05 Haziran 2012 08:37

SÜTTEN KESİLMİŞ ÇOCUKLARI SÜTE KURBAN VERMEK

Geçtiğimiz nisan ayında okullarda süt dağıtımına başlandığında, ilkokul dönemlerimi hatırladım. Gri kocaman teneke kutu üzerinde, mavi yazılarla İngilizce bir şeyler yazan tereyağ kutuları. Ayrıca, poşet torba içlerinde süt tozları... Ekmek dilimleri ile sıraya girip, tereyağ sürdürülmüş ekmeklerimizin yanına, sü

Paylaş
Aynur Seyrek

Anadolu'nun kavruk çocukları olan bizler, okullarda süt içmeyi Marshall Yardımı sayesinde öğrendik! 1960'ların ortasında hayvancılık yapılan bölgelerde, “fakir ama süt içen!” çocuklara dağıtılan süt tozu ve tereyağı garipsenmiş olsa da “kural kuraldır” deyip, bu uygulamalara devam edildi.
Fakat tereyağ ve süt tozu Ameriken malı deyip, ailerin bir kısmı “bağımlılık yapar” diyerek itiraz etmişlerdi..Bunun üzerine her gün başka bir anne sırayla yaptıkları börek, çörekleri dağıtmaya başlamıştı.
Süt dağıtımı yaygın bir şekilde yapılması gereken bir şey. Ama “nasıl” sorusu önem kazanıyor tabi. O sütler hangi firmalara nasıl ihale edildi, sağlıklı bir şekilde ulaştırıldı mı okullara, okullarda hangi koşullarda depolandı? Bu sorulara olumlu yanıt veremeyince, sağlığı ile oynanan çocuklar, çocuklara bir şey olmasın diye kendilerini kobay olarak kullanan öğretmenler çıkıyor karşımıza… Ailesi süt üreticiliği yaparken üç kuruşa tekelci firmalara satarken sütün kilosunu, o çocuğa tetra pak ambalajlı süt vermek sosyal devlet olmak anlamına gelmiyor tabi. İhale dönemi açıldığında pıtrak gibi yeni “süt şirketlerinin” doğduğunu, ihalelerin bir kısmının bunlara verildiğini, denetimsizliğin hem sağlığımıze hem cebimize etkilerini bilmeyen yok.
AKP hükümeti sanki ilk kez kendi bu uygulamayı gerçekleştiriyormuş gibi bir şaşaa ile sundu süt dağıtımını. Oysa bugün Küba başta olmak üzere, eski Sovyet ülkelerinin bir kısmında 7 yaş altındaki çocuklara ve yaşlılara süt dağıtımı mevcut. Onun için bugün yapılan
süt dağıtımına çok şasırmamak lazım. Bütün bu süreç parasız eğitim ve parasız sağlık talebimizin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Parasız eğitim derken, bugün artık “normalleştirmeye” çalıştıkları “katkı payları, aidatlar, okulun bütün ihtiyaçlarının velilerin cebinden karşılanması” demediğimiz ortada. Parasız eğitim istemimiz, çocukların sağlıklı nesiller olarak yetişebilmeleri için gereken her türlü ihtiyaçlarının da parasız sağlanmasını da içeriyor elbette. Bunlar “uçuk kaçık” fikirler değil, bir düşünün ödediğiniz vergileri, asgari ücretlerimizden kesilen vergileri, en küçük bir harcamımızda sırtımıza bindirilen özel tüketim vergilerini… Bunların ne kadarı eğitime harcanıyor? Ve gerçekten eğitim için harcansa sizce “uçuk kaçık” fikirler mi olur bunlar? Yoksa hayatın “olmazsa olmazları mı?

Alibeyköy

ÖNCEKİ HABER

MÜDÜRÜN BORÇ DEFTERİ, VELİNİN BİTMEYEN ÇİLESİ

SONRAKİ HABER

Her şeye rağmen hep yeniden

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...