11 Ekim 2017 01:13

Fakir Baykurt ve örgütlü öğretmen mücadelesi

Kemal Yalçın'ın Fakir Baykurt’un aramızdan ayrılışının birinci yılında kaleme aldığı yazı.

Paylaş

Kemal YALÇIN
Bochum

“Hak diyenin ağzına vurulmamalı, yol açanın yolu kesilmemelidir. Bu mücadeleye giren insanlar, sonuç ne olursa olsun, bunlara katlanmayı bilmelidir. Biz bileceğiz, bizden sonraki öğretmenler de bilecektir. Çok iyi biliyor ve inanıyoruz, çektiklerimiz boşa gitmeyecektir!”

9 Ekim 1971, Mamak Askeri Ceza ve Tutukevi, 2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi Karşısında verdiği İfade’nin son sözleri. Fakir Baykurt

Yazar, öğretmen ve sendikacı Fakir Baykurt aramızdan ayrılalı 18 yıl oldu.

Fakir Baykurt, 70 yıllık yaşamına 50 eser, 40 yıllık öğretmenlik; TÖS ve TÖDMF (Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu) Genel Başkanlıklarını sığdırmıştı.

DÜNDEN BUGÜNE ÖĞRETMENLERİN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ

TÖDMF Menderes Hükümetine yakın bir siyasi çizgi izliyordu. İki genel başkanı uzun yıllar Demokrat Parti milletvekilliği yaptılar. TÖDMF, siyasi çizgisine ters gördüğü Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmenleri örgütlemek istemedi.

Bu nedenle ilki 1949’da İzmir’de kurulan Köy Öğretmen Dernekleri yaygınlaştı. Fakir Baykurt ve arkadaşları Ege ve Göller Bölgesi Türkiye Köy Öğretmen Dernekleri Federasyonu’nu örgütlediler. Daha sonra 14 Eylül 1958’de İzmir’de, Türkiye Köy Öğretmen Dernekleri Federasyonu kuruldu.

1961 Anayasasının sağladığı örgütlenme haklarını kullanarak öğretmenler dernekçilikten sendikacılığa doğru bilinçli adımlar attılar. Demokrat Parti iktidarının devrilmesinden sonra TÖDMF’nun siyasi çizgisi de değişime uğradı. TÖDMF sendikalaşma yasası çıkmadan kurulacak öğretmenler sendikası için önhazırlıklar yaptı.

8 Temmuz 1965’deTÖDMF içinden gelen 92 öğretmen Türkiye Öğretmenler  Sendikası’nı (TÖS) kurdu. Kurucu üyelerden birisi de Fakir Baykurt’tu. Kurucular yaptıkları ilk toplantıda Fakir Baykurt’u TÖS Genel Başkanı seçtiler.

TÖS ile TÖDMF iki ayrı öğretmen örgütü olarak varlıklarını sürdürüyordu. Aralarında bazı sürtüşmeler de oluyordu. TÖDMF’nun 1968 yazında yapılan genel kurulunda Fakir Baykurt ve arkadaşları TÖDMF yönetimini aldılar. Fakir Baykurt aynı zamanda TÖDMF Genel Başkanı oldu. TÖDMF bir yıllık geçiş sürecinden sonra, 1969 yazında toplanan genel kurulunda kendini feshederek TÖS ile birleşti. Tüm mal varlığı TÖS’e verildi.

92 üye ile kurulan TÖS hızla yaygınlaştı. 20 Eylül 1971’de kapatıldığında şube sayısı 535, üye sayısı ise 72 000 kadardı. 

Demirel iktidarı “hak” diyen öğretmenin ağzını kapatmak için her türlü baskıyı uyguladı. Sürgünler, açığa almalar, öğretmen derneklerinin saldırıya uğraması, öğretmenlerin “faili meçhul!” cinayetlerle  kimvurduya gitmesi o günlerin olağan işlerindendi.

Fakir Baykurt, TÖS Genel Başkanı olduğu için oradan oraya sürüldü. Açığa alındı. Huzursuz edildi. Cezalandırıldı. Görevini verimli bir biçimde yapabilmesi engellenmek istendi.

TÖS’ÜN ÖNEMLİ EYLEMLERİ

Fakir Baykurt ve TÖS yöneticileri Büyük Öğretmen Boykotunu hazırlamak için Türkiye’yi adım adım dolaştılar. TÖS üyeleriyle çeşitli toplantılar yaptılar. Öğretmenleri boykota hazırladılar. Fakir Baykurt, TÖS şubelerinde yapılan toplantılarda boykot isteyen öğretmenleri şevklendiriyor, onlara eylemi sonuna kadar götürmek için ant içiriyordu.

Eyleme tüm öğretmenlerin %70’ini oluşturan 110 000 öğretmen katıldı. 

Demirel Hükümeti, boykota katılan 50 300 öğretmen aleyhinde kovuşturma açtı. Binlerce öğretmene çeşitli cezalar verildi.

KAYSERİ’DE 800 ÖĞRETMEN YAKILMAK İSTENMİŞTİ

1969 yılı siyasal ve toplumsal mücadelelerin yoğunlaştığı; karşı devrimci saldırı ve kışkırtmaların arttığı bir yıl oldu. TÖS, karşı devrimci güçlerin, Demirel iktidarının başlıca hedeflerinden biriydi.

“Kayseri Olayları” olarak adlandırılan saldırı ve kışkırtma TÖS’ün kısa ömrü içinde yaşadığı en tehlikeli olaylardan biridir.

 8 Temmuz 1969 sabahı Genel Kurul’un toplanacağı Alemdar Sineması’nda yapılan aramada öğretmenler koltukların altında benzin dolu şişeler buldular. Önlem alınması için vilayete başvuruldu.

Fakir Baykurt’un açış konuşması sırasında Alemdar Sineması’na saldırılar başladı. On bin dolayında bir kalabalık tekbir getirerek ilerici kişi ve kuruluşların bulunduğu binaları yağmalayıp ateşe vermeye başladı. TÖS’lü öğretmenler kuşatıldı. Alemdar Sineması’nın pencereleri yerle bir edildi. Sinema salonundaki öğretmenlerin üzerine ateşlenmiş gazlı bezler atılıyor; içeride bulunanlar diri diri yakılmak isteniyordu. Öğretmenler canlarını korumak için direnirken, Fakir Baykurt valilikten, askeri güçlerden yardım istedi. Askeri birliklerin müdahalesiyle, TÖS Genel Kurulu’na katılan öğretmenler ölümden döndüler. Daha sonra askeri araçlarla Ankara’ya taşındılar. Genel Kurul, Siyasal Bilgiler Fakültesi Konferans Salonu’nda tamamlandı. Fakir Baykurt yeniden genel başkan seçildi.

Fakir Baykurt

TÖS DAVASI 

12 Mart 1971 askeri müdahalesinin ardından başta TÖS yöneticileri, Fakir Baykurt, Dursun Akçam, Osman K. Akol, Veli Kasımoğlu olmak üzere hemen hemen tümü de TÖS üyesi 3600 öğretmen ve eğitimci gözaltına alındı. Bunlardan bir bölümü tutuklandı.

Sıkıyönetim Askeri Savcısı, “gizli örgüt”, “komünizm propagandası” ve “anarşi tahrikçiliği” suçlamalarıyla 214 sanıklı TÖS Davası’nı başlattı. Askeri savcı 27 yıla varan cezalar istiyordu. Fakir Baykurt bir numaralı sanıktı. Diğer TÖS yöneticileriyle birlikte Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu kalıyordu. 

Askeri Müdahalenin başındakiler TÖS’ü ve diğer kamu personeli sendikalarını kapatmak istiyordu. Mahkeme kararını beklemeden bir anayasa değişikliği hazırlatıldı. TÖS’ün kapatılacağı kesinleşince, Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Fakir Baykurt ve arkadaşları, sendikanın yerine bir dernek kurulmasını sağladılar.

3 Eylül 1971 tarihinde, Tüm Eğitim Öğretim Emekçileri Birleşme ve Dayanışma Derneği  (TÖB-DER) kuruldu. TÖS’ün mal varlığının TÖB-DER’e devri sağlandı. İki hafta sonra, 20 Eylül 1971’de Anayasa’da yapılan değişikliklerle tüm öteki memur sendikalarıyla birlikte TÖS de kapatıldı. Ama hiç olmazsa TÖS’ün mal varlığı kurtarılmıştı.

Fakir Baykurt ve diğer TÖS yöneticilerinin tutukluluğu uzun sürdü. TÖS Davası bitmeden kamuoyunun baskısıyla af yasası çıktı. Yasadan yararlanırlarsa dava hemen bitebilir, tutuklu sanıklar da kısa yoldan özgürlüklerine kavuşabilirdi.

Ama Fakir Baykurt ve arkadaşları aftan yararlanmayı kabul etmediler. “Aftan yararlanmayacağız!” dediler.

TÖS Davası’na devam edildi.

2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi, uzun yargılama süreci sonunda Fakir Baykurt ve üç genel merkez yöneticisini 8 yıl, 10 ay, 20 gün ağır hapis cezasına; 55 sanığı da 10 ay ile 10 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırdı.

Dava Askeri Yargıtay’a gitti. Uzun incelemelerden sonra Sıkıyönetim Mahkemesi’nin kararını “Hem esastan hem usulden” bozdu. Böylece TÖS beraat etmiş oldu.

HER ŞART ALTINDA YAZARLIK

Fakir Baykurt, her şart altında yazarlığını sürdürdü. Mücadelenin en zor günlerinde bile başarılı eserlerini yazdı. 

Ünlü romanlarından biri olan Tırpan’ı “Fevzipaşa’da sürgündeyken, bütün hazırlıkları yolda belde tamamlayarak ve yazabilmek için TÖS yönetimindeki arkadaşlarından bir aycık izin alarak!” kaleme aldı. 1970 yılında yayınladı. Aynı yıl Tırpan ile Türkiye Radyo Televizyon Kurumu - TRT Roman Ödülü; Sınırdaki Ölü  ile de TRT Öykü Ödülü’nü aldı.

Tutuklandığı 1971 yılında gene Tırpan ile Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nü aldı.

Mamak Askeri Cezaevi’nde ve daha sonra kaldığı Kızılcahamam Cezaevi’nde geçen yıllarını yazarak değerlendirdi. İçerdeki Oğul, Köygöçüren, Can Parası o zorlu günlerde yaratılmış önemli eserlerindendir.

ÇEKİLENLER BOŞA GİTMEYECEKTİR

9 Ekim 1971 tarihinde, Mamak Askeri Ceza ve Tutukevi’de, 2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi karşısında TÖS Genel Başkanı sıfatıyla verdiği 190 sayfalık “İfade”sini şöyle bitiriyordu:

“Hak diyenin ağzına vurulmamalı, yol açanın yolu kesilmemelidir. ... Beraatımızın sevinci gibi, cezalandırılmamızın tesellisini de aramızda kardeşçe ve içtenlikle paylaşacağız. Şimdiye kadar öğretmen olarak davrandık, bundan sonra da öğretmen olarak davranmaya dikkat edeceğiz. ... Bu mücadeleye giren insanlar, sonuç ne olursa olsun, bunlara katlanmayı bilmelidir. Biz bileceğiz, bizden sonraki öğretmenler de bilecektir. Çok iyi biliyor ve inanıyoruz, çektiklerimiz boşa gitmeyecektir!”

SON SÖZ

Bu yazımı 23 Kasım 2000 tarihinde, Fakir Baykurt’un aramızdan ayrılışının birinci yılında kaleme almıştım. Aradan 17 yıl geçti. Türkiye eğitim alanında, toplumsal barış alanında, temel hak ve özgürlükler alanında 2000’li yılların daha da gerisine gitti.  Eğitim ve öğretim bilimsellikten uzaklaştırıldı, dinci bir nitelik kazandı. İktidarın sesi haline getirilmiş olan sendikalar dışındaki sendikalara yaşama hakkı verilmiyor. Türkiye olağanüstü hâl kararnameleriyle yönetiliyor. 

Türkiye’nin bu hale getirilmesinde 1969 yılında demokratik eğitim talebiyle boykot yapan 50 300 öğretmen aleyhinde kovuşturma açan,binlerce öğretmene çeşitli cezalar veren, öğretmen okullarını kapatıp imam hatip okulları açan, 1969’da Kayseri Alemdar Sineması’nda 800 öğretmeni yakmak isteyenlere cesaret vermiş olan Demirel Hükümetlerinin, Milliyetçi Cephe Hükümetlerinin, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askeri darbelerinin büyük sorumluluğu vardır.

1968’ler, 1971’ler, 1980’ler bugünlerin önsözünün yazıldığı günlerdi.

Türkiye’nin bu zor günleri aşacağına inanıyor, ustam Fakir Baykurt’u saygı ve sevgiyle anıyorum.

ÖNCEKİ HABER

Batan geminin malları mıdır kız çocukları?

SONRAKİ HABER

Ülkeyi yönetenler hiçbir zaman işçiler için çalışmadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...