04 Aralık 2016 16:51

Neyi Ak'lamaya çalışıyorlardı?

AKP’li vekillerin bu tasarıyı öne sürmelerindeki amaç neydi peki? Neyi AK’lamaya çalışıyorlardı?

Paylaş

Esra AĞ
Pamukkale Üniversitesi
Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi

19 Kasım Dünya Çocuk İstismarını Önleme Günüydü. Böyle bir günde çocuk istismarını önlemek için çalışmalar yapılması gerekirken gündem, istismar edilen kız çocuklarının tecavüzcüyle evlendirildiğinde tecavüzcünün suçunun düşürülmesiydi. Milyonlarca insanın çocuk istismarının suç olduğunu açıklamaya çalışmak zorunda bırakılması, 14 yıldır iktidarda olan AKP hükümeti ve zihniyet öncüllerinin Türkiye’yi getirdikleri durumun acınası bir sonucudur.
TASARIDAN ÖNCESİ
AKP’li vekillerin bu tasarıyı öne sürmelerindeki amaç neydi peki? Neyi AK’lamaya çalışıyorlardı? Bu tasarı öncesinde neler olmuştu?
1. İmam nikahlarında resmi nikah gereği olmadığı zaman imamların ceza almaları önlenmişti. (ki kız çocukları resmi nikah şartı aranmadan evlendirilebilsinler)
2. Gelenek ve görenekler bahane edilerek cinsel istismarda rıza yaşı 15 yaş altına indirgenmek istenmişti.
3. OHAL bahanesiyle çocuk ve kadın haklarını savunan dernek ve kuruluşlar kapatılmış, ses çıkaran örgütler engellenmeye çalışılmıştı.
İktidarın 2023 hedefi; çocuk istismarını ve tecavüzü meşru gören bir Türkiye mi? AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk “anne” oldu. Cinsel istismara uğrayarak anne olan 15 yaşın altındaki çocuk sayısı 15 bin 937 olarak kayıtlara geçti. 2002-2013 arasında 16-17 yaşında evlenen kız çocuğu sayısı 511 bin 985. 15 yaş ve altındaki yaşlarda gayrı resmi olarak “evlenen” çocukların sayısı ise bilinmiyor! 2014 yılında bin 377’si erkek, 9 bin 718’i kız çocuğu olmak üzere 11 bin 95 çocuk, cinsel suçlara maruz kaldı. Ülkemiz çocuk evliliklerinde dünya üçüncüsü ve son 5 yılda 232.313 çocuk evlendirildi. Türkiye Barolar Birliği ile yapılan işlemlerle Anayasa’da 12, yasalarda da 95 maddenin uluslararası insan hakları ve çocuk haklarına uymadığı görülmüştür. Yasaları düzenleyenlerin konuşulmaya, tartışılmaya bile kapalı olan tecavüzün meşrulaştırılması gibi mide bulandırıcı konular yerine bu açıkları doldurması gerekmez mi?
HANGİ MAĞDUR?
Bu süreçte basında da istismarı kollamaya yönelik görsellerin kullanıldığını gördük. Çocuk gelinlerin kucaklarında bebekleriyle kocalarının hapisten çıkmalarını bekleyen “mağdur aile” başlığı altında görsellerle karşı karşıya kaldık. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın düzenlemeyi “Sadece evlenmiş; ama yaş şartı nedeniyle nikah yapamamış olanların, resmi nikahla evlenmeleri haliyle...” savunması laik bir devletle uyuşmayan sözlerdi. Bu mağdurlar listesinde 9 yaşında kalp krizinden ölen Y.K. yer almıyor. 9 yaşında bir çocuk nasıl olur da kalp krizi geçirir? 9 yaş, rızanın, iradenin tartışılamayacağı bir yaştır. Tutuksuz yargılanan 56 yaşındaki tacizcinin hayatını kararttığı Y.K.’nin kalbi bu adalet sistemine de, stres yüküne de dayanamadı. Dört bin “mağdur”u sokağa salmayı hedefleyen iktidar sahibinin bu konudaki açıklaması ne olacak? Bizleri koşar adım orta çağ karanlığına sürüklemeye çalışanları tarihin çöplüğüne göndermediğimiz sürece bu olayların münferit olmaktan çıkma ihtimalini üzülerek, öfkelenerek söylemek istiyorum.
KADINLARIN DEĞİŞTİRİCİ GÜCÜ
Neticede “kesinlikle geri çekmeyeceğiz” diyenler toplumsal muhalefet karşısında bir kez daha geri adım attı. Önce komisyona, oradan da, önergenin gerekli olduğu iddialarını devam ettirmekle birlikte, yasayı komisyondan da tamamen geri çekmek zorunda kaldılar. Bu başarı, belge kaldırıldıktan sonra teşekkür bekleyen (bunu bir de dile getiren) vekillerin değil; günlerdir sokaklarda sesleri yankılanan kadınlar, muhalefet ve direnen halkın değiştirici gücüdür. Türkiye’ye orta çağ karanlığını, hukuksuzluğunu getirmek isteyenler bilmelidirler ki direnen kadınlar olduğu sürece bu asla mümkün olmayacaktır.
56 yıl önce Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğün askerleri arasında tecavüz edilip öldürülen ve 25 Kasım’ın sembolü olan Mirabel Kardeşlerden Patria Mercedes’in bir sözüyle bitirelim; “Çocuklarımızın bu yoz ve zalim sistemde yetişmesine izin vermeyeceğiz. Bu sisteme karşı savaşmak zorundayız. Ben kendi adıma her şeyimi vermeye hazırım; gerekirse hayatımı da.”

ÖNCEKİ HABER

Çocuğun rızası olmaz, tecavüz meşrulaştırılamaz

SONRAKİ HABER

Suç var, ceza yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...