04 Aralık 2016 16:57

“Hayallerimizin uzağındayız ama umudumuz halen var”

"Lise döneminde onlarca hayalim vardı ama onlar hala hayal olarak zorlu yaşamımın en diplerinde yerini aldı. Ama umudumu da yitirmiş değilim."

Paylaş

Uludağ Üniversitesi Genç Hayat Grubu

Darbe girişimi sonrası ülkenin OHAL ve KHK’larla yönetilmesi ve ekonominin her geçen gün kötüye gittiği bu günlerde genç işçilerin durumu da her geçen gün kötüleşiyor. Biri bir metal fabrikasında, diğeri 3 aydır grevde olan Azot Gübre’de çalışan iki genç işçi. İkisi de “çalışmaya başlamadan önce hayallerimiz vardı ama dönüp baktığımızda o hayallerin artık çok uzağındayız” diyorlar. Kendilerini avutabildikleri tek noktayı “iyi ki evli değiliz yoksa bu çile nasıl çekilir ki? Ağlanacak hallimize gülüyoruz.” Diye açıklıyorlar.
HAYALLERİM ZORLU YAŞAMIN RAFLARINDA BEKLEMEDE
İki farklı sektörde çalışan genç işçilerle hayallerinden bugüne gelen süreci konuşuyoruz. Metalde çalışmanın verdiği yorgunlukla söze giren genç metal işçisi sözü alıyor; “Nereden başlayacağımı tam bilmiyorum ama kafamda bu aralar iş değiştirmek var. Çünkü çalışma şartları ağır ve aldığım para bunu karşılamıyor. Benim gibi bir işçiyle aynı evde kalıyorum, geçinebilmek için giderleri paylaşacağım biri olmalı, yoksa işim zor. Arada düşünüyorum evli olsam ne olurdum diye, sonra hemen bu düşünceden uzaklaşıyorum gülerek. Lise döneminde onlarca hayalim vardı ama onlar hala hayal olarak zorlu yaşamımın en diplerinde yerini aldı. Ama umudumu da yitirmiş değilim. Çalışmadığım dönemde yaptığım borçları temizlemekle uğraşıyorum. Neredeyse her işçinin cebinde iki üç kredi kartı ve bunların birikmiş borçları var, ben de onlardan biriyim. Kazandığımı da oralara vererek borcu bitirmeye çalışıyorum. Yani anlayacağınız paranın yarısı borca diğer yarısı da ev kirası, faturalara falan gidiyor. Borçlar hepimizi esir almış, kımıldayamıyoruz. İş şartları ne kadar ağır ve kötü olsa da ses edemiyorsun çünkü nefes almanı engelleyen borçlar var. Durum böyle olunca da mesaiye daha fazla kalayım da şu borçlardan tez vakitte kurtulayım, biraz nefes alayım diyorsun.”
EMEKLİ OLMAK ŞURADA DURSUN
Üç ayı aşkın süredir grevde olan Gemlik Gübre işçisi; “Hayatımda ilk defa greve çıkıyorum, bu grev de üç ayı aştı. Bu fabrikaya girmeden önce hep ‘Gemlik Gübreye girdin mi rahat edersin’ derlerdi. Tabi bu söylediklerim özelleştirme öncesi için geçerliydi. Biz de böyle bir dönemde girdik buraya, grevdeyiz. İyisiyle kötüsüyle bir tecrübe ediniyorum burada. Daha önce duymadığım, büyüklerin bize arada eski anılarını anlattığı şeyleri yaşıyorum, tam olarak anlattıkları gibi olmasa da... İşe girmeden önce burada uzun süre çalışmayı düşünüyordum ama ücrete ve şartlara bakınca bunun pek de mümkün olmadığını gördüm. Bu benim için böyleyse, daha eskiden işe girmiş abilerim için durum daha da kötü. Onlarda yıllardır verdiğim emeği bir çırpıda bırakıp gidemem deyip emekliliği bekliyorlar. Ama bizim emekli olma şansımız olmadığı için ve evli olmadığımız için biraz daha rahatız” dedi.
TEK SOSYAL FAALİYETİMİZ HALI SAHA
Günlerinin çoğunu kahvede ve parkta arkadaşlarıyla oturarak geçirdiğini söyleyen işçi; “Yapacak pek de bir şey yok zaten, grevdeyiz. Çalıştığımız dönemde de pek farklı değildi gerçi, haftanın altı günü çalışıyorum tatil gününde de yatabildiğim kadar yatıp sonrasında da arkadaşlarla buluşup bir şeyler yapıyoruz. En iyi sosyal aktivitemiz halı saha maçı oluyordu, onu da düzenli yapamıyoruz zaten. Ev, iş ve arkadaşlar arasına sıkışmış bir yaşamım var. Bunun bir sonraki adımındaysa evlilik eklenir daha da ötesi olmaz. Gerçi bu şartlarda da evlenilmez ki.” Diyor.
GREVİMİZ OHAL’E KURBAN EDİLİYOR
“İlk defa greve çıktım o da OHAL’e denk geldi. Zaten fazlasıyla sömürülüyoruz, bu yetmezmiş gibi ne yapmak istesek OHAL var denilerek engel olunuyor. Düşünün, üç ay geçti ve biz fabrika dışındaki eylemimizi anca yapabildik. Düşünüyorum da bizim eylemin OHAL bahanesiyle yasaklanmasına anlam veremiyorum. Tamam, fabrika önünde grev nöbeti sırasıyla tutuyoruz ama neden çıktığımızı anlatmak için bir şey yapamıyoruz ki. Kendi kendimize grev yapıyoruz resmen. Böyle olunca daha bu yaşta iyice karamsar oluyoruz. Hakkını arayacaksın, aratmıyorlar. Bize kalsa gözümüz hiçbir şeyi görmeyecek. Ama siz daha gençsiniz kanınız kaynıyor hele durun bu işler öyle olmaz deniliyor. İşin özeti grevimiz OHAL’e kurban ediliyor.”


BEN DÜNYAYA BORÇ ÖDEMEYE Mİ GELDİM?

“Haftanın altı günü sabah kalk işe git mesaiye kal bu şekilde geçiyor. İzin gününde de öğlene kadar yatmaya çalış, sonra arkadaşlarla bir yerde oturup iki çay içip sohbet ettin mi senden sosyali yok!” diyerek gülmeye başlıyor genç işçi. “Benim yaşamım bu şekilde geçip gidiyor bu durum beni de çok rahatsız ediyor ama elden ne gelir ki? Bu halim evli olan arkadaşlarımın yanında kral hissettiriyor beni, onların durum daha da vahim. Her geçen gün ekonomi kötüye gidiyor, her şeye zam geliyor, borçlar artıyor, biz de bu borçlar içinde nefes almaya çalışıyoruz. Bazen düşünüyorum da ben dünyaya çalışıp borç ve fatura ödemeye mi geldim diye? Cevabım da evet oluyor ne yazık ki.” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Suç var, ceza yok

SONRAKİ HABER

ÖTK'ları nasıl kullanırız?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...