24 Temmuz 2016 06:11

Darbe alkışlanmadı, OHAL de alkışlanmaz

Erdoğan’ın ve hükümetin istediği gibi OHAL kararı normal görülüp alkışlanarak değil, karşı çıkılarak demokrasi yolunda ilerlenebilir.

Paylaş

İskender BAYHAN

Türkiye, siyasi tarihi başarılı ve başarısız darbe örnekleriyle dolu bir ülke. 15 Temmuz akşamı yaşanan “Tuğ ve tüm generaller ve amiraller” öncülüğündeki darbe girişimi bu örneklere bir yenisini daha ekledi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP Hükümeti başta olmak üzere ülkeyi yöneten egemen güçler uzun zamandır “darbe dönemlerinin kapandığı” propagandası yapıyorlardı. 12 Eylül cuntasının anayasasına yaptıkları yamaları bunun teminatı olarak gösteriyorlardı. Ama bir kez daha yaşarak görüldü ki gerçek bu değilmiş. 

Şimdi ise “15 Temmuz akşamı başlayan darbe girişiminin bastırıldığını, önümüzdeki yıllarda yeni darbe girişimlerinin gündeme gelebileceğini, ama onların da başarısız olacağını” söylüyorlar. Çünkü dün işlerine öylesi geliyordu bugün böylesi geliyor.

DARBECİLER DESTEK GÖRMEDİ

15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi, darbecilerin gününü ve saatini bile kendilerinin tayin edemedikleri bir girişim olarak tarihe geçmiş durumda. Darbecilerin itirafları ve ifadelerinden ortaya çıkan plana göre darbe girişiminin, 16 Temmuz sabaha karşı 03:00 sularında başlaması planlanıyor. Ancak devlet bürokrasisi içerisinde bir süredir devam eden çatışmalar nedeniyle daha önce de birkaç kez ertelendiği anlaşılan girişim yine belirlenen gün ve saatte başlayamıyor ve 15 Temmuz akşamı harekete geçmek zorunda kalıyorlar.

Sonuçta, ordu içinden çekirdeğini Fetullahçıların oluşturduğu bir grubun başlattığı darbe girişimi kısa sürede bastırıldı. Bunun en önemli nedeni darbecilerin halktan destek görmemeleri, ordu içinden de bekledikleri katılımın olmaması ve azınlık bir cuntacı grubu olarak kalmalarıdır. Yine uluslararası düzeyde istedikleri desteği alamamış olmaları da önemli bir etkendir. Darbeciler, TBMM içindeki ve dışındaki hiçbir siyasi partiden, sendikalar başta olmak üzere hiçbir örgütlü güçten destek bulamamıştır. 

DARBELERİ YARATAN ZEMİN

Başarılı ve başarısız darbelerin genel ve temel nedenleri, esas olarak egemen kapitalist sistemin, onun devlet ve toplum düzeninin iç çelişkileri, çatışmaları içerisinde yatar. Kapitalist devlet düzeni esas olarak burjuvazinin sınıf egemenliğini sağlamak, korumak ve sürdürmek için çalışan sivil, resmi polis ve askeri bürokrasiden oluşan bir örgüttür. Bunun için darbeler bu devlet örgütlenmesi içerisinde çeşitli sermaye kliklerinin, kapitalistlerin iktidar kavgalarının bir yansıması olarak ortaya çıkarlar. 

Türkiye’de mevcut devlet düzeni ve siyasal sistem açısından bu çok daha belirgindir. Çünkü mevcut devlet düzeni ve siyasal sisteme egemen olan, baskın olan ya da yön veren sermaye güçleri-klikleri, ellerinde tuttukları yetki ile bir kaç günde bir kapitalist yaratabildikleri gibi, bir kapitalisti birkaç günde yok edebilirler. Bunun bir abartı olmadığının, son birkaç yıl içerisinde yaşanan bir çok örneği vardır. En güncel ve çarpıcı örneği ise Erdoğan-AKP Hükümeti ile Gülen Cemaati arasındaki “dünün can ciğer ortaklığı, bugünün ise kanlı bıçaklı düşmanlığı” ilişkisinde görülebilir.

Öte yandan ülkeyi yönetenlerin izlediği “içeride ve dışarıda savaş” politikaları, parlamenter sistemin “bekleme odası”na alındığını ilan etmeleri, 7 Haziran seçimlerinin yok sayılıp 1 Kasım’da yenilenmesi, anayasanın fiilen askıya alınması ve “tek adam tek parti diktatörlüğünü” dayatan başkanlık sisteminde ısrar edilmesi, işçi ve emekçilerin içine itildiği yoğun sömürüye dayalı çalışma ve yaşam koşulları, ardarda çıkan sömürü ve baskı yasaları, Kürt illerinde sokakların tanklarla kuşatılarak evlerin Kürt halkının başına yıkılması, haftalarca süren sokağa çıkma yasakları, terörle mücadele gerekçesiyle askerin ve silahların siyasete her gün daha fazla hükmeder hale gelmesi vb. uygulamalar da 15 Temmuz darbe girişiminin zeminini olgunlaştıran dönemsel-güncel siyasal etkenlerdir.

15 Temmuz darbe girişiminin yenilmesine dayanılarak yapılan “darbeler dönemi bir daha geri gelmemek üzere kapanmıştır” şeklindeki değerlendirmeler dün olduğu gibi bugün de nesnel gerçeklikten uzaktır. Bu değerlendirmeler, darbelerin egemen sermaye düzeni ve iktidarın politikalarıyla olan bağlamını yok saymakta, işçi ve emekçiler başta olmak üzere geniş halk kitlelerini yeniden ve yeniden aldatmayı ve yedeklemeyi hedeflemektedir.

OHAL’E KARŞI DEMOKRASİ MÜCADELESİ

Erdoğan ve AKP Hükümeti, darbe girişimini ve bu girişimin püskürtülmesini tek adam, tek parti diktatörlüğünün, gerici, faşist bir politik rejim inşa etmenin dayanağı yapıyor. Bunun en somut göstergesi MGK ve Bakanlar Kurulu kararıyla ülke genelinde 3 aylık OHAL ilan edilmesidir. Yine düzenenlenen gösterilerde kalabalıklara “İşte ordu, işte komutan”, “İdam geri getirilsin” gibi sloganlar attırılmasının amacı budur.

Darbenin bastırılmış olması, Erdoğan ve hükümetin propaganda ettiği gibi, otomatik olarak “demokrasinin kazandığı” anlamına gelmiyor. Aksine, işçi, emekçi halk kitleleri ve demokrasi güçleri iş, ekmek ve özgürlük talepleriyle mücadeleyi yükseltmedikçe de bu olmayacaktır. Erdoğan’ın ve hükümetin istediği gibi OHAL kararı normal görülüp alkışlanarak değil, karşı çıkılarak demokrasi yolunda ilerlenebilir.

Memleket iyi yönetilmiyor ve bundan en büyük zararı da bütün milliyetlerden ve inançlardan işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, barış ve demokrasiden yana güçler görüyor. Memleketi gerçek anlamda düzlüğe çıkaracak olan da bu güçlerin birleşmesi ve mücadelesi olacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Darbe, makarna ve bu hal!

SONRAKİ HABER

Dersim’deki saldırıda bir polis hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa