Mehmet Ülger’in çocuk işçileri büyürken…

Belgeselci Mehmet Ülger’in ölümünün üzerinden 1 yıl geçti. Yıl dönümü dolayısıyla Ülger'in saya işçisi çocuklarla çektiği belgeseli yayınlıyoruz.

01 Aralık 2018 13:40
Paylaş

Volkan PEKAL
Adana

Gazeteci ve belgeselci Mehmet Ülger’in ölümünün üzerinden 1 yıl geçti. 27 Kasım’da hayatını kaybeden ve 1 Aralık’ta toprağa verilen Ülger, meslek hayatına bir çok insan hikayesi sığdırdı. Ülger, 2008’den beri özellikle çocuk emeği üzerine çalışmaları ile gündeme gelmişti. 2008’de tatil için bulunduğu Karadeniz bölgesinde fındık toplayan çocukları yıllarca takip ederek “Mevsim Çocukları” belgeseliyle Avrupa’nın gündemine taşıdı. Ülger’in anısına Adana’da ayakkabı üretiminde çalışan çocukları anlattığı 2013 yapımı “Dapper in de kinderschoenen” (Çocuk Ayakkabısında Yürümek) isimli belgeselini yayınlıyoruz.

Adana’da sayacıların 2012’de gerçekleştirdikleri eylemi Evrensel’den takip eden Ülger, büyük ayakkabı tekellerine üretim yapılan atölyelerde havasız ortamda kimyasallarla çalışan çocukların yaşamlarını Ferhat Yılmaz ve Abdullah Önen üzerinden belgeselleştirdi. Abdullah ve Ferhat bugün 17-18 yaşlarında. İkisi de hala saya atölyelerinde çalışıyor. Yine bir grevin ardından atölyelerde konuştuğumuz iki gencin ortak hikayesi bugün Suriyeli mültecilerde olduğu gibi savaş nedeni ile göç ettikleri Adana’da evin geçimini sağlamak için evin büyük çocuğu olarak kardeşlerinin okuması ve evin geçimi için çalışmak zorunda olması.

‘OKULA GİDERKEN AKLIM HEP EVDEYDİ’

Ferhat, Ülger’le sırtında ürettikleri sayaları taşırken tanıştığını anlatıyor. Eliyle Ülger’i çekiştirerek ‘Beni de çek’ dediğini anlatan Ferhat, o günün hayatını tamamen değiştirmediğini ama dünyada iyi insanlar olduğunu görmesini sağladığını söylüyor. Belgesel Hollanda’da gösterildikten ve televizyonda haber olduktan sonra eğitimine destek olmak isteyenler olmuş. O haberi aldığı günü “Ağlasam mı, gülsem mi, bilemedim” diye anlatıyor. Ancak bir süre sonra Ferhat tekrar işe dönmek zorunda kalmış. Ferhat bunun nedenlerini şu şekilde anlatıyor:

“Evde sadece babam çalışıyordu. Aldığı ücret belli. Annem bir iki sefer maddi sıkıntıları dile getirdi. Bana söylemiyordu. Ama durumu görüyordum. Ev kirasını ödeyemeyecek duruma geldiğimizi biliyorum. Okula gidiyordum ama aklım hep evdeydi. 6 kardeşiz hepimiz birden okuyamayacaktık. Ablam ve ben çalıştık, kardeşlerimiz okudu. Yaşamak için büyük olarak kendimi feda ettim ama pişman değilim. Kardeşlerimizin hedefi var” dedi.

‘BÜTÜN AĞRILARI YATAĞA GİRİNCE HİSSEDİYORSUN’

Hem çalışıp hem okumanın da zor olduğunu dile getiren Ferhat, “Geç saatlere kadar çalışıyoruz. Eve gidiyorsun. Telefonla oyalanırken annem ‘Oğlum yemeğini ye’ derken içim geçiyor. Bütün ağrıları yatağa girince hissediyorsun. Hoş bir şey değil aslında ama zamanla geçiyor” dedi.

‘ÇOCUKLUĞUMU YAŞADIM DİYEMİYORUM’

Abdullah’la da yine saya atölyesinde konuştuk. Abdullah’ın Ülger ile ilgili aklında kalan “Bu dünya ne kadar adaletsiz olursa olsun asla pes etme” şeklindeki sözleri. Bu sözlerin kendisine güç verdiğini ifadeden Abdullah’ın da hikayesi Ferhat’tan farklı değil. Pamuk şeker satan babası evin tek çalışanı olunca evin büyük çocuğu olarak çalışmaya başlamış.  7 kişilik aileye pamuk şekerden gelen paranın yetmediğini söyleyen Abdulah, o günleri hatırlayarak “O yaşta çocuğun çalışması rezillik. Bir çocuk o sorumluluğu alamaz. ‘Çocukluğumu yaşadım’ diyemiyorum. Çünkü ne doğru dürüst sokakta oynadım. Bugün de değişen bir şey yok. Çocuklar yine çalıştırılıyor” dedi.

MEHMET ÜLGER’İN BELGESELLERİ

Mevsim Çocukları (Türkiye’de çocuk işçi sömürüsü)
Zara’nın Mektubu
Zara
Çocuk Ellerinde beyaz altın
Çocuk Ayakkabılarında Cesur
Anadolu’dan Laleler Ülkesine

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Beni ayağımdan vurdular

SONRAKİ HABER

Osmanlı tarih yazımında iktidar ve tarihçi ilişkisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...