17 Ağustos 2017 09:16

Tutuklu yargılanan Murat Aksoy: Gazetecilik suç değildir

Aralarında Atilla Taş ve Murat Aksoy'un da olduğu 13 gazetecinin 'darbeye teşebbüs' iddiasından yargılandığı dava görülüyor.

Paylaş

13 gazetecinin “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” iddiasıyla yargılandığı duruşmanın ikinci gününde savunma yapan Murat Aksoy, “Ne yazık ki biz burada gazeteciliği savunuyoruz, ama beğenmezseniz de eleştirseniz de gazetecilik suç değil” dedi.

Duruşmada savunma yapan Atilla Taş, Bir bakan diyor ki ‘tweetten yatan bir Allah’ın kulu yok.’ Ben Zeus’un kulu muyum? Ben tweetten yatıyorum” dedi. Duruşmaya yarın devam edilecek.

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ikinci  duruşmaya tutuklu sanıklar Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Atilla Taş, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan, Seyit Kılıç, Yetkin Yıldız katıldı. Tutuksuz yargılanan sanık Ali Akkuş duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya sanıkların yakınları izleyici olarak katıldı.

NASIL DARBEYLE SUÇLANIYORUM?

Duruşma Gazeteci Hüseyin Aydın’ın savunmasıyla başladı. Aydın, “Gözlerinizin içine baktım dünden beri. İşlerinizi bitirin buradan gidelim diye bakıyordunuz, bu esarete dayanamıyordunuz. Sadece iki gün bile zor. Benim çocuklarımın yüzünü görmediğim 389. sabah bu sabah” dedi. 31 Mart’taki tahliye sonrasını anlatan Aydın, tahliye ve geri tutuklanış sürecinin işkenceye dönüştürüldüğünü söyleyerek “Ve o gece yaşama sevincimi kaybettim. Yalvardık bizi Silivri’ye götürün diye günlerce işkence muamelesinde, nezaret hanede tutulduk. Yerlerde yatırıldık.” dedi.

Cihan Haber Ajansında muhabir olarak çalıştığını söyleyen Aydın, “Muhabirin görev tanımı, sokakta çalışmaktır. Ben Feza’nın, Cihan’ın nereye bağlı olduğunu bilmiyordum. Tankta mı görüntülendim, silahlı mı görüntülendim. Nasıl darbeyle suçlanıyorum?​” diye sordu. İddianamede Ekrem Dumanlı ve yöneticilerle ilişkisinden bahsedildiğini söyleyen Akgün, “Ben Zaman’da çalışmadım bile ilişkilerini bilmem. Ben aldığım 2 bin lira için ekmek parası için çalıştım bu kurumlarda. Bu ilişkileri bilsem kapısından girmezdim” diye konuştu.

‘2 MÜEBBETLE YARGILANMAK İÇİN NE YAPTIM?​’

Ardından savunma yapan Murat Aksoy ise sözlerine, bugüne kadar kendisine destek veren tüm meslektaşlarına teşekkür ederek başladı. 

“Eleştirel yazılarımı ve görüşlerimi Yeni Şafak’tan İMC TV’ye geniş bir yelpaze ile paylaştım” diyen Aksoy, “Yazmış olduğum binlerce yazı, 300’den fazla TV programı ve sosyal medya paylaşımlarından hiçbiri nedeniyle hakkımda dava açılmamıştı” dedi.

“MİT krizini yarı darbe olarak yazdım” diyen Aksoy, tutuklanma gerekçeleri arasında, yazdığı altı köşe yazısı, sosyal medya paylaşımları ve TV konuşmaları olduğunu hatırlatarak, yazılarında ve konuşmalarında aynı düşünsel çizgiyi koruduğunu söyledi. Aksoy, “Benim görüşlerim ve yazılarım yazdığım kurumun yayın politikasına göre değişmedi. Her mecrada eleştirel oldum. Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok adaleti savundum” ifadelerini kullandı. Aksoy, “Ne yazık ki biz burada gazeteciliği savunuyoruz, ama beğenmezseniz de eleştirseniz de gazetecilik suç değil” dedi.

‘YARGININ GÖREVİ GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARMAKTIR’

Aynı iddianamede örgütün bazı kriterlerine uymakla suçlandığını hatırlatan Aksoy, “Hiçbir gizli toplantıya katılmadım, kimseden talimat almadım, bir dolarım olmadı, Bank Asya’da hesap açmadım, Gülen’e hiçbir zaman ‘hoca efendi ve muhterem’ demedim. ByLock kullanmadım, çocuklarım onların okuluna gitmedi” dedi.

31 Mart tahliyeleri ardından her şeyin daha da zorlaştığını belirten Aksoy, “Yedi aylık sürede ne yapmış olabilirim ki, iki müebbetle yargılanıyorum. Üstelik mektup yasak haftanın 168 saatinde sadece bir saat aile, bir saat avukat görüşü var. 14 günde bir 10 dakikalık telefon görüşmesi hakkım var”

‘SAVCILIK NEYİ SORUŞTURDU?​’

“Suç vasfım üç kez değişti” diyen Aksoy, “Bu süreçlerde savcılık neyi soruşturdu? Bu kadar özensizlik Türk hukuku adına acı verici. Gazetecilikte 5N1K sorusu var. Bu iddianamede, Nasıl sorusu yok. Bu darbe nasıl olabildi sorusu yok “ dedi.

Çalıştığı kurumları yıl yıl, ay ay döken Murat Aksoy, “İletişim benim mesleğim ve görevim”, diyerek HTS kayıtlarındaki görüşmelerinin ‘gazetecilik faaliyeti olduğunu’ söyledi.

“Eğer eleştirmek suçsa, suçlanabilirim, tartışılır. Ama ben 13 kişiyle yaptığım görüşmeler nedeniyle 2 müebbetle yargılanıyorum” diyen Aksoy, savunmasının sonunda tahliyesini ve beraatini talep etti.

BAŞBAKAN MUHABİRİMİZİ DAVET ETMİŞTİ’

Aksoy’un ardından Gazeteci Erkan Acar savunma yaptı. Acar, “22 yıllık gazeteciyim, iki kitabım var. Habercilik dışında herhangi bir faaliyetim olmadı. Özgür Düşünce için iddianamede terör örgütü yayın organı deniliyor. Ben bunu hiç hissetmedim ki. Çünkü yasal bir kuruluştu. Hatta darbeden birkaç ay önce şimdiki Başbakanımız Binali Yıldırım Ankara’daki muhabirlerimizi kahvaltıya davet etmişti”

ATİLLA TAŞ: BEN ZEUS’UN KULU MUYUM?

Oğuz Usluer savunmasını tamamladıktan sonra Atilla Taş’ın savunmasına geçildi. Taş, “Ben suçsuzum ve bir yıldır suçsuz yere hapis yatıyorum. Bir bakan diyor ki ‘tweetten yatan bir Allah’ın kulu yok.’ Ben Zeus’un kulu muyum? Ben tweetten yatıyorum. Adamların Fethullah ile fotoğrafları var. Bunlar bize televizyondan ‘terörist’ diye bağırıyor” dedi. 

Taş, “Örgüt bana ‘Komik komik şarkılar yapacaksın, milletin sinirlerini bozacaksın, bir süre ortadan kaybolacaksın, ‘Yamyam Style’ şarkısını yapacaksın, seni Atilla Tasus deyip Yunanistan’a iteleyecekler, sonra bir gazetede yazı yazacaksın’ mı dedi? Aklımızla mı oynuyorsun derler. Çok yattım, beni bırakın, kaçmam. Bırakırsanız gelip buraları temizlerim” diye konuştu. Seyit Kılıç, Yakup Çetin’in savunmalarının ardından biten duruşma yarın da devam edecek. 

NE OLMUŞTU?

‘FETÖ’nün medya yapılanmasına yönelik davanın İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde 31 Mart’ta görülen duruşmasında Atilla Taş ve Murat Aksoy’un da aralarında bulunduğu 21 kişi tahliye edilmiş, duruşma savcısı 8’inin tahliyesine itiraz etmişti.

Savcının tahliye talebinde bulunduğu ve mahkemenin de tahliye ettiği aralarında Atilla Taş ve Murat Aksoy’un da bulunduğu 13 kişi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aynı gün darbe soruşturması kapsamında gözaltı kararı vermiş, bu kişiler de cezaevinden çıkmadan gözaltına alınarak emniyet müdürlüğüne götürülmüş, şüpheliler çıkarıldıkları sulh ceza hakimliği tarafından tutuklanarak yeniden cezaevine gönderilmişti.

21 kişi hakkında tahliye kararı veren 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İbrahim Lorasdağı, hakimler Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim 3 Nisan 2017’de açığa alınmıştı.

Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, 13 kişi hakkında 7 Haziran’da “darbe teşebbüsü” iddiasıyla ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle iddianame hazırlamıştı. (MEDYA SERVİSİ)
 

ÖNCEKİ HABER

Kartal’da ‘Edebiyat-Sanat Çadırı’ 

SONRAKİ HABER

AMATEM’ler ihtiyaca cevap vermiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...