02 Nisan 2017 01:19

Hiçbir ademin nimeti değiliz!

Ayşen Güven, Jülide Kural’a Özgür Gündem’le dayanıştığı için verilen cezayı ve bu cezanın medya tarafından yansıtılış biçimini yazdı.

Paylaş

Ayşen GÜVEN

Hollanda “krizinin” akabinde, sınır dışı edilen inekler ve bıçaklanan portakallar haberlerinden sonra görece rutin giden gündemler hafta ortası biraz coşkuluydu. Dünyanın bir yerinde Şirine sansürlenmiş, başka bir yerinde kızlı-erkekli konser veren müzisyen ülkesini terk etmek zorunda kalmış (bu arada Türkiye’ye sığınması trajedisinin bitmediği anlamına geliyordu) gibi haberler sayesinde yani. Elbette henüz Hollanda’nın hıncı bitmemiş, gelişmeler basınca yakından takip edilmeye de devam ediyordu. Coşku giderek artmıştı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın hani malum ülkedeki gelişmelerden sonra İstanbul’daki bir etkinlikte “Kahraman Osmanlı torunu ve Avrupa Fatihi Bakanımız” şeklinde anonslanması zirveye bizi çok yaklaştırmıştı. Böylece haftanın yükselen gündemiyle enternasyonal şalalaya tam kaptırmıştım ki önüme bir haber daha düştü, tadım kaçtı. 

Aslında sürpriz değildi ama dostum, çokça ilham aldığım, hayranı olduğum için hiç hayal kırıklığı yaşamadığım Sevgili Jülide Kural, Özgür Gündem davasından ceza almıştı. Ertelenmişti 1 yıl 3 aylık bu ceza ama sahi Jülide neden yargılanmıştı! Zaten Özgür Gündem’le dayanışmak neden gerekmişti! Aslında gazeteciliği, bir basın geleneğini ayakta tutmak için yapılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” davası niye vardı! Haklısınız, bu böyle uzar gider... Öte yandan yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan çıkar gibi bir kör denklem de değil. Ayan beyan ortada. Hepiniz biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz. 

SÖZCÜ AYMAZLIĞI

Dünya gaz ve toz bulutuydu faslıyla başlamayacağım ama gazetecilik adına yüz kızartan bir haber servisini o gün yeniden gördüm, onu anlatacağım. Oyuncu Jülide Kural’ın yapıp ettiklerini sıralamaktan hicap duyarım çünkü ihtiyacı yoktur. Şehir Tiyatrolarının ivme kaybettiği son iki yılda oyunlarını neredeyse hep dolu salonlara oynadı, oynuyor. Sevgilisine de saygım büyüktür. Ancak Sözcü gazetesinin, kadın mücadelesine yıllarca emeğini, aklını koymuş, hem tek başına hem İstanbul Şehir Tiyatrolarında yıllarca en zorlu rollerin altından tüy gibi kalkmış, sosyalist kimliğini her daim taşımış, bu ülkenin barış meselesine 90’lardan beri her anlamda müdahil olmuş bir oyuncu, kadın, entelektüel, aydının hakkında o başlığı yazma aymazlığı artık yetti ama! 

Bir kere Jülide Kural da kapatılan Özgür Gündem gazetesi de herhangi bir suç işlememiştir. Zaten kendisi mahkemede, “Ancak özgür bir medyada Kürt sorunu detaylıca ele alınabilir” hatırlatmasını bu ferahlıkla yaptı. Bu davada ve kararda haberi sanatçının sevgilisi üzerinden yakalamak nerden baksan elinde kalıyor. Haberin unsurlarını öldüren başlık atmak gazetecilik mi? Kadın ve sanatçı kimlikleri üstelik politik bir tavra bürünmüşken Jülide Kural şahsında bu kaçıncı saygısızlık? Bu akıl, kadınları daha ne kadar görmezden gelebileceğini sanıyor? Yahu yıl 2017 ve kadınlar dünyayı da buraları da değiştiriyor. Bunu görmeden nasıl bir günlük gazete çıkarılabiliyor? 

HABERLERİN ORTAK NOKTASI

Tabii bu sinir harbiyle haberi gördükten sonra size yazının başında eğlenceli gibi okuduğum tüm haberleri birden birleştirdim. Ülke, konu, zaman açısından alakasız duran tüm bu haberlerin ortaklığı kadınları yok sayma çabasıydı. Ya da ademin nimeti sayma çabası da denebilir. Üstelik bir kadın bakan ancak ve ancak tarihteki bir erkek ile kahramanlaştırılarak nasıl aşağılanmıştı. Maalesef ortada bir kahramanlık da yoktu. Betül Hanım’ı “Fatih” yapıp Şirine’yi afişten çıkaran, Jülide Kural’a da bunu yapmıştı velhasıl. 

Tam da bunlara inat sahnede hep direnen, dönüşen kadınları oynadı Jülide Kural. Belki bir bilet alıp o haberi o şekilde yazan, veren, onaylayan herkes Şehir Tiyatrosunda sanatçının Çehov metni “Martı” oyununu seyre gider. Belki böylece artık biraz kavrayan, içinde bulunduğumuz zamanı okuyan, kadınların erkeklerden ötürü anılmaya tahammülü kalmadığını anlayan bir zaman dilimine yetişmelerini hızlandırmış da olurlar.

Pek tabii ne ömür bitti daha, ne kavga ne sanat... Jülide Kural bir suç işlemedi hiçbir zaman. Aksine o ne yaptıysa hakkaniyetli, akılcı, estetik ve doğru yaptı. Ha yine de denilmişse var cezası. Onunla paylaşırız, yükünü alırız, engin geniş göğüslerimizi açarız. Erkekliğin dumanı tüten ne bu mahkemelere ne de bu gazetelere pabuç bırakırız. 

Biz farkındayız ki anlayan, demlendiren, değiştiren, değişmeye kadir kılan kadınların gölgesinde, hayatın akışını durduran, hayatın üstünden atlayan erillik santim santim eriyor. Gazetecilik mi? O biraz daha mezarında ters dönecek gibi. 

ÖNCEKİ HABER

Bir dervişin çağdaşlaşma mücadelesi: Kaplumbağa terbiyecisi

SONRAKİ HABER

Güle güle Güdük Necmi, güle güle Halit Akçatepe

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa