25 Haziran 2017 02:26

Bir arkadaşın arkadaşı anlattı

İçinde umudunu kıran herkese rağmen yaşamaya devam etmeli ve hayatı adımlamalısın.

Paylaş

Ebru Nihan CELKAN*

Arkadaşın arkadaşı anlattı. Ben de size anlatıyorum.

“İlk defa aşık olduğumda 11 yaşındaydım. Söyleyemedim. 'Seni seviyorum' demek yerine uzaylı olduğumu söyledim. Belki uzaylı olursam beni severmiş gibi geldi. Uzaylı olmak yaşadığım hislere tercüman olur sandım. Olmadı.

14 yaşıma geldiğimde yine aşık oldum. Söyleyemedim. Aşık olduğumu söylemek yerine vampir olduğumu söyledim. Uzunca bir süre güneş gözlükleriyle gezip gündüzleri uyuyormuş taklidi yaptım. Annem vampirler için yemek yapmayı bilmediğini söyleyince vampir olmayı bıraktım. Aşkım baki ve karşılıksız kaldı. Sonuçta kim bir vampiri sevmek ister ki?

Top Gun’da nefesimi kesen Tom Cruise olmadı, Dirty Dancing filminde Jennifer Grey’e eşlik eden erkek oyuncu da kimdi? Pretty Women Julia Roberts’in gülüşü değil miydi? Büyüyünce erkek okuluna öğretmen atanacak Robin Williams olacaktım. Hangi araba kaç silindir, BMX’in önü nasıl kaldırılır, kaykayın tekerleri nasıl yağlanır, duran topa ayağın içiyle nasıl falso verilir, Fenerbahçe’nin ilk deplasman maçı kiminle? Hepsinin cevabı bende. Lakin bunları bildiğimi çok belli etmemeliydim. Zira bu kısım tekmili birden oğlanlara ayrılmıştır, kızlar giremez. Tabii “tuhaf” değilsen.

- Yoksa sen? Söyle bakalım kız mısın? “Tuhaf” mı?

- Kötüler “tuhaf” olur ben iyilerdenim!

- Kız mısın?

- İyilerdenim sizdenim!

Üniversitede de aşık oldum. Hem de iki kere. Aşk saklamam gereken bir şeydi. Aşkı sakladığım her yerden öfke sel olup aktı. Öfkem alkışlandı. Bir kaşımdaki yarık, dişimdeki kırık, sırtımdaki çizikler o yaşlardan kaldı.

Yüklenmesi ağır bir sırrım vardı. Kocaman bir sır. Onu şişelere fısıldadım. Fısıltılarım sislerde kabus oldu. Sırrım, kabusum ve ben. Tek başıma olduğumu, kimsem olmadığını, buraya ait olmadığımı, dünyada yerim olmadığını düşündüm. Sonsuza kadar böyle bir başıma kalacağımı, kimsenin beni sevmeyeceğini, sevgilimin adını en yakın arkadaşıma söyleyemeyeceğimi, işsiz kalacağımı...

Ne vakit kalbim kırılsa ya Jeanne d’Arc ya Orlando bazen de Baltalı Hano olduğumu düşündüm. En son tek boynuzlu at oldum. Hatta bir tişörtüm var üzerinde ‘İnsanlarla çıkmıyorum ben tek boynuzluyum’ yazıyor.”

SIRADAN BİR İNSAN

Uzun bir süre hayatımı “bir arkadaşın arkadaşının” ağzından anlattım. “Bir arkadaşın arkadaşı anlattı” 10 kaplan gücünde bir kalkandır. Herkesin bildiği ama kimsenin açıkça bilmemesi gereken durumlarda kullanılır. Anlatan ve dinleyen herkesin bir yalana gönüllü iştirak ettiği hikaye anlatıcılığının gündelik kullanıma indirgenmiş hali gibidir.

Sonra bir gün sırlardan, sırların çevresini ören yalanlardan, yalanların kenarına kurşun asker gibi dizilen tüm rollerden nefes alamaz oldum. İkili sistemlerden yoruldum. Bu hayatta insanın tek bir role sığamayacak kadar renkli ve güzel olduğunu deneyimlerken yalan söylemeye nasıl devam edebilirdim? Hayat bir taraftan “sadece kadın” “sadece erkek” olmaya zorlarken bir taraftan babamın oğlu, annemin kız kardeşi oldum, kız kardeşimin ağabeyi, arkadaşımın sevgilisi sonra tekrar arkadaşı oldum. “Erkek gibi” oldum “kadın gibi” oldum ve bazen her ikisi birden, bazen de hiçbiri. Sonra bunların hepsinin birilerinin yazdığı ve kim bilir kaç provadır ısrarla tekrar ettiği derinliği olmayan sığ tipler olduğunu anladım. Bu tiplerin hakkını veremedim, vermek istemedim. Hiçbirine sığmadım. Kimseyi de sığdıramadım. Ne “kadın gibi” ne “erkek gibi”... Herkes gibi, kalbi aşık olmadığı zamanlarda normal ritimde atan sıradan bir insan olduğumu anladım.

ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEKSİN

Orada bir yerde kendi hikayesini başkasının ağzından anlatmak zorunda olduğunu düşünen gökkuşağının güzel çocuğu bu yazı sana. Bir sırrı tek başına yüklenmenin nasıl zorlu bir uğraş olduğunu biliyorum. Şimdi değilse bile bir gün yükünü paylaşmak istediğinde en yakınlarında biri olmasa bile bir yerlerde vaktiyle seninle benzer yükü taşımış insanlar olduğunu bilmeni isterim. Yaşadığın her bir günün, saatin, dakikanın seni kendin olmaya bir adım daha yaklaştırdığına, bugün olmasa bile bir gün sırrını pay edebileceğine, kuşkuya yer bırakmadan kendin olabileceğine ve bundan korkmayacağın günlerin geleceğine inan. Olduğun gibi güzelsin.

Bir gün kendi hikayeni anlatmak istediğinde seni tüm kalbiyle dinleyecek, olduğun gibi sevecek, her ne istiyorsan onu olma cesareti verecek, kolunun altına girecek biri veya birileri olacak. İçinde umudunu kıran herkese rağmen yaşamaya devam etmeli ve hayatı adımlamalısın.

Bak ne diyor 25. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nı düzenleyen gökkuşağının çocukları;    

“...Gördüğümüz tüm baskılara rağmen 25 yıldır burada, bu sokaklarda, bu ülkede, bu toplumda var olmamızı sağlayan, aramızda çok güzel şeyler var. İçinde bulunduğumuz umutsuzluk, sürüklendiğimiz atalet haline direnmek için birbirimize tutunmayı öneriyoruz.”

15. Onur Yürüyüşü lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel, interseks insanlarla bu hayatı adımlamak, kendi gerçeğini özgürce yaşamak için sana ve hepimize cesaret versin.

Kendi hikayeni yaşamaya başladığında asla yalnız yürümeyeceksin.

* Oyun yazarı

ÖNCEKİ HABER

Velev ki

SONRAKİ HABER

Talepkâr

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...