20 Nisan 2017 19:04

8 Mart’tan 1 Mayıs’a çıkar sokaklar

Eşit, insanca bir yaşam sürdürebilmemizin güvencesini veren demokratik bir anayasaya ihtiyacımız var.

Paylaş

Kamile KARKUŞ

KOÜ Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi

 

Darbe girişimi sonrası “Darbecilerin karıları ganimettir” diyenlerden “Hayırcıların karıları ve kızları evetçilere helaldir”e uzanan yol. 12 Nisan 2017’de kadını kezzapla tehdit eden sanığa “aslanım” diyen hakim. Kadınlar OHAL eşliğinde referanduma gittiler, heybeleri gittikçe ağırlaştı. Referandum oylamasını geride bıraktık. Referandum sonucu bizleri nasıl etkileyecek? 1 Mayıs’a sayılı günler kala kadınlar neler yaşadı, ne istiyorlar, neler yapacaklar bir bakalım.

OHAL sonrası kadınlar yine bu zihniyetin kadını metalaştırmasının katmerlenmesi ile karşı karşıya kaldı. OHAL sürecinde geçirilmek istenen tecavüz yasası biz kadınların OHAL’i delmesiyle kabul ettirilmedi. Referandum rüşveti olarak teklif edilen bakım parası bizlerin hiçbir derdine çare olmadığı gibi devletin bizleri daha çok eve kapatma ve devletin kendi görevlerini biz kadınlara yüklemesinin bir sonucuydu.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KADINLARIN HİÇBİR DERDİNE DERMAN DEĞİL

Patrondan, babadan, abiden çektiğimiz yetmiyor gibi bir de tek adam için daha fedakâr olmamız isteniyordu. Bu anayasa değişikliği kadınların fabrikalarda yaşadığı ağır sömürü koşullarına, okullarda uğradığı cinsiyet ayrımcılığına, evlerde “anne, temizlikçi, aşçı, terzi, hemşire” olmak zorunda bırakılmamıza, kendi çocuğunu okutmak için kendi hayatından fedakârlıklar yapmak zorunda kalmamıza kısacası hiçbir derdimize derman olmuyor.

Referandum öncesi kampüslerde oy hakkımızı engellemek için sınav tarihlerini değiştirmeyen bu zihniyet, genç işsizlik oranı %24,5’e yükselmişken bizleri milletvekili olabilme ihtimalimiz ile kandırmaya çalıştı. İşsiz sayısı 3 milyon 985 bin kişi oldu. Yani her dört gençten biri işsiz durumda bulunuyorken bu yalanlar ne kadar inandırıcı olabilir ki? Kayıt dışı çalışma oranları gittikçe artıyor. Güvencesiz, esnek çalışma koşulları ile ömür boyu çalışmak bizler için mecburiyet haline geliyor.

“KIZ BAŞINA UĞRAŞMA, BOŞVER”

Bizleri “İtaatkâr olmak zorundasınız” diye sindirmeye çalışan, hak aramamızı kadınlığımıza yapılan saldırılarla engellemeye çalışan, hayatımızda herhangi bir saldırıya, bir şiddete maruz kaldığımızda “Bak kız başına uğraşma, boş ver, abartma.” diye şikayetçi olmaktan vazgeçirmeye çalışan bütün bu engellemeleri aşabilsek de o cinsiyetçi zihniyetin tacizciye aslanım diyen, katile iyi hal indirimi veren kararlarına karşı durduk. Bütün bunlara karşı kadınlar ve çocuklara karşı yapılanların cezalandırıldığı hukuk düzeni için, insanca yaşayabilmek, insanca çalışabilmek, eşit işe eşit ücret alabilmek için, zenginlerin zenginliğini arttırmak için değil kadınların ve gençlerin taleplerini ihtiyaçlarını karşılayacak bir düzen için hayır dedik.

Bu ülkenin kadınlarıyla erkeklerinin, tek adam anayasasına ihtiyacı yok. Eşit, insanca bir yaşam sürdürebilmemizin güvencesini veren demokratik bir anayasaya ihtiyacımız var. Kadınları kalıplara sokmayan, kendi eril penceresinden yargılamayan, vücut ölçülerinden davranışlarına kısacası yaşam biçimine karışmayan, bunu yasalarla sağlayacak olan bir düzene ihtiyacımız var. Kadınların temsiliyetinin önündeki engelleri kaldırmak için, seçim sisteminin demokratik bir düzene kavuşması için değişime ihtiyacımız var. Referandum anında da bizzat görevli olduğum sandıkta erkek seçmenlerin ve diğer erkek görevlilerin biz kadın görevlileri yok saymasıyla, kadınlara aptal muamelesi etmesiyle karşı karşıya kaldığımda tekrar teyit ettim… Kadınlara özellikle mühür şöyle böyle olmalı diye gösteren erkeklere hiçbir uyarı yapmayan, pusulaların, zarfların mühürlenmesi kısmında oy sayımı esnasında dahi “Kızım sen otur, karışma.” diyen görevlileri de gördüm.

TACİZE, TECAVÜZE, SÖMÜRÜYE KARŞI 1 MAYIS’A

Bu ülkenin yarısının bu anayasa değişikliğini kabul etmediğini göz önünde bulundurarak 8 Mart’tan 1 Mayıs’a uzanan yola böyle bakmalıyız. OHAL koşullarında karanlığa bir ışık yaktığımızı, bu ülkenin yarısının bütün engellemelere, imkânsızlığa, şaibeli seçim sonuçlarına rağmen hayır dediğini, 8 Mart 1857’de daha iyi çalışma koşulları istedikleri için yakılarak katledilen 120 kadın işçinin taleplerini de aklımızdan silmeyerek 1 Mayıs’a gitmeliyiz. Hiçbir şey bitmedi; tacize, tecavüze, sömürüye karşı mücadele devam ediyor. Kadınlar hâlâ güvenceli çalışmak için, eşit işe eşit ücret almak için mücadelelerini sürdürüyor. Biz gençler göstermelik seçme ve seçilme hakkı değil; parasız bilimsel demokratik eğitim, güvenceli iş ve gelecek, sağlık ve sosyal haklarımızın güvence altında olduğu bir yaşam ve barış içinde kardeşçe bir arada yaşayabileceğimiz bir ülke için mücadele etmeye devam edeceğiz.

ÖNCEKİ HABER

Meslek liseli bu oyunu bozar

SONRAKİ HABER

İnsanca çalışma koşulları için

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...