06 Mart 2016 05:38

Yolculuk bitmedi seyir defteri yazılacak kaptan!

Paylaş

Bülent FALAKAOĞLU

Bugün direnmezsen yarın dilenirsin!

İşte bu sloganla, geçtiğimiz mayıs ayında bir yolculuğa çıkmışlardı metal işçileri.

Bursa Oyak Renault ve TOFAŞ işçileri kaptanlığında çıkılan yolculuk şu üç şeye isyandı:   
Bir: Örgütlü oldukları Türk Metal Sendikası’yla işveren sendikası MESS’in anlaşması sonucu o ana dek iki yıllık imzalanan toplu sözleşmenin üç yıla çıkarılmasına... 

İki: Düşük ücretlere... 

Üç: İşten atmalara... 

Örgütlü oldukları sendikalarının ihanetinin farkında olan işçiler, kendi göbeklerini kendileri kesmek için harekete geçmişlerdi. Bursa merkezli başlayan metal fırtına kısa sürede ülkenin başlıca sanayi kentlerine yayılmış... İki hafta süren direniş sırasında on binlerce işçi üretimi durdurarak fabrikaları işgal etmişti. 
İnsanca çalışmak ve yaşamak talebiyle... Çekicini fabrika çalışma düzenine, ağır sömürü koşullarına indiren işçiler dümeni güzel günlere doğru kırmıştı. Kendi temsilcisini kendisi seçmek istiyordu. Sendikal demokrasi talep ediyordu. Sendikal bürokrasiye ağır darbeler indiriyordu. 

Talepleri karşılanmadan 1000’er liralık iki ikramiye sözü ile üretime başlamak zorunda kalsalar da... Direnişçilerin bir kısmı istifa ettikleri Türk Metal Sendikası’na dönmek zorunda kalsa da... Yenilmiş gibi gözükseler de aslında çok önemli deneyim biriktirmişlerdi.

YENİLMİŞ GİBİ GÖZÜKÜRKEN...

12 Eylül sendikalar yasasını, fili grevleriyle sallayan... Devletçe, patronca kayrılmış sendika ağalığını, tabelaları sökerek titreten... Askeri darbeyi, “Şimdi kazanma sırası bizde” diyerek alkışlayan patronların sendikası MEES’in dayattığı sözleşmeyi yırtmaya gayretlenen... Omzunda çok yıldız ve çelenk bulunan paşaların yönettiği holdingi (Oyak Renault) masaya oturtmayı başaran... Hükümetle, sözde hükümetle kavgalı patronunun işçi karşısında nasıl da birlik olduğunu gözler önüne seren işçilerin deneyim biriktirmemesi düşünülebilir mi?

Ve o deneyimle yol alıyorlar, o deneyimle savaşıyorlardı. Bugünlerde sık sık, ek zam başta olmak üzere işçilerin yakıcı talepleri için eylem ve örgütlenme atağı içinde olmaları böylesi bir sürecin ürünü. 

MESELE  PARA DEĞİL!

Ek zam talebiyle eylemler yapan Renault’da öncü işçiler işten atıldı. Asgari ücretin artırılmasıyla 10 yıllık işçinin bile ücretinin çok düşük kaldığı Renault’da işçilerin talebi karşılanamaz mıydı?

Elbette karşılanabilirdi.  

Otomotiv Sanayicileri Derneği diyor ki... 

Sektörde 2015 yılında bir önceki yıla göre, toplam üretim yüzde 16 arttı.

Otomobil üretimi yüzde 8 artış gösterdi.

Bu dönemde, toplam üretim rekor kırdı.

2015 yılında bir önceki yıla göre toplam pazar, yüzde 25 oranında arttı. 

Peki, Renault’da ne oldu? 

Renault Grubu, dünya genelinde 2015 yılında 2 milyar 960 milyon Avroluk net kâr elde etti. Grup otomobil faaliyet kârının yüzde 74,4’lük bir artış gerçekleştirdiğini duyurdu. 

Türkiye’de de ilk 500 büyük firma içindeki metal sektörünün kârlarına bakınca... Kârların işçi maliyetini üçe katladığı görülüyor. Yani bir işçiye gidiyor, üç patronun cebine iniyor! Renault 5 bin işçiye 300’er lira ek zam yapsa kârındaki azalmayı hissetmez bile. 

Ama mesele para değil ki... 

ROTA’NIN DOĞRULUĞU

Batı Avrupa’nın otomotiv üretimi yapan çeşitli ülkelerinde, bir işçi yılda 55 ila 75 bin Avro arasında ücret alırken Türkiyeli işçi yalnızca 7 bin Avroya çalışıyor. Yani aylık 1800 liraya.  

Bu rakam 8 bin Avro’ya çıksa da, Türkiye’deki ücretler Avrupalı işçinin küsuratı kadar olmaktan kurtulamaz. 

Lakin olmaz!

Ucuz işçi cenneti olarak tasarlanan bir ülkede bu kötü örnek olur. Ezilmelidir. Ezilme işinin, metal fırtınanın başlattığı günden beri işçi sınıfı için, bakarak yönlerini buldukları bir “kutup yıldızına” dönüşen... Metal işçilerinin “amiral gemisi” olarak nitelendirilen Renault’da gerçekleşmesi sermaye için çok önemlidir. 

İşte bu yüzden patronu, MESS’i, hükümeti, bürokrasisi (valisinden bakanına) ‘amiral gemisi’ni hedef alarak, ortaklaşa saldırdı. “Amiral gemisini saf dışı edersek diğer gemileri püskürtmemiz kolay olur” diye düşünüyorlar.

Lakin sendikacılık açısından pespaye bir dönemi sona erdiren işçi sınıfının yaşadığı bir bilinç sıçraması var. Metal direnişi başta olmak üzere son yıllardaki mücadele sonucu yaşanan o bilinç sıçraması şu: “Sendikaları mücadeleci temelde yeniden örgütlemeden sermayeye karşı mücadelede zaaftan kurtulmak imkansız”.

Henüz yeni dönemi inşanın başındalar ve zaafları çok. Şimdilik patronlar ve sendika bürokratları sevinsin! Yalnız işçi sınıfının mücadele tarihi gösteriyor ki; doğru rota tutturan işçi sınıfı büyük saldırılara uğrasa da mavi limana yolculuğunu sürdürür. 

Mayıs direnişinde meselenin Türk Metal olmadığını... İyi sanılan patronun sömürgen olduğunu... Arkadaş diye düşünülen polisin üniforma altında aslında devletin kolluk gücü olduğunu... Oy verilen hükümetin patrondan yana olduğunu deneyimleyen... 

Ve şimdi de meselenin sendika değiştirmekle (Renault işçileri ezici çoğunlukla Birleşik Metal-İş Sendikası’na geçmişlerdi) bitmediğini kavradığını... “Mayısta sendikasız 16 gün direndik, şimdi sendikayla 1 gün!” sözleriyle özetleyen Renault işçisinin rotasının doğruluğundan kim şüphe edebilir ki! 

Seyir defteri yazılacak kaptan!

ÖNCEKİ HABER

Kavel’den Renault’a metal işçisinin ‘kanunsuz’ mücadelesi

SONRAKİ HABER

Olay şöyle oldu Hakim Bey

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa