25 Aralık 2016 05:30

Yeni Türkiye’nin ‘Fıtrat’ı: İş Cinayetleri

Ercan Karakaya Evrensel Pazar'a İsmail Saymaz'ın 'Fıtrat' kitabını yazdı.

Paylaş

Ercan KARAKAYA

Ayşe Denizdalan 15, Sadife Düdüş 17 yaşındaydı. Yılbaşına saatler kala Bursa’da bir tekstil fabrikasında zorla gece mesaisine bırakılan 10 işçinin arasındaydılar. Kapı üzerlerine kilitlendiği için çıkan yangından kaçamadılar. Yangında 5 kadın yaşamını yitirdi. Ayşe yangının çıktığı gün doğum günü olan Sadife’ye hediye olarak oyuncak ayı almıştı. Babası cenazesinde kızının Sadife’ye aldığı oyuncak ayıyı elinden hiç bırakmadı...

Erkan Keleş, BEDAŞ’ın Gaziosmanpaşa İşletmesine bağlı bir taşeron firmada çalışıyordu. 20 gün önce baba olmuştu. Ramazan Bayramı’nın ilk günü çalışmak zorunda kalmıştı. Mesainin bitmesine az bir süre kala 186 hattına gelen arıza ihbarı nedeniyle işe gönderildi. Çıkmaması gereken bir direğe çıkarıldı. 35 bin voltluk kalemi, iş elbisesi, izole eldiveni ve çizmesiyle diğer ekipmanları verilmemişti. Bir de yanlış hat kesilince 35 bin volt elektrik akımına kapılarak can verdi. Öldüğünde cebinden 2.5 lira çıktı...

Mevlüt Özbakar Muğla’da Akfen Holdinge bağlı atık su ve kanalizasyon işletmesinde çalışıyordu. 4 yıldır bozuk olan elevatör adlı alet bozuk olduğu için tıkanan ızgaraları ona temizletiyorlardı. Ne gaz ölçümü yapılıyordu, ne de gaz maskesi veriliyordu. Akşamları eşine bu nedenle başına bir şeyler geleceğini söylüyordu. Yine tıkanan ızgarayı temizlemeye girdiğinde bir daha dışarı çıkamadı. Onu çıkarmak için aşağı inen 6 işçi daha can verdi. 4 yıldır yapılmayan elevatör işçiler öldükten sonra tamir edildi...

İŞ KAZASI DEĞİL CİNAYET

Bu alıntılar İsmail Saymaz’ın kasım ayında çıkan ‘Fıtrat, iş kazası değil, cinayet’ isimli kitabından. Saymaz kitapta tekstil, inşaat, tersane, enerji ve maden sektörlerinde Türkiye’nin  gündemine oturan iş cinayetlerini masaya yatırıyor. Kitap, 2005 yılında Bursa’da bir tekstil fabrikasında çıkan yangında hayatını kaybeden 5 kadın işçinin nasıl ölüme götürüldüğünü anlatarak başlıyor. Soma’dan Ermenek’e, ParmaraPark AVM inşaatı yangınından, Torunlar asansör katliamına kadar Türkiye’nin gündemine oturan birçok iş cinayeti öncesi ve sonrasıyla ele alınıyor kitapta. Saymaz bu cinayetleri işçilerin hikayeleriyle birlikte anlatırken, hazırlanan iddianamelerden, bilirkişi raporlarından, ifade tutanaklarından, daha önce yaptığı haberlerden, müfettiş raporlarından, kurulan araştırma komisyonu raporlarından da faydalanıyor. Tersane İşçisi Hakkı Demiral, 23 yıllık İş Müfettişi Şeref Özcan ve Soma katliamını aydınlatma çabasındaki isim CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel röportajları da iş cinayetlerinin neden fıtrat olmadığını ortaya koyuyor.

30 LİRA 100 İŞÇİNİN ÖLMESİNİ ENGELLİYOR

Görevi süresince bin civarında ölümü inceleyen Şeref Özcan’ın röportajda söyledikleri inşaatlarda yaşanan ölümlerin neden fıtrat olmadığını gözler önüne seriyor: Özcan, maliyeti 30 ile 60 lira arası olan topraklama ve kaçak akım rölesi yapmak suretiyle yılda yüz işçinin ölümden kurtarılabileceğini anlatıyor: “Demek ki 2017’de de 100 işçinin öleceğini biliyoruz. Buna iş kazası yerine iş cinayeti demek, birileri mutsuz olsa da doğru bir tanımdır.”

EL BİRLİĞİYLE İŞÇİLERİ ÖLDÜRÜYORLAR

Kitabı okurken, kazaların nasıl geliyorum dediğini, patronların nasıl önlem almadığını, denetleme görevini yapması gerekenlerin patronlara nasıl dokunmadığını, yargılama süreçlerinin patronları ve diğer sorumluları nasıl aklama süreçlerine döndüğünü, görevlerini yapmayan kamu görevlilerine nasıl dokunulmadığını okudukça, iş cinayetlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan dediği gibi ‘fıtrat’ olmadığını okuyucuya ispatlıyor.

HEPSİ ÖNLENEBİLİRDİ

Onlarca iş cinayetinin basit önlemlerle nasıl engellenebileceğini, yakınlarını kaybeden ailelerin hikayelerini ya da yaşamlarını sürdürebilmek için nasıl kan parası almak zorunda kaldıklarını okudukça boğazınız düğümleniyor. İşçileri öldüren patronların aklanması için yargının gösterdiği üstün gayreti, işçileri öldürürken gözünü karartan patronlar ve diğer sorumluların nasıl korunduğunu okudukça öfkeleniyorsunuz.

TÜRKİYE DÖNÜŞÜRKEN...

Saymaz, sadece işçilerin hikayelerini anlatmakla kalmıyor iş cinayetlerinin katliama dönüşmesinin altında yatan asıl nedenin Türkiye’nin onlarca yıldır yaşadığı iktisadi dönüşüm olduğunu da anlatıyor. Kitap, özelleştirmelerin, sendikasızlaştırmaların, taşeronlaştırmanın ve nihayet AKP döneminde; patronun velinimete, işçinin kula, sendikanın tarikata, grevin tevekküle, işçi güvenliğinin ‘fıtrat’a nasıl dönüştüğünü gözler önüne seriyor.

Kasım ayı da dahil 2016 yılında 1816 işçi önlenebilir iş cinayetlerinde can verdi. 2015’te bu sayı 1730’du. Aralık istatistikleri açıklandığında 2016 yılında 2 bine yakın işçi patronlar önlem almadığı için hayatını kaybetmiş olacak. Sadece kasım ayında hayatını kaybeden işçi sayısı 190. Neredeyse her gün 6 işçi aramızdan ayrılmış ve her birinin bir öyküsü var.. Tıpkı Ayşen’in Erkan’ın Mevlüt’ün hikayeleri olduğu gibi... Yüzlerce can... yüzlerce yaşam...

Bu yazı yazılırken, ya da siz şuan bu yazıyı okurken Türkiye’nin herhangi bir yerinde gerekli önlemler alınmadığı için bir işçi daha aramızdan ayrılmış olabilir. İş cinayetlerine alışmamamız, unutmamamız, en önemlisi hesap sormamız gerekiyor.. İşte “Fıtrat, iş kazası değil, cinayet” kitabı tam da bu nedenle daha ayrı bir önem kazanıyor.

ÖNCEKİ HABER

Bir yeni yıl dileği olarak: Sağ ve Selamet

SONRAKİ HABER

Pinochet ve kanlı mirası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...