23 Ağustos 2017 07:01

Hüseyin Avni Mutlu ve Hüseyin Çapkın hakim karşısında

Aralarında Hüseyin Avni Mutlu, Hüseyin Çapkın ile kaymakam ve valilerin de bulunduğu 15 kişi 'FETÖ' davaları kapsamında hakim karşısına çıktı.

Paylaş

15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklanan eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın da aralarında bulunduğu 14'ü tutuklu 15 eski vali ve kaymakamın yargılaması başladı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu karşısında bulunan salonda başlayan duruşmada 13 sanık hazır bulundu. Duruşmada sanıklar iddianamedeki sıraya göre savunmalarını yaptı. İlk savunmayı Eski Kadıköy Kaymakamı Birol Kurubal yaptı. 

‘O DÖNEM SUÇ SAYILMAYAN DERNEĞE YAPILAN BAĞIŞ, BUGÜN SUÇ SAYILIYORSA, DEVLETİN VATANDAŞA TUZAK KURDUĞU ANLAMINA GELİR’

Tutuklu sanık Kurubal, 25 yıllık görev hayatı boyunca herhangi bir ceza ve idari soruşturma geçirmediğini aksine takdir belgeleriyle ödüllendirildiğini söyleyerek Kadıköy Kaymakamlığı'na atanmasının da kendisinin talebi doğrultusunda gerçekleşmediğini söyledi. FETÖ ile iltisaklı derneklere bağışta bulunduğu yönündeki suçlamaya yönelik şunları söyled; "Eşim, Kimse Yokmu Derneği'ne 2011 yılında 2 adet SMS atarak bağışta bulundu. Ancak o tarihte söz konusu dernek, Bakanlar Kurulu Kararıyla 'kamuya yararlı dernekler' statüsünde bir dernekti ve resmi gazetede de yayınlanmıştı. Ayrıca, dönemin yöneticileri de bağışta bulunulması konusunda teşvik edici açıklamalar yapıyordu. O dönem terör örgütü ile bağlantısı ortaya konulmamış bir derneğin bugün terör örgütü olarak gösterilerek bizlerin suçlanması, devletin vatandaşına tuzak kurması anlamına gelir" dedi. Kurubal, HTS kayıtlarında görüştüğü kişilerin ise tamamının meslektaşı olduğu çoğunun da şuan burada olduğunu söyledi.  

‘PARLATILARAK GETİRİLMEDİM... BİLAKİS ÖNÜMÜN KESİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM’ 

Tutuklu sanık Eski Bağcılar Kaymakamı Erdal Çakır da, Kimse Yokmu Derneği'ne 2011 yılında SMS olarak bir kez bağış yaptığını belirterek, o da söz konudu derneğin o dönemde Bakanlar Kurulu Kararıyla "kamuya yararlı dernekler" statüsünde yer aldığını söyledi. İddianamede kendisinin parlatılarak Bağcılar Kaymakamlığı'na getirildiğinin ifade edildiğini belirten Çakır, "Bağcılar, 22 kilometre kare alan içinde 700 bin nüfusa sahip ve en çok Suriyeli'nin yaşadığı bir ilçedir. Kaymakamlık makamı da, altı market üstü overlokçu olan bir binada yer almaktadır. Bu nedenle parlatılıp buraya getirildiği iddiasını kabul etmiyorum. Bilakis önümün kesildiğini düşünüyorum. 2 kez de tayin istemiştim" diye konuştu. Çakır, Bank Asya'daki hesabının ise bireysel emeklilik hesabı olduğu, bu hesabı17-25 Aralık sürecinden sonra başka bankaya aktarmak istediğini ancak birikimden yararlanamayacağı için 2 yıl bekletildiğini daha sonra ise hesabını başka bir bankaya aktardığını anlattı. 

BYLOCK İDDİASINI KABUL ETMEDİ

Daha sonra Eski Muğla Valisi Fatih Şahin savunmasını yaptı. Okul ve meslek hayatı boyunca FETÖ ve herhangi bir yapılanmayla bir ilişkisinin olmadığını öne süren Şahin, çalışmalarının tamamımın anayasal çerçevede yürüttüğünü söyledi. Şahin, defalarca mülkiye müffetişlerince incelendiğini ancak kendisiyle ilglii FETÖ bağlantılı bir hususa rastlanmadığını iddia ederek, bu konuyla alakalı hakkında herhangi bir şikayetin olmadığını öne sürdü. Darbe girişimini desteklemesinin mümkün olmadığını savunanŞahin,  “TBMM'nin bombalanması, bütün Türk halkının bombalanması demektir. Bunu yapanların en ağır cezaya çarptırılmasını istiyorum" ifadesinde bulundu. Meslek hayatı boyunca bir kişiyi bile kamu kurumlarına yerleştirmediğini iddia eden Şahin, Türkçe Olimpiyatları için para aktardığı suçlamasını kabul etmediğini söyledi.Şahin ByLock kullanmadığını öne sürerek tahliyesini talep eti.

Daha sonra Eski Sancaktepe Kaymakamı Feyzullah Özcan ve Eski Mülkiye Başmüfettişi Gürkan Polat savunmasını tamamladı. Özcan ve Polat da, parlatıldıkları ve örgütün amacı doğrultusunda hareket ettikleri yönündeki suçlamaları kabul etmeyerek tahliyelerini istedi. Duruşma devam ediyor. 

ESKİ İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRÜ HÜSEYİN ÇAPKIN SAVUNMASINI TAMAMLADI

Eski İstanbul İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın savunmasını tamamladı. 

Çapkın, savunmasına başlamadan önce avukatı Fahrettin Karagöz mahkemeye, görüntülü ve sesli delil dinleteceği gerekçesiyle duruşmanın kapalı görülmesini talep etti. Mahkeme avukat Kocagöz'ün bu talebini CMK'nın 182 ve 206/2 a-b maddeleri gereğince reddine karar verdi. Daha sonra savunmasını yapan Çapkın, MİT krizinden 17 Aralık kumpasının nasıl erkene çekildiği ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

‘TIPKI YAVERLERİN GENERALLERİ DERDEST ETTİĞİ GİBİ FETÖ'CÜ EMNİYET MÜDÜRLERİ DE BENİ SIRTIMDAN BIÇAKLADILAR’

Hakkında yeterli delil ve ifade olmadığı halde örgütün hiyerarşik yapısında yer aldığı iddiasıyla hakkında ağır ceza istendiğini belirten Çapkın, şunları anlattı: "Bylock kullanmadığım, çocuğumu iltisaklı okullarda okutmadığım, Bank Asya'ya para aktarmadığım net bir şekilde ortaya çıkmıştır. 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimi yaşandıktan sonra FETÖ ile ilgili elde edilen bilgi ve birikime bakılarak, benim 17 Aralık 2013'ten önce bunları bilmememin hayatın olağan akışına aykırı diye suçlanmamı anlamış değilim. 15 Temmuz'da görüldü ki en tepedeki generalin yılarca yanlarında çalıştırdığı yaverler, subaylar tarafından silahla zor kullanarak derdest edildiler. Tıpkı beni de sırtımdan bıçaklayan FETÖ'cü polis müdürleri gibi. Ben bunları neden tespit edemedim diye suçlanıyorum hem de en ağır şekilde" dedi. 

‘BUNLAR BENİ SIRTIMDAN VURDULAR’

Çapkın, 30 Ağustos 2016 tarihinde gözaltına alındığını ve FETÖ'cü Nazmi Ardıç ile Eski KOM Daire Başkanı Mehmet Yeşilkaya'nın aleyhindeki ifadesinin ardından tutuklandığını belirterek devamında şunları söyledi: "Mehmet Yeşilkaya (FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu KOM dairesi eski başkanı) ifadesinde 17 Aralık operasyonun olduğu sabah beni aradığını ancak telefonumun kapalı olduğunu söylemiş. Meslekten gelen bir alışkanlıkla telefonum aldığım günden itibaren 24 saat hep açıktır. 17 Aralık'tan sonra Yakub Saygılı ve Nazmi Ardıç (FETÖ'den tutuklu eski emniyet müdürleri)  "Biz yolsuzluk operasyonu yaptık, darbe yapmadık. Hatta operasyonları haber vermediğimiz müdürümüz bile bize hak verdi" diye kendi kanallarında açıklamalar yaparak beni de kendi yanlarındaymış gibi göstermeye çalıştılar. Benim, "Bunlar beni sırtımdan vurdular" diye yaptığım açıklamam manşetten yayınlanınca ise Nazmi Ardıç, 'Sen öyle yaparsan al sana… Biz zaten batmışız, seni de yakarız' şeklinde tutuklandıktan sonra resmi ifadeler vermeye başladılar. Kim bilir hangi abilerinden emir aldılar" dedi. 

Bu durumun "Tam bir FETÖ taktiği" olduğunu ifade eden Çapkın, "Mehmet Yeşilkaya bunların hemen görevden alınması gerektiğini asla söylemedi. 'Bunlar böyle böyle bir şey yapacaklar hemen görevden alalım' dese alırdım, niye almayalım ki? Almazsam o zaman bana FETÖ'cü de desinler başka bir şey de desinler" diye konuştu. 

Mahkeme başkanının, "Sizin bunları görevden alma yetkiniz yokmuydu?" şeklindeki sorusuna Çapkın, "Var. FETÖ'cü olduklarını o dönem bilmiyoruz ki. Ne yaptıklarını da bilmiyoruz" cevabını verdi. 

‘MUAMMER GÜLER İLE YAKIN OLDUĞUM İÇİN OPERASYON BİLGİSİNİ VERMEDİLER’

Beraber çalıştığı FETÖ'cü emniyet müdürlerinin 17 Aralık döneminde 4 tane devasa operasyonu aynı torbaya koyup, bir defada operasyon yaptıklarını belirten Çapkın, "Neden operasyon bilgisini bana vermediniz diye sorduğumda, 'mevzuat öyleydi, savcı öyle talimat verdi' diyorlar. Çünkü kendilerinden olmadığımı biliyorlar. Ben İçişleri Bakanı Muammer Güler ile çok eskiden tanışırım.  Gaziantep'te birlikte çalıştık. Çocukları elimde büyüdü. Bunların bir yanlışını görürsem çocukları çağırır tokatlayacağımı bilirler. O kadar yakınım. Telefonlarımızı mutlaka dinledikleri için bunları biliyorlardı. O nedenle operasyonun bilgisini vermediler. Şimdi bunları dinlediklerini hiç bana söylerler mi? Geldiğimiz noktada bakıyorum kripto bir örgüt, bir yapı çıkıyor karşımıza. Hiç klasik polis gibi değillerdi" şeklinde konuştu.  

‘17 ARALIK OPERASYONUNU ÖNE ÇEKTİLER...’

Çapkın, şöyle deöam etti: "17 Aralık öncesiydi. İçişleri Bakanı Muammer Güler aradı. 'Rıza Sarraf denilen iş adamının kendisini arayarak, etrafında kılıksız şahıslar gördüğünü, hayati tehlike derecesinde korktuğunu' söylediğini aktararak bu durumu araştırmamı istedi. Ben de İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbal'a söyledim. O da ekipleriyle Sarraf'ın gittiği yerlerde araştırma yaptı. Meğer Mali Şube de Rıza Sarraf'ı o günlerde takip ediyor ve operasyona hazırlık yapıyorlardı. Mali şube, İstihbarat şubesindeki polisleri görünce düşman görmüş gibi olmuşlar. Sonra da bu kripto operasyonları bozulacak endişesi ile operasyonu erken yapmaya karar verdiler. İstihbarat Müdürü hakkında da soruturmayı sekteye uğrattığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundular. İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbal da görevi benim verdiğimi söyledi. Ona bu görevi ben verdiğim için de sonrasında bana ulaşarak beni de tutuklamak istediler. Alelacele operason yapmalarının sebebi istihbarat ekiplerini fark etmeleriydi" 

‘OLAYIN PATLAYACIĞINI TAHMİN ETMİŞLER Kİ TAKIM ELBİSE İLE YANIMA GELMİŞLERDİ’

Operasyon olduğunda İçişleri Bakanı Muammer Güler'in kendisini aradığını dile getiren Çapkın, "Ben de şaşkınım bilgim yok dedim.  İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbal'ı aradım onun da bilgisi yoktu.  Nazmi Ardıç'ı aradım 'bizim operasyonumuz' dedi. bağırdım çağırdım, yanıma gelmelerini söylerim. O ve Yakup Saygılı, olayın patlayacığını tahmin etmişler ki takım elbise ile yanıma gelmişlerdi hatta bilgi notunu bile hazırlamışlardı" diye konuştu.

Çapkın, burada eski İçişleri Bakanı Güler'in tekrar kendisini aradığını, sorulan sorulara söz konusu iki şube müdürlerine sorarak Güler'e cevaplar verdiğini belirterek, şöyle devam etti: "İkisine  'bu durum sizi yakacak' dediğimde, Nazmi Ardıç, 'Herşeyi göze aldık' dedi. Saygılı da  başını salladı. Herşeyi göze alarak, amirlerinden habersiz savcılarla birlikte dar bir kadro ile bunu yaptıkları ortala çıktı. Tarihte ilk kez poliste bir paralel bir yapılanmayla yüzyüze geldiğimizi anladık. Daha sonra tüm Türkiye'de karşılaştık"

‘BAŞBAKANIMIZ AMELİYATA GİRECEĞİ GÜN ELLERİNDE BİR KARARLA GELDİLER...’

Çapkın, "Başbakanımız ikinci ameliyatına gireceği gün Erol Demirhan ile Yurt Atayün ellerinde bir kararla geldiler. Savcılık mı mahkeme mi hatırlamıyorum. MİT krizinden bir gün önceydi. Kararda Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu üst düzey MİT görevlilerinin telefonlarının dinlenmesi isteniyordu. Bunu görünce çıldırdım... 'Siz iki kurumu birbirine mi düşüreceksiniz. Bu aklı savcıya yoksa siz mi verdiniz' diye bağırdım. Sonra da savcıya gidip nasıl aldıysanız o şekilde bu kararı kaldırın dedim. Ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Kısıklı da görüştüm. Konuyu anlattım. Dinleme kararını gösterdim, şaşırdı. 'İdris'e söyleyin (Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin) üçünü de yani Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün ve Erol Demirhan'ı görevden alsınlar' dedi. Ancak o dönem FETÖ ile mücadele sert olmadığı için bu üç müdür de Ankara'da farklı görevlere getirildi. Bir süre sonra Yurt Atayün İstanbul'a idari kararla geri döndü" dedi. 

‘CUMHURBAŞKANI'NA SORSUNLAR, EĞER FETÖCÜ DERSE SAVUNMA YAPMAYI BIRAKACAĞIM’

FETÖ'cü olmadığını belirten Çapkın, "Dört buçuk yıl İstanbul Emniyet Müdürlüğü yaptım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yan yana çalıştım. FETÖ'cü olup olmadığımı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sorsunlar. Eğer FETÖ'cü derse savunma yapmayı bırakacağım. 1984 yılından beri beni kim hangi göreve getirmiş bellidir. Şükür hepsi yaşıyor. Tanık olarak dinlenebilirler" dedi.  

‘BEN MÜLKİYELİ DEĞİLİM Kİ, MÜLKİYE YAPILANMASI İÇİNDE OLAYIM’

"Hüseyin Avni Mutlu ile 3 yıl vali emniyet müdürü olarak çalıştım. 3 yıl içinde bayramda kandilde 7-8 kez telefon görüşmüşüm. Bence az bile yapmışız. Benim ihmalimin olduğunu düşünüyorum. Ben mülkiyeli değilim ki, mülkiye yapılanması içinde olayım. Çocukluğumdan beri polisim. FETÖ parlatması bir kaymakam hiç olmadım hep polistim" dedi. 

DURUŞMA ERTELENDİ

Eski emniyet müdür Hanifi Avcı'nın bir televizyon programında kendisiyle ilgili FETÖ ile ilgisinin olmadığını söylediğini beliren Çapkın, Avcı'nın bu ifadelerinin dosyaya delil olarak girmesini talep etti. Çapkın, savunmasını sonunda tahliyesini ve beraatini istedi. Duruşma yarına ertelendi. 
 

İDDİANAMEDEN...

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu savcısı Emine Koçak tarafından hazırlanan iddianamede 15 sanık hakkında, "Anayasayı ihlal", "Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor. Sanıklar hakkında ayrıca "Silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan ise 7,5 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. 


Davanın sanıkları şu isimlerden oluşuyor:
1-Eski Kadıköy Kaymakamı Birol Kurubal
2-Eski Bağcılar Kaymakamı Erdal çakır
3-Eski Muğla Valisi Fatih Şahin
4-Eski Sancaktepe Kaymakamı Feyzullah Özcan
5-Eski Mülkiye Başmüfettişi Gürkan Polat
6-Eski İstanbul Vali Yardımcısı Haluk Nadir
7-Eski İstanbul Emniyet müdürü Hüseyin Çapkın
8-Eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu
9-Eski Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Mürteza Balcı
10-Eski Artvin ve Hakkari Valisi Necmettin Kalkan
11-Eski Rize ve Çorum Valisi Nurullah Çakır
12-Eski Pendik Kaymakamı Osman Tunç
13-Eski Mülikye Başmüffettişi ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Genel Sekreteri Yılmaz Kurt
14-Eski Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan
15-Eski Denizli Valisi Abdülkadir Demir

ÖNCEKİ HABER

Bayram tatilinde oteller yüzde 100 dolu

SONRAKİ HABER

Yargıtay siyasetçi Emrullah Bingül'ün cezasını onayladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...