21 Temmuz 2017 10:21

İftira manşetleri ve ‘Yalan dünya’

Fatih Polat, Güneş gazetesinin 'Zaman ayarlı kaos planı' manşetiyle 'Dışarıdaki Gazeteciler'i hedef göstermesi üzerine yazdı.

Paylaş

Fatih POLAT

Önce, 12 Temmuz tarihli Türkiye gazetesinde yayımlanan Batuhan Yaşar imzalı ‘24 Temmuz planı çöktü’ başlıklı manşetle hedef gösterildik. Şimdi de, Güneş gazetesinin ‘İşte zaman ayarlı kaos planı’ (21 Temmuz 2017) başlıklı manşetiyle hedefteyiz.

Güneş’in manşetinin alt başlığı kan donduracak cinsten: “Büyükada’daki darbe toplantısına dair kan donduran detaylara her geçen gün yenileri ekleniyor. O masada yapılan plana göre, kaosun fitili 24 Temmuz’da ateşlenecek.”

24 Temmuz dedikleri, Türkiye’de ‘Sansürün kaldırılış’ tarihi olarak ilan edilen ve mahkeme tarafından da Cumhuriyet davasının ilk duruşma günü olarak belirlenen tarih. Biz de ‘Dışarıdaki Gazeteciler’ olarak, -aslında şu anda dışarıda olan gazeteciler demek lazım, çünkü belli ki bu manşetleri atan ‘gazeteler’, o ‘haberlere’ imza atan ‘gazeteciler’ bizim çok da fazla dışarıda kalmamızı istemiyor- Cumhuriyet davasında haksız, hukuksuz bir biçimde yargılanan, tutuklu olan 12 meslektaşımızla ve bunun yanında tutuklu tüm gazetecilerle dayanışmak için oluşturduğumuz gruba ’24 Temmuz’da birlikte özgürüz’ adını koyduk. Belli ki, gazetecilere özgürlük dileğini ifade eden bu isim, birilerine fazlasıyla batıyor, manşetten manşete dolaşıyor.

Güneş’in manşetinde bizimle ilgili bilgilere, grubumuzun bir üyesi olan ve şu anda uydurma delillerle, iftira manşetleriyle tutuklanmış olan Özlem Dalkıran’ın telefon incelemesinden ulaşıldığı belirtiliyor.

Şimdi bu bilgileri servis edenlere soralım. Cumhuriyet davası ‘gizli’ olan bilgilerin haberleştirilmesi iddiasıyla açılmışken, üzerinde gizlilik olan hak savunucularıyla ilgili dava dosyasındaki bu ‘deliller’ günlerdir nasıl iktidar medyasına servis ediliyor?

Güneş, bazı arkadaşlarımızı fotoğraflarıyla manşetinden hedef gösterirken, bazı gazeteci arkadaşlarımızı da isimleriyle ve haklarında çeşitli suçlamalarla hedef göstermiş. Bu grubun üyesi olan ben de, ‘Evrensel gazetesinin bazı çalışanları’ ifadesiyle dahil edilmişim. Sonuç olarak bu gruba üye olan hepimizin isimleri savcının, polisin elinde var.

Bu manşeti atanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağız elbette. Buna ek olarak, kendilerini bugün için pek ilgilendirmediği açık olsa da, biz yine de soralım: Şu ya da bu nedenle sizlerin hakkınızda da dava açıldığında, hava dönüp kendinizi bir anda tutuklu bulduğunuzda -ki bulmayın- sizi kim savunacak?

Yine onları ilgilendirmediği açık olsa da biz yine de yazalım. 160’tan fazla gazetecinin tutuklu olduğu bu ülkede, gazetecilerin özgür olarak gazetelerine dönebilmeleri, halkın haber alma hakkının savunulması için basın dayanışmaları örgütlemek çok onurlu bir şey. İnsana büyük bir iç huzuru kazandırıyor ve acayip keyifli. Meslektaşlarını manşetlerden hedef göstermek, türlü senaryolarla bunun üzerinden tiraj kazanmaya çalışmanın ‘onurunu’ da size bırakıyorum.

Günlerdir hedef gösterdiğiniz Özlem’e gelince. Büyükada’da 5 Temmuz’da ‘Dijital güvenlik, bilgi yönetimi ve stresle baş etme eğitimi’ konulu mesleki bir toplantı sırasında düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alınan ve tutuklanan hak savunucularından biri olan Özlem’i, yine bu tür manşetlerle hedef gösterildikten sonra katledilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in davasıyla dayanışmayı örgütlemek amacıyla kurulan ‘Hrant’ın Arkadaşları’ndan biri olarak tanıdım 10 yıl önce. Onu, Ahmet Tulgar ile birlikte Hayat TV’de yaptığımız ‘Masa Üstü’ adlı televizyon programına konuk olarak almıştık. Diğer hak savuncularıyla birlikte tamamen kurgu manşetlerle hedef gösterdiğiniz Özlem’in ayrıca bir de editörlük geçmişi var. 24 Temmuz davasına hazırlık için oluşturduğumuz basın dayanışmasında da bu nedenlerle var. Şimdi attığınız iftira manşetleri ile onu tutuklatmayı başardınız. Ama şunu da bir kenara yazın: O, hayatıyla ve tüm yapıp ettikleriyle örnek olan bir arkadaşımız. Özlem’i iftiralarınız karşısında sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.

İftira manşetçileri, yalansız yaşayamadığınızı anlıyoruz. O zaman size bu açıdan daha anlamlı bir öneri ile yazıyı noktalayayım. Neşet Ertaş’tan ‘Yalan Dünya’yı dinleyin canınız yalan çektiğinde. Belki hayatınızın içine, doğru bir şeyler damlar. Bir damla bile olsa iyi gelir.

ÖNCEKİ HABER

OHAL sağlığa zararlı geldi, 3 bin hekim ihraç edildi

SONRAKİ HABER

Maltepe sokaklarında müzik yankılanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...