28 Nisan 2017 02:03

Fransa’da olgunlaşan mücadele, seçimler ve 1 Mayıs

Hollanda, Danimarka ve Belçika’da işçi sınıfı hangi saldırılara karşı mücadele veriyor?

Paylaş

Anıl ÇİFTÇİ*
Paris

Fransa işçi sınıfı, 2016’da son 5 yılın en mücadeleci dönemini yaşadı. Manuel Valls Hükümetinin art arda gelen reformları Cumhurbaşkanı François Hollande’a da en sıcak senesini yaşattırdı. Ülkeyi bir adım daha liberalleştiren (Eski ekonomi bakanı, bugün cumhurbaşkanı adayı olan) Macron yasaları, sendikaların ve toplumsal örgütlerin mücadeleyi başlatmasını sağladı. 

2015 aralıkta işçilere tanıtılan ve halkın kısaca el Khomri dediği yeni iş yasası, neredeyse senelerdir neoliberal reformlara karşı birikilen öfkenin patlamasına neden oldu. İnternet üzerinde başlatılan “el Khomri yasasına hayır” imza kampanyası günde ortalama 73 bin imza toplayarak 4 Mart’ta tam 1 milyon imzacıya yükselmişti. Aynı zamanda, yapılan anketler Fransızların yüzde 70’inin bu yasaya karşı çıktığını gösterdi. 

İŞÇİLER, MEMURLAR, ÖĞRENCİLER... 

Uzun bir zamandan sonra Fransa’daki bütün işçi, memur, öğrenci sendikaları eylem çağrısı yaptılar. İşçiler kitlesel bu eylemlere katıldı ve sendikaların genel grev çağrısına olumlu cevap verdi. Valls Hükümetinin eylemlere tek cevabı şiddet ve eylemcileri kriminalize etmek oldu. El Khomri yasası hükümet tarafından , Fransa Anayasası’nın 49. maddesi kullanılarak parlamentonun oy kullanması engellenerek hayata geçirildi. Kendini ‘solcu’ ya da ‘sosyalist’ olarak tanıtan bir hükümet, işçilerin, gençlerin, toplumun ve hatta kendi milletvekillerinin bile istemediği bir yasayı antidemokratik yöntemlerle geçirmiş oldu. 

GECE GÜNDÜZ MÜCADELE DÖNEMİ

El Khomri yasasına karsı protestoların yanı sıra mart ayın sonunda ‘Nuit Debout/Gece Ayakta’ eylemleri başlamıştı. Paris’in Republique (Cumhuriyet) Meydanı’nda başlayan bu eylemler birkaç gün içinde Fransa’nın değişik şehirlerine sıçradı. İş yasasının geri çekilmesi, OHAL’in sonlandırılması, polis şiddetine son verilmesi gibi birçok talep dile getirildi. 

İŞÇİLERİN VE GENÇLERİN ‘İNANÇ OYU’

Her akşam değişik meydanlarda buluşan halk, bu süreçte siyasi olarak olgunlaştı, ve bunun bir işareti, kampanya süreci eylül 2016’da başlayan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görüldü. Sol aday Jean-Luc Melenchon’un cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 19.5 oranında oy alması 

Fransa’nın çağdaş siyasi tarihinde nerdeyse bir ilk oldu. Gençler ve işçiler Melenchon’a yoğun olarak oy verdi; bunu da ‘Kötüler arasından birini seçmek’ yerine bir ‘inanç oyu’ olarak kullandı ve bu da ‘sol’un içindeki güç dengesini değiştirdi.

AŞIRI SAĞ VE NEOLİBERAL REFORMLARA KARŞI 1 MAYIS

Fransa işçi ve emekçileri 2017 1 Mayısı’na, özel bir atmosfer içinde giriyorlar. Seçimlerin ikinci turuna 1 hafta kala, 1 Mayıs’ta, aşırı sağcı Marine Le Pen’in ikinci tura yükselmesi protesto edilecek. Ama bununla yetinilmeyecek, işçiler diğer aday Emmanuel Macron’un sunduğu neoliberal reformları da protesto etmek için de sokağa inecek. Seçim kampanyasında öne çıkan “haftalık çalışma saatinin 32’ye düşürülmesi” ve “Asgari ücretin yükselmesi” gibi talepler de meydanlarda haykırılacak.

* Fransa Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) Başkanı


HOLLANDA’DA GÜVENCELİ İŞ VE GELİR İÇİN!

Hasan AYHAN
Amsterdam

Geçtiğimiz 3 yıldan bu yana Hollanda’da 1 Mayıs kutlamaların inisiyatifi Hollanda İşçi Sendikaları  Konfederasyonu FNV’de. Sendika, geçtiğimiz yıllarda “Güvenceli iş, iyi bir TİS” talebiyle düzenlediği 1 Mayıs kutlamalarıyla başta çeşitli iş kollarından sendikaları, kendi üyelerini seferber ederek düzenlediği kutlamalarda, toplumun diğer kesimlerinin de desteğini alarak on bine yakın bir kitleyi 1 Mayıs gösterilerine çekmeyi başarmıştı. 

1 MAYIS SALONLARDAN SOKAKLARA ÇIKTI

Sendika federasyonları birliği olarak FNV’nin doğrudan inisiyatif almadığı ama Amsterdam’da “1 Mayıs Platformu”adı altında aktif sosyalist sendikacıların ve işçilerin de içinde yer aldığı yerli ve göçmen çeşitli örgütler tarafından oluşturulan  platform tarafından başlatılan bir gelenek yeniden canlandırılmıştı: 1 Mayıs’ı meydanlarda ve sokaklarda kutlamak. Oysa bu platform öncesinde Hollanda’daki yaygın gelenek, 1 Mayıs’ı salonlara hapsetmekti. Gerçi başta Türkiye kökenli sol ve sosyalist örgüt ve gruplar özellikle Rotterdam’da olmak üzere kutlamaları sokakta yapıyordu ama bu eylem ve etkinliklere katılım birkaç yüz kişiyi geçmiyor, dar bir sol çevre içinde kalıyordu. Ancak FNV üyesi sosyalist sendikacıların ve aktif işçilerin çabası, başkent Amsterdam’daki 1 Mayıs gösterilerinin dikkat çekmesi ve giderek bir çekim merkezi haline gelmesi, FNV’yi 1 Mayıslarda inisiyatif almaya zorladı. Böylelikle Hollanda’nın çok çeşitli kentlerinden, çeşitli sendikalara bağlı binlerce işçi yürüyüşlerle de desteklenen 1 Mayıs gösterilerinde yer almaya başladı. 

İŞTEN ATMALAR, TAŞERON ÇALIŞMA, GÜVENCESİZLİK

FNV’nin, 1 Mayıs kutlamalarının başına geçmesinin bir diğer önemli nedeni de son yıllarda, başta sağlık alanında olmak üzere 10 binleri bulan toplu işten atmaların yaşanması, güvenceli işlerin yerini güvencesiz taşeron işçiliğin alması, toplu iş sözleşmelerinin (TİS) yerini daha çok 1 yıllık sözleşmeli işçiliğin alması, ücretlerin sıfır-zamla otomatiğe bağlanması ya da toplu çıkış tehdidi ve korkusuyla düşürülmesi gibi gelişmeler, on binlerce işçi ve emekçiyi sokağa yönlendirmesi oldu.

Özellikle sağlık alanındaki gösteri ve protestolarda SP (Sosyalist Parti) etkin rol oynadı. Bu durum 1 Mayıs gösterilerini etkiledi. Neredeyse bütün bu eylemlerde aktif yer alan ya da kendisi örgütleyen FNV, bu gelişmelere bağlı olarak 1 Mayıs kutlamasının da inisiyatifini üstlendi. 

SENDİKALARDA ÜYE KAYBI SÜRÜYOR

Bu süreçte FNV’nin ve bağlı sendikaların üye kaybı yaşamakta olduğunu da hesaba katmak gerekiyor. 2000’li yılların başında 1.7 milyon üyeye sahip bu en büyük işçi konfederasyonu, son yıllarda hızla üye kaybı yaşadı ve bugün 1 milyonun biraz üstünde bir üyeye sahip. Burada bir not daha eklemekte yarar var; FNV esas olarak sağ-sosyal demokrat işçi partisi PvdA’nın sınıf içindeki bir arka bahçesi konumunda. Sınıf sendikacılığı ile ilgisi olmayan tipik sosyal-demokrat sarı sendika. 

Rakibi Hıristiyan Sendikalar Birliği CNV ise -üye sayısı 335bin-, Hıristiyan Demokrat Parti CDA’nın arka bahçesi. Bir de 102 bin üyeli VCP adında, bürokratların sendikası var ki, adını pek de duymayız.

1 MAYIS 2017

Öte yandan bu yılki 1 Mayıs gösterisinin sloganı yine geçen yılkı gibi “güvenceli iş” talebi ile formüle edildi. 1 Mayıs Pazartesi günü saat 13.00’te Amsterdam’da  Dokwerker’in önünde toplanmayla başlayacak ve buradan yürüyüşe geçilecek.  

Geçtiğimiz 15 Mart genel seçimleri sonrası Hollanda’nın bir numaralı gündemi olan yeni hükümetin kuruluşu çalışmaları, bu 1 Mayıs’ta da gündem olacak. FNV bu 1 Mayıs için, “Sağcı yeni kabinenin kuruluşu sırasında biz çalışanlar da kendimizi göstermeliyiz” çağrısı yaptı. “Devlet kasaları ve hisse sahiplerinin cepleri dolu ve taşıyor ama yine de patronlar işçileri işten atmaya, zaten ailelerini geçindiremeyen insanları ucuza ve esnek çalıştırmaya, emeklilik yaşını daha da uzatmaya çalışıyorlar” diyerek 1 Mayıs taleplerini; sağlıklı koşullarda güvenceli iş ve yeterli ücret, işçiler arası rekabete son, ucuz iş gücüne son, kalıcı iş ve yeterli gelir, adil bir emeklilik, esnek emeklilik hakkı” olarak belirledi. 


DANİMARKALI İŞÇİLERİN MÜCADELESİ YÜKSELİYOR

Klaus RIIS
Kopenhag

Nisan ayının ortalarından itibaren, sanayi işçileri ve büro emekçilerinin sendikalarında yapılan oylamaların ardından, Danimarka’da, mezbaha çalışanları, şoförler ve inşaat işçileri bir dizi fiili grev ve protesto düzenledi. Hatta eylemler, işçilerin üye oldukları Danimarka İşçileri Birleşik Federasyonu (3F) sendikasının bulunduğu binanın abluka altına alınmasına kadar vardı. 

Protestoların sebebi önümüzdeki üç yıl için imzalanan yeni iş sözleşmeleriydi. Sözleşmeler işverenlerle sendikanın üst düzey yetkilileri arasında görüşüldü ve işyerlerindeki oylamalarda çok küçük farklarla kabul gördü. Sanayi işçileri ve inşaat işçilerini temsil eden birçok sendika yüzde 80 oranında ‘hayır’ oyu verdi, ama büro çalışanlarının özel sözleşmesi de oylamaya eklenerek onların verdikleri ‘evet’ oyları sayesinde sözleşme kabul gördü. 

SENDİKALARIN İHANETİ, İŞÇİLERİN ÖFKESİ

Grevler ve protestolarda dile getirilen rahatsızlık özellikle bir meselede yoğunlaştı: Sendika liderlerinin patronlara 37 saatlik haftalık çalışma süresini,  fazla mesai ücreti ödemeden 42 saate kadar çıkarabilmelerine izin veren teklifi kabul etmeleri. 

Bu değişiklik özellikle inşaat gibi mevsimsel işlerde çalışma süresini uzatıyordu ve bu durum büyük bir öfkeye neden oldu. 42 saatlik haftalık çalışma süresi karşıtı mücadele, önümüzdeki dönem de devam edecek. Bu arada sendika ağaları ihanetlerini inatla savunuyorlar. Fakat işçiler bu teklifi kabul etmeyecek görünüyorlar. 

Önümüzdeki 1 Mayıs’ta ise, Komünist İşçi Partisinin (APK) Kopenhag ve Odense’de düzenleyeceği eylemler gibi çok sayıda kitlesel yürüyüş ve etkinlikler gerçekleştirilecek.  

HÜKÜMET SALDIRILARINA KARŞI DİRENİŞ

Danimarka’da, Haziran 2015’ten bu yana Anders Fogh Rasmussen’in halefi ülkenin ana burjuva partisi Liberal Partinin Lideri Lars Løkke’nin hükümeti iktidarda. ‘Sol’ denilen Sosyal Demokratların ve müttefiklerinin hükümeti, Fogh’la aynı neoliberal ve savaş yanlısı politikaları sürdürdükleri için devrilmişlerdi. Bugün sağ popülist Danimarka Halk Partisi tarafından desteklenen Løkke Hükümeti, zenginler için vergilerin düşürülmesini ve emeklilik yaşının yükseltilmesini gündeme getirdi, fakat büyük bir direnişle karşılaştı. Hatta kasım 2016’dan bu yana koalisyon hükümetinde bulunan diğer partilerden ikisi dahi buna karşı çıktı. 

1 MAYIS SONRASI GÜNDEM NATO ZİRVESİ

Bir ABD iş birlikçisi olan Lars Løkke ve hükümeti, Danimarkalı askerleri ve savaş uçaklarıyla  saldırgan, savaşçı politikaları destekliyor. NATO talebi doğrultusunda askeri harcama bütçesini GSYİH’nın yüzde 2’sine kadar yükseltti ve 27 adet F35 savaş jeti alarak Danimarka tarihinin en pahalı silah alımını gerçekleştirdi. 

Savaş karşıtı hareket ise aktif ve sokaklarda görünür durumda. Savaşın Lideri Donald Trump’ın ve onun küçük savaşçı mevkidaşlarının da katılımıyla 24-25 Mayıs’ta düzenlenecek NATO’nun Brüksel Zirvesi için birçok Danimarka kentinde eylemler düzenlenecek. Ana talep ülkenin NATO’dan ve AB’den ayrılması olacak, ki bu talepler giderek daha fazla kabul görüyor.  

 


BELÇİKA’DA 1 MAYIS: TRUMP’I DURDURUN, SİSTEMİ DEĞİŞTİRİN!

Bert De BELDER*
Brüksel

Geçtiğimiz yıldan bu yana yaşananlar, Belçika’daki işçilere 1 Mayıs’ta kutlanacak çok sebep vermedi. Sağ hükümet, çerçevesi AB’nin dayattığı anlaşmalar, paktlar, kurallar ve direktifler tarafından çizilen kemer sıkma önlemlerine devam etti. Sosyal kesintiler, daha fazla esnek çalışma, kapanan fabrikalar, kamu işletmelerinin ve hizmetlerinin özelleştirilmesi sürdü; ufukta yeni bir şey yok. 

Belçika hükümetinin, esnek çalışmayı farklı yöntem ve ölçeklerde dayatan yasası ve hükümetin 2014’teki ilk yılında başlattığı emeklilik yaşını 67’ye yükseltme kararı, Avrupa Komisyonu tarafından alkışlandı. Fakat Avrupa Komisyonu bile 7 yıl içinde 143 bin Belçikalı’nın daha yoksulluğa düşme riskiyle karşı karşıya kalacağını itiraf etmek zorunda kaldı. 

GAYRİMEŞRU ZENGİNLEŞMEYE ÖFKE

Öte yandan süper zengin ülkelerdeki refah artıyor. En zengin aile imparatorluğu olan bira tekeli AB InBev’in serveti 46 milyar avroya ulaştı. Büyük ölçekteki vergi yolsuzlukları, yüklü maaşlar, alınan komisyonlar ve sosyal demokrat partilerinkiler de dahil tüm siyasi spektrumda yer alan geleneksel siyasetçi ve kamu şirket yöneticilerine verilen diğer ikramiyelerle edinilen gayrimeşru servetler, son zamanlarda Belçika basınında çok fazla yer alıyor. 

Tüm bunlar işçi sınıfının 1 Mayıs’ta kutlama yapmak değil tepkilerini ve öfkelerini göstermeleri için yeterli nedenler. 

Belçika’da gelenek olduğu üzere, işçiler 1 Mayıs toplanır ve çeşitli kent ve kasabalarda sosyalist sendika FGBT ve artık prestiji zedelenmiş sosyal demokrat partilerin girişimiyle yürüyüşler gerçekleştirirler. 

Belçika İşçi Partisi de (PTB-PVDA) bu yürüyüş ve gösterilere toplumsal adalet talebi, işçi sınıfını bölmenin bir aracı olarak kullanılan ayrımcılık ve ırkçılığın her türlüsünün reddi ve doğanın korunması ile iklim değişikliğinin ciddiye alınması gibi taleplerle katılacak.

TRUMP ZİYARETİ DE PROTESTO EDİLECEK

1 Mayıs günü, ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump’ın Brüksel ziyaretine karşı hareketliliğin başlangıcı olacak; Trump 24-25 Mayıs’ta Brüksel’de düzenlenecek NATO liderleri zirvesinin açılışına katılacak ve bu Trump’ın ABD başkanı olarak ilk yurt dışı ziyareti olacak. 

Belçika’da toplumun her kesiminden ve her yaştan binlerce kişi bir arayarak gelerek hep bir ağızdan “Trump hoş gelmedin” diye haykıracak.  24 Mayıs’ta da Trump ve milyarder kabinesine karşı; askeri maceralara karşı barış talebiyle; gezegenimizin ve çevrenin korunması, herkes için insan haklarına saygı için, cinsiyetçiliğe, ırkçılık ve ayrımcılığa karşı bir protesto yürüyüşü gerçekleştirilecek  PTB olarak biz de “Trump’ı durdurun, sistemi değiştirin” sloganıyla düzenlenecek Trump karşıtı protestoyu destekleyecek ve ona katılacağız. 

* PTB-PVDA Uluslararası İlişkiler Bürosu Üyesi

Yarın: ABD 

ÖNCEKİ HABER

İhraç edilen akademisyenler yeni mücadele rotasını tartıştı

SONRAKİ HABER

Kıdemde fon, kuzu postunda kurt!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa