23 Mayıs 2016 00:56

İşçiler çalışırken neden altlarına bez bağlamak zorunda

ABD'de bir süredir, kanatlı hayvan üretiminde çalışan işçilerin ağır çalışma koşulları konuşuluyor. İşçiler tuvalet yasağından dolayı bez bağlıyor.

İşçiler çalışırken neden altlarına  bez bağlamak zorunda

Amerika Birleşik Devletlerinde bir süredir, kanatlı hayvan üretim tesislerinde çalışan işçilerin ağır çalışma koşulları konuşuluyor. İşçilerin  tuvalet yasağı nedeniyle altlarına bez bağlamak zorunda kaldıkları haberi Türkiye’de de yankı uyandırmıştı.

Çoğu azınlık ya da göçmen olan işçiler, açıkça bir hak gaspına uğrasa dahi, hukuki olarak hak arama olanaklarına sahip değil.

Oxfamamerica.org, işçilerle yaptığı görüşme ve araştırmalar sonucunda, sıkça sorulan soruları yeniden sordu.

İnsanlara kötü muamele ediliyorsa neden işi bırakmıyorlar? İşçiler neden istifa etmiyor?
Birçok insan için başlangıçta kanatlı hayvancılık sektöründe çalışmak çekici gelebilir: İşler tam zamanlı ve asgari ücretin üzerinde ücret (uzun yıllar çalıştıktan sonra bile ortalama saat ücreti ancak 11 dolar) ödeniyor.
Ancak bu insanların çoğunun, ABD ve bazen göç ettikleri ülkelerinde destek olmak zorunda oldukları aileleri var. Birçok insan, çalışmak için özellikle kanatlı hayvan işletmelerinin bulunduğu yerlere taşınıyor. Çoğu işletme, bölgedeki en büyük işverenin bulunduğu kırsal alanlarda kurulmuştur. İşçiler, bir iş bulduktan sonra ayrılmak isteseler de, başka bir iş bulmaları imkansız olabilir.

Çoğu işçinin başka bir yere taşınmaya da gücü yetmiyor, onlar sadece hayatta kalma mücadelesi veriyor. Gerçekte çoğu, eğer koşulları sağlayabilirlerse gıda yardımı, kamu hizmetleri ya da hükümet yardımları için başvuruyor. Bununla birlikte, ABD’ye, asıl ülkelerindeki ailelerine destek olmak için gelmişlerdir, mümkün oldukça onlara para gönderirler. Çok sayıda işçi, onun kazancı sayesinde yaşamlarını sürdürebilen çocuk, evebeyn ve akrabalarına bakıyorlar.
Kanatlı hayvan sanayisinin marjinal ve karmaşık bir işgücü yapısı var. Bugün, kanatlı hayvan üretiminde çalışan 250 bin işçinin çoğu azınlık, göçmen, mülteci ve hatta mahkum.

Bu işçilerin çoğu taciz, hastalık, düşük ücret, fazla çalışma ve işyerindeki diğer suiistimallere karşı durma ve serbestçe konuşmaya mani olan bir dizi engelle karşı karşıya. Çoğunun deyişiyle, endüstri, korku ikliminde çalışan ve yaşayan işçilerden yararlanıyor.

Birçok işçi, onları savunmasız bir durumda bırakan göçmenlik statüsünde. Sınırdışı edilmekten korkuyorlar. Durumları, işsizlik yardımı için uygun değil ve işçi tazminatlarını dosyalamak için pek zamanı olmayan devlete bağlılar.  Dolayısıyla işçiler, işlerini kaybetmekten endişe ediyorlar, yaşamları tamamen ücretlerine bağlı.

Bu durum, ülkedeki daha geniş bir konseptin parçası. Mesleki eğitim ya da üniversite derecesi olmayan işçilerin iş bulması zor ve bu birçok soruna neden oluyor: İşler part-time, planlar öngörülemez ve sosyal yardımlar az.
İşçiler, eğer işlerini korumak istiyorsa, işletmede olanlara katlanmak zorunda kalacakları mesajını alırlar, çoğunun deyişiyle, “allí está la puerta” (İşte kapı orada).

HAK ARAMALARININ ÖNÜNDEKİ ENGELLER

Eğer bütün bu çalışma koşulları doğruysa neden kimse şimdiye kadar Tyson şirketine dava açmadı?
Kanatlı hayvan işletmelerindeki işçiler, ABD’deki en korumasız insanlar. Çoğu azınlık, göçmen, mülteci ya da mahkumlar. Uzun saatler, ağır koşullar altında ve düşük ücretle çalışıyorlar. Çoğu, buradaki ve asıl ülkelerindeki ailelerine destek olmak için çalışıyor. İngilizce bilmedikleri gibi, şirketler çevirmen de sağlamıyor, işçilerin anlayabileceği dillerde yeterli bir eğitim vermiyor.

İşçilerin büyük multi-milyar dolarlık şirketlerden yasal bir haklarını talep etmesinin önünde sayısız engel var: İlk olarak işçilerin çoğu şirketlerin yaptıklarının illegal olduğunu ve kendi haklarını bilmiyor. İkinci olarak, kendilerini temsil etmeye istekli olacak bir avukat bulmak ve ödemesini yapmak zorundalar. Bu, birçok işçi için imkansız değilse de yıldırıcıdır. Üçüncüsü, işçinin hukuk yoluyla hak elde etmek için açacağı bir dava, işsiz ya da tazminatsız koşullarda kalacağı haftalar, aylar ya da yıllar anlamına gelebilir.

Zarar görmüş ya da engelli birçok işçinin ise dava açması imkansız; çok az kişi hukuk sisteminin, tuvalet molasının engellendiği iddiasını destekleyeceğine inanır.

BANT HIZI İKİYE KATLANDI

Bu durum sadece birkaç kötü gözetmenin problemi mi yoksa tüm şirketlerle ilgili genel bir problem mi?
Kanatlı hayvancılık sektörü, yılda 8.5 milyar tavuk üreten 50 milyar dolarlık bir endüstri. Kanatlı hayvancılık şirketleri gelişiyor: Amerikalılar rekor miktarda tavuk tüketiyor (kişi başına yıllık ortalama yaklaşık 40 kilo).

Bu şaşırtıcı büyüme, işçilerin üzerinde büyük bir baskı anlamına geliyor. Bant hızı son 40 yılda ikiye katlandı ve endüstri, bu artış hızını korumak istiyor. Son zamanlarda üretimi dakika başına 140 kuştan 175 kuşa yükseltmeye çalışıyorlar.
Çalışma alanında, hız ve üretim kotalarını yerine getirmek etkileyicidir. Denetmenler, hattın asla durmayacağından emin olmak ister. İşçiler, bir dakikada 45 kuş kesme işlemi, bir günde binlerce hareket yaparak hatta saatlerce çalışır.
Şirketlerin, kağıt üzerinde işçilere saygı gösterdiklerini belirten politikaları varken, gerçek; denetmenlerin kâr amacı güden ve üretimi arttırmaya çalışan şirket politikalarına bağlı oldukları. Çoğu üretimlerini ya da günlük kotalarını artırmak için çabalıyor.

ŞİRKET YALAN SÖYLÜYOR

Ülkenin en büyük kanatlı hayvan üreticisi Tyson Foods, tuvalet molası üzerine kamuoyuna açıklanmış politikası olan tek şirket. Şirket, işçilerin ihtiyaç duydukları her zaman tuvaleti kullanabildiklerini açıkladı. “Takım Üyesi Hakları Beyannamesi” çalışanların “yemek ve dinlenme arası için uygun oda” ve “vardiyalı üretim sırasında gerekli tuvalet molaları için makul zaman” hakkını açıkça belirtiyor.

Ancak kanıtlar bu politikaların uygulanmadığını gösteriyor: Oxfam, yarım düzine açıklama karşısında Tyson işletmesinden işçilerle konuştu. İşçilerin çoğu molalar hakkındaki problemleri rapor etti. Diğer şirketlerin hiçbiri, tuvalet molası hakkında kamuoyuna açık bir politikaya sahip değil. Kanatlı hayvancılık şirketleri uygulamalarındaki pratik ve politikalardan sorumludur. Yönetici, müdür, denetmen ve işçilerin yönetimini etkileyecek ilkeleri belirler.

BUNLARI ÖNLEYECEK KANUNLAR YOK MU?

Bu sorunu neden hükümetin müdahalesine bırakmıyoruz? Gerekli kanunlar yok mu?
İşyeri güvenliğinden sorumlu hükümet ajansı Mesleki Güvenlik ve Sağlık Yönetimi (OSHA). OSHA, çalışanlarına tuvalet imkanı sağlanmasını işverenlerden talep eden “sağlık önlemleri standartları”na sahip.
Bir üretim hattının çalışmasının devamına ihtiyaç duyulduğu endüstriyel düzende OSHA, “çalışanların tuvaleti kullanması için uzun süre beklemesinin gerekmediği koşulları sağlamak için yeterli ‘destek işçisi’ olduğu sürece; bu sistemlerin standartlara uyduğu kabul edilir” diyor.
Çoğu uzman ve ilgili örgütler tarafından yapılan araştırmalar ise kanatlı hayvancılık işletmeleri nadiren yeterli “destek işçisi” çalıştırdığını gösteriyor. Binlerce işçi bu nedenle her gün adeta savaşım halinde: çok uzun süre kendilerini tutuyorlar, sıvı alımını kısıtlıyorlar ya da altlarına bez bağlarlar.
OSHA son zamanlarda, kanatlı hayvancılık endüstrisinde hedefli denetleme programları başlattı ve ihlalleri araştıracak. Maalesef, OSHA, her yıl bir avuç kanatlı hayvancılık işletmesine giden küçük ve yeterli finanse edilmemiş bir ajans. Ajans, ABD’de yıl boyunca bütün işletmelerin sadece yüzde 1’ini denetlemek için yeterli personele sahiptir; her bir işletmeyi bir kez denetlemek bile 114 yıl alacaktır.

*Oxfamamerica.org sitesinden
derleyerek çeviren Arif Koşar
**Başlık ve arabaşlıklar Evrensel’in tercihidir

Evrensel'i Takip Et