20 Nisan 2017 18:53

Ne çektiler? Niye çektiler? -3

Bu sayımızda sayfamızda sınıf mücadelesini konu alan filmler var.

Paylaş

Farklı coğrafyalardan ve farklı zamanlardan baskılara karşı tepkilerini eserleriyle anlatan sanatçıları ve halklar için direnişin sembolü haline gelmiş eserlere göz attığımız sayfamızda bu sayımızda sınıf mücadelesini konu alan filmler var.

Üretimden gelen gücünü kullanarak kapitalizmin karşısına dikilen, düzeni kendi elleriyle değiştirmeye çalışan işçilerin hayatlarından kesitler sunan bu filmleri sizin için seçtik. Seçmesi bizden, 1 Mayıs gelmeden, meydanlara çıkmadan filmleri izleyip 1 Mayıs’ta meydanlarda sınıf mücadelesinden kesitler görmesi sizden.

İyi seyirler!

KARANLIKTA UYANANLAR (1964)

1960’ların Türkiye’sinde geçen bu politik filmde, yeni sanayileşmekte olan bir şehirde, boya fabrikasında çalışan fabrika işçileri, fabrika sahibini konunun merkezine almaktadır. Filmde işlenen konular arasında 1960’lar Türkiyemsindeki ithalat; ihracat pazarlıkları ve işçi sınıfının, sendikalaşmanın, işçi hakları, grev ve işçi-işveren ilişkilerinin eleştirel bir dille ele alınması sayılabilir.

HARLAN COUNTY (1976)

Yönetmen Barbar Koppler’nin Oscarlı belgeseli Harlan County, USA, Maden işçilerinin 1973 yılında Kentucky’de gerçekleştirdikleri grevi seyirciye aktarıyor. Yönetmen ve ekinin de işçilerin yanında yer alarak emek sömürüsüne karşı durmaları, belgesele dinamizm katıyor. Grevi, tüm yaşananları -güvenlik güçlerinin işçilere ateş açtığı anlar da dahil olmak üzere- etraflıca almasının yanında, country tarzındaki müziklerin yerinde kullanımı da Harlan County, USA’i özel kılıyor.

GERMINAL (1993)

Emile Zola’nın aynı adlı romanından uyarlanan Germinal, 18. yy.’da geçen, dönemin maden işçilerinin hayatlarına odaklanan ve onların üretim araçlarını elinde bulunduranlara karşı giriştikleri grevi anlatan güçlü bir dönem filmi. Onu değerli kılan ise, Sanayi Devrimi’nin hemen ertesinde işçi sınıfının karşılaşmaya başladığı zorlukları perdeye yansıtması.

BREAD AND ROSES (2000)

Yönetmen Ken Loach ve senarist Paul Loverty ortaklığının ürünlerinden olan Bread and Roses, artık dünyanın her yerinde sayıları iyice artmış olan göçmen işçilere odaklanıyor. Kişisel dramlarla göçmen işçilerin yaşadığı sorunları bir araya getirmedeki başarısıyla dikkat çeken yapım, filmografisini işçi sınıfına adamış Ken Loach’un kapitalizmin beşiği Amerika’da çektiği ilk film olması açısından da ilgiyi hakediyor.

POTEMKIN ZIRHLISI (1925)

Rusya’da vuku bulan, Çarlık yönetimi tarafından kanlı bir şekilde bastırılan, ismi hâlen devrim diye geçmekte olan ve Lenin tarafından devrimlerin varlıklarını borçlu olduğu “genel prova” şeklinde yorumlanan 1905 Devrimi’nin 20. yılı sebebiyle Ayzenştayn’a sipariş edilmiş Potemkin Zırhlısı; Yurttaş Kane ile birlikte, modern sinema tarihinin mihenk taşı olarak anılır. 1905 yılında, Odesa yakınlarında demirlemiş Çarlık zırhlısı Potemkin’in mürettebatının bir kısmının isyanını konu alan film; uyanış destanını imlemesi sinemasal zamanı farklı kullanması, göstergebilimsel anlatımlara sıkça yer vermesi, paralel kurgusu ve epikliğiyle, bir asırdır pek çok edebiyat ve sinema insanını etkilemiştir. Tek bir başrol oyuncusuna dahi ağırlık vermeyecek kadar komünel bir bakış açısına sahip olan film; sadece biçimsel olarak değil, içerik bakımından da aynı kolektif duygulanımları barındırmaktadır kuşkusuz. Bir halkın bir araya geliş hikâyesi olmakla birlikte, aynı zamanda halk tanımının içinde yer alan sosyal sınıfların da bu “birolum”u devrim ruhunu daha iyi kavramalarının yaşayarak öğrenmelinin hikâyesidir.

ÖNCEKİ HABER

Şili: Eğitim reformu talep eden binlerce öğrenci sokaklarda

SONRAKİ HABER

Bir kavram: Pragmatizm

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...