14 Haziran 2018 00:03

AKP’de erime var ama asıl kopuş MHP’de

Bursa'da Evrensel'e konuşan işçiler, AKP oylarının geçmiş seçimlere oranla eridiğini, MHP'den de İYİ Parti'ye ciddi bir kayış olduğunu ifade ettiler.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Muzaffer ÖZKURT
Bursa

Referandum döneminde Bursa’dan yüzde 53 evet, yüzde 47 hayır oyu çıktı. AKP ve MHP’nin önceki yıllarda aldığı oy düşünüldüğünde bu ciddi bir gerilemeye işaret ediyor. Bu eğilimin, 24 Haziran seçimlerinde de devam etmesi bekleniyor. Görüştüğümüz işçiler, AKP’den ciddi kopuş olmamakla birlikte, daha önce oy veren kimilerinin bu seçimde oy vermeyeceğini söylediğini aktarıyor. MHP’den de İYİ Partiye ciddi bir kayış olduğunu ifade ediyorlar.

AKP’ye oy vermeyeceğini dile getiren ama hangi partiye oy vereceğini söylemeyen Renault işçisi, gerekçelerini şöyle sıralıyor: “Her şeyi sermayeye teslim ettiğinde, elinde bir şey kalmadığında Venezuela gibi olursun. Enflasyon uzaya fırlar. Üstelik kıdem tazminatı yasası rafa kalktı ama ortadan kalkmadı. Patronlar hasta olanları falan tazminat ödemeden işten atmanın yasalarının çıkarılmasını istiyorlar. AKP yeniden seçilirse bu yasalar geçecek.”

GREV YASAĞINA, İŞÇİ DÜŞMANI YASALARA TEPKİ VAR AMA...

Bosch’tan konuştuğumuz bir işçi MESS sözleşmesi döneminde grevlerinin yasaklanması nedeniyle kimi AKP’li işçilerin “Benim ekmeğimle oynayan benim liderim değildir” dediğini hatırlatıyor. Ancak grev yasağı bile ciddi bir kopuşa yol açmamış. Bunun nedenini ise bir diğer Bosch işçisi açıklıyor: “Sadece grev yasağı değil, hükümetin TOBB Başkanıyla birlikte ara bulucu yasasını çıkardığını, iş güvenliği düzenlemelerini kaldırdıkları açıklamalarını da takip ediyorlar. Ama oy vermeye gelince işler değişiyor. Çünkü grev yasaklandı ama alacağımızı aldık diyorlar. Grev yasağına rağmen bu miktarda zam alınmasını da hükümetin devreye girmesine bağlıyorlar.”

Buna rağmen ekonomik gidişatın etkisiyle fikri değişen AKP’li işçiler var. “Dine göre bir hurma bir yırtık urba değil mi? Nereden çıktı bu saray? Aynı kitaba tabii değil mi? Bunları söyleyince itibar filan diyorlar ama ‘Gelen adam bilmiyor mu bu ülkenin ne olduğunu? Aldığın ücreti, yaşam koşullarını... İtibar sarayla mı olur deyince ‘Kafamı karıştırma’ diyor, susuyor” diye devam eden Bosch işçisi, Erdoğan’ın buzdolabı üzerinden kalkınma hesabıyla AKP’lilerin bile dalga geçtiğini dile getiriyor.

Fabrikada Menzil Tarikatının etkili olduğu bilgisini veren bir diğer Bosch işçisi, ekonomik nedenlerle tarikattan olduğu halde AKP’ye oy vermeyeceğini söyleyen işçi arkadaşları bulunduğunu söylüyor. Bir başka Bosch işçisi ise bu konuda temkinli konuşmaktan yana; “Menzilciler genelde seçimden iki gün önce tüm üyelerini çağırıyor ve oy kullanacakları yeri söylüyor. Yani tarikattan olup da AKP’ye oy vermeyecek olmaz bence. AKP’den büyük bir kopuş yok, sadece tek tek aradan AKP’ye oy vermeyeceğini söyleyenler çıkıyor.”

MADEM DÜZELTECEKTİ NİYE BOZDU?

Yan sanayide çalışan bir işçi özellikle AKP’lilerdeki “bireyciliğe” tepki gösteriyor: “Emeklilikten söz açılıyor. Ben kurtardım, diyor. Peki diyorum kimin için çalışıyorsun? Çocuğum için, diyor. Çocuğun emekli olamayacak deyince susuyor.”

SCM işçisi ise emekli maaşlarının düşürülmesine tepkili. “Bizim primimiz üst seviyeden ödeniyor ama buna rağmen geçen emekli olan bir arkadaş 1500 lira maaş aldı. Biz emekli olsak 1300-1400 lira olacak. Cinayet sebebi” diyen işçi, üzerine vergi kesintileri de eklenince pek çok AKP’li işçiyle kavga ettiğini, konuşmadığı işçiler olduğunu anlatıyor. Bosch’tan bir başka işçi ise şunları söylüyor: “Emeklilik yaşı AKP döneminde yükseldi. Maaş onların döneminde düştü. Ama hâlâ kimi AKP’li arkadaşlar ‘Reis düzeltecek’ diyor. Neyi düzeltecek, madem düzeltecekti niye bozdu?​”

AKP’lilerin artık eskisi gibi oy verdikleri partiyi savunamadığını belirten işçi, “Mesela fabrikaya bir sürü genç işçi geliyor. Tartışma açılmasa kimse kimseye AKP’yi anlatmıyor, oy vermeye çağırmıyor. Yani bence AKP artık sınırına geldi. Kutuplaşma had safhada. Oy verdikleri partinin ülkeyi bir yere götürmeyeceğini biliyorlar” diyor.

MHP’LİLERDE TEPKİ BÜYÜK

Söz MHP’den İYİ Partiye geçenlere geliyor. “Milliyetçi söylemlerin, savaşçı politikaların en hızlı uygulandığı bugünlerde bu kopuşun nedeni nedir?​” diye soruyoruz. Bosch işçisi yanıtlıyor: “Mesela Hüdapar’la ittifak çok rahatsız ediyor. Biz Türk milliyetçisiyiz, Hizbullahçılarla ne işimiz var diyorlar. Erdoğan’ın ‘Milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık’ sözüne tepki var. Bu nedenle İYİ Partiye gidiyorlar.”

Akşener’in “Selahattin Demirtaş serbest bırakılmalı” açıklamasının etkilerini soruyoruz. “Etkisi yok. Bir kaç kişi MHP’ye geri gideceğini söyledi ama geneli Kürt oyu için deyip devam ediyor” diyen Bosch işçisi yine de bu tür açıklamaları kimi milliyetçi işçilerde yumuşamaya neden olması bakımından olumlu buluyor.

Renault’da uzun yıllardır çalışan bir işçi ise şu tespiti yapıyor: “Tanıdığım tüm MHP’liler Akşener’e yöneldi. MHP’de kalanlar işveren kesimi. Hükümetten bir şey kopartmak istedikleri için orada duruyorlar.” Konuştuğumuz işçiler MHP’li işçilerin İYİ Partiye geçmesinin milliyetçi politikalardan koptuğu anlamına gelmediğine özellikle dile getiriyor.

Dikkat çeken bir diğer nokta ise İnce’nin üslubu. AKP’lilerin İnce’yi “Saygıya değer bir rakip” olarak gördüğünü söyleyen Bosch işçisi, “MHP’den kopup İnce’ye oy vereceğini söyleyenler de var. Gençler arasında da var. Ben geçenlerde Bursa’daki mitingine gittim, çok kalabalıktı. Hem genç hem yaşlı daha önce böyle mitinglerde filan hiç görmediğim simaları gördüm orada” diyor.

GENÇ İŞÇİLER ERDOĞAN’I İSTEMİYOR

Fabrikalarda genç işçi sayısı hızla artıyor. Özellikle son 1-2 yılda ağırlık oluşturmaya başladı. AKP’ye tepki de bu işçiler arasında artıyor. Bosch’tan bir işçi “Erdoğan’ın sert konuşması, buyurgan tavrı onlarda ters etki yapıyor. Bu kuşak böyle şeylere gelemiyor. Çoğunun ailesi AKP’li ama onlar ya İnce’ye ya İYİ Partiye oy vermeyi düşünüyor” diye anlatıyor. Coşkunöz işçisi “Bizim fabrikada da 40-45 yaş üstü AKP’ye oy veriyor. Kalanı ya İYİ Parti ya da İnce’ye” diyor. Yan sanayide çalışan kadın işçinin tespiti de benzer: “Genç işçiler AKP’ye oy vermeyecek.”

KANDİL OPERASYONUNUN ETKİSİ YOK

Milliyetçiliğin işçiler arasında yaygın olduğu bir il Bursa. Bu nedenle seçim öncesi Kandil’e yapılan operasyonun etkisinin olup olmayacağını soruyoruz. “Olumlu ya da olumsuz bir etkisi olmaz” diyorlar.

Operasyon nedeniyle fabrikalardaki AKP’lilerin muzip şekilde güldüğünü söyleyen bir Bosch işçisi, “Yakında Ermenistan’a da giderler diyoruz. Sadece gülüyorlar. AKP’liler bile seçim yatırımı olarak bakıyor. Çünkü İngiltere’ye para istemeye de gittiğini biliyor işçiler” diyor. Renault işçisi de seçim öncesi şaşırtıcı olmadığını belirterek, “Sinan Oğan 1 ay önce söylemişti. Oy almak için bunu yapacak diye. Çok yalan söylüyor AKP” diye konuşuyor.

Kandil operasyonundan açılan söz, işçiler arasında yaygın olan milliyetçiliğe geliyor. Her ne kadar Erdoğan’ın “Eyy” diyerek başlayan seslenmeleri hoşlarına gitse de, söz ekonomiye gelince, mevcut düzene göre konuşuyorlar. Bir Renault işçisi şunu söylüyor: “Ucuz işçilik olmasa Fransızlar bu fabrikayı kapatır. Fransızlarda milliyetçilik var. Ucuz işçilik olmasa fabrikayı Fransa’ya götürür. Ama bu ucuz işçiliğin de bir dengesi olması lazım.” Bosch işçisi ise şunları söylüyor: “Diriliş diyor, Osmanlı diyor ama sonra da Alman patron iyi, Koç kötü diyor. Alman patron bize para verecek ama Koç engelliyor diyor. Ya da önce vatan, gerekirse aç kalırız diyor, ama onun da bir sınırı var. Sınır aşıldığında yani geçinemez hale gelince isyan ediyor. Ama milliyetçilik her zaman mücadelemizin önünde bir engel olarak duruyor. İşçileri bölmenin ve eylemlerimizi güçsüzleştirmenin aracı olarak kullanılıyor. Metal Fırtına döneminde de bunu yaşadık. Valisi, savcısı, polisi bunu tepe tepe kullandı. Dayanışmaya gelenler kabul edilmedi mesela. Bence bu nedenle de bilinçli olarak metal işçileri daha meslek liselerinde ülkücü olarak yetiştiriliyor Bursa’da.”

KADIN İŞÇİNİN DEĞERİ YOK

Yan sanayi fabrikasında 12 yıldır çalışan bir kadın işçiyle konuşuyoruz. Fabrikada çok sayıda kadın işçi olmasına rağmen amir ya da şef pozisyonuna getirilmediklerini söylüyor: “Yasak olmasına rağmen kimi zaman 16 saat çalıştırılıyoruz ama kadınlar hiçbir zaman bir yerlere getirilmiyor.” Kadınların seçim döneminde de baskı altına alındığını anlatıyor ve “Pek çok arkadaşım eşinin kendisine ‘Şu partiye oy vereceksin’ dediğini söylüyor. Bu baskı genelde de AKP’li eşlerden geliyor” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Bir sosyal demokrasi öyküsü: SYRIZA

SONRAKİ HABER

Kültürel Evrim - 1

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa