02 Temmuz 2016 11:11

Asıl bizi bu hale getirenler yarım!

Erkek arkadaşlarımıza sunulan futbol turnuvaları biz çalışan kadınlara tabii ki sunulmadı. 

Paylaş

Merhaba,
Geçen sayımızda bir beyaz yakalı kadın çalışan olarak, işyerimdeki bir takım problemlerden söz etmiştim. Erkek çalışanların firma içerisinde yaptığı futbol turnuvalarından ve kardeşlikten öte aynı firmanın rakip takımları ve taraftarları olarak birbirlerini nasıl ezdiğinden bahsetmiştim. İşyerlerinde patronlar tarafından çalışanlara sunulan bu turnuvaların aslında işlerinin daha iyiye gitmesi için kullanıldığını yazmıştım.
Bu kez kadınlar olarak yaşadıklarımızı anlatmak istiyorum. Toplam 10 kadın çalışanız. İki kadın arkadaşımız mutfak ve temizlik işinde görevli, geriye kalanımız ofis içinde çalışıyor. Erkek arkadaşlarımıza sunulan futbol turnuvaları biz çalışan kadınlara tabii ki sunulmadı. 
Çünkü biz aynı şartlarda çalışıp, aynı parayı da alamıyorduk. Çünkü bizim çalışmamız onlar için o kadar önemli değildi. Sanırım patronlar da bizi ‘yarım kadın’ olarak görüyordu; tıpkı Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi. 
Onlara göre biz zaman geçirmek için çalışıyorduk. Bizim ekonomik sorumluluklarımız yoktu. Çocuklarımıza daha az zaman ayıralım, evimizde daha az zaman geçirelim, eşlerimizle bir arada olma lüksümüz de yok nasıl olsa. Biz ‘yarım’ kadınlar olarak, yarım maaşla, yarım temizlikle, yarım çocuk bakımıyla, yarım koşturmalarla hayatı yarım yaşamakla sorumluyduk. 
Sayın Cumhurbaşkanımız “Çalışan, evini çekip çevirmekten imtina eden kadın aslında yarım kadındır” dedikten sonra çalışma arkadaşlarıma sordum: “Bize yarım kadın diyor cumhurbaşkanımız, sizce biz yarım mıyız?”
O NARALAR KİMEYDİ?
Mutfakta çalışan abla, “Valla kızım, ben de o partiye oyumu verdim ama vermez olaydım. Ben gelmişim 50 yaşıma, çalışmak zorundayım, çünkü eşimin maaşı düşük, çünkü çocuklarım üniversitede okuyor, evimi bir dolu kredi ile almışım, halen ödüyorum. Biz yarım değiliz! Bizi bu hale getirenler aslında yarım, hayatlarımızı bu noktaya getirenler yarım. Bu yaşımda ben çalışmak zorunda kalıyorsam bu iktidarın sebebidir” diyor.
Ben de düşünmüyor değilim; yıllarca ‘başörtülü bacılarımız’ diye meydanlarda nara atanlar, o başörtülü bacılar devlet kurumlarına, herhangi bir işe girsin diye çok çabalamadılar mı? Biz çalışan kadınlar yarımsak o naralar kimeydi? Onlar da ekonomik olarak güçlü olmak istemediler mi, onlar da güzel bir işte çalışıp emekleri ile yaşamak istemediler mi! Şimdi ne oldu da biz yarım olduk? Hayatlarımızı çalan, bizi üç kuruşa mahkûm eden, bizi sadaka kültürü ile yaşatmaya çalışan sizler değil misiniz? 
Peki, yıllardır meydanlarda biz kadınlar neden ücretsiz kreş talebinde bulunuyoruz? Sizin bizi yarım bırakmamanız için! Ben bebeğimi 3 aylıkken bırakıp çalışmak zorunda kalıyorsam bu yarım kadınlığımdan değil, sizin sosyal devlet olamayışından kaynaklanmasın. Ben her sabah koştura koştura üç kuruş maaş için ömrümü desteklediğiniz patronlara veriyorsam, bu benim yarım kadınlığımdan değil sizin her daim çalışanların işçilerin, emekçilerin sömürülmesi üzerinden yapmış olduğunuz politikalardan kaynaklanıyor olmasın!
Biz çalışan kadınlar yarım kalan hayatlarımıza inat, tarlalarda, fabrikalarda, atölyelerde, üretimin olduğu her yerde var olacağız. Görmezden geldiğiniz taleplerimizi alana dek de haykırmaya devam edeceğiz. Biz kadınlardan korkun efendiler. Biz kadınlar dünyayı güzelleştireceğiz.
Pendik’ten bir beyaz yakalı / İSTANBUL

ÖNCEKİ HABER

Gündelik iş, sonsuz mücadele

SONRAKİ HABER

Cumartesi Anneleri: Külter için ses verin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...