15 Mayıs 2016 05:24

Bir mahallede ‘Sarıp sarmalanan umut’

Düzce depremi sonrası kiracı depremzedelerin barınma hakkına sahip çıkarak başlattığı mücadelenin seyri 'Umut' sergisiyle ziyaretçilerini bekliyor.

Paylaş

Mithat Fabian SÖZMEN

Türkiye, her 3-4 senede bir deneyimlediğimiz 5.5 ve üstü sarsıntılardan da bildiğimiz üzere bir deprem ülkesi. Ama malum, İstanbul’a kar yağmadan kış gelmiyor. Bu yüzden deprem gerçeğiyle ciddi olarak yüzleşmek, Kandilli’den popstar çıkarmak için 1999’a kadar beklememiz gerekti. 

DEPREM

17 Ağustos 1999’daki İzmit depremi 30 yıl aradan sonra ilk kez İstanbul’u da ciddi şekilde etkiledi. 17 bin 480 kişinin hayatını kaybettiği, 600 bin kişinin evsiz kaldığı bu 7.5 şiddetindeki 45 saniyelik sarsıntı arkasında göz ardı edilemeyecek bir gerçek bıraktı: Türkiye, inşaat yönetmeliği uygulamasından deprem bilincine, kentleşme eğilimlerinden konut üretimi stratejisine deprem hiç olmayacak gibi davranan bir ülkeydi. Ya da Kenneth Hewitt’in dediği gibi “sınıfsal deprem”ler üretmeye teşne olmayı pek de önemsemiyordu. 

Tüm bu ve benzeri tartışmaların alevlendiği bir dönemde  12 Kasım 1999’da Düzce depremi yaşandı. Bu kez, 7.2 şiddetinde sarsılmış, 845 kişi hayatını kaybetmişti. 15 bini aşkın yıkılan ve hasar gören bina da cabası... 

Deprem, mülk sahibi ve kiracı ayırmadan önüne gelen tüm kusurlu binaları yerle bir etti. Binleri “depremzede” kimliğinde buluşturdu. Deprem sonrası tüm depremzedeler uzun süre aynı çadır kentlerde, konteynerlerde, prefabriklerde kaldı.

“Depremin kayıpların ortaklaşmasıyla yarattığı eşitlik, mülk sahipliğini odağına alan hak sahipliği tanımlarıyla kırıldı; birçok depremzede çözümsüzlükle baş başa bırakıldı.”

Sistem, herkesi bir süreliğine eşitledi belki ama “sınıfsal deprem”in bir noktada faal hale gelmesi gerekiyordu. Hükümet devreye, barınma hakkını değil, mülk sahipliğini esas alan bir hak sahipliği tanımı yaparak girdi. Ve o andan itibaren kiracı ve mülksüz depremzedeler için kılını kıpırdatmadı. Ta ki onlar “Beraber mücadeleye başlayıp”, “Beraber konteyner kentlerde direnene” kadar.

KATILIM

Kiracı depremzedeler, “Sağlıklı ve güvenli konutta yaşama hakkı”na sahip çıkarak Düzce Depremzedeler Derneği adı altında bir araya geldi. 7 bölgede çalışmalar yapıldı. Toplantılar, mitingler, imza kampanyaları düzenlendi.

“Dar gelirli olmak ve mülk sahibi olmamanın temel insan haklarından yararlandırılmama gerekçesi olması, üstelik deprem geçirmiş bir bölgede, daha da can acıtıcıydı.”

Bu sırada kiracı depremzedelere ilham veren bir proje filizlendi. Hükümet depremden önce mülk sahibi olanlara konut yaparken köylerde yaşayanlara ise ev yapmayacağını ancak EYY(Evini Yapana Yardım) kredisi vereceğini açıkladı. Elbette belirlenen miktar, ihtiyacı karşılamanın çok uzağındaydı. Köylerdeki konut inşaatlarının belirsizleşmesi Aksu, Çay ve Hacısüleymanbey köylerinde 57 evin inşasını hedef alan İmece Evleri projesini gündeme getirdi. Toplantılarda en acil şekilde kimlerin konut ihtiyacının giderileceğine hep birlikte karar verildi. 

Aynı dönemde mülk sahibi depremzedelerin konut sorunu kısmen karşılanmıştı ve kiracı depremzedelerin prefabriklerinden çıkarılması gündeme geldi. Kira yardımları durduruldu, zorla tahliyeler başladı. Artık direniş vaktiydi. İzmit ve Düzce’de mitingler yapıldı, Ankara’ya gidildi ve tahliye 1 yıl ötelendi.

“O kadar açık ve haklı talebiniz var ki şimdiye kadar biz niye fark etmemişiz. Hiç anlamayan birisi bile ne kadar haklı olduğunuzu anlar.”Dönemin TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanı.

Böyle diyordu politikacı ama mülksüzün uğradığı adaletsizliğin çaresine bakılmıyordu. Bayındırlık ve İskan Bakanından randevu alabilmek için Abdi İpekçi Parkı’nda direnişe geçtiler bu kez. 

“Topraktan, ağaçtan ses geldi; onlardan ses gelmedi.”

72 günlük bekleyişin sonunda nihayet bir ses geldi! 12 Kasım depreminin yıl dönümünde Abdi İpekçi Parkı’nda iftar yapmaya hazırlanırken gözaltına alındılar. Depremzedelere yaşatılanlar büyük tepki çekti. Nihayet bir müddet sonra arsa tahsisi yapılacağı sözüyle Ankara’dan ayrıldılar.

KOOPERATİF

Kooperatifleştiler, arsalar bulundu ama henüz yolun yarısı bile bitmemişti. Arsa tahsislerinde usulsüzlük yapılmaması için Abdi İpekçi Parkı’nda nöbetleşe şekilde 142 gün daha beklediler. Bu kez hükümet yetkililerinin, bürokratların “namus ve şeref sözleri”ne güvenmiyorlardı.

Haklıydılar.

“Güya bizlerin konut sorununun çözümü için statüsü değiştirilen ve bizlere tahsis edilmek üzere planlanan arsaların yüzde 86’sı bir yıl içinde kurulan 5 ayrı kooperatife tahsis edildi. Bize ise 75 derece eğimli ve inşaat maliyeti yüksek bir yerden geriye kalan yüzde 14 arsa miktarı tahsis edildi. Üstelik, kooperatif ortak sayımız 674 iken 108 konutluk arsa tahsisi yapıldı.”

“Namus ve şeref sözleri”nin para etmediği yerde yeni bir mücadeleye başlamak zorunda kaldılar. Tahsiste usulsüzlük nedeniyle başlayan dava tam 7 yıl sürdü. Haklı oldukları Danıştay tarafından tescil edildi. Bu süreçte konut sorununu çözenler kooperatif ortaklığından ayrıldı. Nihayet 31 Ekim 2014’te arsalar, kooperatif adına tapuya tescil edildi.

Artık yeni bir süreç başlamıştı...

YUVA

Victor Hugo’nun “Sanatın zirvesi” dediği mimarlık, “Bazı seçkinlerin başka seçkinler için çalışmasından” öte “bir umut pratiği olabilir miydi?”

Depremzedeler, 14 yıldır hak mücadelesinde yanlarında buldukları 1 Umut Derneği gönüllüleriyle Düzce Umut Atölyesi’ni oluştururken bu soru da kendisine dünya çapında aradığı örnek yanıtlardan birini bulmaya başladı.

Farklı meslek disiplinlerinden uzmanların, gönüllülerin var ettiği Düzce Umut Atölyesi, kooperatif ortakları ve aileleriyle, mülakatlar, çocuklarla atölyeler düzenledi ve önce 389 sonra revize edilen planla 234 konutluk plan hazırladı. 

Nihayetinde 10 Mart 2016’da ruhsatlar alındı, “Birlikte mücadele” ve “Birlikte tasarım”dan sonra şimdi “Birlikte inşa” zamanı... 

MAHALLE SÖZLÜĞÜ

AVM, mahalle, esnaf, 3. Köprü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kent hakkı, çantacı... 

Birbirine uzak gibi dursa da hepsi aynı anlam havuzunda devinen bu sözcükler, sergide ‘Mahalle sözlüğü’ adı altında bir araya getirilmiş. Açıklamalar bilgilendirici, eleştirel ve esprili.

Esnaf örneğin: Esnaf, mahalle sakinlerinin temel alışverişlerini komşuluk ilişkileri içinde yapmalarını sağlar. Güvenli ve canlı sokak yaşantısına olumlu katkıları vardır. Veresiye, mahalle esnafının icadıdır. Kentsel dönüşüm projeleri ile yapılan siteler içinde kendilerine yer bulamazlar. Örneğin, Derbent Mahallesi için geliştirilen dönüşüm projesinde mahallede faal yaklaşık 80 esnaf yok sayılmış ve kendilerine yer ayrılamamıştır.

Bkz: AVM, Erdal Bakkal, kentsel dönüşüm, mahakke, proje, site.

SEN DE OYNA

Düzce Umut Atölyesi, yerleşim planının yapılması öncesi, kooperatif üyelerinden yaşam alanlarını çizmelerini istemiş. Çizimler, ancak etrafımızda gördüğümüz örnekler kadar hayal kurabildiğimizi ortaya koymuş. Daha özgürce hayal kurabilmek için yeni araçlar geliştirilmiş ve oyun atölyeleri tasarlanmış. “Yerleşim Planı Oyunu” bunun ürünü. Sergide de evinizi tasarlayabileceğiniz bir oyun var. Benim hayal gücüm kileri konumlandırma noktasında epey tıkandığından yarım bıraktım. Çevremde gördüklerimin hiç iç açıcı olmadığının bir kanıtı.

BİRER CÜMLEYLE DÜZCE UMUT EVLERİ...

MAHALLEMİZ: Avlulu sistemde konumlandırılan bloklarla mahalle sakinlerinin birbiriyle karşılaşma olasılığı artırılırken aidiyet ve mahremiyete müdahale edilmemesi sağlanıyor.

YEŞİL ALAN: Düzce Umut Evleri Mahallesi, toplam 11.500 m2’lik yeşil alana sahip.

SOSYAL ALAN: Sosyal alan, erişilebilir-eş değer ve ulaşılabilir esaslarla yaşlılar, çocuklar, engelliler ve kadınları merkezine yerleştiriyor.

EKOLOJİ: Gerekli kaynak yaratıldığı takdirde güneş paneli ve yağmur suyunu kullanma vb. sistemlerin Düzce Umut Evleri Mahallesi için kurgulanmasına çalışılıyor.

İÇ MEKAN: Mahalle sakinlerinin talep ve ihtiyaçları doğrultusunda 3 yatak odalı ve kısmen 2 yatak odalı ortalama 80m2 büyüklüğünde.

GALEANO’YA ATIFLA UMUT

Sergi, henüz ilk metrelerinde sizi Eduardo Galeano’ya atıfla; İspanyolcadan tercüme bu sıcak deyimle karşılıyor: “Abrigar esperanzas”.  “Kırılgan, hassas ama canlı umutlarımızın korunmaya, sarıp sarmalanmaya ihtiyacı vardır” diyor Galeano. 

Deprem gibi bir acıdan, ‘Düzce Umut Evleri’ne vesile olan; herkese umut veren bir hikaye, dayanışma doğdu. “Umudu sarıp sarmalamak” da sergiye düştü. Belliydi; buradaki her şey dostlukla, dayanışmayla emek verenlerin ürünüydü. 

NOT: Bu yazıda italikle yazılan her ifade ‘Umut’ sergisinden alınmıştır. Umut sergisi, 17 Haziran’a kadar İstanbul’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi karşısındaki Stüdyo X’te ziyaret edilebilecek.

17                                                    Ağustos İzmit depreminin ardından Düzce, 12 Kasım 1999’da 7.2’lik depremle sarsıldı. 845 kişi yaşamını yitirdi, 15 bini aşkın bina hasar gördü.

 

Deprem herkesi mülksüzlükte eşitledi. Çok sayıda gönüllü, çadırkentlerde, prefabriklerde, konteynerlerde kalan depremzedelere yardıma koştu.

 

Hükümet, barınma hakkını değil mülk sahipliğini esas aldığı için kiracı depremzedeler barınma haklarına ulaşabilmek adına bir araya geldiler ve dernekleştiler.

 

Düzce Umut Evleri, “Birlikte inşa” aşamasının ardından böyle bir yer olacak.

 

ÖNCEKİ HABER

15 Mayıs Vicdani Retçiler Günü: Polen, Alper, Gauchito Gil

SONRAKİ HABER

‘90’lardan bugüne öldürülemeyen gazetecilik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...