13 Kasım 2018 01:06

Haluk Tolga İlhan: İçe kapanıklığı dağıtmak ve direnişi büyütmek gerek

Müzisyen Haluk Tolga İlhan ile müzik merkezi projesini ve kültür sanat alanına yaşanan gelişmeleri konuştuk.

Haluk Tolga İlhan Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İsmail AFACAN
İstanbul

Müzisyen ve yorumcu Haluk Tolga İlhan, Rumelihisarüstü’de iki katlı bir evi müzik merkezine dönüştürdü. Burada şan, bağlama, piyano ve gitar dersleri veriyor. Aynı zamanda albüm çalışmalarını ve provalarını yapıyor.

Haluk Tolga İlhan’la yeni açtığı müzik merkezine dair sohbet ettik. Müzik merkezi projesini, halkın tepkilerini ve hedeflerini konuştuk. Son dönemde kültür sanat alanına yaşanan gelişmeleri de sohbetimize sıkıştırdık. İlhan, bir de bizim aracılığımızla yeni bir albüm müjdesi verdi. Söz Haluk Tolga İlhan’da…

Rumelihisarüstü’de bir müzik merkezi açtınız. Bu proje nasıl oluştu, bu fikir nasıl hayata geçti?

Bir opera sanatçısı olarak Ankara Operasında görevli olduğum dönemlerde şan ve müzik eğitimiyle ilgili çeşitli çalışmalar yürütmüştüm. İstanbul’a geldikten sonra Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nde 4 sene boyunca şan atölyesi yürüttüm. Talep artınca bu çalışmaları yürütebileceğim daha kapsamlı bir yer ihtiyacı doğdu. Geçtiğimiz yaz Rumelihisarüstü’de iki katlı bir binayı alarak, burayı müzik çalışmalarının gerçekleşebileceği ciddi bir tadilattan geçirdik, şu anda da şan, bağlama, gitar, piyano ve keman üzerine atölyelerimiz faaliyete geçti.

Tabii yalnızca dışarıya dönük bir hizmet için değil, biliyorsunuz yoğun bir konser tempomuz var, albüm çalışmalarımız var, bunun için de provaları gerçekleştirebileceğimiz bir alan yaratmış olduk kendimiz için.

Halkın tepkisi nasıl?

Tepkiler ve katılım çok çok iyi, beklentimizin çok üzerinde. İlk dönem 20 öğrenci ile başlarız diye düşünüyorduk, ancak ilk iki ay içerisinde 50 katılımcımız oldu, bu sayının çok da üzerine çıkmak istemiyoruz, hem butik ve birebir çalışmaların verimliliğini düşürmemek adına, hem de benim opera ve diğer konserlerimden zamanım kalmadığı için.

Müzik merkezinin nasıl bir misyonu olduğunu düşünüyorsunuz?

Az önce anlattığım fiziki koşullardan öte, aslında amacını fazlasıyla karşılayan sosyal bir misyonu da üstlenmiş oldu müzik merkezi. Hedefimiz Boğaziçi Üniversitesindeki öğrencilerin derslerinden kalan zamanı müziğe ayırmak istediklerinde yol masrafı ve zaman kaybı yaşamadan hızlıca erişebilecekleri, kendilerini geliştirebilecekleri bir alan yaratmaktı. Ancak buranın sosyal yapısı müzik merkezinin misyonunu hem geliştirdi hem dönüştürdü. Rumelihisarüstü’nün sosyal yapısı daha çok memleketlerinden buraya yıllar önce yerleşmiş, çoğu Alevi, işçi insanlardan oluşuyor. Evlerinin hemen yanında böyle bir yer açılında bunu değerlendirmek istedi yerel halk. Örneğin 40 yaş üstü, çalışan ya da ev emekçisi kadın arkadaşlarımız ile 3. Sınıf Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğrencisi ve Etiler’de yaşayan beyaz yakalı bir kişi aynı anda gitar/bağlama ya da şan dersi alıyor. Burası; Etiler, Bebek ve Levent’e ve Armultu’ya ulaşımı 5 dk olan çok yakın bir yer olduğu için, bu farklı semtlerin yakınlığı atölyelerimizdeki katılım çeşitliliğini artırmış oldu.

Bu çeşitlilik nasıl yansıyor çalışmalara?

Belki de bir biri ile diyalog kurmak için çok da çaba sarf etmeyecek birçok kişi müzik etrafında birbiri ile temasa geçmiş oldu. Atölyeler başladığından bu yana birbiri ile kaynaştılar, notlarını paylaşıyorlar, dışarıda da bir araya geliyorlar. Bu çok güzel bizim için, böylesine kutuplaşmanın yoğunlaştığı bir dönemde birleştirici, düşündürücü bir unsur olarak müzik merkezimizin işliyor olmasından dolayı çok mutluyum.  

Peki, atölyelerin işleyişi nasıl?

Bağlama, gitar ve şanda grup atöylerimiz oluyor, bunlar daha çok müziğe hobi olarak yaklaşan, genel bilgi sahibi olmak isteyen, yeteneğini ve potansiyelini keşfetmek isteyenlere yönelik bir müfredat ile ilerliyoruz.

Bunlarla birlikte aynı dersleri ve piyanoyu bireysel olarak da işliyoruz, burada kişi müziğe daha profesyonel yaklaşmış oluyor, daha önce keşfettiklerini teorik ve pratik anlamda ilerletiyor.  Piyanoya genelde 7-15 yaş grubu ağırlıklı olarak katılıyor, burada sıfırdan bir başlangıç yapıyoruz, tabii bu yaş grubuna uygun bir pedegojik yaklaşımla kurguluyoruz atölyelerimizi.

Bunların ötesinde bir de konservatuara hazırladığımız katılımcılarımız var, onlarla çok daha aktif, yoğun bir programımız oluyor.

Zannediyorum ilgi daha çok şan atölyelerine değil mi?

Katılımın daha çok benim uzmanlık alanım olan şan atölyelerine yönelik olduğunu söyleyebilirim. Uzun konuşmalar yapan hocalarımız, danışmanlık hizmeti veren konuşmacılar, daha iyi ve doğru şarkı söylemek isteyenler katılıyorlar. Kimi insanın ses kapasitesi az ama duygusu ve müzikal gücü fazla oluyor. Kimi insanın ses kapasitesi daha yüksek olabiliyor. Diyafram egzersizleri yapıyoruz ve kişinin müzikal ilgisinin yoğun olduğu tarzlarda bir repertuar hazılıyoruz. Kişileri farklı müzik tarzlarıyla da besliyoruz ki sesi kullanmada farklılıklara tölerans olabilsin. Klasik müzikle Anadolu’nun yerel ezgisini birleştirmeye çalışıyoruz şan tekniğiyle. Yapay olmayan doğal bir stil oluşturmaya çalışıyoruz. Tabii ki ustalarımızı yerel ve uluslararası isimleri izliyoruz, inceliyoruz. Ruhi Su’yu, Sümeyra Çakır’ı, Tülay Yaman’ı  önemli ekoller olarak mutlaka dinliyoruz.

‘TOPLUMDA BÜYÜK BİR HAYAL KIRIKLIĞI YARATTILAR’

Son dönem kültür sanat anlamında gelişmeleri bir sanatçı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bence gerçekten muhalif olan sanatçılar kabuklarına çekildi, bir yılgınlık var. Tabii ki bu süreç içerisinden umut dolu çalışmaları da çıkaracaktır, üretim öyle ya da böyle devam ediyor. Ancak konuşmamız gereken ve ne yazık ki söylemleri ile kamuoyunda etki yaratacak sanatçıların hiç konuşmadığı bir konu var: Müzik sektörünü adeta şekillendirme gücü olan yıllarca “solcu” gibi görünen, özellikle Alevilerin, Kürtlerin kültürleri üzerinden kendini var eden, bugün sermayelerini korumak için bu kültürürün taşıyıcılarını aşağılamayı reva gören kişiler. Bu dönemler elbet geçecek, ancak bunların bize verdiği zararı telafi etmek çok zor olacak.

İkitidara yakınlığıyla bilinen gazetelerde sola yakın sanatçıların röportajları çıkıyor. İktidara yakın söylemler kullanıyorlar. Neler söylemek istersiniz?

İktidar yanlısı bir gazeteye röportajlar verip, sonra da ben öyle demedim, öyle olmadı demek yerine, bu röportajları vermemeyi tercih edebilirlerdi. Özgürlükçü dünya görüşünü savunduğunu düşündüğümüz bazı sanatçılar, yapımcılar ne yazık ki iktidarı güzellediler ve toplumda büyük bir hayal kırıklığı yarattılar. En kötüsü de, çok büyük bir kesimin de ticari ilişkileri sebebi ile bu insanlara yanlış yapıyorsun dememesi. Yüzleşmemiz gereken durum şu, ne yazık ki yalnızca yandaşlar arasında değil, “muhalif” sanatçılar ve yapımcılar arasında da cemaat usulü bir ilişki var ve ne yazık ki bugünün en önemli isimleri dahi bunları eleştirmeye çekiniyor, susuyor. Yanlış yapıyorsun demeye korkuyor, çünkü “itibarının”, ticari ilişkilerinin zarara uğrayacağını düşünüyor. Gerçekten bu insanların hala Aleviler, Kürtler, emekçiler üzerinden itibar devşirmesine öfkelenmemek elde değil.

Neler yapılmalı…

Egemenlerin istediği bir kültür sanat anlayışı var ve ezilenlerin bir kültür sanat anlayışı var. Bu mücadele devam ediyor. Biz muhalif sanatçılara düşen görev tabii ki ezilenlerin yanında olarak, bu sansüre bu tutuklamalara ötekileştirmeye karşı birliği arayarak birlikte mücadele etmek. Onların sansürü varsa bizim de direnişimizin olması lazım. Muhalif yapıyı ötekileştirdiğinde sistem ancak bu şekilde kendisini rahat hissediyor. O hissedişi de kıracak şey direniş. Asla umutsuz konuşmuyorum; fakat son dönem Türkiye devrimci hareketinde gözlemlediğim bir içe kapanıklık var; bunu dağıtmak ve direnişi büyütmek gerek.

‘RUHİ SU ANISINA BİR ALBÜM HAZIRLIYORUM’

Bir albüm projeniz var. Biraz onu anlatır mısınız?

Ruhi Su hepimizin üstadıdır. O bas sesiyle Anadolu’daki sınıfsal karakterleri inançları çok iyi estetize edip halka kendisini dinletebildi, kabul ettirebildi. Bugüne kadar Abdal ile daha çok gitar sound’u üzerinden yöresel türküleri seslendirdim, bu kez bağlama alt yapısı ile sınıf karakerli türküleri bir araya getireceğim, Ruhi Su hocamızın anısına bir repertuarla albüm hazırlıyorum.

Repertuarda neler var?

Repertuar sürpriz olsun. Tanıdığımız ezgiler var, fakat söz müziği bana ait olan eserler de olcacak. Yakın zamanda devrimci rol üstlenen değerlerimiz için birkaç bestem oldu onları da ekleyeceğim. Bunlardan biri de Metin Göktepe için olan, bir ipucu vermiş olayım.

ÖNCEKİ HABER

Düzce depreminde hayatını kaybedenler anıldı

SONRAKİ HABER

71 yaşındaki Fatma Güler'in tutukluluğuna dair önerge verildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...