktan sonra tırmandırılıyor. Bunun adı ticaret değil bunun adı fırsatçılık, tefecilik hatta ülkeye ve millete ihanettir. Bazıları serbest piyasa diyor ama serbest piyasa başka bir şey." (EKONOMİ SERVİSİ)


"HÜKÜMETİN POLİTİKALARI AFETLERDEN DAHA BETER"

Erdoğan’ın sebze ve meyve fiyatlarının yüksekliği üzerinden marketleri hedef göstermesinin ardından zincir marketler biber ve patlıcan gibi kilosu 20 lirayı bulan ürünleri “risk almamak için” bir süreliğine satmama kararı alınmasını Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık ve Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal gazetemize değerlendirdi.

TÜDEF Genel Başkanı Aziz Koçal, asıl olarak hükümetin politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini, ithalatın önünün açılmak istendiğine dikkat çekti. ZMO İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık da “Politik olumsuzluklar, meteorolojik olumsuzluklardan daha ağır basıyor” dedi.

"TÜRKİYE TARIM İLACINDA, GÜBREDE TAMAMIYLA DIŞARI BAĞIMLI"

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, fiyat artışlarında meteorolojik etkilerin de olduğunu ancak fiyat artışlarındaki asıl etkinin uygulanan yanlış tarım politikaları olduğuna dikkat çekti. 2018 yılının nisan, mayıs aylarında döviz kurlarında yaşanan hızlı yükselişi hatırlatan Atalık, “TL çok hızlı bir şekilde değer kaybetti. Gerek tarım ilaçları, gerekse gübreler gün içerisinde dahi değişen fiyat listeleriyle satışa sunuldu. Altından kalkınamayınca da bir kısım firma satışlarını durdururken bir kısmı da dolar bazlı satışlara başladı. Türkiye tarım ilacında, gübrede neredeyse tamamıyla yurt dışına bağımlı. Dolayısıyla TL’nin bu denli değer kaybetmesi çiftçinin gerek tarım ilacına gerekse gübreye ulaşımını engelliyor. Bir yandan elektrik fiyatları sürekli artıyor, çiftçinin sulamada kullandığı elektrikten dolayı icraya veriliyor çiftçi. Baktığımızda politik olumsuzluklar, meteorolojik olumsuzluklardan daha ağır bastığı görülüyor” diye konuştu.

"ÜRETİM VE TARIM POLİTİKALARINDA KALICI ADIMLAR ATILMASI LAZIM" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın marketleri hedef göstermesine de değinen Atalık şöyle konuştu: “Evet çiftçinin eline geçen paraya baktığımızda piyasadaki fiyatı arasında 3 ila 6 kat arasında fark var. Dolayısıyla pazarlama kanallarında sorun var. Ancak pazarlar da marketlerle aynı fiyata geldi. Bir farkı kalmadı ki. Dolayısıyla bu işin sorumlusunu sadece pazarlama kanalları olarak görmek yerine işin üretim politikalarına, tarım politikalarına, iklimsel şartlardan kaynaklı oluşan zararların tazminine yönelik kalıcı adım atılması gerekiyor. Daha sonra marketleri suçlamak yerine çiftçinin kooperatif çatıları altında örgütlenerek kendi satış noktaları üzerinden direk halkla buluşabilme olanaklarını yaratılması, perakende satış yapan mekanizmaların da yine çiftçi kooperatiflerinin satış noktaları üzerinden kısıtlı kar payından ürünlerin gönderilmesi gerekiyor. Marketler satmama kararı aldığında patlıcanı, biberi nereden ulaştıracaksın. Var mı bir mekanizman, yok. Daha da pahalanacak satılan noktalar azalınca. Çözüm değil ki bunlar.”

"ÇİFTÇİ YILLAR İÇERİSİNDE ÜRETMEKTEN VAZGEÇİYOR"

“Birincisi üretim maliyetleri çok yükseldi. Hem girdi fiyatlarının artması, özellikle tarım ilacı ve gübre fiyatlarındaki artışlar. İki, iklimsel şartlar bir miktar etkileyicisi oldu, bu da tüm sebze ürünlerinde değil de ürünsel bazda oldu. Artı bu çiftçinin en büyük sorunu pazarlama kanallarıdır. Gerek süpermarket, hipermarket gerekse tüccar olsun, hiç farketmiyor”  diyerek durumu özetleyen Atalık şöyle devam etti: “Çiftçinin eline geçen para artmıyor. Enflasyonun sürekli gerisinde kalıyor, alım gücü düşüyor. Çiftçi üretmekten yıllar içerisinde vazgeçiyor. En büyük üreticisi olduğumuz domates üretimimiz bir önceki yıla göre 2018’de 600 bin ton geriledi. Az mı? Sen çiftçiye kazandırtan bir politika ortaya koymazsan zaten üretimin geriliyor, zaten girdilerde yurt dışına bağımlısın, zaten TL değer kaybettikçe çiftçi o girdilere ulaşamıyor, üretim bu noktada çöküyor. İkinci noktada da pazarlama noktaları geliyor.  Orada da kooperatifleşmeyi teşvik etmen gerekiyor.”

"PAHALILIK UYGULANAN POLİTİKALARIN SONUCU"

Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Aziz Koçal da yaşanan pahalılığın nedeninin sadece marketlerden kaynaklanmadığını belirterek “Tarım politikalarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Ürünün tarladan çatala yani mutfağa gelene kadar boyuttaki diğer lojistik giderlerin fazlalığına dikkat çekilmiyor. Paralı otobanlar, paralı köprüler, pahalı mazot... Bunların hepsi etken” diye konuştu. 

Pazarlardaki pahalılığa da dikkat çekerek, sadece marketlerin sorumlu gösterilmesinin gerçeğin üstünü örtmek olacağını ifade eden Koçal, devam etti: “Türkiye’de ithal ürünlere yönlendirmek için çaba sarf ediliyor. İthalatla sorunun çözüleceği sunulmaya çalışılıyor. Yerel çiftçi mağdur oluyor. Çiftçi desteklenmeli, tarım politikaları gözden geçirilerek planlama dahilinde üretim yapılmalı. Örneğin kış boyu tüketilecek ürünlerin hesaplanarak ucuzlama sağlanmalı. Patlıcan gibi yaz ürünleri tüketiliyorsa, o zaman seracılığın geliştirilmesi gerekiyor. Bir de demir ve denizyolları gibi alternatif yollar kullanılarak lojistik giderlerinin düşürülmesi gerekiyor.”

Uluslararası marketler zincirlerinin de yerel üretimin önünü keserek, ithalatı destekleyecek bir algının önünü açtığını ifade eden Koçal, “Küçük esnaf ölmüş, tüketici uluslararası marketler zincirlerine mahkum edilmiş durumda. Bu da uygulanan politikaların sonucu. Türkiye’yi dışa bağımlı hale getirmek için bir politika uygulanıyor. Yaşananlar da bu politikaların bir halkası” diye konuştu. (İstanbul/EVRENSEL)

 

ÖNCEKİ HABER

2022 Dünya Kupası'ndaki bazı maçlar Kuveyt'te oynanabilir

SONRAKİ HABER

Hafta sonunu milyarder patronunun bozuk asansöründe geçirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...