01 Aralık 2016 00:57

Patron masraf olur diye havalandırmayı çalıştırmıyordu

Silikozis nedeniyle ölen Diş Teknisyeni Hasan Arslan'ın Ağabeyi Oktay Arslan 'Silikozis değil denetimsizlik öldürüyor' dedi.

Paylaş

Metehan UD
İzmir

Silikozis nedeniyle can veren Diş Teknisyeni Hasan Arslan’ın ağabeyi Oktay Arslan, kardeşinin asıl ölüm nedeninin silika tozu değil güvenlik önlemlerinin alınmaması olduğunu söyledi. Arslan, yeni can kayıplarının yaşanmaması için bakanlığı denetimleri artırmaya da çağırdı. 

8 yıl boyunca çalıştığı diş laboratuvarlarında silikozis hastalığına yakalanan ve geçtiğimiz günlerde daha 26 yaşındayken yaşamını yitiren Diş Teknisyeni Hasan Arslan’ın ağabeyi Oktay Arslan’la konuştuk. 

Kardeşinin 13 yaşında Kemeraltı’da büyük bir diş laboratuvarında başladığını anlatan ağabey Arslan, diş teknisyenlerinin çalışma şartlarının dışarıdan gözüktüğü gibi iyi olmadığını söyledi: “Kardeşimin daha iyi bir geleceği olsun diye bu mesleğe verdiler.

İzmir’deki en büyük firmalardan birine girmişti. Kardeşim ilk kumlama işi yaparak başladı mesleğe. Adı büyük firma. Tuvaletten bozma bir yeri kapatmışlar, kumlama makinesini koymuşlar. Dört yıl boyunca hep kum attırmışlar. Kumlama esnasında çıkan silika tozları kardeşimin ciğerlerine yapışıyor, hastalık ilk olarak burada başlıyor. Daha sonra kalfalık, ustalık zamanlarında da tesfiye işleminde çalışmış. Bu sırada da metal tozlarını yutmaya başladı. Bu şekilde hastalık daha da ilerledi.” 

‘SÖZDE SAĞLIK SEKTÖRÜ’

Kardeşinin eski binalardan bozma laboratuvarlarda çalıştığını dile getiren Arslan “20 metrekarelik bir odada 8-10 tane diş teknisyeni oturmuş yan yana sıkış tepiş çalışırlardı. Bir çok kez gittim ziyarete işyerlerine. Metal tozları, kumlama tozları, alçı kokularının içindeydi. Küçük bir havalandırma vardı. Yazın, kışın... Patron elektrik masrafı nedeniyle çok çalıştırmıyordu. En son işyerine gittiğimde bana çay söyledi. Çaydan bir yudum alıp bıraktım. Bir kaç dakika sonra çayın üstü bembeyaz tozlarla kaplanırdı. Ben dikkat edin diyordum ama bilincinde değillerdi. Çünkü iş sağlığı iş güvencesi eğitimi almamışlardı ve neler yaşayabileceklerini bilmiyorlardı. Sözde sağlık sektörü ama bir çoğunun belgesi yoktu” diye konuştu. 

‘HASTALIĞINI ASKERDE ÖĞRENDİ’

Kardeşinin hastalığı askerdeyken öğrendiğini anlatan Arslan devam etti: “Hareket ederken tıkanırdı ama biz burnundaki ete bağlardık. Eğitimde fenalaşmış. Ardından hastaneye kaldırmışlar. Bir çok askeri hastanede silikozis teşhisi konuldu. Doktorlar ‘Hastalığın tedavisi yok ama kendine iyi bakar, bu mesleği yapmazsan, efor sarf etmen gereken işlerde çalışmazsan, hastalığın ilerlemez. Böyle yaşarsın’ demişler ama böyle olmadı. Kardeşim mesleği bıraksa da hastalığı her geçen gün ilerledi. Son olarak ekim ayı içerisinde Ege Üniversitesinde akciğer organ nakli ameliyatı yapıldı. 42 gün yoğun bakımda kaldı, 35 güne kadar iyiydi. Sonra vücut akciğeri kabul etmedi 10 Kasım günü kaybettik.”

KARDEŞİ GİBİ TEHLİKE ALTINDA

Oktay Arslan da kardeşi gibi tehlikeli bir iş kolunda işçi. Aliağa Termik Santralinde makine teknisyeni olarak çalışan Oktay Arslan “Sağımızda PETKİM, solumuzda TÜPRAŞ, ortada biz. Az ilerimizde İzmir Demir Çelik Sanayisi var. Binlerce kilowattlık enerjinin altında çalışıyorum” sözleriyle kendi çalışma koşullarını anlattı.

‘8 YILDA TOPLAMDA 400-500 GÜN SİGORTA’

Kardeşinin 8 yıl boyunca çalıştığını ama malulen emeklilik için başvurduğunda toplamda 400-500 gün sigorta ödendiğini öğrendiklerini dile getiren Oktay Arslan şunları söyledi: “İşverenlerini mahkemeye verdik ama bu sayıyı 1500’e tamamlayabildik. Malulen emekli olmasına yetmedi, 1800 gün gerektiği için. Askerden döndükten sonra çalışamadı, kısa süreli işler yaptı. Hiç bir işvereni sahip çıkmadı. Ayrıca 1800 gün taban istenmesi saçma, ben tehlikeli bir işte çalışıyorum, ilk iş günümde, o gün kaza geçirip iki kolumu da kaybedebilirim. Ben nasıl tamamlayacağım, 1800 iş gününü.” 

‘BİR AN ÖNCE SENDİKALAŞSINLAR’

Diş teknisyenlerine de çağrı yapan Oktay Arslan şunları söyledi: “Bir an önce sendikalaşsınlar. En kötü sendika, sendikasızlıktan daha iyidir. Kendi haklarınızı koruyamazsınız tek başınıza ama sendika sizin hakkınızı bir şekilde savunur. Patronların sendikaya üye olmasınlar diye yüzde 50-yüzde 100 zam verdiklerini duydum. Daha fazla para kazanmak ölümü geciktirmez.”

‘TOZ MASKELERİNİN HESABINI YAPIYORLAR’

Bu süreçte işverenlerin işçi sağlığını umursamadıklarının farkına vardıklarını da anlatan Oktay Arslan “Toz maskelerinin, elektriğin hesabını yapıyorlar. Para bürümüş gözlerini. Olan da gençlere oluyor. Kardeşimi ve diğer işçileri alınmayan iş güvenliği önlemleri öldürdü. Çalışanlar hep kenar mahalle gençleri. İşçilerde bilgisizlik var ama burada görev işverenlere düşüyor. İş sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri arttırılmalı. Devlet de ayrıca denetimlerini arttırmalı. Devlet denetlemezse kimse kuralları uygulamıyor. Denetimler sıkı bir şekilde yapılmalı İşverenin amacı kâr. İşçinin ne şartlarda çalıştığını bilmiyorlar. Bizim canımız yandı başkalarının canı yanmasın” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Yokluk ülkesinde varı yok saymak

SONRAKİ HABER

Sendika kendi personelini ücretsiz izne çıkardı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa