23 Nisan 2017 00:00

Kadınlar bütün ‘hayır’larıyla mücadeleye devam ediyor

YSK'nın 'mühürsüz oy' kararının ardından sokağa taşan tepkilere neden olan referandumdan kadınların nasıl etkileneceğine yanıt aradık.

Paylaş

Burcu YILDIRIM 
Ankara

Başkanlık anayasası için yapılan referanduma şaibeler damga vururken, tartışmalı ve hareketli bir haftayı geride bıraktık. Zaten OHAL baskısı altında ve eşitsiz koşullarda gidilen halk oylaması sürerken, Yüksek Seçim Kurulunun “Mühürsüz pusulaların da kabul edileceği” yönünde karar vermesi sokağa taşan tepkilere neden oldu. Evet ve hayır arasındaki farkın bıçak sırtı olması halkın seçim güvenliğine ilişkin güvenini adeta sıfırladı, birikmiş öfkeyi körükledi. 

İktidarın tüm bu tepkilere kulak tıkayarak oldubittiye getirmeye çalıştığı anayasa değişikliği kadınları nasıl etkileyecek? Kadın hareketi bundan sonra yola nasıl devam edecek? Sayfamızda bu sorulara yanıt aramaya çalıştık.

‘BOŞ KALAN TENCERE TAVALARIN SESİ DAHA ÇOK YÜKSELECEK’

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, şaibeli referandumun, tüm sonuçlarıyla birlikte iptal edilmesi gerektiğini söyledi. Kadınların ‘hayır’ının bitmediğini; baskının, şiddetin, tacizin, eşitsizliğin, düşük ücretin ve tek adam yönetiminin olduğu her yerde mücadelenin de ‘hayır’ demenin de kaçınılmaz olduğunu vurguladı. 

Referandum sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kadınların sesi nasıl yükseliyor? 

16 Nisan akşamından itibaren hiç kimse sonuçları içine sindiremedi. Eşitsiz koşullarda sürdürülen referandum çalışmaları, Mecliste uygulanan açık oylamalardan başlayarak, her türlü yasak ortamında gerçekleşti. Cumhurbaşkanının, Başbakanın son güne kadar alanlarda olduğunu gördük. Antidemokratik uygulamaların varlığını ‘evet’ diyenler bile kabul ediyor. Mühürsüz oyların yurt dışında sayılmayıp burada sayılması da karar sürecinin ne kadar yanlı olduğunu gösteriyor. 12 Eylül Anayasası’yla hesaplaşma iddiasındaki iktidar, 16 Nisan referandumunda benzer bir süreç işletti. 12 Eylül Anayasası’nı o gün bugündür tartışıyoruz, böyle sürerse bir o kadar da 16 Nisan referandumunu tartışacağız. Yüksek Seçim Kurulunun almış olduğu hukuksuz karara baktığımızda, kabul etmemiz mümkün değil. Referandum oylaması, sonuçlarıyla birlikte iptal edilmelidir.

‘EVET’ DİYEN DE ‘HAYIR’ DİYEN DE GELECEK KAYGISINDA ORTAKŞükran Doğan

Emek Partisi, kadınlara ‘hayır’ı nasıl anlattı? Anayasa değişikliğinden kadınların beklentisi nelerdi?

İktidarın biz ve onlar söylemi halkı kamplaştırırken; ‘evet’ diyenlerin memlekete sahip çıktığı, vatanını sevdiği, ‘hayır’ diyenlerin ise ‘terörist’ ilan edildiği bir dönem yaşandı. Biz de bütün işçi ve emekçiler açısından bugün yaşanan baskının, zulmün, kadınlara dönük her türlü ayrımcılığın, özgürlük ve hak gasplarının Meclisten bir bir geçirildiğini, tek adam ve tek parti rejiminde çok daha ağır koşullarla karşı karşıya kalınacağını anlatmaya çalıştık. Özellikle kadınlara giderken, getirilen düzenlemede onların isteklerinin hiçbirinin yer almadığını, sorunlarına çözüm içeren hiçbir önerinin olmadığını ilettik. Meclisin yasa yapmaktan imtina edeceği bir döneme doğru gidildiğinde, tek adamın ağzından çıkacak sözlerle yönetilecek bir ülkede baskıların, kadınlara yönelik her türlü ötekileştirici söylemin daha da artacağının altını çizdik. Çalışma yürüttüğümüz alanlarda, işçi ve emekçiler açısından bir değerlendirme yaptığımızda, ‘evet’ diyenlerin de ‘hayır’ diyenlerin de işsizlikten, yoksulluktan, savaştan, şiddetten, gelecek kaygısından yakındığını ve buralarda uzlaştığını gördük diyebiliriz. 

KADINLAR ‘HAYIR’ DEMEYE DEVAM EDİYOR

Büyük kentler başta olmak üzere kadınlar hâlâ en önde hayırlarını yükseltiyor. Şaibeli seçim sonuçlarına karşı çıkarak ‘Hayır, daha bitmedi, yeni başlıyor’ diyorlar. Buna dair alanlardan size yansıyanlar neler?

Hayır kampanyası sürdürülürken bu süreçte bir de 8 Mart vardı. Onun öncesinde tüm Türkiye’de kadınlar kendi hayırlarını çeşitli platformlar ve yan yana gelişler üzerinden oluşturmuştu. Bu nedenle kadınların çabası ön açıcı olma ve anlatma açısından kamuoyunda görünür oldu. Özelikle semtlerde yürüttüğümüz çalışmalarda kadınların çok rahat ve cesurca ‘hayır’ dediklerine şahit olduk. Referandum çalışmaları kadınların kendi sorun ve talepleri üzerinden ele alındığında daha olumlu sonuçlarla karşılaşıldığını rahatlıkla görebildik. Keza şaibeli seçim sonuçlarına karşı çıkarken de başı açık, kapalı, eğitimli, eğitimsiz, işçi, işsiz, memur kadınların sokaklarda ‘hayır’larına sahip çıktığını görüyoruz. İşsizliğe, tacize, tecavüze, düşük ücrete, eşitsizliğe karşı, bütün ‘hayır’larıyla birlikte kadınlar, referandum öncesinde olduğu gibi sonrasında örgütlenmeye devam ediyor.

Semtlerde ve mahallelerdeki kadınların bu süreçteki tartışmalarını izlemek daha mümkün oldu. Ancak işçi havzalarında ve fabrikalardaki kadınların referanduma ilişkin tartışmalarıyla ilgili ne söylersiniz?

Özellikle fabrikalarda çalışan kadınların kötü çalışma koşulları, çocuklarını bırakacak bir kreşin bile olmaması, eşit muamele görmemeleri, tacize, mobbinge uğramaları kendi ‘hayır’ını oluşturuyordu. Dolayısıyla patronun, ustabaşının baskısına, tacizine maruz kalmaları, hem işte hem evde çalışmaları, hem de düşük ücret almaları kadınların önümüzdeki dönemde mücadelesini kaçınılmaz kılıyor. Nasıl sandığa ‘hayır’ atılıp ‘evet’ çıkması bütün kesimler tarafından kabul görmediyse işçi kadınlar açısından da tepkiyle karşılandığı aşikar. Kıdem tazminatının kaldırılması referandumun hemen ardından gündeme getirildi. Buralardan da kadınlar karşı çıkışlarını ve ‘hayır’larını örgütlemeye devam edecekler. Cumhurbaşkanı sokağa çıkan ve seslerini yükseltenlere “Tencere tava hep aynı hava” diyor, oysa içinde yemek pişmesi gereken tencere tavanın boş olmasıyla daha da yükselecek olan sesleri susturamayacaklar. Partimiz, referanduma dönük çalışmalarında kadınlara ‘Tek adamın ne demek olduğunu en iyi kadınlar bilir’ diyerek seslendi. İster baba, ister koca, ister sevgili ama ille de en çok da devletin, erkek gücü olarak tek adamın ne demek olduğunu en iyi kadınlar bilir.

TALEPLERİMİZİ 1 MAYIS ALANLARINA TAŞIMALIYIZ

Bundan sonra kadınları ne bekliyor?

Eğer mücadelemizi yükseltmezsek, kadınları bugünkünden daha ağır koşullar bekliyor. Referandum sonrası anayasayla uyum süreci kapsamında yüzlerce yasa çıkaracaklar ve biz çok uyanık olmalıyız. Önümüz kamu emekçileri ve sendikalı işçiler için toplu sözleşme dönemi. Zorunlu bireysel emeklilik sigortası dayatıldı, kıdem tazminatının kaldırılması gündemde, kadınların işsizlik oranı her geçen gün artıyor ve eşitsiz koşullarda çalışmaya ve yaşamaya devam ediyorlar. Dolayısıyla “hayır” demeye devam etmek için birçok neden var. Bütün hayırlarımızı 1 Mayıs çalışmalarıyla birleştirerek alanlara taşımalıyız. Biz 17 Nisan sabahı, “Bu süreç bitmedi. Tek adama da partisine de rejimine de karşıyız” diyerek bildirilerimizle emekçilere ulaşamaya devam ettik. Bundan sonra daha yoğun çalışacağız. Sonucu işçilerin, emekçilerin özgürlük, eşitlik, barış mücadelesi belirleyecek. 

Gülsüm Kav‘UMUTSUZLUĞA KAPILMAYALIM, BİZ KAZANDIK!’

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Gülsüm Kav referandum sonuçlarında kadınların etkisinin büyük olduğunu düşünüyor. Kav, “Yeni olanaklar çıktı, bunu değerlendirmeliyiz” dedi. Kadın hareketinin hayır kampanyalarında olduğu gibi kapsayıcılığı kaybetmeden kadın düşmanı politikalara karşı birlikte mücadeleye devam etme çağrısı yapan Kav’ın değerlendirmesi şöyle: 

“Ben ‘hayır’ın birleşik gücünün kazandığını düşünüyorum. Teknik olarak evet kazanmış olabilir ama siyaseten hayır kazandı. Birbirinden çok farklı hayır kuvvetleri birleşik bir güce dönüşebildi. Kadınlar hem elde edilen bu sonuçta önemli rol oynadılar hem de birlikte hareket etme konusunda önemli bir zemin yakalandılar. AKP tabanından kadınların da tereddütte kalması, orada da oy kaybı yaşanması bir imkan ortaya çıkarıyor. Türkiye’de kadınlar değişiyor, kadınlar haklarından vazgeçmiyor. 

‘HEDEFİMİZ CİNSİYETÇİLİKTEN ARINDIRILMIŞ ANAYASA’Filiz Kerestecioğlu

HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, referandum sonuçlarını “Türkiye evet demedi” sözleriyle değerlendiriyor. Kadınların seçim dönemi boyunca en güçlü muhalefeti örgütlediğine dikkat çeken Kerestecioğlu’nun yorumu şöyle:

“Kadınlar bu anayasa değişikliğine niye karşı çıktıysa aslında uygulanmak istenen politikalara da aynı şekilde karşı çıkmaya devam edecek. Referandum öncesi en güçlü muhalefeti kadınlar yaptı. Çünkü savaş politikalarından, tekçi yönetimden, ekonomik krizden en fazla etkilenen ve etkilenecek olan kadınlar olduğu için, yaşamlarına, bedenlerine karşı müdahaleyi en fazla kadınlar yaşadığı için bu referanduma da en yoğun muhalefeti kadınlar yaptı, kadın hareketi yaptı. Bundan sonra da yapmaya devam edecekler. Bundan sonra sonuç ne olursa olsun, önümüze koymamız gereken hedef, demokratik, çoğulcu ve cinsiyetçilikten tamamen arındırılmış bir anayasa olmalı. Çünkü seçim sonuçları bunu gösterdi: Türkiye tekçiliğe evet demedi.

Pelin Batu‘KADINLAR GÜCÜNÜ ÖNEMSESİN’

Referandum öncesi sanatçıların basın toplantısında ülkesini çok sevdiğini, onun için hayır dediğini söyleyen Sanatçı Pelin Batu şimdi de kadınlara şöyle sesleniyor: “Kadınlar gücünü önemsesin.”

Referandum sonuçlarını değerlendiren Oyuncu, Şair Pelin Batu, kadınların mücadelesini çok önemsediğini, Türkiye’de kadınların 1934 yılında seçme ve seçilme hakkını elde ettiğini hatırlatarak şöyle konuştu: “Bu tarih İsviçre’den, İtalya’dan, birçok Avrupa ülkesinden daha erken. Bu hakkı biz kadınlar kazandık, ama şimdi kadınları eve tıkmak isteyenlerin, her cümlesinde kadına ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapanların hegemonyasındayız.

Bu nedenle özellikle kadınların oylarına sahip çıkması, eylem yapması, tencere tava ile protesto etmesi çok önemli. Bugün Türkiye bağımsız bir ülkeyse bunda kadınların rolü büyük. Kadınlar bu rolden vazgeçmesin, gücünü önemsesin.”

‘YAN YANA YÜRÜYEREK İYİ BİR MÜCADELE VERDİK’Canan Güllü

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu TKDF Başkanı Canan Güllü “Tek payda altında buluşarak ülke alanındaki geleceğe karşı duruşu göstermek de bizler için olumlu bir sonuçtu” diye değerlendirdi referandum sonuçlarını. Güllü’nün değerlendirmesi şöyle:

“Kadınlar olarak bu süreçte biz kazandık. Çünkü tüm yasak ve engellemelere rağmen kadınlar söylemlerini çekinmeden dile getirebildi ve ortak hareket edebilme başarısını gösterdi. Nedenleriyle, birliktelikleriyle, etnik, mezhepsel kimliklerini bir kenara bırakarak yan yana yürümeleriyle iyi bir mücadele verdi kadınlar. Ben bu birlikteliğin aslında Türkiye’nin geleceği için iyi bir zemin oluşturduğunu düşünüyorum. Birlikte yol yürümek, sorunları tespit edebilmek laikliğe, cumhuriyete sahip çıkabilmenin göstergesiydi. Biz kadınlar mücadelemizle haksızlığa karşı durmaya devam edecek, umutsuzluğa kapılmadan yeni bir havaya ve hayata adım atacağız, attık. Daha çok sokakta, daha çok alanda, daha çok birlikte ve yan yana durarak ülke sorunları için çözüm üretme gücümüzün daha da fazlalaşmasını sağlamıştık. Biz her zamanki gibi çözümden ve üretimden yanayız kadınlar olarak, Türkiye’nin kurtarıcısı da kadınlardır.”

ÖNCEKİ HABER

CHP TBMM Grubu mecliste kalma kararı aldı

SONRAKİ HABER

Die Welt: Türkiye-AB müzakerelerinin dondurulması gündemde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...