24 Ağustos 2017 00:23

Akkim'de sendika düşmanlığı had safhaya ulaştı

Petrol-İş'te örgütlendikleri için işten atılan ve fabrika önünde direniş başlatan Akkim işçilerinin patron baskısına rağmen kararlılığı sürüyor.

Paylaş

Vedat YALVAÇ
İstanbul

Petrol-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan Akkim Kimyasal Yapı işçilerinin İstanbul Hadımköy’de fabrika önünde başlattığı direniş 3. haftayı geride bıraktı. Patronun içerideki baskısı sürerken işçilerin kararlılığı da artıyor. İşçiler “Biz işten çıkarıldığımız şimdi ne olacak diye korkmuştuk. Ancak biz işten atıldıktan sonra yeni öncüler çıktı. Patron öncü işçileri attıkça yeni öncüler çıkıyor” diyerek fabrikada kararlılığın sürdüğünü aktardı. Bu kararlılığı kırmak için akıl almaz yollara başvurulduğu bilgisini veren işçiler, baskıların engelli bir işçiye “Tuvalete daha az git. Tutamıyorsan altına bez bağla” deme noktasına vardığını bildirdi. 

Şuana kadar 33 işçinin patron tarafından çeşitli gerekçelerle işten atıldığını söyleyen işçiler, 30’un üzerinde işçinin de yapılan baskılar sonucu işten ayrılmak zorunda kaldığını ifade etti.

İşverenin işçilerin direncini kırmak için ustabaşılar üzerinden “Bölümleri taşerona vereceğiz, gerekirse satacağız” söylentisini yaydığını belirten işçiler, şunları söyledi: “Ustabaşılar işçilere baskı uygulayarak vazgeçin bu sendikadan, işveren bu sendikayı bu fabrikaya sokmayacak’ diyerek işçileri caydırmaya çalışıyor. Engelli bir arkadaşımızı çağıran müdür ‘Hakkımı sana helal etmiyorum. Tuvalete çok sık gidiyormuşsun bundan sonra az gideceksin’ demiş. Engelli arkadaşımın ‘Tuvaletim geliyor nasıl daha az gideyim’ demesi üzerine müdür, ‘O zaman altına bez bağla’ diyerek azarlamış. Ustabaşı da aynı arkadaşımıza ‘Sen beni gammazlamışsın dışarıdakilere. Bayrama kadar ne yapıp edip bir yolunu bulup seni işten attıracağım’ diyerek baskı uyguluyor.”

‘BİR GEREKÇE YAZMAMIZ GEREKİYOR’

İşveren temsilcilerinin uydurma gerekçelerle kendilerini işten attığını anlatan bir işçi, “İşten atma gerekçesi olarak uyumsuzluk ve performans düşüklüğü gösteriliyor. Normalde 2-3 yılda olunacakken ben 6 ayda operatör yardımcısı olduk. Ama gerekçe olarak performans düşüklüğü gösterildi. Neden böyle bir gerekçe yazdınız dediğimizde ise İnsan Kaynakları ‘Bir şeyler yazmamız gerekiyordu’ diye cevap verdi” diye konuştu. Bir başka işçi de şunları söyledi: “İçerideki arkadaşları uyarıyorlar sürekli. Sizi takip ediyoruz, çalışmıyorsunuz. Sizi izliyoruz. Kamera olmayan yerlere kamera koydular. Arkadaşlar günlük üretilmesi gereken üretimden fazla üretim yapmalarına rağmen sürekli çalışmıyorsunuz denilerek baskı altına alınıyorlar.” 

PATRON İŞÇİ ATTIKÇA YENİ ÖNCÜLER ÇIKIYOR

Çalışmaya devam eden arkadaşlarının kararlı olduğunu belirten atılan işçilerden Ali Gündüz, “Biz sendikalaşmaya öncülük eden işçiler çıkarıldıktan sonra korktuk. ‘Bundan sonra ne olur? Direniş hemen kırılır mı?​’ Kaygısı yaşadık. Ama hiç öyle olmadı. Arkadaşlarımız kararlı. Bizi çıkardıkça yeni öncüler çıktı içeride” diye konuştu. Patronun baskıları sürdürdüğünü aktaran Gündüz şöyle devam etti: “Sosyal medya hesaplarımızı dahi takip ediyorlar. Sahte hesaplarla paylaşımlarımızın altına yorum yapıyorlar. Ancak patron arkadaşlarımızı işten attıkça içerideki işçi arkadaşlarımız daha birbirine kenetleniyor. 1 kişi gidiyor ama 10 kişi geliyor.” 

KENDİ CEBİNE GİREN HELAL DE BİZİMKİSİ Mİ HARAM!

Patronun ve temsilcilerinin işçileri sendikadan vazgeçirmek için en çok dine sarıldığını ifade eden işçilerden Sezai Şabano, Ustabaşının “Sendika geldiğinde işveren istemediği parayı verecek, o zaman da evimize helal para girmeyecek. Haram lokma yemiş oluruz” diyerek işçileri sendikadan vazgeçirmeye çalıştığını belirtti. “Kendi aldığı paradan söz etmiyorlar” diyerek tepki gösteren İsmail Güç, devam etti: “Kendi ceplerine giren para helal de bizim cebimize giren mi haram oluyor! Kendisi 3 bin 500 lira para alıyor. Üstüne bir de geliri düşük olan işçilere verilmesi gereken fason işi de kendisi eve götürerek yapıyor. Bir de öyle kazanıyor. Ustabaşılar gece vardiyasına bir hafta için 300 lira prim alıyorlar. Onlar tabi ki anlamaz bizim halimizden” diye konuştu. İşverenin sendikalaşmayı engellemek için her türlü yola başvurduğunu aktaran işçi Ahmet Turan, işverenin bölüm amirleri üzerinden “Bu ay zam vereceğiz. Bayramda bayram parası verilecek ve bundan sonra her yıl verilecek. Ücretleri iyileştireceğiz. Kılık kıyafetleri düzelteceğiz. 200 lira değerinde market çeki verilecek”  söylentilerini yaydığını belirtti.

SENDİKAYI YANLIŞ BİLİYORMUŞUZ

Direnişin işçiler üzerinde de yarattığı büyük bir değişim var. Ağırlıklı olarak muhafazakar bir kesimin çalıştığı fabrikada işçiler bugüne kadar sendikayı anayasal bir hak olmaktan öte “polisle çatışan” örgüt olarak biliyormuş. 27 yıllık işçi Gündüz Erdönmez sendikaya ilişkin fikirlerini öyle dile getiriyor: “27 yıldır çalışıyorum ama sendika nedir bilmiyorum. Sendikanın ne olduğunu bilmiyordum. Sendikayı burada öğrendim. Çünkü eskiden farklı anlatılıyordu bize. Eskiden sendika deyince polisle çatışma, ortalığı yakıp yıkma olarak biliyorduk. Yani teröristlerin işi olarak görüyorduk. Ama şimdi artık ne olduğunu biliyorum. Şimdi nerde bir direniş görsem bir paket çay bir paket şeker alıp ziyaretine giderim.”

VERDİKLERİ SÖZLERİ TUTMADILAR

Fabrika yönetiminin bugüne kadar verdiği hiçbir sözde durmadığını ifade eden Sezai Şabano şunları dile getirdi: “2016 yılında Üretim Müdürüyle görüşme yaptım. Yaptığım işe göre ücretim düşük diyerek zam istedim. 1680 lira alıyordum o zaman. Eğer çalışmak istemiyorsan çık dedi. Ben de çıkmak istemiyorum hakkım olanı istiyorum dedim. Senin gibi elemanlarla ben de çalışmak istiyorum deyip 2017’nin başında zam yapacağı sözünü verdi. 2017’ye girdiğimizde ustabaşı aracılığı ile sözünü hatırlattım. Ben öyle bir şey hatırlamıyorum dedi.” Benzer bir süreci kendisinin de yaşadığını söyleyen İsmail Güç “Ben aldığım ücretle geçinemiyorum diyerek çıkmak istedim. Ancak onlar çıkamazsın dediler. 4 yıl beni oyaladılar. Bizim senin gibi işçiye ihtiyacımız var dediler. Nereden bulacağız senin gibi işçiyi dediler. Ama sendikalaşınca en başta beni çıkardılar” diye konuştu.

AKKİM’DENİDDİLARA YANIT

İşçilerin iddialarına ilişkin Akkim Kimyasal’dan görüştüğümüz Kurumsal İletişim Yöneticisi Sinan Erdem, soruların yazılı olarak kendilerine gönderilmesini istedi. Bunun üzerine işçilerin iddialarını e-posta yoluyla firmaya gönderdik. Bunun ardından bizi arayan Sinan Erdem, şu açıklamayı yaptı: “Açıkçası ne diyeceğimi bilmiyorum. Olmayan bir şeye nasıl cevap verirsiniz. Onu düşünüyorum size cevap vermek için. Cevap yazma gereği duymadım, o yüzden sizi arayayım dedim. Böyle bir uygulama yok burada. Artık size nasıl bir şey uyduruyorlar bilmiyorum ama bunların tamamı yalan ve yanlış.” 

ÖNCEKİ HABER

Satış sözleşmesi!

SONRAKİ HABER

BATIÇİM’de mücadelemiz sürecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...