07 Mayıs 2017 02:10

Dişçiliğin dehşet veren kökenleri

Mithat Fabian Sözmen dişçilik tarihinin ürkütücü kesitlerini anlatan yazıyı BBC Radio 3’ten çevirdi.

Paylaş

Bu yazıyı, dişçinin bekleme odasında oturup size dişinizi ihmal ettiğinizi hatırlatan posterlere mutsuz mutsuz bakarken okuyor olabilirsiniz. O halde dişçilik tarihinin ürtütücü kesitlerine bakıp şükredin ve birazcık olsun neşelenin!

MEZARDAKİ TORTU

Diş çürüğünün ilk örneklerine antik Mısır kafataslarında rastlanmıştır. Bu örneklerdeki diş erozyonuna kalın öğütülmüş unla yapılan ekmeklerin ve lifli sebzelerin sebep olduğu düşünülüyor. Mezarlarda diş macunu ya da diş korumasına dair herhangi bir şey bulunamadı bu da arkeologların neden ‘Malcolm the Molar’(Diş adam) çıkartmasına rastlamadığını açıklıyor.

DİŞ KURTLARI!

Diş çürüğünün neden oluştuğuna dair getirilen ilk açıklamalardan biri küçük kurtların ya da şeytanların dişi kazıdığına ilişkindi. Sümerler (İçinizde kolay iğrenen varsa bakmasın) sinir uçlarının küçük kurtlar olduğunu düşünüyordu ve onları çekmeye çalışıyordu.

KRALİÇE ELIZABETH’İN KARA DİŞİ

1. Elizabeth’in piskoposlarından birinin, acının dayanılabilir olduğunu kanıtlamak için dişini çektirdiği söylenir. 1578’de 1. Elizabeth’in dişleri rafine şeker yüzünden siyah hale gelmişti ancak kraliçe, diş ağrısına karşı tedavi görmeyi reddediyordu. Bu yüzden Piskopos John Aylmer, dişlerinden birini çektirerek operasyonun kraliçenin korktuğundan daha az acı verici olduğunu kanıtlamak istedi. Hizmet aşkı diye buna denir!

ESKİ DİŞÇİLER

Orta Çağ’da diş çekimleri a)anestezi olmadan b) Halk arasında c) Berberler tarafından yapılıyordu. Dişi çekmek için önceleri ‘Diş Pelikanı’ denilen korkunç bir alet kullanılıyordu sonraları kıskaç benzeri ‘Dişçi Anahtarı’ kullanılmaya başlandı.

SİDİKLİ AĞIZ!

17. yüzyılın sonu ve 18. yüzyılın başında mesleği icra eden Fransız Hekim Pierre Fauchard, dişçiliğin babası olarak anılır. Temel ağız anatomisi, diş çürüğünü çekme, diş nakli gibi erken dönem dişçi işlemlerine öncülük ettiği için methedilir. Aynı zamanda insanın dişini kendi sidiğiyle durulamasını da tavsiye etmiştir. Ve tükürmesini!

ROMA’DAYKEN

İmparator Nero’nun doktoru Andromachus, tiryak kullanırdı. Bunun tüm hastalıkları iyileştirmese de insanın kendisini iyi hissetmesine neden olduğunu söylerdi ki kesinlikle haklıydı çünkü afyon içeriyordu!

DİŞ PROPAGANDASI

Diş fırçalamanın siyasi bir eylem olabileceğini kim düşünürdü? Soğuk Savaş sırasında ABD propagandası, iyi diş sağlığının Bolşeviklere karşı üstünlüğü göstermenin ideal yolu olduğunu söylüyordu. Benzer şekilde SSCB’de de yurttaşlara dişlerini anayurt için fırçalamaları gerektiği söyleniyordu.

ABD’DE DİŞ SAĞLIĞI

Ortalama bir Amerikalı hayatının 38.5 gününü diş fırçalayarak geçiriyor. Ancak diş sağlığına ilişkin saplantı -şaşırtıcı bir şekilde- 2. Dünya Savaşı’ndan sonra başlamadı. Denizaşırı ülkelerde görevlendirilen ABD askerleri, ülkeye dönüşlerinde dişleri temiz tutma konseptini de beraberlerinde getirdiler. Gülümseyin!

ÖLÜ DİŞİ

1800’lerde cesetlerden toplanan takma dişler yaşayanlar için kullanılıyordu. Waterloo Savaşı sonrası cesetlerden 50 bin diş toplanmıştı ve bu protez dişler “Waterloo Dişi” olarak biliniyordu. Hayır, ABBA’nın şarkısı bununla ilgili değil.

DİŞ MODALARI

Japonya’da bazı kadınlar, dişçilerine gidip kendilerine çarpık dişli bir görünüm vermelerini istiyor. Yaeba denilen bu çarpık diş, köpek dişine minik bir ek getirilmesiyle yapılıyor. Böylece daha genç göründüklerini düşünüyorlardı.

GÜZEL DİŞLER NE ANLAMA GELİYOR?

Dişlerimizi niye seviyoruz? Çünkü kültürümüz gençliğe, başarıya değer veriyor ve beyaz, düzgün dişler bunun ikisini de yansıtıyor. İyi dişlere sahip olmak antilobun kemiğini bile parçalayacak kadar genç ve güçlü olduğumuza işaret eder... Ya da en azından pizzayı.

BBC Radio 3’ten çeviren Mithat Fabian SÖZMEN.

ÖNCEKİ HABER

Hıdırellez baharsa, Cemil Abi her baharın umududur

SONRAKİ HABER

Bir cıvıltılık* saltanat

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...