30 Mart 2016 01:25

Çocuk istismarı, Ensar Vakfı ve Hükümet politikası

Paylaş

Ömer TAŞKIRICI
Çukurova Üniversitesi

Siyasal  iktidarın yeni eğitim modelinin özelliği, okullarda bilgi yerine ahlak vadediyor olması biliyorsunuz ki. Eğitim felsefesinin merkezine bilgi yerine dini yerleştirip, üniversite sınavında din soruları sorarak, zorunlu din dersini daha da zorunlu hale getirip, distopik bir toplum yaratma yolunda ideolojik adımlar atmaya devam ediliyor. Bunlar yetmezmiş gibi, devletin teşvik ettiği ve desteklediği pek çok vakıf da, dindar bir nesil yetiştirmek için çalışmalarına devam ediyor. Son günlerde ise bu vakıflardan birinde yaşanan bir olaya şahit olduk. Çıkan haberlere göre Ensar Vakfı’nda, yoksul köylülerin, okuması için kent merkezine gönderdiği çocuklara cinsel istismarda bulunulması, çocuklara hayvan pornosu izletilmesi. Sistematik ve süreklilik gösteren bir çocuk tacizi tüm korkunçluğuyla ortaya çıkmıştır. 

BİR KEREDEN NE OLUR Kİ?

Son 15 yıldır Türkiye’de ‘sünni-ulus’ yapılanması merkeze yerleştirilip, içeride din her şeydir mottosu esas alınmış, dışarıda ise özellikle Suriye iç savaşında ortaya çıkan bütün Selefi terör örgütleri desteklenmiştir. Dinin hayatımıza bu derece sirayet etmesine izin verilmesi, yapılan yolsuzlukları, hırsızlıkları, ölümleri ve tacizleri görmezden gelmeye neden olacaktır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanın “Bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” sözlerinden de anlaşıldığı üzere, iktidarın bu olaydan utanıp sıkılmaya, sinirlenip ses çıkarmaya hiç niyeti yok. Aksine, dimdik ayakta duruyor. Mecliste konuyla ilgili araştırma komisyonu kurulmasını, halkın gösterdiği tepki ile güç bela kabul ettiler. Havuz medyasının suskunluğu da, bilindik senaryoya yani olayı küçümseme, önemsizleştirmeye geçildiğinin resmidir. Çok iyi biliyoruz ki yolsuzluk iddialarında da aynı senaryo ile karşı karşıya kalmıştık.

DİN VE AHLAK İŞLERİNİ DE AYIRIN 

AKP, konu ne zaman cinsellik ve kadın olsa çuvallıyor. Çünkü eline, diline, beline sahip ol(a)mayanların, asıl kendilerinde bulunduğunu biliyorlar. Kızlı erkekli kalma olayından, “benim başörtülü bacım” edebiyatına kadar, dini, her olayda kendi silahları olarak kullandılar. Yeri geldi, beğenmedikleri ve fiilen kaldırdıkları anayasadaki laikliğin arkasına saklandılar. Din ve devlet işlerinin ayrılmaz bir bütün olarak, ülkenin dört bir yanını sarmaşık misali sardığı bu siyasi iktidar döneminde şunu hatırlatmak isterim; laiklik sadece din ve devlet işlerinin değil, din ve ahlak işlerinin de birbirinden ayrılmasıdır.

ÖNCEKİ HABER

‘Hemşir’e yer açın

SONRAKİ HABER

Jantsa işçisi 3 yıllık sözleşmeye tepkili

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...