31 Temmuz 2018 23:00

Faik Bulut: Cemaatlere ‘Ola ki çizgimizden çıkarsanız’ operasyonu

Gazeteci-Yazar Faik Bulut ile Adnan Oktar'a yapılan operasyonu ve Türkiye’de iktidarların cemaatlerle olan ilişkisini konuştuk.

Fotoğraf: Şerif Karataş/EVRENSEL

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Adnan Oktar’a yapılan operasyon sonrası ortaya çıkan suçlamalar akıllara, ‘Neden şimdi?​’ sorusunu getirdi. Gazeteci-Yazar Faik Bulut, Oktar operasyonunu ve Türkiye’de iktidarların cemaatlerle olan ilişkisini anlattı. Bulut, operasyonla diğer cemaatlere de mesaj verildiği görüşünde.

24 Haziran seçimlerinin ardından tek adama dayalı rejimin yasallaştığı bir süreçte Adnan Oktar grubuna yapılan operasyonda Oktar'la birlikte 168 kişi tutuklandı. Operasyonun zamanlamasına işaret eden Gazeteci-Yazar Faik Bulut, AKP ve Erdoğan’ın kendi din anlayışı ve çizdiği sınırlar dışına çıkmak isteyenlere “Ola ki, çizgimizin dışına çıkarsanız size operasyon yaparım” dediğini akatardı. Bulut, Türkiye’de cemaatlerin devletle ilişkisinin hep olduğuna dikkat çekti. Her dönemde farklı cemaatin ön plana çıktığını söyleyen Bulut, cemaat örgütlenmesine karşı aydınlama ve demokratikleşme seferberliğiyle bir örgütlenme gerektiğini belirterek muhalefete önemli görevler düştüğünün altını çizdi. 

'12 EYLÜL’LE CEMAATLERİN ÖNÜ İYİCE AÇILDI'

Faik Bulut, Adnan Oktar grubunun 12 Eylül darbesinin olumsuzluk örneklerinden biri olduğunu söyledi. Tarikat mensubu olan Turgut Özal’ın başbakan olması, Kenan Evren döneminde önemli görevlerde olmasıyla birlikte Türkiye’de tarikat ya da cemaatlerin önünün iyice açıldığını ifade etti. Bulut, cemaatlerin örgütlenmesinin cumhuriyetin kuruluşundan beri olduğunu ve bunun günümüze kadar geldiğini belirtti. Türkiye’de 94 irili ufaklı cemaat olduğunu söyleyen Bulut, bunların hepsinin siyasi cemaatler olmadığının da altını çizdi.

Cemaat örgütlenmelerine ideolojik olarak bakıldığında Türkiye’nin NATO’ya kabul edilişi, ABD ile ilişkilerin geliştirilmesinin gizli şartlarından birisinin dindarlığın önünün açılması olduğuna dikkat çeken Bulut, "Siyasal İslam’ın, tarikat yoluyla ya da başka yollarla önünün açılmasıydı. Adnan Menderes’in kabul ettiği şey buydu. Devlette esas olarak bu yapılanmaların oluşması 1950’li yıllara kadar gidiyor” diye konuştu.

CIA, MİT BAĞLANTILARI

Adnan Oktar’ın ilk çıkışını "Masonluk ve Yahudilik" kitabıyla yaptığını hatırlatan Bulut, antisemitist ve antikomünist söyleminin geleneksel olarak bir tarikattan diğerine ya da bir siyasi oluşumdan diğerine miras kaldığını ve Adnan Oktar’ın da bunlardan birisi olduğuna vurgu yaptı. ABD’nin yine CIA ile dünya çapında ideolojik hegemonya kurmak için çeşitli ülkelerde desteklediği gruplar olduğunu belirtten Bulut, Kasım Gülek’in CIA bağlantılı Moon tarikatı ile Fethullah Gülen’i tanıştırmasını ve yine Avrupa merkezli Scientoloji tarikatının CIA ile entrikalarla dolu bağlantılarını da hatırlattı. Bulut, “Bunların Türkiye’deki Adnan Hocacılardan bir farkı yok. Nicel bir farkı olabilir, niteliksel olarak bir farkı yok” dedi. Devletin iki yüzlü bir tutum alarak tarikat örgütlenmelerini ‘iyi çocuklar’ olarak tanımlarken solcuları ise ‘kötü çocuklar’ olarak gördüğüne dikkat çeken Bulut, Türk-İslam sentezci dernek ya da tarikatların sırasıyla devlet tarafından kullanıldığına da vurgu yaptı. Bulut, 1960’lı yıllarda MİT müsteşarlığı da yapan ve Fethullah Gülen ile de ciddi ilişkileri olan Fuat Doğu’nun sözlerini mealen aktararak, “Ben bizim MİT’in buradaki şefi değilim. CIA’nın şubesi gibi çalışıyorum” dediğini söyledi.  

Oktar’a yapılan suçlamaların birinin de İsrail’le bağlantısı olduğunu belirten Bulut, “Oktar’ın İsrail’le olan bağlantısı var” dedi. Bunun içinde dolaylı casusluğu işaret eden Bulut, “Kendi aralarında ‘masum bir alışveriş’ olabilir. Diyelim ki, bir İsrailli bakanla Adnan Oktar’ın görüşmesinde Erdoğan hakkında bir profil çizilebilir. Ama bunun içinde bir istihbarat da vardır. Ya da Türkiye’nin ordusu, solcuları hakkında bir görüş alışverişi vardır. Ya da bir şahsiyet sorulmuştur. Onun hakkında bir fikir verilmiştir. Ama o fikir aslında içerisinde ciddi istihbarat bilgileri de taşıyor” diye konuştu. Oktar’ın kendisine yönelik operasyonu İngiliz istihbaratına bağlamasıyla ilgili Bulut, İngiliz istihbaratının CIA ile çalıştığını hatırlatarak ortaya çıkan çelişkili durumun aydınlatılması gerektiğini belirtti.

'NEDEN ŞİMDİ OPERASYON YAPILDI?'

Adnan Oktar grubuna bir kez yapılan şahsi bir operasyon dışında şimdiye kadar bir operasyon yapılmadığını da hatırlatan Bulut, “Devlet çok rahatlıkla, eğer denildiği gibi casusluk varsa, her an onu alabilirdi. Devletin gücü ya da hükümetler, nasıl oldu da bununla baş edemediler? O zaman yapılmayan neden şimdi yapıldı?​” diye sordu.

Oktar grubuna ilk operasyonu dönemin İçişleri Bakanı olan Saadettin Tantan’ın yapmak istediği fakat o dönemin siyasetçileri tarafından engellendiği yönündeki açıklamaları da hatırlatan Bulut, “Demek ki Türkiye’de tarikat ve cemaatler, bir şekilde devletle bağlantılı olarak ortaya çıkıyorlar” dedi. Cemaatlerin devletin himayesiyle devlet içerisinde kadrolaşmaya giderek genişlemek istedikleri ve sonunda iktidarı ele geçirmek istediklerini anlatan Faik Bulut, bunun Fethullah Gülen cemaatinde görüldüğünü belirtti.

Bulut, son dönemlerde Menzil Tarikatının devlet bürokrasinde örgütlendiğine dair yapılan tartışmaları hatırlattı.

MAKBUL VATANDAŞLIK...

Cemaatlerin sermayeyle ilişkilerin de değinen Bulut, “Adnan Oktar’ın da şirketleri olduğu ortaya çıkıyor. Sermaye grubunun yanı sıra geçmişle karşılaştırılmayacak kadar ciddi bir lobi oluşumu yapılıyor. Mevcut rejimi de göz önüne alırsak bugünlerde bu lobi, kendisini yenileyerek liberal sermaye grubuna kabul ettirme yönünde bir sürece girmiş ya da liberal sermaye bunları kabul ederek hem sistemi destekleme hem de sisteme dahil olma yolundalar” dedi. AKP’nin Fethullah Gülen’den sonra ders aldığını düşünen Bulut, “Dikkat edin, şimdi makbul vatandaşlık geliyor. Makbul vatandaşlık nedir? Devletin çerçevesini çizdiği ve kendisinin doldurduğu bir din anlayışı vardır. Biz buna resmi olarak diyanet işleri diyelim. Diyanet işleri o zaman Kemalistlere hizmet ediyordu. Bugün de mevcut AKP iktidarına hizmet ediyor. AKP iktidarı için kendi din anlayışını benimseyenler makbul vatandaşlardır. Benimsemeyenler potansiyel tehlikedir” diye konuştu.

'TEK DİN YORUMU OLMAZ'

Adnan Oktar’a yapılan operasyonla diğer cemaatlere de bir mesaj verildiğini belirten Bulut şunları dile getirdi: Ola ki, çizgimizin dışına çıkarsanız size operasyon yaparım. Bunun ne kadar sonuç vereceği ayrı bir konu. Bu polisiye bir mesele değil. Türkiye Cumhuriyetinin bütün iktidarları başından beridir, siyasal İslam’ın toplumun çeşitli kesimlerine nüfuz etmesinin önünü açıyor. Eskiden tanıdığım AKP’li yetkililere söylüyordum. ‘Bu Fethullahçılar sizin de canınıza okuyacak, Türkiye’nin de canına okuyacak’ diye. O zaman ‘Yok hoca. Alnı secdeye değmiş bir insandır, senin yine tarikat düşmanlığın tuttu’ dediler. Sonradan gördüm onları, ‘Hocam sen haklıydın’ diyorlar. Benim haklı olmam yetmiyor. Bu anlayışla olmaz. Tek tip devlet yaratabilirsin, imkansız ama yaratabilirsin. Tek adam rejimi, bunlar olabilir. Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş, tek tip din tefsiri olmamıştır. Bütün dinler için binbir tefsir, yorum tabiri var.

'HER DÖNEMDE BİR CEMAAT ÖN PLANA ÇIKARTILIYOR'

Devletin farklı dönemlerde  farklı cemaatleri ön plana çıkarttığını anlatan Faik Bulut, “Menderes döneminde Türk Nurcular, bir dönem olmuş Süleymancılar ön plana çıkarılmışlar. Özal döneminde, özellikle 12 Eylül döneminde Nakşibendi tarikatı ön plana çıktı. 28 Şubat döneminde Müslüm Gündüzcüler, şimdi ise Adnan Oktarcılar vs. Dikkat ederseniz nitel olarak bir şey değişmiyor. Sadece nicelik olarak ve isimleri değişiyor” diye konuştu.

'YENİ REJİM OSMANLI SİSTEMİNİN POST MODERN HALİ'

Yeni rejimi Osmanlı sisteminin post modern bir devamı olarak tanımlayan Faik Bulut şunları söyledi: Osmanlı’da hemen hemen bütün padişahlar bir şekilde, bir cemaat ve tarikat mensubuydular. Hepsi Nakşibendi değildi, hepsi Kadiri değildi... O günkü padişahın durumuna ve koşullarına göre bu cemaat ve tarikat değişebiliyordu. Osmanlı’da 100’den fazla tarikat vardı. Bunları zapturapt altına almak açısından meşihat, yani şeyhlik kurumu kuruldu. Meşihat, tarikatların üstünde hakem grubu gibi onları devlet adına kontrol ediyor, devlet bunları destekliyordu. Bunlar içerisinde başkaldıran olursa onları asabiliyordu. Daha çok asıp kesme söz konusuydu... Tasavvufçular (tarikat erbabı) ile şeyhülislam (diyanet işleri başkanlığı) arasında bayağı bir çatışma olmuş. 12 Eylül döneminde Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaçak, Süleymancılarla çatıştı bunlar aleyhine rapor verdi.

'AYDINLANMA VE DEMOKRATİKLEŞME SEFERBERLİĞİ'

Belirli bir din anlayışının topluma dayatılmasının ve devletin imkanlarının belirli cemaatlerin önünün açmasının beraberinde yeni sorunlar getireceği uyarısında bulunan Faik Bulut şunları söyledi: Çok ciddi bir radikal demokrasi, bu önemli. Şu anki iktidardan beklemiyorum. Aydınlama ve demokratikleşme seferberliğiyle olabilecek. Aydınlanma hep küçümseniyor. Aydınlanma sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin değeri değil ki o öldü. Ona sahip çıkanlar, teslim ettiler dergahı şimdiki iktidara bir sürü yanlışlarıyla ve baskıcı yöntemleriyle. 21'inci yüzyıla yakışan bir demokratik anlayış. Çoğulculuk sistemi, aynı zamanda bir laiklik ve aydınlanma çabasıyla olabileceğini düşünüyorum. Bunun alternatif kurum ve kuruluşlarını da kurmanız gerekiyor... Siz laiklik, aydınlanma ve radikal demokrasi dediğiniz şeyi, insanların günlük hayatlarını etkileyebilecek bir tarzda verirseniz olur. Soyutlayarak üç tane ders anlatmakla değil. Bunu sendikada yaparsınız, işçinin hayatında bir fabrikada yapabilirsiniz, ya da diyelim ki işçi emekçi çocuklarını koruyan bir dernekte yapabilirsiniz.

ERDOĞAN VE AKŞİT FOTOĞRAFI

Cumhuriyet gazetesinden Tayfun Atay’ın yaptığı yoruma atıfta bulanan Faik Bulut, “15 Temmuz darbesinin yıl dönümünde yapılan törende çekilen fotoğrafta Recep Tayyip Erdoğan oturmuş sandalyeye, Nakşibendi tarikatından Prof. Cavit Akşit yanına çömelmiş oturuyordu. Bu fotoğraf, 'Tarikat önderi de olabilirsin, sana yardım ederim, her dediğini değil de çoğunu yaparım ama ola ki...' fotoğrafıydı. Bu da Oktar’a niçin operasyon yapıldığının ip uçlarını veriyor” diye konuştu. Hükümete yakın basının Adnan Oktar operasyonunu “hizaya getirme” ve “Tek adama, tek iktidara hizmet etmekten başka çareniz yoktur. Başkaldırırsanız ayıklarız” şeklinde yorumladığını anlatan Bulut, “Demek ki ayıklamalar gelecek gibi görünüyor” dedi. 

ÖNCEKİ HABER

Sudanlı Gazeteci Wini Omer, idam cezasıyla karşı karşıya

SONRAKİ HABER

İngiliz parlamentosundan 'yardım sektöründe cinsel istismar' raporu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...