18 Haziran 2017 00:21

Bir akademiden daha fazlası: KODA

Hasret Gültekin Kozan ihraç edilen 19 akademisyenin kurduğu Kocaeli Dayanışma Akademisi’nin düzenlediği yaz okulundaki izlenimlerini yazdı.

Paylaş

Hasret Gültekin KOZAN

Serinin dördüncü filmi olan 1978 yapımı Hababam Sınıfı Tatilde’nin o meşhur repliği vardı ya hani; “Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı. Öğrenmenin, bilginin var olduğu her yer okuldur…” Münir Özkul, nam-ı diğer “Mahmut Hoca” söyler bunu öğrencilerine, o an tüyler diken diken oluverir…

Kocaeli Dayanışma Akademisi’nin (KODA) Dr. Mehmet Fatih Traş anısına “Otoriter Zamanlar: Haklar, Özgürlükler ve Türkiye” başlığıyla Balıkesir Ören’de DİSK Genel-İş tesislerinde gerçekleştirdiği 5 günlük yaz okulu, Mahmut Hoca’nın bu sözlerini her defasında hatırlatırcasına karşımızda durdu. Gerçi, Kocaeli Üniversitesinden (KOÜ) 672 sayılı KHK ile 1 Eylül 2016 tarihinde ihraç edilen 19 akademisyenin kurduğu KODA, en başından bu yana okulun sadece dört duvar arasında olmadığını bizlere her defasında kanıtlamıştı. Yazının devamında bir kanıt daha göreceksiniz…

10-14 Haziran tarihleri arasında gerçekleşen yaz okuluna katılmak için 9 Haziran’da İzmit’ten bir otobüsle yola çıktık, Ankara’dan ve İstanbul’dan arkadaşlar ise bize Balıkesir’de dâhil oldu. KODA üyeleri dışında 40 katılımcı yaz okulundaydı, gerçi sonunda biz de birer KODA üyesi olmuş, belgelerimizi almıştık hocalarımızın ellerinden.

Her gün 4, toplamda 16 oturumun gerçekleştiği yaz okulu, ciddi manada yoğun ve bir o kadar da verimli geçti. Oturumların dışında kalan her saniye bile dolu doluydu; havuzda, denizde, yeşil çimlerde, çay yudumlarken, yani boş kalan her anda hocaların da içinde olduğu küçük küçük gruplar tartışmaya, bilgi paylaşmaya devam etti. 

AKADEMİ VE SINIF YAN YANA…

Akılda kalan en değerli anlardan ilki, yaz okulunun yapıldığı tesiste eğitimde olan DİSK üyesi işçilerin hocaları ziyaretiydi. KODA üyesi Hülya Kendir’in dersini “İşçiler burada, hocaların yanında” sloganlarıyla “bastıran” işçiler, hocalara desteklerini büyük bir mutluluk ve gururla sundu. Bu ziyarette konuşan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, barış imzacısı akademisyenlerin her zaman yanlarında olduklarını da belirtti. Sonrasında bu ziyaret için yine KODA üyesi olan Gül Köksal, “Arzu ettiğimiz şekilde, bütün emek gücünün akademisinden fabrikasına yan yana olması önemliydi” değerlendirmesinde bulunacaktı. Diğer bir değerli an ise hemen ertesinde, kampın ikinci gününde yaşandı. Bu sefer akademisyenler DİSK üyesi işçilerin eğitimlerini “Hocalar burada, işçilerin yanında” sloganıyla “kesti!”

‘OKUL HER YERDİR;SIRASINDA BİR ORMAN,SIRASINDA DAĞ BAŞI…’

Sonra bir de depremi gördük yaz okulunda. Üçüncü günde, tam da Gül Köksal’ın “Kent ve Çevre Hakkı” sunumunun başlayacağı dakikalarda İzmir Karaburun açıklarında yaşanan 6,2’lik deprem, bizi de güçlü bir şekilde sarstı. Bir yandan iyi de oldu sanki. Deprem dolayısıyla kapalı alanda yaptığımız oturumlara böylelikle bir ara verdik, dışarıda, onlarca yıllık çam ağaçlarının ve güzelim yeşilliğin ortasına bıraktık kendimizi, Gül Hoca da burada öyle güzel anlattı ki kent ve çevre hakkını… İşte bir kez daha Mahmut Hoca’nın canlandırışıyla Rıfat Ilgaz’a referans verdik ve dedik ki; “Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı. Öğrenmenin, bilginin var olduğu her yer okuldur…”

KADINLI-ERKEKLİ İKİ FUTBOL MAÇI VE GÜVEN HOCA’NIN DİSİPLİNİ…

Sonra bir de futbol maçları tabi, kadınlı-erkekli yapılan hem de… İki gün art arda yapılan maçlarda benim de içinde bulunduğum takım ikisini de –ikincisini az da olsa çirkeflikle- kazandı. İlk maçta KODA üyesi Güven Bakırezer’in içinde bulunduğu takım fark ile yenilmişti, Güven Hoca buna katlanamayarak rövanş çağrısı yaptı ertesi güne, onu da kazandık ama dedim ya, az da olsa ‘çirkeflikle’, sahada kaybettiğimiz maçı masada kazandık diyebilirim. Maçlara dair diyeceğim tek şey; Güven Hoca’nın disiplini... İlk maçta kaledeydi, önüne çok sağlam bir savunma kurmuştu kadın katılımcılardan ama bizim hücum oyuncularımız iyi işler çıkardı, kazandık. İkinci maçta bu sefer defansta görev aldı Güven Hoca, yine çok sağlam bir savunma vardı karşımızda ama bu sefer Harun yoktu, eksikliği de hissedildi. Velhasıl kelam, Güven Hocaların takımının attığı birkaç gole itiraz ettik, iptal ettirdik. Maçı da Kamile’nin attığı son penaltı golüyle kazandık…

‘İYİ Kİ VARSIN KODA’ 

Veda geceleri genelde zor geçer, ertesi günün son olduğunu bilerek bir şeyler yapmak gerçekten çekilmezdir ama bu sefer öyle değildi, eğlencenin tavan yaptığı, sürprizlerle dolu, herkesin bilmese dahi oyun havalarına eşlik ettiği bir veda gecesiydi bu. Başta Ezgi’nin o güzel çabasıyla hazırlanan gecede maytap ile konfeti bile vardı. Tesisin aşçısı, hocalara pasta yapmış, üzerine “İyi ki varsın KODA” yazmıştı. Hocalar bir bölgede toplandı, alkışlar ve sloganlarımızla bulunduğumuz alana geldi. O an, yaz okulunun unutulmazlarından bir başkasıydı sadece… Sonrası; halaylar, horonlar, çiftetelliler, roman havaları, zeybekler… Tek kelimeyle mükemmel bir veda gecesi, herkesin büyük bir keyif aldığı…
Zor olanı ise son gün kapanış forumunda gerçekleşti. Katılımcıların KODA yaz okuluna dair görüşlerini ve önerilerini belirtmelerinin ardından bu sefer de hocaların bizlere sürprizi vardı. KODA yaz okuluna katılarak, Yücel Hoca’nın değimiyle, bizler de birer KODA üyesi olmuştuk. Tek tek isimlerimizin söylenerek çağrıldığımız o son dakikalar, herkes için o kadar değerliydi ki… Kimilerimizin “Aldığım en önemli diploma” veya “Bu anı ömrümün sonuna dek unutmayacağım” gibilerinden sözleri, herkesi duygusallığın zirvesine çıkardı. Yine döndük Mahmut Hoca’ya, evet; “Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı. Öğrenmenin, bilginin var olduğu her yer okuldur…”

KODA bunu başardı, 1 yıla yakın süredir de çok iyi şeyler başarıyor, başarmaya da devam edecek. Ne mutlu KODA üyesi olana, ne mutlu akademiyi içinde bulunduğu durumdan bağımsız, olması gerektiği gibi yaşatanlara…

ÖNCEKİ HABER

Galeyana gelenler, getirilenler ve Suriyeliler

SONRAKİ HABER

Onuruma dokunamazsın!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa