01 Ekim 2016 10:10

36 yıl önceki gibiydik

Güzel, eşit, adaletli bir dünya hayalim umutlarım, isteklerim vardı. Benim gibi olan bir sürü kadınla yollarımız Mamak’ta kesişti...

Paylaş

Gönül SEVİNDİR
36 yıl geçmiş aradan... O tarihlerde 20’li yaşlarımı sürüyordum. Güzel, eşit, adaletli bir dünya hayalim umutlarım, isteklerim vardı. Benim gibi olan bir sürü kadınla yollarımız Mamak’ta kesişti.
Mamak Cezaevi ve DAL’da kaldığım her gün benim hayatıma öyle bir dokunmuş, öyle bir şekillendirmiş ki beni... Dayanışmanın, paylaşmanın, acının, sevincin, umudun, sevgilerin, korkuların, çaresizliğin, endişenin hepsini orda yaşamış, öğrenmiş, görmüşüm sanki... 15, 20, 30 yaşlardaydık. Kimimiz sakatlanmıştık, kimimiz evli, sevdalı, çocuktuk, kimimizin karnında bebesi... Şifa olduk birbirimize, yaralarımızı sardık, dost olduk, kız kardeş olduk, güç olduk. Paylaştık her şeyi birbirimizle.
Yıllar geçti, kimimiz çok yattı, kimimiz az; kimimiz yurtdışında yaşamak zorunda kaldı. Kendimizi konuşmak için zaman geçmesi gerekiyordu belki o zaman geldi ve güzel kitabımız ortaya çıktı. Kitabımız bizi tekrar bir araya getirdi sağalttı. Buluşmalarımız oldu; imza günleri, söyleşiler gibi. 
Eylül Urla buluşmamız üç gün olacaktı. İşten dolayı hafta sonu ayarlayabildim. Gelmek istedim muhakkak. Aklımın bir ucundan da geçmedi desem yalan olur; “Uzun zaman geçti nasıl olur, yabancılık çeker miyim” diye düşündüm... WhatsApp’dan resimler gelmeye başlamıştı. Merakla baktım tanıdıklarım, hatırladıklarım vardı. İsimler ile görüntüyü çakıştıramadığım arkadaşlarım da vardı. Farklı zamanlarda kaldığımız için herkesi tanımam mümkün değildi. Buluştuk, sarıldık, kucaklaştık gözlerimiz karşılaştı; gözler değişmemişti. Orada başladı bütün anılar. Gözler pırıl pırıl, mutlu, güzel, canlı, umutlu, sevgi doluydu.
Yıllar yaş katmıştı bize; kimimiz beyaz saçlıydık, kimimiz boyamıştık, kilolu, kilosuz, fiziken değişmiş olsak bile hepimiz gene 36 yıl önceki gibiydik. Umutlarımız, sevgilerimiz hayallerimiz aynıydı; yine sımsıcaktık, dosttuk, kardeştik. Sırtımızı birbirimize yine dayardık, birbirimizin yerine yine dayak yerdik onu hissettim. Yine çocuktuk, eğlenceliydik hayatla dalga geçebiliyorduk. Yine şarkılarımızı söylüyor, müzik olsun da halaya duralım diye heyecanla bekliyorduk. Yıllar geçtikten sonra konuştuğumuzda, ufacık bedenlerimiz neler yaşamış, neler taşımış onu şimdi daha iyi anladım. Kendinin değil de karşındakinin yaşadığı acıyı tekrar dinlemek insana daha ağır geliyormuş.
Gittiğimiz lokantada her ne kadar “Emekli Kadınlar Derneği gezisi mi?” diye sorsalar da biz hiç bir zaman emekli olmayacak kadınlardık ve gururla “Mamak Cezaevinde 1980’de yatmış kadınlarız” diyebiliyorduk. Mamak’ta birlikte kaldığımız Necmiye Alpay ve koğuş arkadaşı Aslı Erdoğan ile dayanışmak için pankart açtık, göndermek için kartlar yazdık, tüm haksızlıklara karşı yine birlikte durduk. Böylesi zor zamanlarda birlikte olmanın önemini bir kez daha anladım. Tahliye olurken yaptığımız gibi birbirimizi yolcu ederken yine alkışlarla uğurladık. Yaşlar dökülüverdi gözlerden yine... Bırakıp gitmek zor geldi eskisi gibi. Son kalanlar aynı hüznü hissetti içinde… Ne mutlu ki bana sizleri tanımak onuruna erişmişim.
Anılar doluştu yüreğime, böylece ayrıldım Urla’dan. Yine görüşeceğimizi biliyorum. Nerede, nasıl olursa olsun...

ÖNCEKİ HABER

HDP Meclis grubundan Hayatın Sesi'ne ziyaret

SONRAKİ HABER

İnsan en çok kendini sever derler ya, yalan!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...