04 Eylül 2016 05:29

Vatan milliyetçisi sanatçılar

Nejat Birecik bu yıl kurumda sadece yerli oyunların sahneleneceğini açıkladı.. Açıklama ne anlama geliyor. Açıklama neden yapıldı? Tamer Levent yazdı.

Paylaş

Tamer LEVENT*

Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Devlet Tiyatroları 2016-2017 sanat sezonu repertuarının yerli oyunlar ile açma gerekçesini bu ‘vatan milliyetçisi sanatçılar’ sözleriyle açıklamış. Yani bu sezonun repertuar teması  da “Vatan milliyetçisi sanat” olacak herhalde. İçinde bulunduğumuz 22. YY’de darbe teşebbüsü sonrası bu, vatan milliyetçisi sanat, hangi eserlerle temsil edilecek acaba?

Osmanlı döneminde, henüz tiyatro kültürünün toplumsal bir kültür haline gelmediği dönemlerde tiyatro oyunu  yazan yazarlarımız mı kast edilyor! Tiyatro kültürünü yaygınlaştırarak evrensel kültür ile buluşmamızı umut eden, İbnül Refik Ahmet Sekizinci, Müsahipzade Celal, Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Ahmet Vefik Paşa, Şinasi... Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistiresi mi? Sevdiği için erkek kılığına girerek askere ve savaşa giden Zekiye’nin, insani aşk ile vatan aşkının buluşması örneği, ilk oynandığı zaman izleyicileri sokağa dökmüştü. Daha sonraları da Namık Kemal, Kıbrıs zindanlarına gönderildi. Müsahipzade Celal’in İstanbul Efendisi mi? Hülleci mi? Abdülhak Hamit’in Finten’i, Ahmet Vefik Paşa’nın Ayyar Hamza’sı mı?Afife Jale nin  yaşamı mı? Tiyatro kültürünün gerekliliğini savunan topluma ayna tutan, kendisi ile yüzleşmesini sağlayarak toplumsal  gelişmeye katkıda bulunmak isteyen yazarlarımız mı tanıtılacak?... Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa Valisi iken tiyatro kültürü adına gösterdiği çabalar yeniden mi incelenecek?

Ya da yine, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet fantazisi mi yapılacak? Ya da sadece tarihi eser mi sahnelenecek?

Antik Yunan oyun yazarı, Euripies’in (MÖ 480-MÖ 406) Bakhalar isimli oyununda, Dionysos, “Mısırdan gelip, Anadolu üzerinen, Hellas’a” gittiklerini söylüyor. 

Yani, bu bilgi ile, milattan önce Ortadoğu’ da  ve Anadolu’da tiyatro kültürünün, Avrupa’dan  daha eski olduğunu yani evrensel tiyatro kültürünün kaynağı olduğunu anlıyoruz.

Tiyatro, insanlık tarihi ile eşit olan geçmişinde, insanlığın evrensel sorunlarını dramatize ettiği için, özerkliği korundukça gerçek işlevini yerine getirebildiği için günümüzde hâlâ etkilidir...

Bizde, Afife Jale’nin başına gelenler ve istibdat dönemlerindeki müdaheleler ise bu kültüre bütünüyle aykırıdır.

AÇIKLAMANIN ‘ÇARPIKLIĞI’

Devlet Tiyatroları 5441 sayılı kuruluş yasası ile mensuplarını sözleşmeli çalıştırma esası üzerine kurulmuştur. Bu temel esas, Devlet Tiyatrolarının Kültür Bakanlığının “bağımlı” değil, “bağlı” kuruluşu olması farkı ile “özerk” olmasını sağlamıştır. 1970 yılından sonra özlük hakları ile ilgili olarak 657 sayılı yasaya geçici olarak ilişkilendirilmesi, 5441’in hükümlerinin geçerli olmasını da engellememiştir. Yani bu yasalar hâlâ değişmediğine göre Devlet Tiyatroları hâlâ “bağlı” kuruluş olarak özerktir. Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür olmak, bu özelliği itina ile korumaya titizlik göstermesini; doğru bilgileri hükümete aktararak onun da bu yasal tutuma saygı gösterme sorumluluğunu üstlenmek demektir. Hükümetler tiyatro yönetimi ve işletmeciliği konularına, işin liyakat sahibi uzmanları kadar hakim olmak şansına sahip değildirler. Attan düşenin halinden en iyi attan düşenin anlayacağı gibi. Tiyatroyu ve onun ile ilgili evrensel uygulamalarını yakından bilmesi gereken ve hükümetleri bu anlamda doğru bilgilendirmesi gereken kişiler tiyatroculardır. Tiyatro yöneticileridir. Siyaset insanları, her zaman tiyatroya karışmak hatta kendi görüşleri doğrultusunda tiyatroya müdahale etmek isterler. Ancak tiyatro, kendisi bir kültür olarak, bu tutumu tarihten elemiştir. Tiyatro kültürü, var olduğu günden bu güne, Mezopotamya’da, Mısır’da, Anadolu’da, Hellas’ta, Roma’da, Avrupa ve İngiltere’de hep  gelişerek günümüze gelmiştir. Almanya’da Hitler döneminde olduğu gibi, özerkliğe müdahaleler tarih boyunca olmuş olabilir. Ama, olması gereken doğru, 1605’te Bern’den başlayarak, gelişmiş dünya da, “Fikri Mülkiyet” üretimini özerk kılmıştır.

Şimdi, bir koordinasyon toplantısı da yapılmadan oluşacak yeni sezon repertuar nasıl seçilecektir? Oyun yönetmenlerinin önerileri alınmayacak mı? İdare eserleri seçip yönetmen mi görevlendirecek? Yani,yönetmenlere eserler emir ile mi yönettirilecek? Devlet Tiyatrolarında yüzde 70 yerli eser sahneleme kotası zaten  varken böyle bir açıklama yapılarak sanki Devlet Tiyatrolarında evrensel tiyatro örneklerine yer verilmeyecekmiş etkisi yaratmak doğru mudur? Kendini en iyi ifade etmesi gereken bir kurumun genel müdürü ağzından özensizce yapılmış bir açıklama şaşırtıcı oluyor. Ya da tiyatroyu güncel siyasetin emrine vermek  konusunda bir bonkörlük mü yapılıyor? 2016-2017, sanat sezonunun teması neden  tiyatro bilimi ve sanat felsefesinin evrensel değerleri ışığında “BARIŞ” ya da ‘Birlik beraberlik”  olarak belirlenmiyor da “vatan milliyetçisi sanatçılar” ile militer bir izlenim yaratılıyor. Devlet Tiyatrolarının zaten görevi olan yerli ve yabancı oyunları, özerk, sahneleme geleneğine  müdahele ediliyormuş havası yaratılıyor.

Bu kurum, 1949 yılından günümüze, yaşanan bütün politik çalkantılara karşı,  mevcut  sanatsal özerkliğini korumayı en önemli misyon olarak benimsemişken; bu gün,  bu önemli misyonu değersizleştirmek, kurumu yok etmek ile eşdeğerdir.

Ortada bir yanlış anlaşılma var ise Genel Müdürü bunu açıklayarak düzeltmesi ve özür dilemesi gerekir. Aksi takdirde alanı koruması gerekirken ona doğrudan zarar veren bir idareci olarak anılır.    

*Devlet Tiyatroları Eski Genel Müdürü (Seçimle göreve gelen ilk ve son Devlet Tiyatroları Genel Müdürü olmuştur) 


 

ÖNCEKİ HABER

Yeni oryantalizm ya da yerli-milli

SONRAKİ HABER

Erdoğan, Obama ile Çin'de görüştü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa