21 Ağustos 2016 04:33

Bir küçük Feyzioğlu meselesi

TBB Başkanı Feyzioğlu, Saraya giderek, kendisine “edepsiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte ‘birlik ve beraberlik mesajı verdi.

Paylaş

Gülşah KAYA
Mustafa SÖĞÜTLÜ

Ne çok seviyorsunuz savaşı sayın başkan. Kimden, nereden geliyor bu gelenek? Siz, koca bir meslek örgütünün, dünyanın en kalabalık avukat örgütlerinden birinin başkanısınız. Bir de profesörsünüz bittabi. Hem de cezacı! Hukuk eğitiminizi elbette sorgulayamayacağız ancak; aynı sıralardan geçtik, aynı kanunları, aynı hukuk tarihini, aynı pratikleri çalıştık nihayetinde. Ya biz anlamadık, ya siz anlamamışsınız. 

Olağanüstü Hal’in ne demek olduğunu fakültenin ilk yılında okuduk, öğrendik. Dersini bırakın, yaşadık da. Bizim bile yaşımız görmeye yetti, size ne demeli? Bilirsiniz, OHAL demek yasak demektir; işkencedir, dahası ölümdür! Size bunu söyletmek imkansız da olsa biliriz ki faili de devlettir. Hal böyleyken, insan sorgulamadan edemiyor: Bir hukukçu nasıl olur da insan hayatını bırakıp “milli mutabakatı”ın yanında yer alır? Baroların böyle bir görevi var mı? İşte bunu böyle öğrenmedik!

Ülkenin bir tarafı kanadı, kanıyor; bu savaşta bir baro başkanımızı, Tahir Elçi’yi yitirdik, belki hatırlarsınız, cenazesine de katılmıştınız. Her gün patlayan bombalar kaç insanın canını aldı, sayamıyoruz. Kadınlar sokak ortasında öldürülüyor, güpegündüz. Kimse hakkı için sokağa çıkamaz oldu. Gazeteler, televizyonlar kapatılıyor. Yargı işi gücü bıraktı, “zat-ı alilerine” hakaret edenlerin peşine düştü. E şimdi bir darbe belası çıktı başımıza ki sormayın... Kusura bakmayın da bu “şenlik” içerisinde bir gün olsun duyamadık ağzınızdan insan hakkını. Zira hepsi terörist, değil mi?

Meslektaşlarınız var bir de. Onlarcası dayak yedi adliye içerisinde, çantaları, üstleri, büroları aranıyor; evlerine hukuksuz baskınlar yapılıyor; hak savunuculuğu yapamıyor, müvekkilleriyle görüşemiyorlar, mesleki güvencelerin tamamı ayaklar altına alınıyor... Her yeni kanun hükmünde kararname biraz daha kıskaca alıyor meslektaşlarınızı ve mesleğinizi. Siz de görüyorsunuz, anlatmaya ne hacet. 

İNSAN BAZEN GERÇEKTEN HAYRET EDİYOR! 

Peki, siz ne yaptınız sayın başkan? 

Hakikaten sayın başkan, siz ne yaptınız öyle?

“Kaçak saray” için “rejim değişikliğinin sembolüdür” diyen siz değil miydiniz? Şimdi değişen rejimin nasıl oldu da kendi evinde elini sıktınız? 

Gerçi siz de haklısınız, şanın yolu cumhurbaşkanıyla tokalaşmaktan geçiyor. Hem sizin Yargıtay Başkanından ne eksiğiniz var! Yargıtay Başkanı çay topluyorsa, Barolar Birliği Başkanı da fındık toplar sonuçta. Bunun daha elması var, armudu var. Bahçası var, bağı var. Rantı var, çıkarı var. Hakkı, hukuku eksik oluversin, ne çıkar?

Yalnız, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, başkomutanın karşısına o şekilde çıkmak olmadı Başkanım. “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan akademisyenlere “mütareke döneminin işgal altındaki İstanbul’unun sözde aydınlarının kalıntıları” dediğinizde, Adana Barosu’ndan avukatlar, önü iliklenebilir ve de apoletli cüppe göndermişti “zat-ı aliniz”e. Onu giyseydiniz daha bir uygun olurdu. 

Bir de açıklamanızda FETÖ’nün tehlikesine dikkat çekmişsiniz. Yalnız bizim de dikkat çekmek istediğimiz bir şey var: 17-25 Aralık operasyonlarının ardından “AKP ve Cemaat ortaklığının kırılma noktası” demiştiniz diye kalmış aklımızda. Bu cemaatin eski ortağı mıydı el ele tutuşup çiçekli bahçelere koşmak istediğiniz? Aramızda kalsın, size de “edepsiz”, “yalancı” demişti! Yine de siz iyisini bilirsiniz tabii.

BİZİM DE YÜREĞİMİZ FERAHLADI!

Bütün bunlar Amerika’nın oyunu, biliyoruz! Sizin de dediğiniz gibi PKK-FETÖ el ele vermiş Kürdistan’ı kurmaya çalışıyor! Görüyoruz ki; bir başkana yaraşır şekilde görmüşsünüz büyük resmi, helal olsun! 2 teoriniz daha varmış, biz diyoruz ki sizin bu teoriler boşa gitmesin, el ele verip kuralım bir tiyatro! Bırakalım şu avukatlığı da... 

Neymiş? Avukat hakları OHAL döneminde saldırıya uğruyormuş! Cezaevlerinde müvekkillerle görüş yasakları, sınırlamalar, avukatların belgelerine el koyma uygulamaları varmış! Avukatların üstleri, evleri rahat bir şekilde aranabiliyormuş! Adliye girişlerinde üstünü aratmazsan güvenlik önüne dikilip sokmuyormuş adliyeye!

Neymiş? Gözaltı süresi 30 günmüş, beş gün avukatla görüştürülmüyormuş, görüşmeler kayda alınıyormuş! İşkence, tecavüz iddiaları varmış! Hükümet, astığım astık kestiğim kestikmiş!

Neymiş? Halkın haber alma hakkı saldırıya uğruyormuş! Gazeteciler dayakla, tehditle gözaltına alınıyormuş!

Efendim; bunlar münferit olaylardır. Şimdi bunlarla mı uğraşacaksınız, devletlumuzun bekasını mı düşüneceksiniz? Siz devletin üst makamından bir zatsınız. Bunlara takılmayınız sayın başkanım! Birlik-beraberlik, milli mutabakat her şeyden önce gelir.

Bunlar ufak meseleler! Siz Feyzioğlusunuz sayın başkan; büyük düşünün!

ÖNCEKİ HABER

İmzasız tabloda direnen Habeşistan

SONRAKİ HABER

Can pazarı!..

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa