03 Aralık 2018 00:12

2018’de ‘Emeğin Şövalyeleri’nden öğrenmek

Fırat Turgut, Nazım Alpman'ın Netaş işçilerinin grevini anlattığı Emeğin Şövalyeleri kitabını yazdı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Fırat TURGUT

İstanbul Havalimanı inşaatında kölece çalışma koşullarına isyan eden işçiler tutuklandı, tutuklanmayanlar işten atıldı, işten atılmayanlar ise jandarma gözetiminde çalıştırılıyor... İşsizlik Fonu’nda biriken paraların büyük bir bölümünün patronlar için kullanıldığı ortadayken, işçilerin kazanılmış hakkı olan kıdem tazminatının da fona devredilmesi gündemde... Ekonomik kriz yok dendiği bir dönemde enflasyon oranı yüzde 25 olarak açıklandı, bu işçilerin reel ücretinde ciddi bir düşüş olduğu anlamına geliyor. Asgari ücret görüşmeleri başlayacak ancak yoksulluk sınırını 6 bin küsur lira olarak açıklayan ve asgari ücret tespit komisyonunda yer alan konfederasyonun önerisi yoksulluk sınırının yarısı bile etmiyor. Sendikalı işyerlerinde ise –Eskişehir’den bir cam işçisinin yazdığı gibi- TİS dönemlerinde işçiler patrondan önce sendikacılarla pazarlık yapar hale geldi. Yetmedi, ekonomik kriz diyemeyen sendikacılar da ‘yerli tüket’ diyerek krizin faturasını işçiye ödetmeye çalışıyor.

İŞÇİ SINIFININ ÖNEMLİ DENEYİMİ

Son birkaç ayda yaşanan bu olayların açıkça gösterdiği gibi işçi sınıfına yönelik baskılar giderek artıyor. Peki artan saldırıları geri püskürtmenin ve kazanılmış hakları geri almanın ötesinde yeni haklar elde etmenin yolu nereden geçiyor? Bu soru çeşitli şekillerde yanıtlanabilir ancak bir sınıf savaşının var olduğu gerçeğine dayanarak cevaplanacaksa, burada işçi sınıfının deneyimi önemli bir yerde duruyor.

İlk basımı, saldırıların bu denli arttığı bir döneme denk gelen ‘Emeğin Şövalyeleri’ de Türkiye işçi sınıfının mühim bir deneyimini aktarıyor. Netaş işçiliği ve sendika temsilciliği de yapan Gazeteci Yazar Nazım Alpman, ‘Emeğin Şövalyeleri’nde Kanadalı Nordhern Electric ile PTT ortaklığıyla kurulan, telefon ve telefon santralleri üreten Netaş fabrikasında çalışan işçilerin mücadelesini ve büyük grevini anlatıyor.

Öncelikle kitaptaki dilin sadeliği ve kullanılan cümlelerin kısalığının yazarın bilinçli bir tercihi sonucu olduğu anlaşılıyor: “İşçiler okusun diye.”

TABANIN SÖZ HAKKI

Ve gelelim asıl meseleye...

Fabrika kurulduktan (1960’lı yıllar) sonra patron sendika şartı getiriyor! İşçiler Netaş’ta çalışabilmek için bir polis emeklisinin başkanı olduğu sendikaya üye olmak zorunda! Ancak sendikaların iki yıllık sözleşme imzaladığı bir dönemde Netaş’ta ikinci dönem de 3 yıllık sözleşme imzalanınca işçi dümenin başına geçiyor ve DİSK’e bağlı Maden-İş’te örgütlenip işyerindeki sarı sendikanın temsilcilik binasına da el koyuyor. İşçinin karar sahibi olması o kadar ileri boyuta taşınıyor ki, patronun “gıda yardımı” içerisinde yer alan yoğurdun markasını değiştirmesi bile işçilere sorulmadığı için kabul edilmiyor ve patron yaptığı “hatadan” geri dönmek zorunda kalıyor.

Alpman, Netaş işçilerinin mücadelesini elbette dönemin siyasi atmosferi ve Hükümetin ekonomik politikalarıyla birlikte ele alıyor. “İşçi siyaset yapmamalı” fikri, 1976’da Meclise gelen DGM yasasının işçilerin 5 günlük grevi sonucu geri çekilmesiyle alaşağı ediliyor. Öte yandan 24 Ocak kararlarıyla başlayan zam yağmurundan da işçiler yüzde 50 oranında aldıkları ek zamla kurtuluyor.

12 EYLÜL SÜRECİ

Nihayetinde 12 Eylül gelip çatıyor. 12 Eylül’ün işçi sınıfı için ne anlama geldiğini ise dönemin TİSK Başkanı Halit Narin tek cümleyle açıklıyor: “20 yıldır onlar güldü biz ağladık.” 12 Eylül Netaş işçilerinin sendikasının faaliyetini durdurup, “bu sendikalardan istifa etmeyi serbest kılıyor” ancak cuntacılar Netaş işçilerinden yana adeta avuçlarını yalıyor. Yeni bir sendika arayışında olan Netaş işçileri, şoför koltuğunda olduklarının bilinciyle, tüm eksikliklerine ve uzlaşmacı tavrına rağmen Otomobil-İş çatısı altına giriyor. Kongrede ise daha önce “İşçiler işten atılırsa sahip çıkmam” diyen sendika başkanı koltuğundan ediliyor.

Ve Netaş işçilerinin Otomobil-İş üyesi olarak patronla ilk toplusözleşme görüşmeleri başlıyor. 12 Eylül’ün işçi haklarına saldırması sebebiyle sırtını darbecilere dayayan Netaş patronu, işçilerden var olan haklarını bile almak niyetinde. Ancak Netaş işçisi yeni haklar elde edebilmek için en az patron kadar ısrarcı.

İşçilerdeki kararlılık önce işçi önderlerini, sonra şube yöneticilerini greve ikna ediyor. Ve işçiler, Otomobil-İş merkezinin sahiplenmemesine rağmen 12 Eylül’den sonra yaşanan en büyük grevi gerçekleştiriyor. Yurt içi ve yurt dışı olmak üzere işçilerden sanatçılara kadar grevin sahiplenilmesinin ve grevdeki işçilerle maddi manevi dayanışma örneklerinin satır satır anlatıldığı kitap sadece bununla bitmiyor.

BASINA YANSIMAYANLAR

Esasen Alpman, 93 gün süren ve sonra sendika genel başkanının işçiye sormadan attığı imzayla sona eren Netaş grevi üzerinden, sendikal bürokrasi anlayışını mahkum ederken, sendikal demokrasinin ve işçinin inisiyatifinin önemine işaret ediyor. Bu bakımdan yazarın kitabın ikinci bölümünde “basına yansımayanlar” şeklinde tarif ettiği olayları aktarması sınıf mücadelesi açısından ders niteliği de taşıyor.

Otomobil-İş Genel Başkanı İlhan Dalkılıç’ın “Yüzlerce grev gördüm, yaşadım ve başlattım. Ama şuna inanıyorum ki, grevin ne işçiye ne işverene ne de başka bir kimseye bir faydası vardır” sözlerini aktaran Alpman, işçiyle patronu aynı kefeye koyan, hatta direkt patronun yanında yer alan zihniyete şu yanıtı veriyor: “İşçilerdeki bu militanlık, değişik dönemlerde pek çok fabrikada kabarabilir. Eğer sendikalardaki yönetici kadroların, karşı sınıfla bir göbek bağları yoksa bu militanlıkla pek çok iş başarılabilir, yeter ki işçi gibi düşünme ve davranabilme yeteneklerini kaybetmesinler!”

Kitabın tüm içeriğini anlatmamak için fazla aktarım yapmayalım ve yol gösterici ayrıntılar için kitabın muhakkak okunmasını tavsiye ederek diyelim ki, Nazım Alpman bu kitabıyla “ne yapılmaması” gerektiğini de anlatmış. Ve işçilerin patrondan önce pazarlık yapmak zorunda kaldığı sendikacılara diyelim ki, bu kitabı işçilere okutmak için ne duruyorsunuz, yoksa karşı sınıfla göbek bağınız mı var?

ÖNCEKİ HABER

ÇAYKUR’daki mevsimlik işçilerin sorunu niçin çözülmüyor?

SONRAKİ HABER

Kale Kayış işçileri sendikaya üye olunca işten atıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...