09 Temmuz 2016 15:45

Sokaktan gelen müzik

Bir altgeçitte her gün çalıp söylerken, biz de payımıza ne düşerse alalım diyerek bir araya geliyoruz.

Paylaş

Gizemnur KARATAŞ
Kartal/İstanbul

Her gün önünden geçtiğimiz ancak müziği ile dikkatimizi çeken bizi kendine bağlayan bir arkadaşımız Deniz. Bir altgeçitte her gün çalıp söylerken, biz de payımıza ne düşerse alalım diyerek bir araya geliyoruz.

Röportajımıza seni tanıyarak başlayalım, bize kendini tanıtır mısın?
Hatay’da yaşıyordum. İstanbul’a Hatay’dan geldim. Yaklaşık sekiz aydır buradayım. Gelişim de problemli oldu biraz açıkçası. Sokaklarda halkın hareketli olduğu dönemlerde biz de biraz öyleymişiz ki birilerini kızdırmışız, biraz uzaklaşmaya ihtiyaç vardı, böylesini tercih ettik.

İstanbul’a geldikten sonra kendine sokak müzisyenliğini meslek edindiğini görüyoruz. Neden sokak müzisyenliğini tercih ettin?
Kendimle bağdaştırabileceğim bir iş olmadığından ya da tek mesleğim müzik olduğundan, mekanda çalmak kavramı bana biraz uzak olduğundan sokak müzisyenliğini tercih ettim. Sokak müziğinin beni en çok çeken yanı halkla iç içe olma fikri. İstediğini çalıyor, söylüyorsun, istediğin insanla sohbet edebiliyorsun, yeni insanlar tanıyorsun. Düşünceni insanlarla daha kolay paylaşıyorsun. Bu sebeple sokak müziğine devam ettim. 

ÖZGÜRLÜK İÇİN BEDEL ÖDEMİŞ İNSANLARA...


Neden özgün müziği tercih ettin?
Özgürlük için bedel ödemiş insanların bu dizelerde bile olsa isminin geçmesi beni mutlu ediyor. İnsanlara özgün müziğin kötü bir şey olmadığını anlatmak istedim. Çünkü özgün müziğin önüne geçilemeyen bir politik kimliği var ve insanlar bu kimliği aşamadığından bize de önyargıyla yaklaşıyorlar. Aslında değildi, bunu biz burada olsun Hatay’da olsun insanlara anlatmaya çalıştık ama bunun sonu bir dizi şikayet ve emniyetle sonuçlandı. Buna rağmen bu şekilde bunu insanlarla paylaşmaya çalışıyorum.

Peki  insanlardan aldığın tepkiler, olumlu veya olumsuz diyalogların nasıl oluyor?
Kendi evlerine dahi davet edenler oldu. Güzel dostluklar edindim. İşlettiğim mekanda çal diyenlerde oldu ancak bizim sanatımız halka açık diyerek reddettim çünkü benim işim değildir birinin mekanında çalıp o mekan sahibini  zengin etmek. Tepki de alsak en güzeli  sokak müziği çünkü tüm bunların yanında artısı çok fazla.

Kendin bir görüş edinmişsin. Müziğini görüşünle ilişkilendirerek soruyorum, özgün müziği bu sebeple de seçmiş olabilir misin?
Aslında bir yönden öyle olmak zorunda çünkü politik kimliğim öyle olmasa ben o insanların hayatını okumayacaktım, bizim için neler yaptıklarını anlamayacaktım, anlamayınca da özgün müzik yapmayacaktım. Yani Ahmet Kaya’nın sesi çok hoşuma gidiyor diye söyleyecektim.

İdol olarak belirlediğin bir yazar sanatçı var mı?
Can Yücel’i bir yazar bir şair olarak çok benimsedim. Onun o net tavrı beni çok etkilemiştir her zaman. İdol sanatçım ise Ahmet Kaya’dır. Ülkesini sevdiğini dile getirip bundan ötürü tepki gören bir insandır. Ancak değeri sonradan bilinecektir.

Müziğe nasıl başladın?
Benim dedem bilmem duydunuz mu, Kul Hüseyin. Öleli yaklaşık elli sene oldu. Dedemin adı türkülerde falan da geçer. Bunlar hep kendi besteleridir. Babamda bağlama çalar aynı zamanda. Hem bunların etkisi hem de aile içinde bağlamanın önemi dolayısıyla ben de başladım bağlama ile müziğe. Sonra bir arkadaşım vasıtasıyla gitara yönlendim. 

MÜCADELE ARACI OLARAK MÜZİK


Peki müziği artık bir meslekten ziyade bir mücadele aracı olarak benimsediğini söyleyebilir miyiz?
Günlük konuları içerik alan besteler elbette saygıyı hak eder ancak benim benimseyebileceğim bir müzik değil. Bizim bu müziklerle bir amacımız var. Ve müziği bir araç olarak kullanıyoruz kendi içimizdeki dışa vurmak için. Bir mücadele aracı olarak belirliyoruz elbette, bizde bozuk düzene müziğimiz, sözümüz ile vuruyoruz darbeyi.

Kendi geleceğini nasıl görüyorsun?
Hangi gelecek? Sanırım geleceksizlik beklediğim. Doğu da savaş ilerliyor, batıya az kaldı. Bu ülkenin doğu sorunu, işçi sorunu hiç bitmedi. Hep vardı belki yavaşladı ama katlanarak devam etti. Bu ülke Soma’dan tutun Ankara’ya bir dize katliam gördü. Ve tüm bunlar elbette bizimde gelecek beklentimizi yok etti.

Peki buradan bakınca Türkiye’nin durumunu nasıl görüyorsun?
Savaşın içine doğru sürükleniyoruz. Ve bakıyorum da, savaş tüm insanı değerleri yok edecek. Sanat bir birikimdir. İnsanı değerlerin birikimidir. Oysa savaş patlak verdiğinde tüm bu değerleri önüne sürükleyip götürecek. Burada bizim payımıza düşen savaşın önüne geçebilmek için mücadele etmek. Elimizde ne varsa onunla mücadele etmek. Ben bunu müziğimle yapıyorum.

ÖNCEKİ HABER

Bu turnuvada bütün renkler kardeş

SONRAKİ HABER

Çukurca'da havan mermili saldırı: 1 çocuk hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...